Hitit Üniversitesinde 'Tek Sağlık' Paneli

Dünya Tek Sağlık Günü etkinlikleri kapsamında Hitit Üniversitesinde “Tek Sağlık” konulu panel düzenlendi.

Hitit Üniversitesinde 'Tek Sağlık' Paneli
"Tek Sağlık" konulu panelin açılış konuşmasını yapan Hitit üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, modern toplumlarda modernleşme ile birlikte değişim ve dönüşüm yaşandığını hatırlatarak, bu değişim sürecinin avantajlarının yanı sıra dezavantajlarının da bulunduğunu söyledi.



Tek sağlık konusunun sağlıkla ilgili bütün bileşenleri, bütün aktörleri bir araya getirecek bakış açısıyla sağlığın tek bir bütün ve çatı altında toplayan bir yaklaşım olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk, “Bu modern toplumda kaçınılmaz bir hal almış ve gecikmiş bir hareket olarak dikkat çekmiştir. Bu konu daha fazla gecikmeden bütüncül bir bakış açısıyla masaya yatırılması gerekiyor. Hekimlerimiz, veterinerlerle, veteriner hekimlerimiz biologlarla, biologların çevre mühendisleriyle, sivil toplum kuruluşları ile bir araya gelerek artık boşluk bırakmadan herhangi bir noktada birbirlerine katacakları değerleri, tecrübeleri bütünleşik yapıda ekosistemi paylaştığımız bütün canlılarla onlarında doğal ortamlarını yaşam süreçlerini olumsuz etkilemeyecek süreçleri yeniden sağlamaktan başka çaremiz kalmadı. Üniversite olarak bu anlayışı hayata geçirecek bir alt yapıya sahibiz” dedi.

Panelde “Tek sağlık ve Antibiyotikler” konulu bir sunum yapan Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Nurcan Baykam ise dirençli bakterilerin dünyada her yıl 700 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olduğunu belirterek, “2020 yılına kadar da dünyada 10 milyon kişi dirençli bakteriler nedeniyle kaybedeceğiz. Şuanda en çok söylenilen şey kanserden ölenlerden daha ön plana geçiyor” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Nurcan Baykam, toplum sağlığını daha üst seviyeye getirmek için tüm bileşenlerin bir araya gelerek yeni programlar, farklı politikalar ve bilimsel araştırmalar yapması gerektiğine işaret etti.

"Zoonotik enfeksiyonlar dünyada çok yayılıyor"

Küresel halk sağlığını tehdit eden zoonotik hastalıklarla mücadelenin son yıllarda bütün dünyanın önde gelen konuları arasında yer aldığını hatırlatan Baykam, “Bununla ilgili gelişmiş ülkelerde panik içinde. Zoonotik enfeksiyonlar dünyada çok yayılıyor. İnsan ve hayvan popülasyonun da artan bir büyüme var. Hızlı şehirleşme, ekosistemdeki değişiklikler, hayvansal ürünlerin zaman zaman yasal olmayan ticaretleri ülkeler arasında ciddi mikroorganizmaların yayılmasına neden oluyor. Her yıl dünyada tahminen 2.5 milyar zoonotik hastalık olgusu, 2.7 milyon ölüme neden oluyor. Dünyada eskiden var olup yeniden ortaya çıkan enfeksiyonlar yüzde 70’ten fazla” ifadelerini kullandı.

Dünyada en fazla atıfda bulunulan konunun antibiyotik direnci olduğunun altını çizen Prof. Dr. Baykam, yıllar içinde dirençli, 2000’li yıllardan sonra ise insanların artık hiçbir antibiyotiğin etkilemediği mikroorganizmalarla enfekte olduğuna vurgu yaptı.

"2050 yılında dünyada 2 milyar insanın sudan yoksun kalacak"

2050 yılında dünyada 2 milyar insanın sudan yoksun kalacağını anlatan Prof. Dr. Baykam, “Bu önemli bir haber. Bu vanadan gelen antibiyotikte tükendi. Çünkü dirençli mikroorganizmalar hızla artıyor fakat geliştirilen antibiyotik sayısı da yıllar içinde gittikçe azalıyor. Çünkü firmalar ürettikleri antibiyotiklerin birkaç yıl sonra işe yaramaz halde görüyorlar. Çok maliyet gerektiren bu işe çok fazla yönelmemeye başladılar. Dolayısıyla bir kriz sinerjisi ile karşı karşıyayız” diye konuştu.

Dirençli infeksiyonların dünyada her yıl 700 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olduğunu kaydeden Baykam, “2020 yılına kadar da dünyada 10 milyon kişi dirençli bakteriler nedeniyle kaybedeceğiz. Şuanda en çok söylenilen şey kanserden ölenlerden daha ön plana geçiyor. Çok ciddi önlemler alınması gerekiyor. Dünya Sağlık örgütü 21. yüzyılda post antibiyotik dönemi hiç de uzak değil diyor. Belki ota, çöpe tekrar döneceğiz. Sağlık harcamaları artık maliyetle karşılaştırılıyor. Yılda 2.2 milyar dolar ek maliyet getiriyor. Çok gereksiz yere antibiyotik kullanıyoruz. Ülkemiz bu konuda da lider durumda. Bu konuda Sağlık Bakanlığının çok ciddi çalışmaları var. Yediğimiz hayvan etlerinde antibiyotik var. Dirençli organizma var. Yurt dışında yapılan çalışmada etlerin içerisinde antibiyotik olduğu görülmüş çünkü içerisinde antibiyotik var. Nehirlerden, derelerden antibiyotik akıyor. Bu hayvanlar atıkları veriyorlar. Çevreden nehirlere gidiyor. Çevreden tekrar sulama ile geri dönüyor. 6 kıtada 72 ülkede 711 nehrin sularında en çok kullanılan 14 antibiyotik oranı tespit edilmiş. Kullanılan antibiyotik insanı, hem hayvanları, hemde çevreyi de etkiliyor. Nehir sularında yüzde 65 antibiyotik var. 111’inde antibiyotik yoğunluğu güvenli sınırların üzerinde” şeklinde konuştu.

MYO kampüsünde gerçekleştirilen paneli İl Sağlık Müdürü Ömer Sobacı, akademisyenler ve öğrenciler izledi. Panelde Prof. Dr. Aydın Özlük, Doç. Dr. Bahat Comba ve Dr. Öğretim Üyesi Hülya Çakmak birer sunum yaptı.
Kaynak: İHA