Kale gibi kervansaray sultanhanı
Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından İpek Yolu üzerinde, hem konaklama hem de ticaret yolunun güvenliğini sağlamak amacıyla 1229'da yaptırılan Sultanhanı Kervansarayı, görkemli mimarisiyle dikkati çekiyor.
Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından İpek Yolu üzerinde, hem konaklama hem de ticaret yolunun güvenliğini sağlamak amacıyla 1229'da yaptırılan Sultanhanı Kervansarayı, görkemli mimarisiyle dikkati çekiyor.
Konya-Kayseri kara yolu üzerinde Aksaray'a 45 kilometre uzaklıktaki kervansarayı, Konya'daki Alaaddin Camisi'nin de mimarı Şamlı Muhammed bin Havlan inşa etti.
Askeri üs olarak da kullanıldığından çeşitli savaşlara sahne olan ve kuşatmalar sırasında zarar gören kervansaray, düz araziye kurulmuş bir kaleyi andırıyor.
Kervansaray, kesme taş malzemeyle örülen duvarları kulelerle desteklenmiş, revaklı avlulu yazlık kısmı ile kapalı holden oluşan iki bölümlü bir plana sahip.
Han içindeki yapı özellikleriyle Sivas’taki Gök Medrese'ye benzetilen kervansarayda hamam, mescit, yolculara mahsus odalar, salonlar ve ambarlar bulunuyor.
UNESCO tarafından 2014'te Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan Sultanhanı Kervansarayı'nı her yıl yüz binlerce yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor.
Sultanhanı Belediye Başkanı Fahri Solak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kervansarayın Selçuklu dönemine ait en önemli eserlerden biri olduğunu söyledi.
- "Sultanhanı Konya'nın kale vazifesini görüyordu"
Kervansarayın Konya'ya 100, Aksaray'a 45 kilometre uzaklıkta olduğunu belirten Solak, "Sultan Alaaddin buraya yazlık köşkünü de yaptırıyor. Yazın ordusuyla beraber buraya geliyor. Sultanhanı bu özelliğiyle de Konya'nın kale vazifesini görüyordu." diye konuştu.
Solak, kervansarayın yaklaşık 5 bin metrekare alana inşa edildiğini belirterek, her iki kapısındaki mermer işlemesi nedeniyle hanın diğer kervansaraylardan farklı olduğunu aktardı.
Ecdadın, geçmişte her 20 kilometreye bir kervansaray yaptığını ve bunların en görkemlilerinden birinin Sultanhanı olduğunu vurgulayan Solak, şunları kaydetti:
"Buraya gelen kervanların bütün malları, eşyaları ve can güvenliği Selçuklu hükümdarlığı tarafından sigortalanıyordu. Bu sistem diğer hanlara da örnek teşkil etmiştir. Buraya gelenler 3 gün boyunca yeme ve içmeden ücretsiz yararlanıyorlardı. Handa konaklayan kişi eğer zengin ise hana bağış yapıyordu. Fakir olanlara da diğer hana gidecek kadar yemek veriliyordu. Hayvanına da yem veriliyordu."
Kaynak: AA
Konya-Kayseri kara yolu üzerinde Aksaray'a 45 kilometre uzaklıktaki kervansarayı, Konya'daki Alaaddin Camisi'nin de mimarı Şamlı Muhammed bin Havlan inşa etti.
Askeri üs olarak da kullanıldığından çeşitli savaşlara sahne olan ve kuşatmalar sırasında zarar gören kervansaray, düz araziye kurulmuş bir kaleyi andırıyor.
Kervansaray, kesme taş malzemeyle örülen duvarları kulelerle desteklenmiş, revaklı avlulu yazlık kısmı ile kapalı holden oluşan iki bölümlü bir plana sahip.
Han içindeki yapı özellikleriyle Sivas’taki Gök Medrese'ye benzetilen kervansarayda hamam, mescit, yolculara mahsus odalar, salonlar ve ambarlar bulunuyor.
UNESCO tarafından 2014'te Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan Sultanhanı Kervansarayı'nı her yıl yüz binlerce yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor.
Sultanhanı Belediye Başkanı Fahri Solak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kervansarayın Selçuklu dönemine ait en önemli eserlerden biri olduğunu söyledi.
- "Sultanhanı Konya'nın kale vazifesini görüyordu"
Kervansarayın Konya'ya 100, Aksaray'a 45 kilometre uzaklıkta olduğunu belirten Solak, "Sultan Alaaddin buraya yazlık köşkünü de yaptırıyor. Yazın ordusuyla beraber buraya geliyor. Sultanhanı bu özelliğiyle de Konya'nın kale vazifesini görüyordu." diye konuştu.
Solak, kervansarayın yaklaşık 5 bin metrekare alana inşa edildiğini belirterek, her iki kapısındaki mermer işlemesi nedeniyle hanın diğer kervansaraylardan farklı olduğunu aktardı.
Ecdadın, geçmişte her 20 kilometreye bir kervansaray yaptığını ve bunların en görkemlilerinden birinin Sultanhanı olduğunu vurgulayan Solak, şunları kaydetti:
"Buraya gelen kervanların bütün malları, eşyaları ve can güvenliği Selçuklu hükümdarlığı tarafından sigortalanıyordu. Bu sistem diğer hanlara da örnek teşkil etmiştir. Buraya gelenler 3 gün boyunca yeme ve içmeden ücretsiz yararlanıyorlardı. Handa konaklayan kişi eğer zengin ise hana bağış yapıyordu. Fakir olanlara da diğer hana gidecek kadar yemek veriliyordu. Hayvanına da yem veriliyordu."