Zeugma Muzalar Evi Işığı Gördü
Gaziantep’in Nizip ilçesindeki Zeugma Muzalar Evi kazı çalışmaları tamamlandı.
Zeugma’nın doğusunda yer alan ve antik kentin en iyi korunmuş Roma konut örneklerinden biri olan ve 2007 yılında başlayan Muzalar Evi’ndeki kazı çalışmaları 2007 yılında başladı.
İş Bankası’nın 2012’den itibaren destek verdiği kazılar, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutalmış Görkay başkanlığındaki ekip tarafından gerçekleştirildi.
2012-2019 yılları arasında yapılan kazı çalışmaları ile Gaziantep Arkeoloji Müzesi’ne 938 eser kazandırıldı.
Fırat Nehri’nin üzerinde karşılıklı iki kent şeklinde konumlanmış ve 20 bin dönümlük arazi üzerinde bulunan Zeugma Antik Kenti, dünyanın önde gelen açık hava müzelerinden biri olarak değerlendiriliyor. Muzalar Evi, zengin mimari dekorasyonu, mozaikleri ve duvar freskleriyle dikkat çekiyor. Zengin mimari dekorasyonu, mozaikleri ve duvar freskleriyle dikkat çeken Muzalar Evi adını; bir odasının tabanında bulunan mozaik üzerinde, Klasik Yunan eğitiminin vazgeçilmez parçası olan lirik şiir, tarih, müzik, astronomi ve felsefe gibi konuların esin perileri sayılan dokuz Muza betiminden almış. Bu mozaiğin ortasındaki büyük madalyon üzerinde baş Muza ve epik şiirin ustası Kalliope yer alıyor. Dokuz Muzadan Kleio tarih yazımının, Euterpe şarkının, Elegiak şiirin, Erato lirik şiirin, Melpomene tragedyanın, Polyhmnia ilahilerin, Terpsikhore dansın, Thalia komedyanın, Urania da astronominin esin perisi.
“Arkeolojik zenginliklerimiz turizm açısından da çok önemli”
İş Bankası Kurumsal İletişim Müdürü Bülent Yumuşaker, kazıların tamamlanmasıyla ilgili yaptığı değerlendirmede, özel sektör katkısının bu çok değerli kültür mirasının gün yüzüne çıkarılması, korunması ve toplumda arkeoloji bilincinin oluşturulması açısından büyük önem taşıdığını söyledi.
Yumuşaker, turizm potansiyeli açısından arkeolojik zenginliklerin bulunduğu bölge için önemli kalkınma fırsatları oluşturduğunu da ifade etti.
Zeugma Antik Kenti’ne ilk olarak 2000 yılındaki kazılar sırasında katkıda bulunduklarını belirten Yumuşaker, Muzalar Evi kazısına ise 2012 yılından bu yana sağladıkları desteğin, arkeoloji alanındaki diğer çalışmalarının da ilk önemli adımını oluşturduğunu belirterek, "Tüm bu kazı çalışmaları ile gün yüzüne çıkan ve çıkarılacak olan arkeolojik değerlerimizin hem medeniyet tarihine ışık tutacağını hem de dünya kültür mirasına büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz” dedi.
Zeugma Antik Kenti
Belkıs/Zeugma; Gaziantep’in Nizip ilçesinin 10 km doğusunda, tepeler üzerine kurulmuş bir kenttir. Fırat Nehri’nin üzerinde yer alan stratejik öneme sahip bir geçit noktasında bulunan Zeugma, Seleukos Krallığı’na ait önemli bir askeri ve ticari merkezdir. Karşılıklı iki kent şeklinde konumlanmış olan Zeugma, Helenistik dönemde Seleukeia (bugün Fırat Nehri’nin batı kıyısında su üstünde görülebilen kent) ve Apamea (Fırat’ın doğu kıyısında bulunan ve bugün baraj gölü altında kalmış olan kent) olarak adlandırılmıştır. Kent, MÖ 31’den itibaren Roma’ya bağlanarak adı geçit-köprü anlamında “Zeugma” olarak değiştirilmiştir.
Roma döneminde kent altın çağını yaşamıştır. MS 256 yılında Sasani Kralı I. Şapur, Zeugma’yı ele geçirerek yakıp yıkmıştır. Bu tarihten sonra Zeugma bir daha eski ihtişamına ulaşamamıştır. Zeugma, özellikle Roma döneminde, sanat alanında çok ilerlemiş, zengin villaları süsleyen mozaik döşemeler dünya örnekleri ile yarışır hale gelmiştir. Bölgenin sadece bir bölümünde gerçekleştirilen kazılarda gün ışığına çıkarılan mozaikler, Zeugma’nın tam anlamıyla bir mozaik kenti olduğunu göstermektedir. Zeugma kazıları sırasında ulaşılan ve bu alanda bir “dünya rekorunu” Gaziantep’e ve Türkiye’ye kazandıran bullalar (Mühür Baskı) da Belkıs/Zeugma’yı eşsiz kılan özellikler arasındadır.
Zeugma’nın konut alanları, kozmopolit yapıya sahip kent sakinlerinin özel yaşantılarıyla ilgili bilgilerin yanı sıra, etnik ve sosyal kimliklerinin izlerini taşıyan mekânlardır. Zeugma’nın konutlarının büyük bir bölümü MS 1. yüzyıldan MS 3. yüzyıl ortalarına kadar olan bir dönemde kullanım görmüş ve planları bu süre içinde ufak müdahalelerle değişikliğe uğramış yapılardır. Bulundukları coğrafyanın iklimine uygun hale getirilmiş, Yunan ve Roma ev tiplerinin bir harmanı olarak karşımıza çıkan Zeugma evleri, kışın soğuğundan çok, yazın sıcağından korunmaya göre planlanmışlardır. Birçok konut, Belkıs Tepe’den Fırat Nehri’ne doğru uzanan bir yamaçta, kireç taşı kayalar üzerine basamak şeklinde oyulmuş kaya yatakları üzerinde, manzaraya doğru ve özellikle kuzeyden gelen serin rüzgârları içeriye alacak şekilde konumlandırılmıştır.
Muzalar Evi
Zeugma’nın doğu tarafında yer alan Muzalar Evi de Zeugma’daki farklı kültürlerin izlerini bize yansıtan güzel örneklerden bir diğeridir. 2007 ve 2019 yılları arasında Dionysos ve Danae evleri korugan yapısının doğusunda, Birecik Barajı rezervuarının hemen kenarında yapılan kazılarda ortaya çıkarılmış olan Muzalar Evi, yaklaşık 12mx30m boyutlarında dikdörtgen bir plan gösterir. Bir odasının tabanında bulunan mozaik üzerinde, Klasik Yunan eğitiminin (paideia) vazgeçilmez parçası olan lirik şiir, tarih, müzik, astronomi ve felsefe gibi konuların esin perileri sayılan dokuz Muza betiminden dolayı bu konut arkeologlar tarafından “Muzalar Evi” olarak adlandırılmıştır.
Kaynak: İHA
İş Bankası’nın 2012’den itibaren destek verdiği kazılar, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutalmış Görkay başkanlığındaki ekip tarafından gerçekleştirildi.
2012-2019 yılları arasında yapılan kazı çalışmaları ile Gaziantep Arkeoloji Müzesi’ne 938 eser kazandırıldı.
Fırat Nehri’nin üzerinde karşılıklı iki kent şeklinde konumlanmış ve 20 bin dönümlük arazi üzerinde bulunan Zeugma Antik Kenti, dünyanın önde gelen açık hava müzelerinden biri olarak değerlendiriliyor. Muzalar Evi, zengin mimari dekorasyonu, mozaikleri ve duvar freskleriyle dikkat çekiyor. Zengin mimari dekorasyonu, mozaikleri ve duvar freskleriyle dikkat çeken Muzalar Evi adını; bir odasının tabanında bulunan mozaik üzerinde, Klasik Yunan eğitiminin vazgeçilmez parçası olan lirik şiir, tarih, müzik, astronomi ve felsefe gibi konuların esin perileri sayılan dokuz Muza betiminden almış. Bu mozaiğin ortasındaki büyük madalyon üzerinde baş Muza ve epik şiirin ustası Kalliope yer alıyor. Dokuz Muzadan Kleio tarih yazımının, Euterpe şarkının, Elegiak şiirin, Erato lirik şiirin, Melpomene tragedyanın, Polyhmnia ilahilerin, Terpsikhore dansın, Thalia komedyanın, Urania da astronominin esin perisi.
“Arkeolojik zenginliklerimiz turizm açısından da çok önemli”
İş Bankası Kurumsal İletişim Müdürü Bülent Yumuşaker, kazıların tamamlanmasıyla ilgili yaptığı değerlendirmede, özel sektör katkısının bu çok değerli kültür mirasının gün yüzüne çıkarılması, korunması ve toplumda arkeoloji bilincinin oluşturulması açısından büyük önem taşıdığını söyledi.
Yumuşaker, turizm potansiyeli açısından arkeolojik zenginliklerin bulunduğu bölge için önemli kalkınma fırsatları oluşturduğunu da ifade etti.
Zeugma Antik Kenti’ne ilk olarak 2000 yılındaki kazılar sırasında katkıda bulunduklarını belirten Yumuşaker, Muzalar Evi kazısına ise 2012 yılından bu yana sağladıkları desteğin, arkeoloji alanındaki diğer çalışmalarının da ilk önemli adımını oluşturduğunu belirterek, "Tüm bu kazı çalışmaları ile gün yüzüne çıkan ve çıkarılacak olan arkeolojik değerlerimizin hem medeniyet tarihine ışık tutacağını hem de dünya kültür mirasına büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz” dedi.
Zeugma Antik Kenti
Belkıs/Zeugma; Gaziantep’in Nizip ilçesinin 10 km doğusunda, tepeler üzerine kurulmuş bir kenttir. Fırat Nehri’nin üzerinde yer alan stratejik öneme sahip bir geçit noktasında bulunan Zeugma, Seleukos Krallığı’na ait önemli bir askeri ve ticari merkezdir. Karşılıklı iki kent şeklinde konumlanmış olan Zeugma, Helenistik dönemde Seleukeia (bugün Fırat Nehri’nin batı kıyısında su üstünde görülebilen kent) ve Apamea (Fırat’ın doğu kıyısında bulunan ve bugün baraj gölü altında kalmış olan kent) olarak adlandırılmıştır. Kent, MÖ 31’den itibaren Roma’ya bağlanarak adı geçit-köprü anlamında “Zeugma” olarak değiştirilmiştir.
Roma döneminde kent altın çağını yaşamıştır. MS 256 yılında Sasani Kralı I. Şapur, Zeugma’yı ele geçirerek yakıp yıkmıştır. Bu tarihten sonra Zeugma bir daha eski ihtişamına ulaşamamıştır. Zeugma, özellikle Roma döneminde, sanat alanında çok ilerlemiş, zengin villaları süsleyen mozaik döşemeler dünya örnekleri ile yarışır hale gelmiştir. Bölgenin sadece bir bölümünde gerçekleştirilen kazılarda gün ışığına çıkarılan mozaikler, Zeugma’nın tam anlamıyla bir mozaik kenti olduğunu göstermektedir. Zeugma kazıları sırasında ulaşılan ve bu alanda bir “dünya rekorunu” Gaziantep’e ve Türkiye’ye kazandıran bullalar (Mühür Baskı) da Belkıs/Zeugma’yı eşsiz kılan özellikler arasındadır.
Zeugma’nın konut alanları, kozmopolit yapıya sahip kent sakinlerinin özel yaşantılarıyla ilgili bilgilerin yanı sıra, etnik ve sosyal kimliklerinin izlerini taşıyan mekânlardır. Zeugma’nın konutlarının büyük bir bölümü MS 1. yüzyıldan MS 3. yüzyıl ortalarına kadar olan bir dönemde kullanım görmüş ve planları bu süre içinde ufak müdahalelerle değişikliğe uğramış yapılardır. Bulundukları coğrafyanın iklimine uygun hale getirilmiş, Yunan ve Roma ev tiplerinin bir harmanı olarak karşımıza çıkan Zeugma evleri, kışın soğuğundan çok, yazın sıcağından korunmaya göre planlanmışlardır. Birçok konut, Belkıs Tepe’den Fırat Nehri’ne doğru uzanan bir yamaçta, kireç taşı kayalar üzerine basamak şeklinde oyulmuş kaya yatakları üzerinde, manzaraya doğru ve özellikle kuzeyden gelen serin rüzgârları içeriye alacak şekilde konumlandırılmıştır.
Muzalar Evi
Zeugma’nın doğu tarafında yer alan Muzalar Evi de Zeugma’daki farklı kültürlerin izlerini bize yansıtan güzel örneklerden bir diğeridir. 2007 ve 2019 yılları arasında Dionysos ve Danae evleri korugan yapısının doğusunda, Birecik Barajı rezervuarının hemen kenarında yapılan kazılarda ortaya çıkarılmış olan Muzalar Evi, yaklaşık 12mx30m boyutlarında dikdörtgen bir plan gösterir. Bir odasının tabanında bulunan mozaik üzerinde, Klasik Yunan eğitiminin (paideia) vazgeçilmez parçası olan lirik şiir, tarih, müzik, astronomi ve felsefe gibi konuların esin perileri sayılan dokuz Muza betiminden dolayı bu konut arkeologlar tarafından “Muzalar Evi” olarak adlandırılmıştır.