Prof. Dr. Dağ Açıklaması 'Mamografi Çektirmek Kanser Riskini Artırmaz'
Genel Cerrah Prof. Dr. Ahmet Dağ, mamografi çektirmenin kanser riskini artırmadığını belirtti. Mamografi ışınlarının kanser yaptığı yönünde bir önyargı olduğunu ifade eden Dağ, “Uçakla Avrupa ya da Amerika yolculuğu kadar bir ışın alıyorsunuz ve koruyuculuğu yanında aslında hiçbir şey” dedi.
Özel İçel Ortadoğu Hastanesinde görevli Genel Cerrah Prof. Dr. Ahmet Dağ, ‘mamografi ışınları kanser yapar’ algısıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Dağ, mamografi çektirmenin kanser riskini artırmadığının altını çizdi. Mamografinin önemine değinen Dağ, “Mamografi konusu önemli. Kendi kendine muayene ile saptayabileceği bir kitle boyutu 1 santimetre ile 2 santimetre arası erken evrede. Bu yine birinci evrede saptanması sağlanabilir ama mamografi 0-05 santimetre yani hiç elinize gelmeyecek kitleyi bile öngörebilir ya da kitle olmadan orada sadece kötü görüntülü kireçlenmeyi gösterebilir. Bu çok ciddi bir artı ki, 40 yaş için başlanmasını öneriyoruz. Sağlık Bakanlığının da bununla ilgili çok ciddi çalışmaları var. Buna tarama mamografisi diyoruz” ifadelerini kullandı.
Mamografinin ailede bir meme kanseri vakası yoksa 40 yaşında, ailede varsa 35 yaşında çekilebildiğini dile getiren Dağ, “Yoğun bir meme dokusu yoksa, yağlı bir meme dokusu varsa mamografi bir çok şeyi gösterebilir" diye konuştu.
Mamografiye ek olarak ultrasonu da kullandıklarını kaydeden Prof. Dr. Dağ, ultrasonun çok sevdikleri bir tetkik olduğunu söyleyerek “Işın yok, hiçbir yan etkisi olmayan bir test. Sürekli tekrarlanabilirliği var. Ses dalgası sistemi olduğu için, ışın olmadığı için sorun yok” şeklinde konuştu.
“Mamografide bir önyargı var”
“Mamografide öyle bir önyargı var” diyen Dağ, şunları söyledi:
“Ama 50 yaş üstünde yüzde 50’ye yakın, iki hastadan birini daha erken teşhis ve yaşamını kurtarma faydası gösterilmiş. O yüzden 40 yaşında başlanması öneriliyor. Tarama amaçlı, iki yılda bir öneriyoruz. 50 yaşa gelince yılda bir çekilmesinde fayda var. Korkulan ne? Tabi ki radyasyon korkusu. Burada tarifimiz şu; uçakla Avrupa’ya yolculuk, belki bir Amerika yolculuğu kadar bir ışın alıyorsunuz ve koruyuculuğu yanında aslında hiçbir şey. Yine de birden fazla önerilmez. Çok gerekmedikçe zaten çekilmesini önermiyoruz ama yeni nesil dijital mamografi seçeneği var. Bunda hastanın hem canı acımıyor hem de düşük dozda alarak ışın alma olasılığı düşüyor. Yıllardır kullanılıyor. Devlet hastanelerinde de var. Biz de tercihen onu kullanıyoruz.”
Kaynak: İHA
Mamografinin ailede bir meme kanseri vakası yoksa 40 yaşında, ailede varsa 35 yaşında çekilebildiğini dile getiren Dağ, “Yoğun bir meme dokusu yoksa, yağlı bir meme dokusu varsa mamografi bir çok şeyi gösterebilir" diye konuştu.
Mamografiye ek olarak ultrasonu da kullandıklarını kaydeden Prof. Dr. Dağ, ultrasonun çok sevdikleri bir tetkik olduğunu söyleyerek “Işın yok, hiçbir yan etkisi olmayan bir test. Sürekli tekrarlanabilirliği var. Ses dalgası sistemi olduğu için, ışın olmadığı için sorun yok” şeklinde konuştu.
“Mamografide bir önyargı var”
“Mamografide öyle bir önyargı var” diyen Dağ, şunları söyledi:
“Ama 50 yaş üstünde yüzde 50’ye yakın, iki hastadan birini daha erken teşhis ve yaşamını kurtarma faydası gösterilmiş. O yüzden 40 yaşında başlanması öneriliyor. Tarama amaçlı, iki yılda bir öneriyoruz. 50 yaşa gelince yılda bir çekilmesinde fayda var. Korkulan ne? Tabi ki radyasyon korkusu. Burada tarifimiz şu; uçakla Avrupa’ya yolculuk, belki bir Amerika yolculuğu kadar bir ışın alıyorsunuz ve koruyuculuğu yanında aslında hiçbir şey. Yine de birden fazla önerilmez. Çok gerekmedikçe zaten çekilmesini önermiyoruz ama yeni nesil dijital mamografi seçeneği var. Bunda hastanın hem canı acımıyor hem de düşük dozda alarak ışın alma olasılığı düşüyor. Yıllardır kullanılıyor. Devlet hastanelerinde de var. Biz de tercihen onu kullanıyoruz.”