Jeoloji Mühendisi Kartal Açıklaması 'İstanbul Depremi Hazırlıksız Olduğumuzu Ortaya Koydu'
Düzce’de 12 Kasım 199 yılında meydana gelen depremin yıl dönümü münasebetiyle açıklamalarda bulunan Jeoloji Mühendisi İlkay Kartal, İstanbul depreminde yaşananların halen hazırlıksız olduğumuzu ortaya koyduğunu söyledi.
12 Kasım 1999 yılında meydana gelen Düzce depreminin 20. yılında açıklamalarda bulunan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi İkinci Başkanı İlkay Kartal, “Marmara bölgesinde 17 Ağustos’unda meydana gelen depremin oluşturduğu travma henüz geçmemiş, yaralar sarılmamış, enkazlar kaldırılmamışken meydana gelen 12 Kasım Düzce depremi toplumsal travmanın iyice belirginleşmesine sebep olup, geleceğe dönük kaygılar, umutsuzluk ve çaresizlik ülkeyi adeta esir almıştı. Depremler sonrasında söylemler dışında siyasi iktidarlar, ’yara sarma vaadini’ bile gerektiği ölçüde yerine getirmemiş, halkımızın içini rahatlatacak, geleceğe güvenle bakabilmesini sağlayacak adımlar atmamışlardır. En son olarak 26 Eylül 2019’da İstanbul Silivri açıklarında 5,7 büyüklüğünde olan deprem de, bizlere şu anda deprem konusunda hazırlıksız olduğumuzu ve hazırlanma çalışmalarının bile henüz uygulamaya konulmadığını göstermiştir” dedi.
Silivri’deki depremde bile İstanbul’da onlarca okul hasar görürken, bazı okulların ise tamamen boşaltıldığını ifade eden Kartal, “Burada en ilginç olanı ise, hasar gören birçok okulun 1999 depreminden sonra yapılmış yani demir ve beton standarttı yüksek ve yapı denetim kontrolünde yapılan binalar olmasıdır. Müşteri ile yapı denetimin pazarlık yaptıkları ortamlarda yani maddiyatın konuşulduğu ortamlarda yapılan denetimler sonucu böyle orta büyüklükte bir depremde bile binalar güvensiz hale gelmiştir. 01.01.2019 yılında yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği de maalesef problemleri bitirmemiş aksine uygulamada şehirden şehire hatta ilçeden ilçeye farklı uygulamaların yapılmasına zemin hazırlamıştır. Jeoloji ve Jeofizik mühendisleri odalarının hiç dikkate alınmadığı, ben yaptım oldu mantığıyla hazırlanan bu yönetmelik bazı noktalarda aşırı abartıya kaçmakta bazı noktalarda da eksik kalmaktadır. Bu yeni yönetmelik acilen revizyona ihtiyaç duymaktadır” diye konuştu.
Akademik odaların hem yönetmelikler hazırlanırken hem de kontrol aşamasında mutlaka devrede olması gerektiğini ifade eden Kartal, “Binlerce mühendisi içinde barındıran, yılların bilgi birikimine sahip olan, kamu kurumu niteliğindeki odaların devre dışı bırakılmasının izahı mümkün değildir. 5,7 büyüklüğündeki 26 Eylülde meydana gelen depremde telefonların kilitlenmesi çok önemli bir uyarı olarak ele alınmalı, konunun üzerine hassasiyetle gidilmeli ve çözüm üretilmelidir. Her 17 Ağustos ve 12 Kasım’da söylediğimiz gibi, deprem öldürmez, bina öldürür” dedi.
Kaynak: İHA
Silivri’deki depremde bile İstanbul’da onlarca okul hasar görürken, bazı okulların ise tamamen boşaltıldığını ifade eden Kartal, “Burada en ilginç olanı ise, hasar gören birçok okulun 1999 depreminden sonra yapılmış yani demir ve beton standarttı yüksek ve yapı denetim kontrolünde yapılan binalar olmasıdır. Müşteri ile yapı denetimin pazarlık yaptıkları ortamlarda yani maddiyatın konuşulduğu ortamlarda yapılan denetimler sonucu böyle orta büyüklükte bir depremde bile binalar güvensiz hale gelmiştir. 01.01.2019 yılında yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği de maalesef problemleri bitirmemiş aksine uygulamada şehirden şehire hatta ilçeden ilçeye farklı uygulamaların yapılmasına zemin hazırlamıştır. Jeoloji ve Jeofizik mühendisleri odalarının hiç dikkate alınmadığı, ben yaptım oldu mantığıyla hazırlanan bu yönetmelik bazı noktalarda aşırı abartıya kaçmakta bazı noktalarda da eksik kalmaktadır. Bu yeni yönetmelik acilen revizyona ihtiyaç duymaktadır” diye konuştu.
Akademik odaların hem yönetmelikler hazırlanırken hem de kontrol aşamasında mutlaka devrede olması gerektiğini ifade eden Kartal, “Binlerce mühendisi içinde barındıran, yılların bilgi birikimine sahip olan, kamu kurumu niteliğindeki odaların devre dışı bırakılmasının izahı mümkün değildir. 5,7 büyüklüğündeki 26 Eylülde meydana gelen depremde telefonların kilitlenmesi çok önemli bir uyarı olarak ele alınmalı, konunun üzerine hassasiyetle gidilmeli ve çözüm üretilmelidir. Her 17 Ağustos ve 12 Kasım’da söylediğimiz gibi, deprem öldürmez, bina öldürür” dedi.