3 Aydan Uzun Süren Bel Ağrılarına Dikkat

Türkiye’de her bin kişiden 5’inde ankilozan spondilit (AS) hastalığının görüldüğünü söyleyen Romatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Oğuz Gürler, “Eklemlerinde ağrı ya da şişlik, topuk ağrısı, gözde kızarma, kanlanma ve göğüs ağrısı şikayetleri olanlar mutlaka zaman kaybetmeden doktora başvurmalıdır” dedi.

3 Aydan Uzun Süren Bel Ağrılarına Dikkat
Bel ağrıları toplunda ve dünyada sık görülen problemler arasında bulunuyor. Bel ağrısı karakter ve şekli bel ağrısının sebeplerine bağlı olarak değişebiliyor. Türkiye’de her 1000 kişiden 5’inde ankilozan spondilit (AS) hastalığı olduğu tahmin edildiğini belirten VM Medical Park Samsun Hastanesi Romatoloji Kliniğinden Dr. Öğr. Üyesi Oğuz Gürler, hastalıkla ilgili önemli bilgiler verdi.

40-45 yaş grubundaki erkekler risk altında

AS hastalığının sebep olduğu ağrıların bel fıtığından farklılık gösterdiğini ve bu nedenle tanıda gecikmelerin yaşanabildiğini kaydeden VM Medical Park Samsun Hastanesi Romatoloji Kliniğinden Uzm. Dr. Öğr. Üyesi Oğuz Gürler, “Gece ve uzun istirahatlerden sonra bel ağrılarının kötüleşmesi, uzun istirahatlerden sonra tutukluk yaşanması, özellikle 40-45 yaş grubunda ve özellikle erkeklerde mekanik ağrıları gündeme getiriyor. Bu karakterde ağrılar yaşayan kişilerin vakit kaybetmeden hızla doktora görünmeleri gerekiyor” diye konuştu.



Erken teşhis önemli

Hastada eklemlerde ağrı ya da şişlik, topuk ağrısı, gözde kızarma, kanlanma ve göğüs ağrısı görüldüğü zaman doktora başvurulması gerektiğini işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Gürler, şu uyarılarda bulundu: “Aynı şekilde sedef ya da iltihaplı bağırsak hastalığı bulunanlar da bel ağrısı yaşadıkları zaman hızla doktora başvurmalıdır. Ayrıca üç aydan uzun süren ağrıların mutlaka hekim tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Aynı zamanda hastanın birinci, ikinci derece ya da daha uzak akrabalarında ankilozan spondilit hastalığı öyküsünün bulunması da kişide hastalığın görülmesi açısından risk faktörü oluşturmaktadır. Erken dönemde doktora başvurmak, hastalığın önüne geçilmesi açısından önemlidir.”

Egzersiz hayatlarının merkezinde olmalı

Hastalığın ilerlemesinin durdurulması, şikayetlerinin baskılanması, ileride oluşabilecek sakatlıkların önüne geçilmesi için uygulanabilecek bazı tedavi seçenekleri olduğunu sözlerine ekleyen Dr. Öğr. Üyesi Oğuz Gürler ancak hastalığı tamamen kökten çözebilecek bir tedavinin olmadığını belirtti.

Dr. Öğr. Üyesi Oğuz Gürler, “Hastalığı kökten iyileştirecek bir tedavi yoktur. Bu nedenle hastaların kendilerini fiziksel olarak zorlayan bir iş yaşantıları varsa, işlerini değiştirmeleri ya da iş hayatındaki çalışma ortamını düzenlemeleri iyi gelir. Egzersizin yanı sıra ilaç kullanımının mutlaka devam etmesi gerekiyor. Bu koşullar sağlandığında, hastalar uzun yıllar sağlıklı bir şekilde tedavi görebiliyorlar. Hastaların toplumdan soyutlanmaması, hayatlarına devam etmeleri gerekiyor. Hastalara düşen görev, ilaçlarını düzenli kullanmaları ve doktorları ile iyi bir iletişim halinde olmaları, düzenli kontrollere gitmeleri ve egzersiz yapmalarıdır” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA