MHP Iğdır Milletvekili Karadağ, Maarif Müfettişlerinin Sorunlarını Meclis'e Taşıdı
ANKARA – MHP Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağ, “İllerde bekletilmekte olan bin 500 maarif müfettişinin ivedilikle diğer meslektaşları gibi Bakanlık Maarif Müfettişliği kadrolarına geçirilmeleri gereklidir. Bakanlık teftiş sisteminin de bir an önce istikrarlı bir yapıya kavuşturulması şarttır” dedi.
MHP Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağ, bir milletin geleceğinin yeni nesillerini nasıl yetiştirdiğine bağlı olduğunu belirterek, Anayasa’nın 24 ve 42. maddelerinin Türkiye’deki tüm eğitim ve öğretim faaliyetlerinin devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağının hükme bağlandığının altını çizdi. Türkiye’deki tüm eğitim kurumlarının denetiminin Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Maarif Müfettişleri tarafından yürütüldüğünü anımsatan Karadağ, şu ifadelere yer verdi:
“Bu denli önemli bir sorumluluğu olan MEB teftiş sistemi, son 8 yılda 4 kez değiştirilmiş ancak bir türlü doğru yapıya kavuşturulamamıştır. 2016 yılında yapılan son değişiklikle müfettişler arasından mülakatla seçilen 475 müfettiş, Bakanlık Maarif Müfettişi olarak atanmış, kalan müfettişler ise şahsa bağlı kadroda illerde bırakılmıştır. Bu mülakatın hukuki olmadığına yönelik onlarca iptal davası açılmış, dava Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunda neticelenmiş ve mülakatın tüm sonuçlarıyla birlikte iptaline karar verilmiştir. Ancak, Milli Eğitim Bakanlığı bu yargı kararını uygulamamıştır. Teftiş Kurulundaki muamma halen devam etmektedir.”
Bakanlığın sadece kendi bünyesinde 60 bin civarında resmi kurum ve bir milyonu aşkın personel bulunduğunu, ayrıca Bakanlığa bağlı özel öğretim kurumları olduğu dikkate alındığında, 80 bin civarındaki kurumun 498 müfettiş ile denetlenmesinin mümkün olmadığını belirten Karadağ, denetimin olmadığı yerde devletin koyduğu kuralların bazı kesimlerce ihlal edileceği hususunu dile getirerek, yeterli denetim olmadığı için kaçak dershaneler, kurslar, etütler, anaokulları ve öğrenci yurtlarının faaliyetlerine devam ettiklerinin altını çizdi.
Denetimsizliğin ağır sonuçlar doğurduğunu belirten Karadağ, “Ne üzücüdür ki; denetim ancak kötü olaylar yaşandığında hatırlanmaktadır. Denetim; Bir yurtta yangın çıkıp çocuklarımız yanarak öldüğünde, kaçak bir kursta çocuklarımız istismara uğradığında, bir okulda çocuklarımız şiddete maruz kaldığında, bir öğretmen öğrencisi tarafından yaralandığında, küçük bir yavrumuz serviste unutulup öldüğünde akla gelmektedir” ifadelerini kullandı.
Devletin denetim görevini ihmal etmesi durumunda Türkiye açısından telafi edilemeyecek sonuçların doğacağının açık olduğunu bildiren Karadağ, "Devlet denetim görevini ihmal ederse bunun ülkemiz açısından telafi edilemeyecek sonuçlar doğuracağı açıktır. Konunun ciddiyetine binaen şahsa bağlı kadro ile illerde bekletilmekte olan bin 500 maarif müfettişinin de ivedilikle diğer meslektaşları gibi Bakanlık Maarif Müfettişliği kadrolarına geçirilmeleri gereklidir. Bakanlık teftiş sisteminin de bir an önce istikrarlı bir yapıya kavuşturulması şarttır. Bunun için, Milli Eğitim Bakanlığınca derhal bir kadro ihdası yapılarak, hazırlanacak kararname Cumhurbaşkanlığına sunulmalıdır. Müesses nizamın kurmuş olduğu sömürü düzeninde emperyalist güçler ülkelerin sadece yeraltı ve yer üstü kaynaklarını sömürmekle kalmayıp aynı zamanda insan kaynaklarını da kendi çıkarları doğrultusunda devşirmektedirler. Yedi düvelin üstümüze geldiği bu dönemde kendi yerli ve milli eğitim sistemimizi kurup kendi insan kaynaklarımızı çağın gerçeklerinin farkında, milli ve manevi değerlerine bağlı yeni nesiller yetiştirme zorunluluğumuz vardır.”
Kaynak: İHA
“Bu denli önemli bir sorumluluğu olan MEB teftiş sistemi, son 8 yılda 4 kez değiştirilmiş ancak bir türlü doğru yapıya kavuşturulamamıştır. 2016 yılında yapılan son değişiklikle müfettişler arasından mülakatla seçilen 475 müfettiş, Bakanlık Maarif Müfettişi olarak atanmış, kalan müfettişler ise şahsa bağlı kadroda illerde bırakılmıştır. Bu mülakatın hukuki olmadığına yönelik onlarca iptal davası açılmış, dava Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunda neticelenmiş ve mülakatın tüm sonuçlarıyla birlikte iptaline karar verilmiştir. Ancak, Milli Eğitim Bakanlığı bu yargı kararını uygulamamıştır. Teftiş Kurulundaki muamma halen devam etmektedir.”
Bakanlığın sadece kendi bünyesinde 60 bin civarında resmi kurum ve bir milyonu aşkın personel bulunduğunu, ayrıca Bakanlığa bağlı özel öğretim kurumları olduğu dikkate alındığında, 80 bin civarındaki kurumun 498 müfettiş ile denetlenmesinin mümkün olmadığını belirten Karadağ, denetimin olmadığı yerde devletin koyduğu kuralların bazı kesimlerce ihlal edileceği hususunu dile getirerek, yeterli denetim olmadığı için kaçak dershaneler, kurslar, etütler, anaokulları ve öğrenci yurtlarının faaliyetlerine devam ettiklerinin altını çizdi.
Denetimsizliğin ağır sonuçlar doğurduğunu belirten Karadağ, “Ne üzücüdür ki; denetim ancak kötü olaylar yaşandığında hatırlanmaktadır. Denetim; Bir yurtta yangın çıkıp çocuklarımız yanarak öldüğünde, kaçak bir kursta çocuklarımız istismara uğradığında, bir okulda çocuklarımız şiddete maruz kaldığında, bir öğretmen öğrencisi tarafından yaralandığında, küçük bir yavrumuz serviste unutulup öldüğünde akla gelmektedir” ifadelerini kullandı.
Devletin denetim görevini ihmal etmesi durumunda Türkiye açısından telafi edilemeyecek sonuçların doğacağının açık olduğunu bildiren Karadağ, "Devlet denetim görevini ihmal ederse bunun ülkemiz açısından telafi edilemeyecek sonuçlar doğuracağı açıktır. Konunun ciddiyetine binaen şahsa bağlı kadro ile illerde bekletilmekte olan bin 500 maarif müfettişinin de ivedilikle diğer meslektaşları gibi Bakanlık Maarif Müfettişliği kadrolarına geçirilmeleri gereklidir. Bakanlık teftiş sisteminin de bir an önce istikrarlı bir yapıya kavuşturulması şarttır. Bunun için, Milli Eğitim Bakanlığınca derhal bir kadro ihdası yapılarak, hazırlanacak kararname Cumhurbaşkanlığına sunulmalıdır. Müesses nizamın kurmuş olduğu sömürü düzeninde emperyalist güçler ülkelerin sadece yeraltı ve yer üstü kaynaklarını sömürmekle kalmayıp aynı zamanda insan kaynaklarını da kendi çıkarları doğrultusunda devşirmektedirler. Yedi düvelin üstümüze geldiği bu dönemde kendi yerli ve milli eğitim sistemimizi kurup kendi insan kaynaklarımızı çağın gerçeklerinin farkında, milli ve manevi değerlerine bağlı yeni nesiller yetiştirme zorunluluğumuz vardır.”