'Merhaba Güzel Vatanım'ın Galası Yapıldı
Nazım Hikmet'in Moskova'ya uzanan yolculuğunun Ahmet Ümit'in hayatı ve 1980'li yıllarda Moskova'ya gidişi üzerindeki etkilerini konu alan film, 1 Kasım'da vizyona girecek Yazar Ahmet Ümit: 'Sanatlarıyla ayakta kalmaya çalışan, sanatlarına umut olarak sarılan iki edebiyatçının hikayesini anlatıyoruz. Filmin bir mesajı varsa o da budur. Sanat uzun, hayat kısa'
Şair Nazım Hikmet Ran ile yazar Ahmet Ümit'in hayatını konu alan "Merhaba Güzel Vatanım" adlı filmin galası İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Cemal Reşit Rey konser salonuda gerçekleştirildi.
Sanat dünyasından birçok ismin katıldığı galada gösterim öncesi AA muhabirine açıklamada bulunan yönetmen Cengiz Özkarabekir, filmde Nazım Hikmet Ran ve Ahmet Ümit'in kesişen hayatları üzerinden gerçek bir hikaye anlattıklarını söyledi. Özkarabekir, "Bu hayatlar üzerinden kültür ve sanatın kurtarıcılığını, iyileştirici yanını ve biraz da umudu anlatmaya çalıştık. Dolayısıyla filmde bir belgesel tadı var. Kurmaca yapmadık. Filmin bir güzel yanı daha var. Çünkü filmi anlatan Nazım Hikmet ve bu anlamda da filmde çok farklı bir anlatım tarzı var." dedi.
- "Herkes kendi hayatının kesiştiği bir figürü bulabilir"
Filmde Nazım Hikmet Ran'ı canlandıran Yetkin Dikinciler de filmin docu drama (yarı belgesel) yanına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Docu drama, batılıların koyduğu bir kavram aslında, ama benim anladığım filmin yarısı belgeselse yarısı hayattır ve içinde hayat var demektir. Önemli olan da seyirci filmde neyi görmesinden öte bu ülke, bu topraklar ve bu toprakların insanları, uzak ya da yakın geçmişte neler yaşadılar, neler yaşıyorlar ve neler yaşayacaklar. Bunlarla ilgili zamanda bir atlama yapabilirsek, herkes kendi hayatının kesiştiği bir figürü bulabilir. Bu bazen Ahmet Ümit'tir, bazen Nazım Hikmet'tir. Yani herkes zihninde bir seyirci bulacak ve diyecek ki 'Benden önce de hayatlar yaşandı ve ben bir hayat yaşıyorum, benden sonra da hayatlar yaşanacak ama ben sadece bir ara halka olmamalıyım. Kendi hayatımdan ve bütün bir hayattan sorumluyum. Bunun için ne yapabilirim."
Dikinciler, hikayede ayrıca Nazım Hikmet'i yargılayanların adının geçmediğini de belirterek, "Nazım Hikmet hala bizim için var. Sanat, edebiyat ve düşünmek kalıyor geriye. Seyirciyi biraz da bu filmde düşünmek bekliyor aslında." yorumunu yaptı.
- "Sanat uzun, hayat kısa"
Senaryoyu kaleme alan Ahmet Ümit ise filme dair şu değerlendirmede bulundu:
"İki yazarın gerçek hayat hikayesinden yola çıkarak, Türkiye'nin bütün bir yakın tarihini anlatma filmi diyebiliriz. Bu filmde hakikatler, hakikatlerin anlatımı var ve film bu hakikatleri namuslu bir şekilde anlatıyor. Geri planda ise anlatılan darbelerin bu ülkeye ne kadar zarar verdiği, demokrasinin kesilmiş, yok edilmiş olması. Türkiye'de gelişmekte olan özgür düşünceye yapılan darbeler, özgür düşüncenin ve sanatın yok edilmesi, sanatçının üzerindeki baskılar, bütün bunları anlatıyoruz filmde. Aynı zamanda bunlar içerisinde sanatlarıyla ayakta kalmaya çalışan, sanatlarına umut olarak sarılan iki edebiyatçının hikayesini anlatıyoruz. Filmin bir mesajı varsa o da budur. Sanat uzun, hayat kısa."
Filmde Nazım Hikmet Ran'ın eşi Münevver Hanım'ı canlandırdığını dile getiren Pelin Batu ise, "Münevver, Türk edebiyatında en sevdiğim kadınlardan, ayrıca beni her zaman en düşündüren, en hüzünlendiren ve en yaratıcı kadınlardan birisidir. Kendi karakterim haricinde senaryoyu okurken şunu düşündürdü hikaye bana, bizim ülkemizin yazarları hangi dönem olursa olsun hep zorlanmışlar. Dünyada da bu böyledir. Siyasi figürler, baskılar ve darbeler yazarları gerçekten çok zorlamış. Fakat onlar edebiyatlarıyla ölümsüzler ve ölümsüz olmaya devam edecekler." diye konuştu.
Serkan Altıntaş da Ahmet Ümit'in gençliğini oynamanın zor olduğunu söyleyerek, şunları anlattı:
"Role gerçekten çalıştım ve elimden geleni yaptım. Bunun haricinde filmi ben iki devrimci hikayesinden daha çok insan hikayesi olarak adlandıracağım. Çünkü iki insanın yaşadıkları zorlukları, komik anları, aşk hikayelerini ve acılarını anlatıyor film. Bence birçok insana örnek, ümit olabilecek, kendini bulabileceği ve ampül yakabileceği bir film olduğunu düşünüyorum."
Galaya konuk olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise filmin imece usulü kendisi gibi birçok kurum ve kişinin destek verdiğini belirterek, "Çok heyecanlı bir akşam yaşıyoruz. Seyirciler çok keyif alacak. Nazım'ı ve Ahmet Ümit'i hissedecekler. Filmde aynı zamanda bence o gün yaşananlardan bugüne dolu dolu mesajlar içinden çıkacak. Herkesin emeğine sağlık." dedi.
Gecede ayrıca Yetkin Dikinciler ile İmamoğlu, Nazım Hikmet Ran'ın şiirlerini seslendirdi.
Nazım Hikmet Ran'ın Moskova'ya uzanan yolculuğunun Ahmet Ümit'in hayatı ve 1980'li yıllarda Moskova'ya gidişi üzerindeki etkilerini konu alan film, 1 Kasım'da vizyona girecek.
Moskova, Gaziantep, İstanbul ve Bursa'da filmin oyuncu kadrosunda ayrıca Berna Laçin, Umut Başkırma, Levent Üzümcü, İskender Bağcılar ve Alper Türedi yer alıyor.
Kaynak: AA
Sanat dünyasından birçok ismin katıldığı galada gösterim öncesi AA muhabirine açıklamada bulunan yönetmen Cengiz Özkarabekir, filmde Nazım Hikmet Ran ve Ahmet Ümit'in kesişen hayatları üzerinden gerçek bir hikaye anlattıklarını söyledi. Özkarabekir, "Bu hayatlar üzerinden kültür ve sanatın kurtarıcılığını, iyileştirici yanını ve biraz da umudu anlatmaya çalıştık. Dolayısıyla filmde bir belgesel tadı var. Kurmaca yapmadık. Filmin bir güzel yanı daha var. Çünkü filmi anlatan Nazım Hikmet ve bu anlamda da filmde çok farklı bir anlatım tarzı var." dedi.
- "Herkes kendi hayatının kesiştiği bir figürü bulabilir"
Filmde Nazım Hikmet Ran'ı canlandıran Yetkin Dikinciler de filmin docu drama (yarı belgesel) yanına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Docu drama, batılıların koyduğu bir kavram aslında, ama benim anladığım filmin yarısı belgeselse yarısı hayattır ve içinde hayat var demektir. Önemli olan da seyirci filmde neyi görmesinden öte bu ülke, bu topraklar ve bu toprakların insanları, uzak ya da yakın geçmişte neler yaşadılar, neler yaşıyorlar ve neler yaşayacaklar. Bunlarla ilgili zamanda bir atlama yapabilirsek, herkes kendi hayatının kesiştiği bir figürü bulabilir. Bu bazen Ahmet Ümit'tir, bazen Nazım Hikmet'tir. Yani herkes zihninde bir seyirci bulacak ve diyecek ki 'Benden önce de hayatlar yaşandı ve ben bir hayat yaşıyorum, benden sonra da hayatlar yaşanacak ama ben sadece bir ara halka olmamalıyım. Kendi hayatımdan ve bütün bir hayattan sorumluyum. Bunun için ne yapabilirim."
Dikinciler, hikayede ayrıca Nazım Hikmet'i yargılayanların adının geçmediğini de belirterek, "Nazım Hikmet hala bizim için var. Sanat, edebiyat ve düşünmek kalıyor geriye. Seyirciyi biraz da bu filmde düşünmek bekliyor aslında." yorumunu yaptı.
- "Sanat uzun, hayat kısa"
Senaryoyu kaleme alan Ahmet Ümit ise filme dair şu değerlendirmede bulundu:
"İki yazarın gerçek hayat hikayesinden yola çıkarak, Türkiye'nin bütün bir yakın tarihini anlatma filmi diyebiliriz. Bu filmde hakikatler, hakikatlerin anlatımı var ve film bu hakikatleri namuslu bir şekilde anlatıyor. Geri planda ise anlatılan darbelerin bu ülkeye ne kadar zarar verdiği, demokrasinin kesilmiş, yok edilmiş olması. Türkiye'de gelişmekte olan özgür düşünceye yapılan darbeler, özgür düşüncenin ve sanatın yok edilmesi, sanatçının üzerindeki baskılar, bütün bunları anlatıyoruz filmde. Aynı zamanda bunlar içerisinde sanatlarıyla ayakta kalmaya çalışan, sanatlarına umut olarak sarılan iki edebiyatçının hikayesini anlatıyoruz. Filmin bir mesajı varsa o da budur. Sanat uzun, hayat kısa."
Filmde Nazım Hikmet Ran'ın eşi Münevver Hanım'ı canlandırdığını dile getiren Pelin Batu ise, "Münevver, Türk edebiyatında en sevdiğim kadınlardan, ayrıca beni her zaman en düşündüren, en hüzünlendiren ve en yaratıcı kadınlardan birisidir. Kendi karakterim haricinde senaryoyu okurken şunu düşündürdü hikaye bana, bizim ülkemizin yazarları hangi dönem olursa olsun hep zorlanmışlar. Dünyada da bu böyledir. Siyasi figürler, baskılar ve darbeler yazarları gerçekten çok zorlamış. Fakat onlar edebiyatlarıyla ölümsüzler ve ölümsüz olmaya devam edecekler." diye konuştu.
Serkan Altıntaş da Ahmet Ümit'in gençliğini oynamanın zor olduğunu söyleyerek, şunları anlattı:
"Role gerçekten çalıştım ve elimden geleni yaptım. Bunun haricinde filmi ben iki devrimci hikayesinden daha çok insan hikayesi olarak adlandıracağım. Çünkü iki insanın yaşadıkları zorlukları, komik anları, aşk hikayelerini ve acılarını anlatıyor film. Bence birçok insana örnek, ümit olabilecek, kendini bulabileceği ve ampül yakabileceği bir film olduğunu düşünüyorum."
Galaya konuk olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise filmin imece usulü kendisi gibi birçok kurum ve kişinin destek verdiğini belirterek, "Çok heyecanlı bir akşam yaşıyoruz. Seyirciler çok keyif alacak. Nazım'ı ve Ahmet Ümit'i hissedecekler. Filmde aynı zamanda bence o gün yaşananlardan bugüne dolu dolu mesajlar içinden çıkacak. Herkesin emeğine sağlık." dedi.
Gecede ayrıca Yetkin Dikinciler ile İmamoğlu, Nazım Hikmet Ran'ın şiirlerini seslendirdi.
Nazım Hikmet Ran'ın Moskova'ya uzanan yolculuğunun Ahmet Ümit'in hayatı ve 1980'li yıllarda Moskova'ya gidişi üzerindeki etkilerini konu alan film, 1 Kasım'da vizyona girecek.
Moskova, Gaziantep, İstanbul ve Bursa'da filmin oyuncu kadrosunda ayrıca Berna Laçin, Umut Başkırma, Levent Üzümcü, İskender Bağcılar ve Alper Türedi yer alıyor.