Merkez Bankası Politika Faizini Üç Toplantıda 10 Puan İndirdi
Merkez Bankası son üç toplantıda politika faizini bin baz puan düşürerek yüzde 24'ten yüzde 14'e indirdi AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi: 'Merkez önden yüklemeli faiz indirimlerine devam ediyor, ancak reel faiz gelişmekte olan ülke ortalamasına yaklaştı' Deniz Yatırım Stratejisti Orkun Gödek: '12 Aralık PPK toplantısında da 'mevcut koşullar altında' faiz indirimi hamlesinin geleceğini düşünüyoruz'.
MURAT BİRİNCİ - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), son üç toplantıda bin baz puanlık indirim yaparak politika faizini yüzde 24'ten yüzde 14'e çekti.
Merkez Bankası PPK faiz toplantısında politika faizini 250 baz puan düşürerek yüzde 16,50'den yüzde 14'e indirdi. Böylece temmuz, eylül ve ekim toplantılarında bin baz puanlık indirim yapıldı.
AA muhabirine, faiz kararı ve gelecek döneme ilişkin değerlendirmelerde bulunan AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, PPK toplantısında politika faizinin piyasa beklentisinden fazla düşürüldüğünü belirtti.
Karar öncesi gerçekleştirilen anketlerde medyan beklentinin TCMB'nin 1 hafta repo faizinde 100 baz puan indirime gideceği yönünde olduğunu, en yüksek beklentinin de 200 baz puan seviyesinde bulunduğunu ifade eden Bürümcekçi, "İndirim en yüksek beklentiyi aşarken, swap piyasası ise 1 ay vadedeki yüzde 13,5 geçen faiz ile zaten daha yüksek indirimi fiyatlıyordu." dedi.
Bürümcekçi, Merkez Bankasının yıl sonundaki enflasyonu son tahmininden (yüzde 13,9) belirgin düşük beklediğini ifade etti.
Bankanın geçen ay olduğu gibi, "Gelinen noktada, mevcut para politikası duruşunun hedeflenen dezenflasyon patikasıyla büyük ölçüde uyumlu olduğu değerlendirilmektedir." cümlesini kullandığına işaret eden Bürümcekçi, 250 baz puanlık yüklü indirim sonrası bu cümleyi, "faiz indirimlerinin duracağı veya belirgin hız keseceği' anlamında okumanın zor olduğunu söyledi.
- "Enflasyon baz etkisiyle ekimde yüzde 9 civarında kalmaya devam edecek"
Ekonomist Haluk Bürümcekçi, Merkez Bankasının önden yüklemeli faiz indirimlerine devam ettiğini ancak reel faizi gelişmekte olan ülke ortalamasına yaklaştığını belirtti.
Politika faizinin düşürülmesiyle birlikte gelecek dönemde ortalama fonlama maliyetinin haftalık repo faizi ile yakın seyredeceğini ifade eden Bürümcekçi, para ve repo piyasasında gecelik faizin ise ortalama olarak piyasa yapıcı oranına daha yakın olmak üzere yüzde 13-14 aralığında bankaların likidite durumuna bağlı olarak dar bir alanda dalgalanacağını dile getirdi.
Bürümcekçi, Türkiye'nin beklenen enflasyona göre hesaplanan reel faizinin, bu faiz indirimi sonrası yüzde 2,5 seviyesine inerek Meksika ve Rusya'nın altına gerilediğini ve emsal ülkeler ortalaması olan yüzde 2 seviyesine yaklaştığını bildirdi.
Gelişen ülkelerin ortalamasının altında uygulanacak bir reel faizin, Türkiye'nin yüksek kredi riski (CDS 357 baz puan) de dikkate alındığında uygun olmayacağını söyleyen Bürümcekçi, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Enflasyon baz etkisiyle ekimde yüzde 9 civarında kalmaya devam edecek. Bu seviyeler kalıcı olmayacak ve yine baz etkisiyle sonraki dönemde yüzde 12-13 seviyelerine tekrar yükselecektir. Ayrıca, enflasyon eğiliminin TCMB tarafından da yüzde 10-12 aralığında hesaplandığını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır. Bu yüzden de, en iyi ihtimalle kısa vadede göreceğimiz yüzde 10-11 civarındaki ana enflasyon eğilimi ile ve TCMB'nin hedeflediği düşünülen yüzde 2 civarındaki bir reel faizle uyumlu olabilecek politika faizi seviyesinin yüzde 12-13 aralığına işaret ettiğini düşünüyorum. Bundan fazlasının zorlanması ise TL açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir. TCMB'nin son Beklenti Anketi'nde politika faizinde yıl sonuna kadar (bu toplantı dahil) 200 baz puan indirim beklendiğine işaret ederken, 6 ay ve 12 ay sonrası beklentisi yüzde 14 ve yüzde 13 ile sürecin toplamında 250-350 baz puan aralığında düşüş beklentisini yansıtmıştı."
- Faiz indirimi sürebilir
Deniz Yatırım Stratejisti Orkun Gödek de 250 baz puanlık faiz indirimi adımının 100 baz puan düzeyinde oluşan medyan piyasa beklentisi ve Deniz Yatırım Araştırma öngörüsünün üzerinde bir seviyeye işaret ettiğini belirtti.
PPK metninde büyüme performansına dair gelecek dönem içerisinde öne çıkabilecek risklere atıfta bulunulduğundan ve yıl sonuna dair daha önceden yapılan Temmuz ayı Enflasyon Raporu sunumundaki yönlendirmenin "belirgin olarak" altında kalınacağı yorumu eklendiğinden Yeni Ekonomi Programı (YEP) seviyesi olan yüzde 12 bölgesine yaklaşılacağı çıkarımını yapmanın yanlış olmadığını ifade eden Gödek, şunları kaydetti:
"Yıl sonunda oluşacak politika faizi oranına dair genel piyasa konsensüsü yüzde 14-15'li seviyelerde bulunduğundan bugün atılan adım sonrasında bir sonraki hamlenin boyutuna dair kafa karışıklığının bir miktar ön plana çıkabileceğini düşünüyoruz. Bu durumun da 'muhtemel reel faiz seviyesi tahmini' kaynaklı olacağını değerlendirmekteyiz. 12 Aralık PPK toplantısında da 'mevcut koşullar altında' faiz indirimi hamlesinin geleceğini düşünüyoruz ancak rakam telaffuzu noktasında zorlanıyoruz. Daha net yorum yapmanın 31 Ekim'de gerçekleştirilecek olan Enflasyon Raporu sunumu ve ekim ayı enflasyon verilerinin açıklanması ile mümkün olabileceğine inanıyoruz."
Merkez Bankasının hamlesinin yerel varlık fiyatlamaları üzerinde herhangi bir kalıcı negatif etki yaratmasını beklemediklerinin altını çizen Gödek, dış fiyatlama evreninin, düşük tahvil faizleri, gevşek para politikası döngüsünün korunması ve destekleyici fonlama koşullarının devam etmesiyle birlikte Türk lirası cinsinden fiyatlanan varlıklara destek vermeye devam edeceğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Merkez Bankası PPK faiz toplantısında politika faizini 250 baz puan düşürerek yüzde 16,50'den yüzde 14'e indirdi. Böylece temmuz, eylül ve ekim toplantılarında bin baz puanlık indirim yapıldı.
AA muhabirine, faiz kararı ve gelecek döneme ilişkin değerlendirmelerde bulunan AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, PPK toplantısında politika faizinin piyasa beklentisinden fazla düşürüldüğünü belirtti.
Karar öncesi gerçekleştirilen anketlerde medyan beklentinin TCMB'nin 1 hafta repo faizinde 100 baz puan indirime gideceği yönünde olduğunu, en yüksek beklentinin de 200 baz puan seviyesinde bulunduğunu ifade eden Bürümcekçi, "İndirim en yüksek beklentiyi aşarken, swap piyasası ise 1 ay vadedeki yüzde 13,5 geçen faiz ile zaten daha yüksek indirimi fiyatlıyordu." dedi.
Bürümcekçi, Merkez Bankasının yıl sonundaki enflasyonu son tahmininden (yüzde 13,9) belirgin düşük beklediğini ifade etti.
Bankanın geçen ay olduğu gibi, "Gelinen noktada, mevcut para politikası duruşunun hedeflenen dezenflasyon patikasıyla büyük ölçüde uyumlu olduğu değerlendirilmektedir." cümlesini kullandığına işaret eden Bürümcekçi, 250 baz puanlık yüklü indirim sonrası bu cümleyi, "faiz indirimlerinin duracağı veya belirgin hız keseceği' anlamında okumanın zor olduğunu söyledi.
- "Enflasyon baz etkisiyle ekimde yüzde 9 civarında kalmaya devam edecek"
Ekonomist Haluk Bürümcekçi, Merkez Bankasının önden yüklemeli faiz indirimlerine devam ettiğini ancak reel faizi gelişmekte olan ülke ortalamasına yaklaştığını belirtti.
Politika faizinin düşürülmesiyle birlikte gelecek dönemde ortalama fonlama maliyetinin haftalık repo faizi ile yakın seyredeceğini ifade eden Bürümcekçi, para ve repo piyasasında gecelik faizin ise ortalama olarak piyasa yapıcı oranına daha yakın olmak üzere yüzde 13-14 aralığında bankaların likidite durumuna bağlı olarak dar bir alanda dalgalanacağını dile getirdi.
Bürümcekçi, Türkiye'nin beklenen enflasyona göre hesaplanan reel faizinin, bu faiz indirimi sonrası yüzde 2,5 seviyesine inerek Meksika ve Rusya'nın altına gerilediğini ve emsal ülkeler ortalaması olan yüzde 2 seviyesine yaklaştığını bildirdi.
Gelişen ülkelerin ortalamasının altında uygulanacak bir reel faizin, Türkiye'nin yüksek kredi riski (CDS 357 baz puan) de dikkate alındığında uygun olmayacağını söyleyen Bürümcekçi, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Enflasyon baz etkisiyle ekimde yüzde 9 civarında kalmaya devam edecek. Bu seviyeler kalıcı olmayacak ve yine baz etkisiyle sonraki dönemde yüzde 12-13 seviyelerine tekrar yükselecektir. Ayrıca, enflasyon eğiliminin TCMB tarafından da yüzde 10-12 aralığında hesaplandığını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır. Bu yüzden de, en iyi ihtimalle kısa vadede göreceğimiz yüzde 10-11 civarındaki ana enflasyon eğilimi ile ve TCMB'nin hedeflediği düşünülen yüzde 2 civarındaki bir reel faizle uyumlu olabilecek politika faizi seviyesinin yüzde 12-13 aralığına işaret ettiğini düşünüyorum. Bundan fazlasının zorlanması ise TL açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir. TCMB'nin son Beklenti Anketi'nde politika faizinde yıl sonuna kadar (bu toplantı dahil) 200 baz puan indirim beklendiğine işaret ederken, 6 ay ve 12 ay sonrası beklentisi yüzde 14 ve yüzde 13 ile sürecin toplamında 250-350 baz puan aralığında düşüş beklentisini yansıtmıştı."
- Faiz indirimi sürebilir
Deniz Yatırım Stratejisti Orkun Gödek de 250 baz puanlık faiz indirimi adımının 100 baz puan düzeyinde oluşan medyan piyasa beklentisi ve Deniz Yatırım Araştırma öngörüsünün üzerinde bir seviyeye işaret ettiğini belirtti.
PPK metninde büyüme performansına dair gelecek dönem içerisinde öne çıkabilecek risklere atıfta bulunulduğundan ve yıl sonuna dair daha önceden yapılan Temmuz ayı Enflasyon Raporu sunumundaki yönlendirmenin "belirgin olarak" altında kalınacağı yorumu eklendiğinden Yeni Ekonomi Programı (YEP) seviyesi olan yüzde 12 bölgesine yaklaşılacağı çıkarımını yapmanın yanlış olmadığını ifade eden Gödek, şunları kaydetti:
"Yıl sonunda oluşacak politika faizi oranına dair genel piyasa konsensüsü yüzde 14-15'li seviyelerde bulunduğundan bugün atılan adım sonrasında bir sonraki hamlenin boyutuna dair kafa karışıklığının bir miktar ön plana çıkabileceğini düşünüyoruz. Bu durumun da 'muhtemel reel faiz seviyesi tahmini' kaynaklı olacağını değerlendirmekteyiz. 12 Aralık PPK toplantısında da 'mevcut koşullar altında' faiz indirimi hamlesinin geleceğini düşünüyoruz ancak rakam telaffuzu noktasında zorlanıyoruz. Daha net yorum yapmanın 31 Ekim'de gerçekleştirilecek olan Enflasyon Raporu sunumu ve ekim ayı enflasyon verilerinin açıklanması ile mümkün olabileceğine inanıyoruz."
Merkez Bankasının hamlesinin yerel varlık fiyatlamaları üzerinde herhangi bir kalıcı negatif etki yaratmasını beklemediklerinin altını çizen Gödek, dış fiyatlama evreninin, düşük tahvil faizleri, gevşek para politikası döngüsünün korunması ve destekleyici fonlama koşullarının devam etmesiyle birlikte Türk lirası cinsinden fiyatlanan varlıklara destek vermeye devam edeceğini sözlerine ekledi.