'Türkiye'nin Teröre Karşı Mücadelesine Karşı AB'nin Sergilediği Tavır Üzücü'

KKTC Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı: 'Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası hukuk temelinde, güvenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için sürdürdüğü teröre karşı mücadelesine ilişkin AB'nin sergilediği tavır üzücüdür' 'Kıbrıs Adası Kıbrıslı Rumlara ait bir ada değildir. Kıbrıs Adası Kıbrıslı Rumların yönetiminde olan bir ada da değildir ve Kıbrıs Adası'nın geleceğine dair herhangi bir karar da Kıbrıslı Türkler yok sayılarak Kıbrıslı Rumlar tarafından verilemez' 'AB içerisindeki dayanışma, Kıbrıs Türk halkının haklarının gözardı edilmesinin gerekçesi olamaz'

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı, Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin "Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası hukuk temelinde, güvenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için sürdürdüğü teröre karşı mücadelesine ilişkin AB'nin sergilediği tavır üzücüdür." değerlendirmesinde bulundu.

KKTC Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Konseyi'nin, Suriye ve Doğu Akdeniz kararları ve Türkiye'ye yönelik çağrılarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, "Kıbrıs Adası Kıbrıslı Rumlara ait bir ada değildir. Kıbrıs Adası Kıbrıslı Rumların yönetiminde olan bir ada da değildir ve Kıbrıs adasının geleceğine dair herhangi bir karar da Kıbrıslı Türkler yok sayılarak Kıbrıslı Rumlar tarafından verilemez." ifadelerine yer verildi.

AB Dış İlişkiler Konseyi'nin dün aldığı kararla Kıbrıs Türk halkının haklarını bir kez daha birlik dayanışması maskesi altında yok saydığının belirtildiği açıklamada, Kıbrıs Türk tarafının Ada etrafındaki, iki halka da ait olan hidrokarbon kaynakları konusunda iyi niyetli ve iş birliğine dayalı politikasını yıllardan beridir sürdürmekte olduğu hatırlatıldı.

- "İş birliği önerimiz de Rum tarafınca reddedildi"

Kıbrıs Türk tarafının hidrokarbon kaynaklarına ilişkin iş birliği önerilerini 2011'den itibaren Kıbrıs Rum liderliğine yaptığına işaret edilen açıklamada, karşı tarafa temmuzda yeni bir önerinin yapıldığı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) tek yanlı faaliyetlerinin neden olduğu açık provokasyondan doğan gerilimin azaltılmasına ve bu kaynaklara dair kararların birlikte alınmasına yönelik adımların atıldığına dikkat çekildi.

İş birliği önerisinin Rum tarafınca reddedildiği ve tek yanlı adımlar atılmaya devam edildiği kaydedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Bu konuda provakasyon yapanın, maksimalist davrananın kim olduğu gün gibi açıktır. AB içerisindeki dayanışma, Kıbrıs Türk halkının haklarının gözardı edilmesinin gerekçesi olamaz. Bir anlaşma olmadan, Kopenhag Kriterlerini açıkça ihlal etmesine rağmen, AB'ye tam üye olarak alınan yarım devlet GKRY, ne meşrudur, ne de bu ada üzerinde tüm haklara sahip bir idaredir. Birleşmiş Milletler'in (BM) Kıbrıs müzakere tarihinin en kapsamlı çözüm şekli olarak ortaya attığı ve hem Kıbrıslı Türk hem de Rum meclislerinin onayıyla ilk kez iki halkın oylarına sunulan Annan Planı referandumları da göstermiştir ki, bu adada iki ayrı irade, iki ayrı halk ve iki ayrı yönetim bulunmaktadır. Bu gerçekler 'dayanışma' kisvesiyle görmezden gelinemez."

- "AB'nin sergilediği tavır üzücüdür"

Açıklamada, Kıbrıs Ada'sının geleceğine ve Kıbrıs sorununun müzakere yoluyla nasıl çözüleceğine ilişkin kararların, Ada'yı paylaşan iki halk tarafından verileceğine vurgu yapılarak, Kıbrıslı Türklerin dışlandığı tüm kararların ve uluslararası hukuka da aykırılık içeren AB Dış İlişkiler Konseyi kararlarının kabul edilemez olduğunun altı çizildi.

Açıklamada Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek ve bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"Yıllardır on binlerce insanını terör belası yüzünden kaybeden Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası hukuk temelinde, meşru müdafaa hakkını içeren Birleşmiş Milletler Şartının 51. maddesi uyarınca ve BM Güvenlik Konseyi'nin terörizme ilişkin kararları çerçevesinde, güvenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için sürdürdüğü teröre karşı mücadelesine ilişkin AB'nin sergilediği tavır üzücüdür. Terör bugün dünyamızda tüm insanlığı hedef alan en büyük sorunlardan biridir ve terörle mücadele tüm ülkelerin ortak paydası olmalıdır. Bu noktadan hareketle Türkiye’yi bu haklı mücadelesinde destekler ve bu harekatın en kısa sürede başarıyla tamamlanmasını temenni ederiz."

Kaynak: AA