Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun Genç Akademisyenlerle Bir Araya Geldi
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İlim Yayma Vakfı’nın “2018-2019 Bursiyer Tanışma Programı”nda genç akademisyenlerle bir araya geldi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, İlim Yayma Vakfı’nın “2018-2019 Bursiyer Tanışma Programı”na onur konuğu olarak katıldı.
Programda konuşan Altun, Türkiye’nin küresel ve bölgesel alanda süren sert mücadelenin önemli bir aktörü haline geldiğini belirterek, bu dönemin Türkiye için oldukça önemli imkanlara gebe olduğunu söyledi.
Böyle bir ortamda bilimsel bilgi üretmenin de son derece kıymetli olduğunu vurgulayan Altun, Türkiye’nin bilimsel bilgiye ve bilim insanı yetiştirmeye geçmişte olduğunda çok daha fazla önem verdiğini ifade etti.
Altun, “Bu noktada yeni dönemin ruhuna ve paradigmasına uygun şekilde kendinizi yetiştirmeniz ve bu doğrultuda kendinize yatırım yaparken ülkenizin meselelerini esas alarak çalışmanız son derece hayati” dedi.
Türkiye’nin 2002’den bu yana her alanda güç biriktirdiğini, büyüdüğünü, demokratikleştiğini ve bağımlılık tuzağından kurtulduğunu söyleyen Altun, “Akademik hayatta da bu imkanların farkında olarak varlık göstermek gerekiyor. Özgüven içerisinde kendi sorularınız çerçevesinde bilgi üretme imkanına sahipsiniz. Yeni bir dünyadayız, güçlü bir ülkedeyiz, özgüven sahibi bir nesliz, elimizde imkanlarımız var. Dolayısıyla biz yeni döneme uygun bir şekilde bilimsel bilgi üreteceğiz. Mutlaka özgünlük arayışınızı devam ettirin. Birileri geçmiş dönemin alışkanlıkları bugünün hakikatleri olarak dayatıyorsa bunu asla kabul etmeyin” dedi.
“Kendinize ait sahici ve özgün soruların peşine düşmelisiniz”
Akademik faaliyetin çok zahmetli bir iş olduğuna dikkat çeken Altun, şunları kaydetti:
“Akademik faaliyeti sürdürürken hangi soruya cevap aradığınız çok önemli. Başkalarının sorularına cevap aramayın. Kendinize ait sahici ve özgün sorularınızın peşine düşmelisiniz. Batı’dan ya da başka bir yerden kendinize yakın bir teori ya da birilerinin ‘bu çok iyidir’ dediği bir paradigma bulup, ona sırtınızı yaslayıp çalışma yapmak suretiyle özgün bir iş yapamazsınız. Eğer doğru bir soru sorarsanız, bu ülkenin gerçek bir meselesiyle ilgilenirseniz bir karşılık bulursunuz, ülkeye bir katkı sunarsınız. Kendinizdeki değeri ülke için katma değere dönüştürün. Bunun yolu da ülke meseleleri üzerine düşünmek, ülke meselelerini takip etmektir.”
Fahrettin Altun, genç akademisyenlere şu tavsiyelerde bulundu:
“Odağınızı kaybetmeyin. Çalışma alanınızı, sorunuzu belirledikten sonra mutlaka o alanda derinleşin ve yaptığınız işi kaliteli yapın. Yüksek lisans ve doktora sizin için çok kritik dönemlerdir. Ders dönemlerinizde kendinize yatırım yapın. Doğru kaynakları, alanın temel kaynaklarını belirleyin ve bu kaynaklarla yoğrulun. Özellikle ders dönemlerinizi, tez döneminizi iyi bir kaleminiz olması için kullanın. Defalarca yazacaksınız, bozacaksınız, tekrar yazacaksınız. Ana diliniz birinci sınıf olsun. Yabancı dil olmazsa olmazıdır bu işin. Gelenekle de gelecekle de bağınız olsun. Çalıştığınız meselenin, ilgi duyduğunuz alanın gelenekte karşılığının ne olduğuna bakın. Ama diğer taraftan gelecekte bu alanın nereye gideceğiyle ilgili de çalışın. Teknolojiyi çok iyi kullanın. Diğer taraftan metodoloji ve yöntem bilmek bir bilim insanının olmazsa olmazıdır. Ama sakın ‘yöntemperest’, ‘metotperest’ de olmayın. Mutlak suretle doğa bilimleri ve sosyal bilimler arasındaki hem irtibatı hem de farklılaşma noktalarını doğru bilin.”
Programa, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Bilal Erdoğan da katıldı.
Kaynak: İHA
Programda konuşan Altun, Türkiye’nin küresel ve bölgesel alanda süren sert mücadelenin önemli bir aktörü haline geldiğini belirterek, bu dönemin Türkiye için oldukça önemli imkanlara gebe olduğunu söyledi.
Böyle bir ortamda bilimsel bilgi üretmenin de son derece kıymetli olduğunu vurgulayan Altun, Türkiye’nin bilimsel bilgiye ve bilim insanı yetiştirmeye geçmişte olduğunda çok daha fazla önem verdiğini ifade etti.
Altun, “Bu noktada yeni dönemin ruhuna ve paradigmasına uygun şekilde kendinizi yetiştirmeniz ve bu doğrultuda kendinize yatırım yaparken ülkenizin meselelerini esas alarak çalışmanız son derece hayati” dedi.
Türkiye’nin 2002’den bu yana her alanda güç biriktirdiğini, büyüdüğünü, demokratikleştiğini ve bağımlılık tuzağından kurtulduğunu söyleyen Altun, “Akademik hayatta da bu imkanların farkında olarak varlık göstermek gerekiyor. Özgüven içerisinde kendi sorularınız çerçevesinde bilgi üretme imkanına sahipsiniz. Yeni bir dünyadayız, güçlü bir ülkedeyiz, özgüven sahibi bir nesliz, elimizde imkanlarımız var. Dolayısıyla biz yeni döneme uygun bir şekilde bilimsel bilgi üreteceğiz. Mutlaka özgünlük arayışınızı devam ettirin. Birileri geçmiş dönemin alışkanlıkları bugünün hakikatleri olarak dayatıyorsa bunu asla kabul etmeyin” dedi.
“Kendinize ait sahici ve özgün soruların peşine düşmelisiniz”
Akademik faaliyetin çok zahmetli bir iş olduğuna dikkat çeken Altun, şunları kaydetti:
“Akademik faaliyeti sürdürürken hangi soruya cevap aradığınız çok önemli. Başkalarının sorularına cevap aramayın. Kendinize ait sahici ve özgün sorularınızın peşine düşmelisiniz. Batı’dan ya da başka bir yerden kendinize yakın bir teori ya da birilerinin ‘bu çok iyidir’ dediği bir paradigma bulup, ona sırtınızı yaslayıp çalışma yapmak suretiyle özgün bir iş yapamazsınız. Eğer doğru bir soru sorarsanız, bu ülkenin gerçek bir meselesiyle ilgilenirseniz bir karşılık bulursunuz, ülkeye bir katkı sunarsınız. Kendinizdeki değeri ülke için katma değere dönüştürün. Bunun yolu da ülke meseleleri üzerine düşünmek, ülke meselelerini takip etmektir.”
Fahrettin Altun, genç akademisyenlere şu tavsiyelerde bulundu:
“Odağınızı kaybetmeyin. Çalışma alanınızı, sorunuzu belirledikten sonra mutlaka o alanda derinleşin ve yaptığınız işi kaliteli yapın. Yüksek lisans ve doktora sizin için çok kritik dönemlerdir. Ders dönemlerinizde kendinize yatırım yapın. Doğru kaynakları, alanın temel kaynaklarını belirleyin ve bu kaynaklarla yoğrulun. Özellikle ders dönemlerinizi, tez döneminizi iyi bir kaleminiz olması için kullanın. Defalarca yazacaksınız, bozacaksınız, tekrar yazacaksınız. Ana diliniz birinci sınıf olsun. Yabancı dil olmazsa olmazıdır bu işin. Gelenekle de gelecekle de bağınız olsun. Çalıştığınız meselenin, ilgi duyduğunuz alanın gelenekte karşılığının ne olduğuna bakın. Ama diğer taraftan gelecekte bu alanın nereye gideceğiyle ilgili de çalışın. Teknolojiyi çok iyi kullanın. Diğer taraftan metodoloji ve yöntem bilmek bir bilim insanının olmazsa olmazıdır. Ama sakın ‘yöntemperest’, ‘metotperest’ de olmayın. Mutlak suretle doğa bilimleri ve sosyal bilimler arasındaki hem irtibatı hem de farklılaşma noktalarını doğru bilin.”
Programa, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Bilal Erdoğan da katıldı.