'Tunç Soyer, Siyasi Çizgisindeki Soru İşaretlerine Cevap Vermek Zorunda'
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı: 'Öyle anlaşılıyor ki Tunç Soyer, milliyetçilere sempati gösteren, onlarla iyi ilişkiler kurma eğilimi taşıyan bir insan değil' 'Tunç Soyer, siyasi çizgisindeki büyük soru işaretlerine ilişkin bir cevap vermek ve oy talep ettiği çevrelere karşı pozisyonu nedir, bunları açıklamak zorunda' 'HDP'nin, CHP ve İYİ Parti ile beraber bu seçim sürecine hazırlandığını zaten herkes biliyor. Sağır sultan bile duydu. 'Çok şaşırtıcı bir durumla karşılaştık, ondan görüştük' diye bir durum söz konusu değil'
SİNAN USLU/YILDIZ AKTAŞ - AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, CHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer'in, milliyetçilere sempati gösteren, onlarla iyi ilişkiler kurma eğilimi taşıyan biri olmadığının anlaşıldığını belirterek, "Tunç Soyer, siyasi çizgisindeki büyük soru işaretlerine ilişkin bir cevap vermek ve oy talep ettiği çevrelere karşı pozisyonu nedir, bunları açıklamak zorundadır." dedi.
Bostancı, AA muhabirinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
HDP, CHP ve İYİ Parti'nin yerel seçim için blok oluşturmuş göründüğünü belirten Bostancı, "Bu, partiler üst kurumsal akılları marifetiyle bir strateji olarak kotarılmaya çalışılıyor ama seçmen kimsenin kurşun askeri değil." ifadesini kullandı.
Siyasetin yalnızca partilerin üst akıllarınca organize edilen, strateji çizilen bir alan olmadığını, aynı zamanda sosyal tarafı bulunduğunu vurgulayan Bostancı, buna ilişkin muhakemelerin, öngörülerin, değer ortaklığı arayışlarının etkili görülmediği stratejilerin işe yaramayacağını kaydetti.
İzmir'de karakteristik bir adayın ön plana çıktığını söyleyen Bostancı, Tunç Soyer'in, milliyetçi camianın yakından bildiği Albay Nurettin Soyer'in oğlu olduğunu hatırlattı.
- "Milliyetçilere yönelik husumet dolu bir portre"
Bostancı, Nurettin Soyer'in, 12 Eylül döneminde MHP ve ülkücü kuruluşlar davasının başsavcılığını yürüten 5 kişiden biri olduğuna işaret ederek, "Milliyetçilere karşı bir hukuk adamı olmanın ötesinde şahsi bir meselesi varmış ve bulunduğu pozisyonu bu şahsi meselesi için araç olarak kullanıyormuş tavrı ve husumeti içindeydi. Yani kurallara uygun tarzda bir soruşturma, kovuşturma ve bu çerçevede bir savcılık süreci yaşanmadı. Esasen işin bir tarafı bu, diğer tarafı Nurettin Soyer iddianamesini hazırladığında 500 küsur sanıklı davada, 220 civarında idam talep etmişti. Bu ölçüde yüksek idam talebi aslında kamuoyuna dönük bir propaganda mahiyeti taşıyordu. Yani bizatihi iddianamenin kendisi çok spekülatifti. Bu, aynı zamanda Nurettin Soyer'in, meseleye nasıl baktığına ilişkin önemli bir karinedir. Bir diğer husus da o dönemde Mamak Cezaevi'nde 'C5' isimli işkencehane kurulmuştu. MHP ve ülkücü kuruluşlar davasının tutukluları oradan geçirilip işkence altında çeşitli ifadeler vermeye zorlanıyorlardı. O dönemde burada çok çeşitli işkencelerin ifa edildiğini, Nurettin Soyer'in de bütün bunlardan haberdar olduğunu, yönettiğini unutmamak lazım. Yani bir hukuk adamıyla değil, tamamen gayrimeşru yöntemlerle çalışan ve milliyetçilere yönelik husumet dolu bir portreyle karşılaşıyoruz." diye konuştu.
- "Böyle bir babanın oğluysanız sırtınızda tarihi bir miras vardır"
Tunç Soyer'in, doğal olarak babasının yaptıklarından sorumlu olmadığını anlatan Bostancı, insanların ahlaki, vicdani, hukuki ve siyasi olarak kendi eylemlerinden sorumlu olduklarını belirtti.
"Böyle bir babanın oğluysanız sırtınızda tarihi bir miras vardır." diyen Bostancı, şöyle devam etti:
"Bu konuya ilişkin sizin yaklaşımınız nedir? İnsanlar bunu görmek isterler. Hele ki ittifak ediyor ve milliyetçilerden de oy talep ediyorsanız en azından bir açıklama yapmanız gerekir. Geçmişteki bu konulara ilişkin bakışınızın ne olduğunu ortaya koymanız faydalıdır diye düşünürüm. Kişiler babalarının yaptıklarından dolayı muhakkak yargılanamazlar ama kamuoyunda bu kadar spekülasyon ve tartışma oluyorsa, bu kamuoyu duyarlılığına karşı bir cevap vermek yükümlülüktür. Siyasetin içinde bir insansanız zaten attığınız adımlarla siz bu cevabı bir bakıma da vermişsinizdir. Yapıp ettiklerinizle, şimdiye kadar kimlerle ilişki kurarak, iletişim kurarak, kimlerle siyaset yaptıysanız onun üzerinden bir müktesebat oluşturmuşsunuzdur. Öyle anlaşılıyor ki Tunç Soyer, milliyetçilere sempati gösteren, onlarla iyi ilişkiler kurma eğilimi taşıyan bir insan değil. Bu tarafıyla babasının, o tarihi mirasıyla bağlantılı."
- "HDP'ye destek veren bir Tunç Soyer görüyoruz"
Naci Bostancı, Soyer'in, "Sur'a kayyum darbedir, HDP'nin yanındayım." açıklamasıyla çukur eylemlerine destek veren, kayyum atanmasına itiraz eden bir portre sergilediğini ifade etti.
AK Parti Grup Başkanı Bostancı, "Tunç Soyer, kendi siyasi çizgisindeki bu büyük soru işaretlerine ilişkin bir cevap vermek ve oy talep ettiği çevrelere karşı pozisyonu nedir, bunları açıklamak zorundadır. Öyle anlaşılıyor ki milliyetçiliğe ilişkin duyarlılık taşıyanlar, bu tablodan çok da memnun değil." dedi.
- "Tunç Soyer, parti kimliğinin dışına taşan bir profil"
CHP'nin, ittifak siyaseti kapsamında parti kimliğinin biraz da dışına taşan bir profil çıkarma lüzumunu duyduğunu kaydeden Bostancı, "Tunç Soyer'in tutum ve davranışları ortalama bir CHP'linin tutum ve davranışlarının dışına taşıyor. Bunu CHP'nin yürüttüğü ittifak siyasetinin bir neticesi olarak görüyorum. Partinin içinden veya parti müktesebatına sahip birini seçmiş olsaydı, yürütmeye çalıştığı ittifak siyaseti bağlamına uygun bir aday çıkarmış olmazdı. O yüzden Tunç Soyer aday gösterildi." değerlendirmesinde bulundu.
- HDP'li Buldan ve Sancar'ın ziyareti
Bostancı, ayrıca HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile TBMM Başkanvekili Mithat Sancar'ın kendisine nezaket ziyareti gerçekleştirdiğini belirterek, ziyaretin önceden planlanmadığını, anlık geliştiğini vurguladı.
Görüşmede, genel siyasi dilin, atmosferin ele alındığını aktaran Bostancı, "Siyasi dil ve bu dilin yumuşamasına yönelik kimlere ne düşüyor, buna ilişkin samimi kanaatlerimi aktardım. Siyasi açıdan, partiler arası iletişimin, eleştirilerin ele alınması önemlidir. Kendileri Sayın Temelli'nin Van'da yaşadığı bir hadiseyi anlattılar. Ne sebeple bu olay yaşandı, güvenlik hangi gerekçelerle bu kararları verdi, bunları bilemiyorum. Biliyorsunuz orada PKK'nın girişimleri oluyor. Biz yürütme organına bunları iletiriz. Onlar kendi şartları içinde gerekeni yerine getirir. Bizim yaptığımız bu tür talepleri aktarmak." dedi.
Meclisin bir çalışma usulü olduğunu, bu çalışmaların partiler arası temasla yürütüldüğünü kaydeden Bostancı, bu tür temasların her zaman yapıldığını aktardı.
HDP'nin İstanbul, İzmir ve Adana'da belediye başkan adayı çıkarmayacağını hatırlatan Bostancı, şu görüşlerini paylaştı:
"Sürpriz bir adım değil. HDP'nin zaten CHP ve İYİ Parti ile beraber bu seçim sürecine hazırlandığını herkes biliyor. Sağır sultan bile duydu. 'Çok şaşırtıcı bir durumla karşılaştık, ondan görüştük', diye bir durum söz konusu değil. Meclisin çalışma sistemi içinde yasalar veya başka taleplerle ilgili zaten temaslar oluyor. Bu, 'siyasi olarak nasıl yan yana dururuz' tarzı yaklaşıma ilişkin temaslar değil, Meclisin olağan çalışma durumunun getirdiği temaslar. Bu teması da o çerçevede görmek lazım. CHP, HDP ve İYİ Parti bloğundan görüşmenin içeriğine ilişkin merakı olanlar varsa Sayın Buldan'ın açıklamalarına da bakabilirler."
Kaynak: AA
Bostancı, AA muhabirinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
HDP, CHP ve İYİ Parti'nin yerel seçim için blok oluşturmuş göründüğünü belirten Bostancı, "Bu, partiler üst kurumsal akılları marifetiyle bir strateji olarak kotarılmaya çalışılıyor ama seçmen kimsenin kurşun askeri değil." ifadesini kullandı.
Siyasetin yalnızca partilerin üst akıllarınca organize edilen, strateji çizilen bir alan olmadığını, aynı zamanda sosyal tarafı bulunduğunu vurgulayan Bostancı, buna ilişkin muhakemelerin, öngörülerin, değer ortaklığı arayışlarının etkili görülmediği stratejilerin işe yaramayacağını kaydetti.
İzmir'de karakteristik bir adayın ön plana çıktığını söyleyen Bostancı, Tunç Soyer'in, milliyetçi camianın yakından bildiği Albay Nurettin Soyer'in oğlu olduğunu hatırlattı.
- "Milliyetçilere yönelik husumet dolu bir portre"
Bostancı, Nurettin Soyer'in, 12 Eylül döneminde MHP ve ülkücü kuruluşlar davasının başsavcılığını yürüten 5 kişiden biri olduğuna işaret ederek, "Milliyetçilere karşı bir hukuk adamı olmanın ötesinde şahsi bir meselesi varmış ve bulunduğu pozisyonu bu şahsi meselesi için araç olarak kullanıyormuş tavrı ve husumeti içindeydi. Yani kurallara uygun tarzda bir soruşturma, kovuşturma ve bu çerçevede bir savcılık süreci yaşanmadı. Esasen işin bir tarafı bu, diğer tarafı Nurettin Soyer iddianamesini hazırladığında 500 küsur sanıklı davada, 220 civarında idam talep etmişti. Bu ölçüde yüksek idam talebi aslında kamuoyuna dönük bir propaganda mahiyeti taşıyordu. Yani bizatihi iddianamenin kendisi çok spekülatifti. Bu, aynı zamanda Nurettin Soyer'in, meseleye nasıl baktığına ilişkin önemli bir karinedir. Bir diğer husus da o dönemde Mamak Cezaevi'nde 'C5' isimli işkencehane kurulmuştu. MHP ve ülkücü kuruluşlar davasının tutukluları oradan geçirilip işkence altında çeşitli ifadeler vermeye zorlanıyorlardı. O dönemde burada çok çeşitli işkencelerin ifa edildiğini, Nurettin Soyer'in de bütün bunlardan haberdar olduğunu, yönettiğini unutmamak lazım. Yani bir hukuk adamıyla değil, tamamen gayrimeşru yöntemlerle çalışan ve milliyetçilere yönelik husumet dolu bir portreyle karşılaşıyoruz." diye konuştu.
- "Böyle bir babanın oğluysanız sırtınızda tarihi bir miras vardır"
Tunç Soyer'in, doğal olarak babasının yaptıklarından sorumlu olmadığını anlatan Bostancı, insanların ahlaki, vicdani, hukuki ve siyasi olarak kendi eylemlerinden sorumlu olduklarını belirtti.
"Böyle bir babanın oğluysanız sırtınızda tarihi bir miras vardır." diyen Bostancı, şöyle devam etti:
"Bu konuya ilişkin sizin yaklaşımınız nedir? İnsanlar bunu görmek isterler. Hele ki ittifak ediyor ve milliyetçilerden de oy talep ediyorsanız en azından bir açıklama yapmanız gerekir. Geçmişteki bu konulara ilişkin bakışınızın ne olduğunu ortaya koymanız faydalıdır diye düşünürüm. Kişiler babalarının yaptıklarından dolayı muhakkak yargılanamazlar ama kamuoyunda bu kadar spekülasyon ve tartışma oluyorsa, bu kamuoyu duyarlılığına karşı bir cevap vermek yükümlülüktür. Siyasetin içinde bir insansanız zaten attığınız adımlarla siz bu cevabı bir bakıma da vermişsinizdir. Yapıp ettiklerinizle, şimdiye kadar kimlerle ilişki kurarak, iletişim kurarak, kimlerle siyaset yaptıysanız onun üzerinden bir müktesebat oluşturmuşsunuzdur. Öyle anlaşılıyor ki Tunç Soyer, milliyetçilere sempati gösteren, onlarla iyi ilişkiler kurma eğilimi taşıyan bir insan değil. Bu tarafıyla babasının, o tarihi mirasıyla bağlantılı."
- "HDP'ye destek veren bir Tunç Soyer görüyoruz"
Naci Bostancı, Soyer'in, "Sur'a kayyum darbedir, HDP'nin yanındayım." açıklamasıyla çukur eylemlerine destek veren, kayyum atanmasına itiraz eden bir portre sergilediğini ifade etti.
AK Parti Grup Başkanı Bostancı, "Tunç Soyer, kendi siyasi çizgisindeki bu büyük soru işaretlerine ilişkin bir cevap vermek ve oy talep ettiği çevrelere karşı pozisyonu nedir, bunları açıklamak zorundadır. Öyle anlaşılıyor ki milliyetçiliğe ilişkin duyarlılık taşıyanlar, bu tablodan çok da memnun değil." dedi.
- "Tunç Soyer, parti kimliğinin dışına taşan bir profil"
CHP'nin, ittifak siyaseti kapsamında parti kimliğinin biraz da dışına taşan bir profil çıkarma lüzumunu duyduğunu kaydeden Bostancı, "Tunç Soyer'in tutum ve davranışları ortalama bir CHP'linin tutum ve davranışlarının dışına taşıyor. Bunu CHP'nin yürüttüğü ittifak siyasetinin bir neticesi olarak görüyorum. Partinin içinden veya parti müktesebatına sahip birini seçmiş olsaydı, yürütmeye çalıştığı ittifak siyaseti bağlamına uygun bir aday çıkarmış olmazdı. O yüzden Tunç Soyer aday gösterildi." değerlendirmesinde bulundu.
- HDP'li Buldan ve Sancar'ın ziyareti
Bostancı, ayrıca HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile TBMM Başkanvekili Mithat Sancar'ın kendisine nezaket ziyareti gerçekleştirdiğini belirterek, ziyaretin önceden planlanmadığını, anlık geliştiğini vurguladı.
Görüşmede, genel siyasi dilin, atmosferin ele alındığını aktaran Bostancı, "Siyasi dil ve bu dilin yumuşamasına yönelik kimlere ne düşüyor, buna ilişkin samimi kanaatlerimi aktardım. Siyasi açıdan, partiler arası iletişimin, eleştirilerin ele alınması önemlidir. Kendileri Sayın Temelli'nin Van'da yaşadığı bir hadiseyi anlattılar. Ne sebeple bu olay yaşandı, güvenlik hangi gerekçelerle bu kararları verdi, bunları bilemiyorum. Biliyorsunuz orada PKK'nın girişimleri oluyor. Biz yürütme organına bunları iletiriz. Onlar kendi şartları içinde gerekeni yerine getirir. Bizim yaptığımız bu tür talepleri aktarmak." dedi.
Meclisin bir çalışma usulü olduğunu, bu çalışmaların partiler arası temasla yürütüldüğünü kaydeden Bostancı, bu tür temasların her zaman yapıldığını aktardı.
HDP'nin İstanbul, İzmir ve Adana'da belediye başkan adayı çıkarmayacağını hatırlatan Bostancı, şu görüşlerini paylaştı:
"Sürpriz bir adım değil. HDP'nin zaten CHP ve İYİ Parti ile beraber bu seçim sürecine hazırlandığını herkes biliyor. Sağır sultan bile duydu. 'Çok şaşırtıcı bir durumla karşılaştık, ondan görüştük', diye bir durum söz konusu değil. Meclisin çalışma sistemi içinde yasalar veya başka taleplerle ilgili zaten temaslar oluyor. Bu, 'siyasi olarak nasıl yan yana dururuz' tarzı yaklaşıma ilişkin temaslar değil, Meclisin olağan çalışma durumunun getirdiği temaslar. Bu teması da o çerçevede görmek lazım. CHP, HDP ve İYİ Parti bloğundan görüşmenin içeriğine ilişkin merakı olanlar varsa Sayın Buldan'ın açıklamalarına da bakabilirler."