Ağabeyinin Kalp Nakli Bekleyişi Kamu Spotuna İlham Oldu
Yaşar Üniversitesi ve İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle hayata geçirilen "Film Terapi" projesi kapsamında, aralarında engelli bireylerin de yer aldığı Şehit Erol Olçok Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri, kamera arkasına geçip senaryosunu arkadaşları Safiye Büyükakçalı’nın kalp nakli bekleyen ağabeyinden ilhamla yazdığı bir kamu spotu çekti. Öğrenciler filmlerinde, yapay kalp cihazı ile yaşamını sürdüren Mahmut Büyükakçalı’nın hikayesini anlatarak organ naklinin önemine dikkat çekmek istedi.
Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Film Tasarımı Bölümü Öğretim Görevlisi Kerem Kaban’ın "Film Terapi" projesi, bu kez Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Projeleri kapsamında, Bornova Şehit Erol Olçok Anadolu İmam Hatip Lisesinde, aralarında engelli bireylerin de yer aldığı bir grupla hayata geçirildi.
Bilinçsel-davranışsal yaklaşımlar için destekleyici bir araç olarak kullanılan film terapi projesine katılan Şeval Nur Eroğlu, Mert Aydın, Ali Murat Aslan, Ahmet Ali Kavak, Harun Çetinkaya, Berkay Metin, Beyza Özer, Nurcan Demirbağ, Aleyna Özaydın, Dilan Çam, Safiye Büyükakçalı, Büşra Yavuzer, Abdülsamet Aydın ve Akın Bilir, iki aylık sürede Proje Direktörü Kaban ile Araştırma Görevlisi Tolga Barman’dan senaryo yazımı, kısa film yapımı ve ekipman kullanımı konusunda eğitimi aldı. Lise öğretmenleri Volkan Karadağ ve Ferruh Semerci de projede yer aldı.
İyilik odaklı bir proje
Proje hakkında bilgi veren Kerem Kaban, "Film Terapi’de ana amaç; her zaman olduğu gibi sonuç odaklı değil süreç odaklı olduğundan, süreç içerisinde bazı engelli öğrenciler atölyeye katılma konusunda ilk etapta tereddüt yaşadı. Onlarla birebir yaptığımız görüşmeler sayesinde, zamanla bu sürece dahil oldular ve zevkle çalıştılar. Projede ana hedefimiz; bedensel dezavantaja sahip bireylerin, diğer bireylerle olan üretim odaklı bir işte birlikte yapabileceklerini göstermekti. Senaryoyu da öğrencilerimizin yazmasını istedik. Bir öğrencinin ağabeyinin yapay kalp cihazı kullanması ve buna bağlı olarak organ naklinin önemi konu alacak bir kamu spotu senaryosu ortaya çıktı. Unutulmamalıdır ki hayatınızda neye odaklanırsanız o açıdan büyür ve gelişirsiniz. İşte Film Terapi Atölyesi de empati ve iyiliğe odaklanmayı hedef alıyor" dedi.
Senaryo yazmaları istendiğinde yapay kalp cihazıyla yaşayan ağabeyinin aklına geldiğini ifade eden Safiye Büyükakçalı, "Bu projeye gönüllü katıldım ve her aşamasında arkadaşlarımla birlikte çok güzel zaman geçirdim. Senaryo konuşulurken organ nakli bekleyen ağabeyim aklıma geldi ve onun başından geçenleri anlatmak istedim. Arkadaşlarım ve eğitmenlerimiz de bu fikri kabul edince organ nakline dikkat çektiğimiz bir senaryo ve film ortaya çıktı" diye konuştu.
"Her gün acaba bugün mü diye bekliyorum"
Kardeşi ve arkadaşlarıyla bir araya gelerek yaşadıklarını anlatan 22 yaşındaki Mahmut Büyükakçalı, ailesinin bu süreçte en büyük destekçisi olduğunu, kardeşinin böyle bir davranışta bulunmasından da gurur duyduğunu söyledi.
Büyükakçalı, "Birkaç yıl önce kalp yetmezliği teşhisi kondu ve 1 yıldır da kalp destek cihazı ile yaşıyorum. Adana’da Çukurova Üniversitesinde Makine Mühendisliği Bölümünde okuyordum; ama hastalığım nedeniyle dondurmak zorunda kaldım. Kendi kendime, ’makine mühendisi olamadan makine oldum’ diyorum. Türkiye’de organ nakli bekleyen yaklaşık 26 bin insan var; bunun bin 100’e yakınını ise kalp nakli bekleyenler oluşturuyor. Yapay kalp cihazı ise her yıl yaklaşık 200 civarında hastaya takılıyor. Türkiye’de yapılan toplam kalp nakli sayısı ise 80 civarında. Nakil sayıları ne yazık ki çok az. Uygun organ bulunur da telefon ederler de duymazsam, yetişemezsem diye gece yarılarına kadar uyuyamıyorum. Her gece yatmadan önce, inşallah bugün hayırlı, uyumlu bir organ çıkar da nakil olurum diye dua ediyorum; ama bir duam da inşallah bir gün kalbi bana nasip olacak kişiye ve nefesim yettiği sürece ona da hep dua edeceğim. Bu sıkıntılar, bu hastalıklar herkesin başına gelebilir, herkes kaderini yaşar, ancak duyarlı insanlardan isteğim ölümümüzden sonra bize bir faydası olmayacak organlarımızı bağışlayıp başka insanlara umut olmaları" ifadelerini kullandı.
Okul Müdürü Saadet Eren ise sosyal aktivitelerle kimlik kazanmış bir kurum olarak pek çok proje yürüttüklerini belirterek, "Yaşar Üniversitesi ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile uyguladığımız ’Film Terapi’ yöntemi ile görsel işitsel anlam oluşturma projesiyle, içinde engelli öğrencilerimizin de olduğu gruba farklı yetiler kazandırmayı hedefledik. 8 haftalık eğitimle kamu spotu çekim deneyimi ile kendi duyarlılıklarıyla seçtikleri organ bağışı konusunda farkındalık oluşturmak istediler. Böyle önemli bir konuda duyarlılık göstererek örnek ve hayra vesile oldukları için öğrencilerimle gurur duyuyorum" şeklinde konuştu.
Film terapi projesi
Yaşar Üniversitesi ve İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde hayata geçirilen "Film terapi" projesi ile 2013 yılından bu yana önce liselilerin kötü alışkanlıklardan uzaklaşması; depresyon, huzursuzluk, öfke gibi duygularıyla baş etmesi amaçlandı. Ardından engelli olmanın başarıya engel olmadığını göstermek için görme engelli öğrencilerin seslerini kaydettiği, işitme engellilerin ise görüntü çekimi ve yönetimi aşamasında rol aldığı bir film çekildi. Bunu Down sendromlu 10 gencin kamera eğitimi alarak çektiği sevgi temalı bir film izledi. Film terapi projesinin dördüncü etabında ise Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Güzelbahçe Özel Eğitim İş Uygulama Merkezindeki otizmli bireyler kamera başına geçip senaryosunu da kendilerinin yazdığı bir kısa film çekmişti.
Kaynak: İHA
Bilinçsel-davranışsal yaklaşımlar için destekleyici bir araç olarak kullanılan film terapi projesine katılan Şeval Nur Eroğlu, Mert Aydın, Ali Murat Aslan, Ahmet Ali Kavak, Harun Çetinkaya, Berkay Metin, Beyza Özer, Nurcan Demirbağ, Aleyna Özaydın, Dilan Çam, Safiye Büyükakçalı, Büşra Yavuzer, Abdülsamet Aydın ve Akın Bilir, iki aylık sürede Proje Direktörü Kaban ile Araştırma Görevlisi Tolga Barman’dan senaryo yazımı, kısa film yapımı ve ekipman kullanımı konusunda eğitimi aldı. Lise öğretmenleri Volkan Karadağ ve Ferruh Semerci de projede yer aldı.
İyilik odaklı bir proje
Proje hakkında bilgi veren Kerem Kaban, "Film Terapi’de ana amaç; her zaman olduğu gibi sonuç odaklı değil süreç odaklı olduğundan, süreç içerisinde bazı engelli öğrenciler atölyeye katılma konusunda ilk etapta tereddüt yaşadı. Onlarla birebir yaptığımız görüşmeler sayesinde, zamanla bu sürece dahil oldular ve zevkle çalıştılar. Projede ana hedefimiz; bedensel dezavantaja sahip bireylerin, diğer bireylerle olan üretim odaklı bir işte birlikte yapabileceklerini göstermekti. Senaryoyu da öğrencilerimizin yazmasını istedik. Bir öğrencinin ağabeyinin yapay kalp cihazı kullanması ve buna bağlı olarak organ naklinin önemi konu alacak bir kamu spotu senaryosu ortaya çıktı. Unutulmamalıdır ki hayatınızda neye odaklanırsanız o açıdan büyür ve gelişirsiniz. İşte Film Terapi Atölyesi de empati ve iyiliğe odaklanmayı hedef alıyor" dedi.
Senaryo yazmaları istendiğinde yapay kalp cihazıyla yaşayan ağabeyinin aklına geldiğini ifade eden Safiye Büyükakçalı, "Bu projeye gönüllü katıldım ve her aşamasında arkadaşlarımla birlikte çok güzel zaman geçirdim. Senaryo konuşulurken organ nakli bekleyen ağabeyim aklıma geldi ve onun başından geçenleri anlatmak istedim. Arkadaşlarım ve eğitmenlerimiz de bu fikri kabul edince organ nakline dikkat çektiğimiz bir senaryo ve film ortaya çıktı" diye konuştu.
"Her gün acaba bugün mü diye bekliyorum"
Kardeşi ve arkadaşlarıyla bir araya gelerek yaşadıklarını anlatan 22 yaşındaki Mahmut Büyükakçalı, ailesinin bu süreçte en büyük destekçisi olduğunu, kardeşinin böyle bir davranışta bulunmasından da gurur duyduğunu söyledi.
Büyükakçalı, "Birkaç yıl önce kalp yetmezliği teşhisi kondu ve 1 yıldır da kalp destek cihazı ile yaşıyorum. Adana’da Çukurova Üniversitesinde Makine Mühendisliği Bölümünde okuyordum; ama hastalığım nedeniyle dondurmak zorunda kaldım. Kendi kendime, ’makine mühendisi olamadan makine oldum’ diyorum. Türkiye’de organ nakli bekleyen yaklaşık 26 bin insan var; bunun bin 100’e yakınını ise kalp nakli bekleyenler oluşturuyor. Yapay kalp cihazı ise her yıl yaklaşık 200 civarında hastaya takılıyor. Türkiye’de yapılan toplam kalp nakli sayısı ise 80 civarında. Nakil sayıları ne yazık ki çok az. Uygun organ bulunur da telefon ederler de duymazsam, yetişemezsem diye gece yarılarına kadar uyuyamıyorum. Her gece yatmadan önce, inşallah bugün hayırlı, uyumlu bir organ çıkar da nakil olurum diye dua ediyorum; ama bir duam da inşallah bir gün kalbi bana nasip olacak kişiye ve nefesim yettiği sürece ona da hep dua edeceğim. Bu sıkıntılar, bu hastalıklar herkesin başına gelebilir, herkes kaderini yaşar, ancak duyarlı insanlardan isteğim ölümümüzden sonra bize bir faydası olmayacak organlarımızı bağışlayıp başka insanlara umut olmaları" ifadelerini kullandı.
Okul Müdürü Saadet Eren ise sosyal aktivitelerle kimlik kazanmış bir kurum olarak pek çok proje yürüttüklerini belirterek, "Yaşar Üniversitesi ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile uyguladığımız ’Film Terapi’ yöntemi ile görsel işitsel anlam oluşturma projesiyle, içinde engelli öğrencilerimizin de olduğu gruba farklı yetiler kazandırmayı hedefledik. 8 haftalık eğitimle kamu spotu çekim deneyimi ile kendi duyarlılıklarıyla seçtikleri organ bağışı konusunda farkındalık oluşturmak istediler. Böyle önemli bir konuda duyarlılık göstererek örnek ve hayra vesile oldukları için öğrencilerimle gurur duyuyorum" şeklinde konuştu.
Film terapi projesi
Yaşar Üniversitesi ve İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde hayata geçirilen "Film terapi" projesi ile 2013 yılından bu yana önce liselilerin kötü alışkanlıklardan uzaklaşması; depresyon, huzursuzluk, öfke gibi duygularıyla baş etmesi amaçlandı. Ardından engelli olmanın başarıya engel olmadığını göstermek için görme engelli öğrencilerin seslerini kaydettiği, işitme engellilerin ise görüntü çekimi ve yönetimi aşamasında rol aldığı bir film çekildi. Bunu Down sendromlu 10 gencin kamera eğitimi alarak çektiği sevgi temalı bir film izledi. Film terapi projesinin dördüncü etabında ise Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Güzelbahçe Özel Eğitim İş Uygulama Merkezindeki otizmli bireyler kamera başına geçip senaryosunu da kendilerinin yazdığı bir kısa film çekmişti.