Tarihi Justinianus Köprüsü Keşfedilmeyi Bekliyor
Ayasofya ile yakın dönemde inşa edilen ve Roma İmparatorluğu'nun ihtişamlı yapıları arasında yer alan tarihi Justinianus Köprüsü, asırlardır ayakta durmasının karşılığını UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girerek almak istiyor 1995 yılında taşıt trafiğine kapatılan köprü, nehir yatağında biriken alüvyonlar nedeniyle toprak altında kalan bazı ayaklarının da ortaya çıkarılmasıyla kültür turizmine hizmet etmesi hedefleniyor Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu: 'Çağının en büyük el yapımı tarihi taş köprü, bütün Anadolu coğrafyasını ve batıyı birbirine bağlayan geçit vermez Sakarya Irmağı üzerinde yapılmış. Anadolu'nun ve Kudüs'ün hac yolunun üzerinde olan, o dönemdeki bütün Batı dünyasının Haçlıların seferlerini yaptıkları, hacca gittikleri ve ticari alışveriş yollarını buradan geçirdikleri son derece önemli bir köprü'
Ayasofya ile aynı dönemde Bizans İmparatoru 2. Justinianus tarafından inşa ettirilen köprü, yapımının üzerinden asırlar geçmesine rağmen ilk günkü ihtişamını koruyor.
UNESCO'nun Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan Serdivan ilçesi Beşköprü mevkisinde tarihe tanıklığını devam ettiren köprü, erken Bizans döneminin Anadolu'daki görkemli anıtsal yapıları arasında sayılıyor.
Yaptırıldığı M.S. 558-560 yıllarından bu yana ayakta kalmayı başaran taş köprü, 365 metre uzunluğunda, 10 metre genişliğinde ve 12 kemerden oluşuyor. Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 1995 yılında onarım gördükten sonra taşıt trafiğine kapatılan köprünün kenarlarında bulunan tarihi yapı kalıntıları da keşfedilmeyi bekliyor.
Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kentin en önemli tarihi eserlerinin başında Justinianus Köprüsü'nün geldiğini söyledi.
Bizans imparatorluğunun en popüler ve parlak döneminde yapımına başlandığını anlatan Balkanlıoğlu, "Ayasofya ile aynı tarihlerde yapılmış. Ayasofya'nın mimari dokusu, yapısı dünya kültür mirasında ne kadar önemliyse aslında Justinianus Köprüsü de o denli önemli. Yapıldığı yıllarda çağının en büyük el yapımı tarihi taş köprü, bütün Anadolu coğrafyasını ve batıyı birbirine bağlayan geçit vermez Sakarya Irmağı üzerinde yapılmış. Anadolu'nun ve Kudüs'ün hac yolunun üzerinde olan, o dönemdeki bütün batı dünyasının Haçlıların seferlerini yaptıkları, hacca gittikleri ve ticari alışveriş yollarını buradan geçirdikleri son derece önemli bir köprü." diye konuştu.
Sakarya Nehri'nin 700 yıl boyunca aynı yataktan aktığını zamanla yatağının değiştiğini anlatan Balkanlıoğlu, bu nedenle köprünün belli bir zaman sonra işlevini yitirdiğini aktardı.
Yakın zamana kadar taşıt trafiğine açık olan köprünün hala ayakta olmasında köprünün mimari yapısının çok önemli olduğunun göstergesi olduğunu ifade eden Balkanlıoğlu, şunları söyledi:
"Köprü artık turizme hizmet edecek. Bu tarihi esere sahip çıkmamız lazım. Gezmeye görmeye değer son derece önemli olan bu köprü, Bizans'ın başkentinin ön önemli ulaşım arteri. Kervan yollarının güzergahında bulunan bu köprünün bulunduğu alan, aynı zamanda göller ve ırmakların birbirine bağlanmasıyla bir liman fonksiyonu görmüş. Bu bakımdan önemli bir tarihi kültürel mirasımız. Karayolları Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Kültür ve Turizm Bakanlığı buraya sahip çıkıyor, o da bizim için sevindirici."
İnsanlık tarihinin önemli anıt eseri olan köprünün 20 metreyi bulan yerden yüksekliği ile o zamanki yağış rejimine göre coşkun akan Sakarya Nehri'ni geçecek şekilde yapıldığını anlattı.
- "Mimarlık ve mühendislik öğrencilerinin ders alacağı köprü"
Köprünün o günkü teknolojiyle çok üstün bir mimariyle yapıldığını vurgulayan Balkanlıoğlu, şunları kaydetti:
"Daha günümüze kadar hala ayakta olup, üzerinden tankların tırların geçtiğini düşünecek olursak önemli bir kültür mirası. İnsanlığın mimaride mühendislikte o zamanki kat ettiği mesafeye ışık tutuyor. Günümüzdeki teknolojiyle bile bu şekilde yapmak mümkün değil. Bu esere sahip çıkılması gerekir. 'UNESCO buna sahip çıktı, tescil etti' diye değil bu Anadolu coğrafyasındaki tarihi ve kültürel eserlere sahip çıkmamız lazım."
Vali Balkanlıoğlu, nehrin alüvyonları taşımasıyla köprünün bazı ayaklarının toprak altında kaldığını ve bunların temizlenip köprünün bütün muhteşemliğiyle açığa çıkması gerektiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu güzellikleriyle günümüz mimarlık ve mühendislik öğrencilerinin bile ders alacağı önemli bir köprü. Elle yontularak taştan yapılmış, devasa taşlarla o günkü sistemle sudan etkilenmeyen çok kalın meşe ağaçlarının çakılmak suretiyle metrelerce üzerine bina edilmiş bir köprü. Buranın korunması kollanması ülkemizin ve dünya turizmine açılması gerekir. Tanıtımı konusunda bizlere Kültür ve Turizm Bakanlığı'na önemli işler düşüyor. Restorasyonlarının yapılması tamamen açığa çıkarılacak çalışmalar yapılması önemli."