Tarihi Cami Arefe Günü Açılıyor
Kepez Belediyesi’nin, Kurban Bayramı arefesinde ibadete açacağı ve 24 Saat Kur’an-ı Kerim’in okunacağı Çelebi Sultan Mehmed Camii, Türk İslam Sanatları müzesinde ve tarihi yapı görünümünde muhteşem bir mimari eser oldu.
Kepez Belediyesi’nin, Türk İslam Sanatlarına vurgu yapan ince ve hassas dokunuşlarıyla şekillendirdiği Çelebi Sultan Mehmed Camii’nin yapımı tamamlandı. Osmanlı mimarı tarzı ile günümüz çizgilerinin bütünleştiği, Türk İslam Sanatının örneklerinin yer aldığı külliye şeklinde inşa edilen cami, Kurban Bayramı arefesinde 20 Ağustos Pazartesi günü öğle namazında ibadete açılacak.
Türkiye’nin 2. Avizesiz camii
Avizesiz Antalya’nın tek, Türkiye’nin 2. camisi olan Çelebi Sultan Mehmed Camii, Kepez’in kalbi konumundaki Yeni Mahalle’ye inşa edildi. Çevresinde Kepez Kent Meydanı’nın, demokrasi müzesinin, yeşil alanların, eğitim kurumlarının olduğu cami, 11 bin metrekaresi yeşil alan, 2 bin metrekaresi ibadet alanı ve 4 bin metrekaresi avlu bölümleri olmak üzere toplamda 17 bin metrekarelik alan üzerine kuruldu. İki tarihi çeşmenin yer aldığı caminin bahçesine zeytin ağaçları dikildi.
Dışı Manavgat, içi Finike taşı
Yaklaşık 5 bine yakın kişinin aynı anda namaz kılabileceği caminin dış cephesinde Manavgat taşı, iç cephesinde ise kadifemsi dokusuyla her dokunuşta insanı rahatlatan Finike limra taşı kullanıldı. Caminin mukarnas işlemeli minberi, mihrabı ve ana bölüme girişi olan taçkapısı ise Marmara mermerinden yapıldı.
Çelebi Sultan Mehmed Camii, el işçiliği ile yapılan nakkaş, hat, kündekârî, çini, taş, mermer, vitray ve çıtakâri gibi sanatsal çalışmalarıyla da adeta Türk İslam sanatları müzesi oldu.
İlk ezan ve ilk namaz arefe günü
Camideki son kontrolleri yapan Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, “5 yıllık bir emeğin ürünü olan Çelebi Sultan Mehmed Camii’ni, Kurban Bayramı arefesinde açacak olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Cenabı Allah’a hamt ediyorum ki, bizlere böyle kalıcı bir eser meydana getirmeyi nasip etti. 20 Ağustos pazartesi günü sabah namazında caminin minarelerinden Ezan-ı Muhammedîler yükselecek. Öğle namazıyla birlikte hacıların Arafat dağına vakfeye çıktıkları o en mübarek anda camimizin açılışını öğle namazıyla birlikte gerçekleştireceğiz” dedi.
“Türk İslam müzesi gibi cami”
Bir cami yapmanın ötesinde Türk İslam medeniyetinin değerleriyle harmanlanan özel bir eseri şehrin dikkatine sunmayı hayal ettiklerini aktaran Başkan Tütüncü, “Bu camide bizim medeniyetimizin vücuda getirdiği değerlerle oluşturulmuş bir mimari var. Camimizde, çevreye uyumlu, doğaya saygılı, insanı merkeze alan ve insanı ezmeyen bir mimari anlayış bulunuyor. Camimiz, atalarımızın Türk İslam sanatı diye üretmiş oldukları bütün sanatların aynı anda görülebileceği müze cami görüntüsünde bir eser oldu. Camiyi ziyarete ve ibadete gelenler binlerce yıllık Türk İslam tarihi içerisindeki sanatsal anlamdaki o güzellikleri izleyebilme imkânı da bulabilecekler. Çelebi Sultan Mehmed Camii, etrafındaki şadırvanlarıyla, peyzaj tasarımıyla, temalı çeşmeleriyle de Osmanlı Devleti’nin dört bir yanından çeşitli zamanlardan kesitler sunan bir eser de oldu. Caminin batı avlusunda Bosna Hersek’in Başçarşı Sebili; Doğu avlusunda ise İstanbul Laleli Camii’nin şadırvanı var.”
“Eğitim külliyesi”
Tütüncü, caminin bir eğitim yuvası olacağına da dikkat çekerek, “Camimiz, külliye tarzında inşa edildi. Hem ibadet edilecek mekanı hem de etrafında derslikler var. Medeniyetimizde cami bir buluşma yeri olmakla birlikte aynı zamanda bir eğitim yeridir. Dolayısıyla İslam tarihindeki eğitim kültür noktasında ortaya konmuş mekana dayalı güzellikleri de camimizde göstereceğiz. Külliyedeki eğitim odalarında bu dersliklerde fıkıh, siyer, hadis, ilmihal, Kuran’ı Kerim gibi, İslam güzel sanatları burada öğretilecek.”
“Hayatın merkezi olacak”
Çelebi Sultan Mehmed Camii’nin, Kepez’de hayatın merkezi olacağını işaret eden Başkan Tütüncü, “Camimizde 24 saat Kuran’ı Kerim okunacak. 24 saat Kuran’ı Kerim okunacak olması camimizi adeta manevi bir merkez haline getirecek. Diyanet, cami şehrin kalbidir diyor. Çelebi Sultan Mehmed Camii, bu sloganın altını dolduran bir ibadethane olacak. Camimizin ismi olan Çelebi Sultan Mehmed, İstanbul’un fatihi Fatih Sultan Mehmet’in dedesidir. Ankara Savaşı’ndan sonra yaşanan Fetret döneminde dağılan siyasi birliği yeniden sağlayan ve tarihe Osmanlı Devleti’nin 2. kurucusu olarak geçmiş bir isimdir. Çelebi Sultan Mehmed, Türk tarihinin en önemli kırılma noktalarından birinde görev yapmış bir Osmanlı Padişahı olması bakımından çok önemli bir isimdir. Bu camiyi, Çelebi Sultan Mehmed ismiyle isimlendirerek bir anlamda tarihe ve ecdadımıza vefamızı da yerine getirmiş olduk” diye konuştu.
“Zamana damgamızı vurduk”
Başkan Tütüncü, “Çelebi Sultan Mehmed Camii, şehrimiz için önemli bir değer olacak. Mabetler, sivil mimarinin en önemli izleridir. Dönemimizde bir sivil mimari ortaya koyarak aslında akıp geçen zamanın içerisine damgamızı vurmuş olduk. Camimizi, 20 Ağustos Pazartesi günü saat 13.00’te öğle namazında ibadete açacağız. Bütün Antalyalıları öğle namazı camimize bekliyoruz.”
Camide Osmanlı sanatı var
Caminin kubbesindeki, duvar fresklerindeki kalemişi ve hat desenleri 16. ve 17. yüzyıl Osmanlı sanatının örneğinden izler taşıyor. Desenlerde, Antalya’nın Akdeniz şehri olmasından dolayı mavi ve tukuz renkler kullanıldı. Caminin ana kubbesine hat sanatıyla İnşirah süresi yazıldı. Mihrap ve minberde ise 16. ve 17. yüzyıl Osmanlı mermer sanatı desenleri kullanıldı. Bu desenlerde ustanın elinin titreme izleri hissediliyor. Mihrabın yanında, dev mumlar ile depremi ve binanın denge de olup olmadığını gösteren geleneksel denge taşı da yer alıyor.
Bahçede iki tarihi çeşme
Cami avlusuna girmeden bahçe duvarında, ecdadın bir duayı simgeleme arzusuyla bulup yaptığı lokma dövme demir korkulukları bulunuyor. Bu korkulukların, düşey olan çubuklar Kur’an-ı Kerim’ i, yatay olan çubuklar sünneti, bunları birbirine bağlayan topuzlar ile bağlılığı sembolize ediyor. Bahçe duvarında, 124 peygambere ithafen 124 adet lokma dövme demir korkuluğun bulunduğu gözler var.
Batı avlu zemini renkli traverten levhalar ile kaplandı. Bu avluda 1753 yılında yapılan iki musluklu, aslı Bosna-Hersek Baş Çarşı’da bulunan Bosna Sebili bulunuyor. Doğu avlu zemini ise koyu traverten levhalar ile kaplandı. Avlunun altında klasik ve modern mimarinin harmanlanarak yapıldığı 25 kişi kapasiteli abdesthane yer alıyor. Avlunun köşesinde aslı İstanbul Laleli Camii’nde bulunan, som mermerden yığma teknikle aslına aynen uyularak yapılmış olan Laleli Camii Şadırvanı ve 2 adet musalla taşı bulunuyor.
Caminin dört bir yanında sanat ve ilahi mesaj var
Doğu ve Batı avludaki 56 metre yüksekliğinde, tek şerefeli, 231 basamaklı 2 adet minarelerin duvarlarına ‘Hiç’, çağırmak, davet etmek anlamına gelen ‘İkra’ ve ‘La İlahe İllallah, Muhammedün Resulullah’ yazıları yer alıyor. Üç adet girişi olan caminin orta avlu bölümünün zeminin kaplanmasında Elmalı mermeri kullanıldı. Avluda, 24 saat Kuran-ı Kerim’in okunacağı, dini sohbetlerin ve derslerin verileceği 6 adet oda bulunuyor Bu odaların duvarları, her biri Kütahyalı tezhip sanatında ustalaşmış bayanların ellerinde aylarca çalışılarak yapılmış çinilerle kaplandı. Odaların kapı, pencere ve zemini Elmalı bölgesindeki Sedir ağacından yapıldı. Avlunun tam ortasında cümle alemi, dünyayı ve etrafında kainatı simgeleyen 8 adet gezegen bulunuyor. Orta avludaki kemerli kapıları üstlerine Tevbe suresinin 18. ayeti, Saff suresinin 13. ayeti, Ankebut suresinin 45. ayeti ile 9 metre yüksekliğindeki mukarnaslı taç kabının kitabesine ise Hicr suresinin 46. ayeti 24 ayar altın varak ile yazıldı. Orta avluda bulunan 6 adet odanın kapı üstlerinde; 6 parçaya ayrılarak, çini sanatının en güzel örnekleriyle Fatiha Suresi yazıldı.
Cümle kapısı som mermerden
Son cemaat bölümünde ibadet edilebilecek alanda 4 metre yüksekliğinde Finike limra taşından imal edilen mukarnas işlemeli 2 adet mihrabiye, 4 adet de kubbe bulunuyor. Kubbeler, kalemişi sanatıyla süslendi.
Caminin 9 metre yüksekliğinde olan cümle kapısı (ana giriş kapısı), 7 sıra mukarnaslı som mermerden imal çift taraflı taç kapı ile süslendi. Meşe ağacından yapılan ana mekana giriş kapılarında yıldız geçmeli, sedef kakma kündekari süslemesi kullanıldı.
Avize yok, gizli aydınlatma var
Caminin ana ibadet alanı 650 metrekare ve her biri 125 metrekare alanlı 2 adet bayanlar katından oluşuyor. Camiye gelenler, ana ibadet alanına girer girmez avizesiz olan ana kubbe ve üzerine dantel gibi işlenmiş kalemişi desenlerin ve altın varakların cümbüşü karşılaşıyor. Nakkaş ve hat desenlerinde Akdeniz’ in simgesi mavi ve turkuaz renkleri ile asaletin ve zenginliğin sembolü altın sarısı gözü rahatsız etmeden huzur veren bir düzende tasarlandı ve işlendi. Ana ibadet alanı duvarları kadifemsi dokusuyla her dokunuşta insanı rahatlatan yöreye ait Finike limra taşı ile kaplandı. Ana ibadet alanı doğu ve batı köşelerinde 2 adet bayanlar katı yer alıyor. Bu alanın tavan süslemesinde çıtakari sanatı kullanıldı. Çıtakari tavanda ve caminin genelinde görülen tüm altın sarısı renkler 24 ayar altın yapraklarıyla kaplandı. İlk cemaat bölümünde som mermerden yığma teknikle imal edilmiş dini temsil eden mihrap, devleti temsil eden minber ve eğitimi temsil eden sedef kakma bezemeli maun ağacından imal edilmiş kürsü bulunuyor. İlk cemaat bölümün duvarına kuşak yazısı 24 ayar altın varak ile Fetih Suresi 1-8. Ayetleri yazıyor. Caminin mimari deha örneklerinden bir diğeri avizelerin olmamasıdır. Camide gizli aydınlatma ile hiçbir kör nokta olmadan her yer eşit olarak aydınlatılıyor.
Nakkaş ve hat süslemelerinde 24 yar altın
İlk cemaat bölümü tromp kubbe ile örtülmüş ve tam tepesine; peygamber makamı olan mihrabın hemen önünde duranların, durdukları yerde tüm insanlığa indirilen kitaba her namazda şahitlik ettiklerini hatırlatmak için 24 ayar altın varak ile Ali İmran Suresi 53. Ayet yazıldı. Gök kubbe gibi açık ve sade, asil ve süslü ana kubbede ve cami çıkışında taç kapı üstünde ise Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in göğsünün açılıp feraha kavuşturulmasını anlatan, en sıkıntılı döneminde indirilen, ferahlamak anlamına gelen mukaddes bir sure olan, 24 ayar altın varak ile yazılan İnşirah Suresi yer alıyor.
Aslan göğüslü ses sistemi
Sesin teknolojisiz bile semazenler misali döne döne gök kubbeye çıkmasını oradan tekrar Burak misali aşağı inip mümin kulaklara dolmasını sağlayan, başka bir mimari deha örneği, köşelere konuşlanmış aslan göğüsleri; ana kubbeyi üzerinde taşıyan sırrı dehasında olan bu aslan göğüsleri akustiği en güzel haliyle yansıtıyor. Gök kubbe misali ana kubbeyi taşıyan bu geçiş bölümlerine gök kubbeyi ayakta tutanın isimleri rabbin Esma-ül Hüsna’ sı olan Ya Rafi - Ya Cemil - Ya Vasi - Ya Fettah yazıldı.
Kaynak: İHA
Türkiye’nin 2. Avizesiz camii
Avizesiz Antalya’nın tek, Türkiye’nin 2. camisi olan Çelebi Sultan Mehmed Camii, Kepez’in kalbi konumundaki Yeni Mahalle’ye inşa edildi. Çevresinde Kepez Kent Meydanı’nın, demokrasi müzesinin, yeşil alanların, eğitim kurumlarının olduğu cami, 11 bin metrekaresi yeşil alan, 2 bin metrekaresi ibadet alanı ve 4 bin metrekaresi avlu bölümleri olmak üzere toplamda 17 bin metrekarelik alan üzerine kuruldu. İki tarihi çeşmenin yer aldığı caminin bahçesine zeytin ağaçları dikildi.
Dışı Manavgat, içi Finike taşı
Yaklaşık 5 bine yakın kişinin aynı anda namaz kılabileceği caminin dış cephesinde Manavgat taşı, iç cephesinde ise kadifemsi dokusuyla her dokunuşta insanı rahatlatan Finike limra taşı kullanıldı. Caminin mukarnas işlemeli minberi, mihrabı ve ana bölüme girişi olan taçkapısı ise Marmara mermerinden yapıldı.
Çelebi Sultan Mehmed Camii, el işçiliği ile yapılan nakkaş, hat, kündekârî, çini, taş, mermer, vitray ve çıtakâri gibi sanatsal çalışmalarıyla da adeta Türk İslam sanatları müzesi oldu.
İlk ezan ve ilk namaz arefe günü
Camideki son kontrolleri yapan Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, “5 yıllık bir emeğin ürünü olan Çelebi Sultan Mehmed Camii’ni, Kurban Bayramı arefesinde açacak olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Cenabı Allah’a hamt ediyorum ki, bizlere böyle kalıcı bir eser meydana getirmeyi nasip etti. 20 Ağustos pazartesi günü sabah namazında caminin minarelerinden Ezan-ı Muhammedîler yükselecek. Öğle namazıyla birlikte hacıların Arafat dağına vakfeye çıktıkları o en mübarek anda camimizin açılışını öğle namazıyla birlikte gerçekleştireceğiz” dedi.
“Türk İslam müzesi gibi cami”
Bir cami yapmanın ötesinde Türk İslam medeniyetinin değerleriyle harmanlanan özel bir eseri şehrin dikkatine sunmayı hayal ettiklerini aktaran Başkan Tütüncü, “Bu camide bizim medeniyetimizin vücuda getirdiği değerlerle oluşturulmuş bir mimari var. Camimizde, çevreye uyumlu, doğaya saygılı, insanı merkeze alan ve insanı ezmeyen bir mimari anlayış bulunuyor. Camimiz, atalarımızın Türk İslam sanatı diye üretmiş oldukları bütün sanatların aynı anda görülebileceği müze cami görüntüsünde bir eser oldu. Camiyi ziyarete ve ibadete gelenler binlerce yıllık Türk İslam tarihi içerisindeki sanatsal anlamdaki o güzellikleri izleyebilme imkânı da bulabilecekler. Çelebi Sultan Mehmed Camii, etrafındaki şadırvanlarıyla, peyzaj tasarımıyla, temalı çeşmeleriyle de Osmanlı Devleti’nin dört bir yanından çeşitli zamanlardan kesitler sunan bir eser de oldu. Caminin batı avlusunda Bosna Hersek’in Başçarşı Sebili; Doğu avlusunda ise İstanbul Laleli Camii’nin şadırvanı var.”
“Eğitim külliyesi”
Tütüncü, caminin bir eğitim yuvası olacağına da dikkat çekerek, “Camimiz, külliye tarzında inşa edildi. Hem ibadet edilecek mekanı hem de etrafında derslikler var. Medeniyetimizde cami bir buluşma yeri olmakla birlikte aynı zamanda bir eğitim yeridir. Dolayısıyla İslam tarihindeki eğitim kültür noktasında ortaya konmuş mekana dayalı güzellikleri de camimizde göstereceğiz. Külliyedeki eğitim odalarında bu dersliklerde fıkıh, siyer, hadis, ilmihal, Kuran’ı Kerim gibi, İslam güzel sanatları burada öğretilecek.”
“Hayatın merkezi olacak”
Çelebi Sultan Mehmed Camii’nin, Kepez’de hayatın merkezi olacağını işaret eden Başkan Tütüncü, “Camimizde 24 saat Kuran’ı Kerim okunacak. 24 saat Kuran’ı Kerim okunacak olması camimizi adeta manevi bir merkez haline getirecek. Diyanet, cami şehrin kalbidir diyor. Çelebi Sultan Mehmed Camii, bu sloganın altını dolduran bir ibadethane olacak. Camimizin ismi olan Çelebi Sultan Mehmed, İstanbul’un fatihi Fatih Sultan Mehmet’in dedesidir. Ankara Savaşı’ndan sonra yaşanan Fetret döneminde dağılan siyasi birliği yeniden sağlayan ve tarihe Osmanlı Devleti’nin 2. kurucusu olarak geçmiş bir isimdir. Çelebi Sultan Mehmed, Türk tarihinin en önemli kırılma noktalarından birinde görev yapmış bir Osmanlı Padişahı olması bakımından çok önemli bir isimdir. Bu camiyi, Çelebi Sultan Mehmed ismiyle isimlendirerek bir anlamda tarihe ve ecdadımıza vefamızı da yerine getirmiş olduk” diye konuştu.
“Zamana damgamızı vurduk”
Başkan Tütüncü, “Çelebi Sultan Mehmed Camii, şehrimiz için önemli bir değer olacak. Mabetler, sivil mimarinin en önemli izleridir. Dönemimizde bir sivil mimari ortaya koyarak aslında akıp geçen zamanın içerisine damgamızı vurmuş olduk. Camimizi, 20 Ağustos Pazartesi günü saat 13.00’te öğle namazında ibadete açacağız. Bütün Antalyalıları öğle namazı camimize bekliyoruz.”
Camide Osmanlı sanatı var
Caminin kubbesindeki, duvar fresklerindeki kalemişi ve hat desenleri 16. ve 17. yüzyıl Osmanlı sanatının örneğinden izler taşıyor. Desenlerde, Antalya’nın Akdeniz şehri olmasından dolayı mavi ve tukuz renkler kullanıldı. Caminin ana kubbesine hat sanatıyla İnşirah süresi yazıldı. Mihrap ve minberde ise 16. ve 17. yüzyıl Osmanlı mermer sanatı desenleri kullanıldı. Bu desenlerde ustanın elinin titreme izleri hissediliyor. Mihrabın yanında, dev mumlar ile depremi ve binanın denge de olup olmadığını gösteren geleneksel denge taşı da yer alıyor.
Bahçede iki tarihi çeşme
Cami avlusuna girmeden bahçe duvarında, ecdadın bir duayı simgeleme arzusuyla bulup yaptığı lokma dövme demir korkulukları bulunuyor. Bu korkulukların, düşey olan çubuklar Kur’an-ı Kerim’ i, yatay olan çubuklar sünneti, bunları birbirine bağlayan topuzlar ile bağlılığı sembolize ediyor. Bahçe duvarında, 124 peygambere ithafen 124 adet lokma dövme demir korkuluğun bulunduğu gözler var.
Batı avlu zemini renkli traverten levhalar ile kaplandı. Bu avluda 1753 yılında yapılan iki musluklu, aslı Bosna-Hersek Baş Çarşı’da bulunan Bosna Sebili bulunuyor. Doğu avlu zemini ise koyu traverten levhalar ile kaplandı. Avlunun altında klasik ve modern mimarinin harmanlanarak yapıldığı 25 kişi kapasiteli abdesthane yer alıyor. Avlunun köşesinde aslı İstanbul Laleli Camii’nde bulunan, som mermerden yığma teknikle aslına aynen uyularak yapılmış olan Laleli Camii Şadırvanı ve 2 adet musalla taşı bulunuyor.
Caminin dört bir yanında sanat ve ilahi mesaj var
Doğu ve Batı avludaki 56 metre yüksekliğinde, tek şerefeli, 231 basamaklı 2 adet minarelerin duvarlarına ‘Hiç’, çağırmak, davet etmek anlamına gelen ‘İkra’ ve ‘La İlahe İllallah, Muhammedün Resulullah’ yazıları yer alıyor. Üç adet girişi olan caminin orta avlu bölümünün zeminin kaplanmasında Elmalı mermeri kullanıldı. Avluda, 24 saat Kuran-ı Kerim’in okunacağı, dini sohbetlerin ve derslerin verileceği 6 adet oda bulunuyor Bu odaların duvarları, her biri Kütahyalı tezhip sanatında ustalaşmış bayanların ellerinde aylarca çalışılarak yapılmış çinilerle kaplandı. Odaların kapı, pencere ve zemini Elmalı bölgesindeki Sedir ağacından yapıldı. Avlunun tam ortasında cümle alemi, dünyayı ve etrafında kainatı simgeleyen 8 adet gezegen bulunuyor. Orta avludaki kemerli kapıları üstlerine Tevbe suresinin 18. ayeti, Saff suresinin 13. ayeti, Ankebut suresinin 45. ayeti ile 9 metre yüksekliğindeki mukarnaslı taç kabının kitabesine ise Hicr suresinin 46. ayeti 24 ayar altın varak ile yazıldı. Orta avluda bulunan 6 adet odanın kapı üstlerinde; 6 parçaya ayrılarak, çini sanatının en güzel örnekleriyle Fatiha Suresi yazıldı.
Cümle kapısı som mermerden
Son cemaat bölümünde ibadet edilebilecek alanda 4 metre yüksekliğinde Finike limra taşından imal edilen mukarnas işlemeli 2 adet mihrabiye, 4 adet de kubbe bulunuyor. Kubbeler, kalemişi sanatıyla süslendi.
Caminin 9 metre yüksekliğinde olan cümle kapısı (ana giriş kapısı), 7 sıra mukarnaslı som mermerden imal çift taraflı taç kapı ile süslendi. Meşe ağacından yapılan ana mekana giriş kapılarında yıldız geçmeli, sedef kakma kündekari süslemesi kullanıldı.
Avize yok, gizli aydınlatma var
Caminin ana ibadet alanı 650 metrekare ve her biri 125 metrekare alanlı 2 adet bayanlar katından oluşuyor. Camiye gelenler, ana ibadet alanına girer girmez avizesiz olan ana kubbe ve üzerine dantel gibi işlenmiş kalemişi desenlerin ve altın varakların cümbüşü karşılaşıyor. Nakkaş ve hat desenlerinde Akdeniz’ in simgesi mavi ve turkuaz renkleri ile asaletin ve zenginliğin sembolü altın sarısı gözü rahatsız etmeden huzur veren bir düzende tasarlandı ve işlendi. Ana ibadet alanı duvarları kadifemsi dokusuyla her dokunuşta insanı rahatlatan yöreye ait Finike limra taşı ile kaplandı. Ana ibadet alanı doğu ve batı köşelerinde 2 adet bayanlar katı yer alıyor. Bu alanın tavan süslemesinde çıtakari sanatı kullanıldı. Çıtakari tavanda ve caminin genelinde görülen tüm altın sarısı renkler 24 ayar altın yapraklarıyla kaplandı. İlk cemaat bölümünde som mermerden yığma teknikle imal edilmiş dini temsil eden mihrap, devleti temsil eden minber ve eğitimi temsil eden sedef kakma bezemeli maun ağacından imal edilmiş kürsü bulunuyor. İlk cemaat bölümün duvarına kuşak yazısı 24 ayar altın varak ile Fetih Suresi 1-8. Ayetleri yazıyor. Caminin mimari deha örneklerinden bir diğeri avizelerin olmamasıdır. Camide gizli aydınlatma ile hiçbir kör nokta olmadan her yer eşit olarak aydınlatılıyor.
Nakkaş ve hat süslemelerinde 24 yar altın
İlk cemaat bölümü tromp kubbe ile örtülmüş ve tam tepesine; peygamber makamı olan mihrabın hemen önünde duranların, durdukları yerde tüm insanlığa indirilen kitaba her namazda şahitlik ettiklerini hatırlatmak için 24 ayar altın varak ile Ali İmran Suresi 53. Ayet yazıldı. Gök kubbe gibi açık ve sade, asil ve süslü ana kubbede ve cami çıkışında taç kapı üstünde ise Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in göğsünün açılıp feraha kavuşturulmasını anlatan, en sıkıntılı döneminde indirilen, ferahlamak anlamına gelen mukaddes bir sure olan, 24 ayar altın varak ile yazılan İnşirah Suresi yer alıyor.
Aslan göğüslü ses sistemi
Sesin teknolojisiz bile semazenler misali döne döne gök kubbeye çıkmasını oradan tekrar Burak misali aşağı inip mümin kulaklara dolmasını sağlayan, başka bir mimari deha örneği, köşelere konuşlanmış aslan göğüsleri; ana kubbeyi üzerinde taşıyan sırrı dehasında olan bu aslan göğüsleri akustiği en güzel haliyle yansıtıyor. Gök kubbe misali ana kubbeyi taşıyan bu geçiş bölümlerine gök kubbeyi ayakta tutanın isimleri rabbin Esma-ül Hüsna’ sı olan Ya Rafi - Ya Cemil - Ya Vasi - Ya Fettah yazıldı.