Varsayıma Dayalı Ceza Hak İhlali Sayıldı
Anayasa Mahkemesi, kiralama şirketine verdiği aracını ehliyetsiz kişinin kullanması nedeniyle varsayıma dayalı şekilde ceza verilen başvurucunun haklarının ihlal edildiğine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi, bir kişinin, kiralama şirketine verdiği aracını ehliyetsiz birinin kullanması nedeniyle varsayıma dayalı şekilde ceza almasını masumiyet karinesinin ihlali saydı.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre Taner Koyuncu, aracını kiralama şirketine verdi. Şirket de aracı üçüncü kişiye kiraladı. Kiracı da otomobili sürücü belgesi olmayan kişinin sürmesine izin verdi.
Aracın sürücü belgesiz kişilerce kullanılmasına izin verildiği gerekçesiyle araç sahibine de tescil plakası üzerinden bin 609 lira para cezası uygulandı.
Koyuncu, cezanın iptal edilmesi istemiyle Bozüyük Sulh Ceza Hakimliğine başvurdu. Mahkeme, başvuruyu kesin olarak reddetti.
Bunun üzerine Koyuncu, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Koyuncu, kendisine ceza verilirken sadece malik olma sıfatının gözetildiğini ve diğer unsurların nazara alınmadığını savunarak, Anayasa'nın 36 ve 38. maddelerinde güvenceye alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın bu maddelerinde güvenceye alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına hükmetti.
Kararda, masumiyet karinesinin Anayasa'nın 38. maddesinin 4. fıkrasında "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." şeklinde düzenlendiği, 36. maddesinde ise herkesin iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğunun belirtildiği aktarıldı.
Masumiyet karinesinin hakkında suç isnadı bulunan kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade ettiği anlatılan kararda, bunun hukuk devletinin de bir gereği olduğu vurgulandı.
Söz konusu karinenin, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvenceye aldığı belirtilen kararda, bunun sonucu olarak kişinin masumiyeti "asıl" olduğundan suçluluğu ispat yükümlülüğünün iddia makamında bulunduğu, kimseye suçsuzluğunu ispat mükellefiyeti yüklenemeyeceği kaydedildi.
Somut olayın özel koşullarında kabahat eylemleri nedeniyle uygulanan idari yaptırımlarda adli suç ve cezalara nazaran sorumluluk karinelerine ilişkin standartların daha esnek yorumlanabileceği ifade edilen kararda, ancak bu durumda dahi ispat bakımından kullanılan karinelerin, masumiyet karinesini ihlal eder boyuta ulaşmaması gerektiği bildirildi.
Başvuruya konu olaydaki kabahatin oluşması için aracın sürücü belgesiz kişilerce sürülmesine izin verilmesi gerektiği anlatılan kararda, mahkemenin başvurucunun aracın sahibi olmasını idari para cezası yaptırımı için yeterli gördüğü belirtildi.
Araç sahibinin kastının bulunup bulunmadığı, aracının sürücü belgesiz kişilerce kullanılmasına izin verip vermediğinin değerlendirilmediği aktarılan kararda, şunlar kaydedildi:
"Bu konuda bir tespit yapılmamış, karineden yararlanılarak sonuca ulaşılmıştır. Mevcut düzenlemenin kapsamının varsayımlardan hareket edilerek objektif sorumluluk esaslarına göre genişletilmesi suretiyle başvurunun reddine karar verildiği görülmektedir. Diğer bir ifadeyle somut olgular yerine aksi ispat edilemeyecek karineden yararlanılarak fiil ile başvurucu arasında bağ kurulmuş ve kabahatin işlendiğine karar verilmiştir.
Kabahatin işlendiğine ilişkin mahkemece yapılan varsayımın aksinin ispatı mümkün değildir. Başvurucunun yöneltilen fiille ilgili savunma ve bunun aksini ispat bakımından yaptırımı uygulayan idare ile arasında önemli bir dezavantaj oluştuğu ve böylelikle kullanılan varsayımın masumiyet karinesini ihlal eder boyuta ulaştığı anlaşılmıştır. Başvurucuya itiraz imkanının tanınmış olması da masumiyet karinesinin ihlalini telafi etmemiştir."
Kaynak: AA
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre Taner Koyuncu, aracını kiralama şirketine verdi. Şirket de aracı üçüncü kişiye kiraladı. Kiracı da otomobili sürücü belgesi olmayan kişinin sürmesine izin verdi.
Aracın sürücü belgesiz kişilerce kullanılmasına izin verildiği gerekçesiyle araç sahibine de tescil plakası üzerinden bin 609 lira para cezası uygulandı.
Koyuncu, cezanın iptal edilmesi istemiyle Bozüyük Sulh Ceza Hakimliğine başvurdu. Mahkeme, başvuruyu kesin olarak reddetti.
Bunun üzerine Koyuncu, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Koyuncu, kendisine ceza verilirken sadece malik olma sıfatının gözetildiğini ve diğer unsurların nazara alınmadığını savunarak, Anayasa'nın 36 ve 38. maddelerinde güvenceye alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın bu maddelerinde güvenceye alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına hükmetti.
Kararda, masumiyet karinesinin Anayasa'nın 38. maddesinin 4. fıkrasında "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." şeklinde düzenlendiği, 36. maddesinde ise herkesin iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğunun belirtildiği aktarıldı.
Masumiyet karinesinin hakkında suç isnadı bulunan kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade ettiği anlatılan kararda, bunun hukuk devletinin de bir gereği olduğu vurgulandı.
Söz konusu karinenin, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvenceye aldığı belirtilen kararda, bunun sonucu olarak kişinin masumiyeti "asıl" olduğundan suçluluğu ispat yükümlülüğünün iddia makamında bulunduğu, kimseye suçsuzluğunu ispat mükellefiyeti yüklenemeyeceği kaydedildi.
Somut olayın özel koşullarında kabahat eylemleri nedeniyle uygulanan idari yaptırımlarda adli suç ve cezalara nazaran sorumluluk karinelerine ilişkin standartların daha esnek yorumlanabileceği ifade edilen kararda, ancak bu durumda dahi ispat bakımından kullanılan karinelerin, masumiyet karinesini ihlal eder boyuta ulaşmaması gerektiği bildirildi.
Başvuruya konu olaydaki kabahatin oluşması için aracın sürücü belgesiz kişilerce sürülmesine izin verilmesi gerektiği anlatılan kararda, mahkemenin başvurucunun aracın sahibi olmasını idari para cezası yaptırımı için yeterli gördüğü belirtildi.
Araç sahibinin kastının bulunup bulunmadığı, aracının sürücü belgesiz kişilerce kullanılmasına izin verip vermediğinin değerlendirilmediği aktarılan kararda, şunlar kaydedildi:
"Bu konuda bir tespit yapılmamış, karineden yararlanılarak sonuca ulaşılmıştır. Mevcut düzenlemenin kapsamının varsayımlardan hareket edilerek objektif sorumluluk esaslarına göre genişletilmesi suretiyle başvurunun reddine karar verildiği görülmektedir. Diğer bir ifadeyle somut olgular yerine aksi ispat edilemeyecek karineden yararlanılarak fiil ile başvurucu arasında bağ kurulmuş ve kabahatin işlendiğine karar verilmiştir.
Kabahatin işlendiğine ilişkin mahkemece yapılan varsayımın aksinin ispatı mümkün değildir. Başvurucunun yöneltilen fiille ilgili savunma ve bunun aksini ispat bakımından yaptırımı uygulayan idare ile arasında önemli bir dezavantaj oluştuğu ve böylelikle kullanılan varsayımın masumiyet karinesini ihlal eder boyuta ulaştığı anlaşılmıştır. Başvurucuya itiraz imkanının tanınmış olması da masumiyet karinesinin ihlalini telafi etmemiştir."