Çocuklarda En Sık Görülen Astım Hastalığına Dikkat
Özel Kastamonu Anadolu Hastaneleri Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Niyazi Diri, çocuklarda en sık astım hastalığının görüldüğünü belirterek, ““Astım hastalığını düzenli spor yaparak yenebilirsiniz” dedi.
Özel Kastamonu Anadolu Hastaneleri Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Niyazi Diri, Dünya’da 300 milyondan fazla kişinin astımlı olduğunu tahmin ettiklerini ifade ederek, “Astım akciğere giden havayollarının (bronşların) daralması ile kendini gösteren ve ataklar halinde gelen bir hastalıktır. Başta astım olmak üzere alerjik hastalıkların sıklığı Dünya’da ve ülkemizde giderek artmaktadır. Astım her 100 çocuktan 13-15’inde görülmektedir ve çocuklarda en sık görülen kronik (müzmin) hastalıktır. Dünya’da 300 milyon kişinin astımlı olduğu tahmin edilmektedir” dedi.
Astımın, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin etkisi ile ortaya çıktığına dikkat çeken Dr. Diri, “Anne ve babada astımın bulunması, çocukta daha önceden atopikegzema gibi alerjik hastalıkların bulunması, çocuklarda astım gelişme riskini artırmaktadır. Çevresel faktörler olarak alerjenler, sigara dumanı, hava kirliliği ve beslenme alışkanlıkları astımın gelişmesinde etkili olmaktadır. Ev tozu akarları, polenler, hayvan tüyleri, küf mantarları ve hamamböceği gibi alerjenlere karşı duyarlılık astımlı hastalarda çok sık görülmektedir. Yaşadığımız ortamlarda rutubet ve küf olması, sigara dumanına özellikle gebelikte ve erken çocukluk döneminde maruz kalınması astım gelişimi için önemli bir risk faktörüdür. Astımlı hastalarda havayolları mikrobik olmayan iltihaplanma nedeniyle aşırı duyarlı olup uyaranlara (alerjenler, hava kirliliği, vb) karşı aşırı yanıt vermektedir. Tetikleyici olarak kabul ettiğimiz alerjenler, enfeksiyonlar, egzersiz, sigara dumanı ve hava kirliliği astım semptomlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır” diye konuştu.
Çocukların oyun oynarken veya spor yaparken öksürüklerinin dikkate alınması gerektiğine işaret eden Dr. Diri, “Astım tanısında ilk basamağı bireye ait tıbbi öykü oluşturur. Öksürük (genellikle kuru, yani balgamsız), nefes darlığı, göğüste baskı hissi ve hırıltılı-hışıltılı solunum gibi belirtiler olur. Belirtiler tekrarlayıcı olup nöbetler halinde gelir. Astımda görülen öksürük inatçıdır, tekrarlar, gece ve sabaha karşı daha da belirginleşir ve uykudan uyandırabilir. Kendiliğinden veya ilaçlar ile düzelir. Ataklar dışında birey kendini iyi hisseder. Belirtiler mevsimsel değişiklik gösterebilir. Bireye ait alerjen veya sigara, parfüm gibi genel iritanlar ile belirtilerin ortaya çıkabilir. Çocuklar oyun oynarken, koşarken, egzersiz yaparken, hatta gülerken veya ağlarken öksürük veya hırıltı-hışıltı ortaya çıkabilir. Soğuk algınlığı ataklara sebep olabilir. Bu şikayetlerin uzun sürmesi veya tekrarlaması halinde hastanın astım olabileceği mutlaka düşünülmelidir” şeklinde konuştu.
Astım hastalığının kesin bir tanı testinin bulunmadığını söyleyen Özel Kastamonu Anadolu Hastaneleri Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Niyazi Diri, “Yaşı müsait olan çocuklara solunum fonksiyon testleri yapılabilir. Bireysel olarak duyarlı olduğu alerjeni tespit etmek için alerji deri testleri yapılabilir. Bu testler tedavinin planlanmasına da yardımcı olabilmektedir” ifadelerini kullandı.
Astım hastası olan bir çocuğun temiz havada yaşaması gerektiğini belirten Dr. Diri, şöyle konuştu: “Tedavide amaç astıma ait şikayetleri kontrol altına almaktır. Hedef hastanın uyku, spor, oyun, okul gibi günlük aktivitelerini yapabilmesi, astım krizine girmemesi, gece gündüz şikayetlerinin olmamasıdır. Astım tedavisine çevredeki alerjen ve tetikleyicilerden kaçınarak başlanır. Çocuğun havası temiz bir ortamda yaşaması gerekir. Her yıl düzenli grip aşısı olması, aşırı kilodan ve hareketsizlikten kaçınmasıve ilaçlarını düzenli ve doğru teknikle kullanması önemlidir”
Astım tedavisinde kullanılan ilaçların büyük bölümünün solunum yolu ile alındığını açıklayan Dr. Diri, şunları kaydetti: “Kullanılan ilaçlar iki gruptur. İlki hastalığı kontrol altına almak için kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar havayollarındaki iltihabı baskılarlar, etkileri yavaş ortaya çıkar, günlük düzenli ve uzun süreli kullanmak gerekir. Bu ilaçların büyük çoğunluğu kortizon içerdiği için ailelerde tedirginliğe sebep olabilir. Ancak uzun yıllardır tüm Dünya’da ilk tercih edilen ilaçlar bunlardır ve denenerek yaranın yüksek olduğu gösterilmiştir. Doğru teknik, doz ve sürede verildiklerinde tedavide çok yararlı olabilirler ve yan etkileri çok düşüktür. Tedaviye uyumun bozulması (ilaçların doğru cihaz ve teknikle, doğru dozda, uygun süre) hastalığın kontrolünü bozan en sık nedendir. Ayrıca başarılı bir astım kontrolü için fazla kilo, eşlik eden tedavisiz saman nezlesi, sinüzit, gastroözofagealreflü hastalığı gibi durumlar mutlaka kontrol altına alınmalıdır”
Kronik bir hastalık olan astım tedavisinde sabırlı olmanın büyük önem taşıdığını belirten Dr. Diri, şunları söyledi: “Astım kronik bir hastalık olduğu için sabır gerektirir, sorunların aşılması ancak iyi bir hekim ve hasta işbirliği ile sağlanabilir. Hem hastalar hem aileler hastalık, ilaçlar, ilaçların kullanım yöntemleri, atak bulguları, atak tedavileri, ne zaman hastaneye başvurmaları konusunda bilgilendirilmeli ve düzenli takip altında olmalıdırlar. İlaçlar doktor söylemeden kesilmemelidir. Bu sayede astım daha kolay bir şekilde kontrol altına alınabilir.Astım korkulmaması gereken bir hastalıktır. İlaçlarını düzenli kullanan, takiplerini aksatmayan astımlı hastalar yaşamlarını istedikleri şekilde sürdürebilirler”
Astımlı çocuğu olan ailelere de önerilerde bulunan Dr. Diri, şöyle devam etti: “Sigara içiyorsanız, çocuğunuzun yanında içmeyiniz. Başarabiliyorsanız sigarayı bırakınız, çünkü dış ortamda bile sigara içilse çocuk bir miktar etkilenebilir. Sigara hem astımlı çocukta krize (atağa) sebep olabilir, hem de akciğere zarar vererek sağlıklı çocukta zamanla astım oluşma ihtimalini arttırır. Özellikle şiddetli astımı olan çocuklara her yıl sonbaharda grip aşısı yapılmalıdır. Sağlık bakanlığı takviminde mevcut olan pnömokok (zatürre) aşısı daha önce yapılmadıysa yapılmalıdır. Ataklar ve kötüleşmeler not edilmeli, mümkünse tetikleyiciler belirlenmelidir. Havası temiz bir ortamda yaşamalıdır. Ev her gün havalanmalıdır. Çocuğun odası mümkünse güneş görmelidir. Sağlıklı bir kiloda kalmak da çocuğunuzun astım hastalığını daha iyi kontroledebilmesine yardımcı olacaktır. Sağlıklı bir kiloyu korumanın yolu, dengeli, sağlıklıbeslenme ve düzenli egzersizden geçer. Bol meyve ve sebze yemesi, yoğurt, kefir gibi fermente besinler tüketmesi önerilir. Çocukların günde en az 60 dakika fiziksel aktivitede bulunması önerilir”
Kaynak: İHA
Astımın, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin etkisi ile ortaya çıktığına dikkat çeken Dr. Diri, “Anne ve babada astımın bulunması, çocukta daha önceden atopikegzema gibi alerjik hastalıkların bulunması, çocuklarda astım gelişme riskini artırmaktadır. Çevresel faktörler olarak alerjenler, sigara dumanı, hava kirliliği ve beslenme alışkanlıkları astımın gelişmesinde etkili olmaktadır. Ev tozu akarları, polenler, hayvan tüyleri, küf mantarları ve hamamböceği gibi alerjenlere karşı duyarlılık astımlı hastalarda çok sık görülmektedir. Yaşadığımız ortamlarda rutubet ve küf olması, sigara dumanına özellikle gebelikte ve erken çocukluk döneminde maruz kalınması astım gelişimi için önemli bir risk faktörüdür. Astımlı hastalarda havayolları mikrobik olmayan iltihaplanma nedeniyle aşırı duyarlı olup uyaranlara (alerjenler, hava kirliliği, vb) karşı aşırı yanıt vermektedir. Tetikleyici olarak kabul ettiğimiz alerjenler, enfeksiyonlar, egzersiz, sigara dumanı ve hava kirliliği astım semptomlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır” diye konuştu.
Çocukların oyun oynarken veya spor yaparken öksürüklerinin dikkate alınması gerektiğine işaret eden Dr. Diri, “Astım tanısında ilk basamağı bireye ait tıbbi öykü oluşturur. Öksürük (genellikle kuru, yani balgamsız), nefes darlığı, göğüste baskı hissi ve hırıltılı-hışıltılı solunum gibi belirtiler olur. Belirtiler tekrarlayıcı olup nöbetler halinde gelir. Astımda görülen öksürük inatçıdır, tekrarlar, gece ve sabaha karşı daha da belirginleşir ve uykudan uyandırabilir. Kendiliğinden veya ilaçlar ile düzelir. Ataklar dışında birey kendini iyi hisseder. Belirtiler mevsimsel değişiklik gösterebilir. Bireye ait alerjen veya sigara, parfüm gibi genel iritanlar ile belirtilerin ortaya çıkabilir. Çocuklar oyun oynarken, koşarken, egzersiz yaparken, hatta gülerken veya ağlarken öksürük veya hırıltı-hışıltı ortaya çıkabilir. Soğuk algınlığı ataklara sebep olabilir. Bu şikayetlerin uzun sürmesi veya tekrarlaması halinde hastanın astım olabileceği mutlaka düşünülmelidir” şeklinde konuştu.
Astım hastalığının kesin bir tanı testinin bulunmadığını söyleyen Özel Kastamonu Anadolu Hastaneleri Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Niyazi Diri, “Yaşı müsait olan çocuklara solunum fonksiyon testleri yapılabilir. Bireysel olarak duyarlı olduğu alerjeni tespit etmek için alerji deri testleri yapılabilir. Bu testler tedavinin planlanmasına da yardımcı olabilmektedir” ifadelerini kullandı.
Astım hastası olan bir çocuğun temiz havada yaşaması gerektiğini belirten Dr. Diri, şöyle konuştu: “Tedavide amaç astıma ait şikayetleri kontrol altına almaktır. Hedef hastanın uyku, spor, oyun, okul gibi günlük aktivitelerini yapabilmesi, astım krizine girmemesi, gece gündüz şikayetlerinin olmamasıdır. Astım tedavisine çevredeki alerjen ve tetikleyicilerden kaçınarak başlanır. Çocuğun havası temiz bir ortamda yaşaması gerekir. Her yıl düzenli grip aşısı olması, aşırı kilodan ve hareketsizlikten kaçınmasıve ilaçlarını düzenli ve doğru teknikle kullanması önemlidir”
Astım tedavisinde kullanılan ilaçların büyük bölümünün solunum yolu ile alındığını açıklayan Dr. Diri, şunları kaydetti: “Kullanılan ilaçlar iki gruptur. İlki hastalığı kontrol altına almak için kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar havayollarındaki iltihabı baskılarlar, etkileri yavaş ortaya çıkar, günlük düzenli ve uzun süreli kullanmak gerekir. Bu ilaçların büyük çoğunluğu kortizon içerdiği için ailelerde tedirginliğe sebep olabilir. Ancak uzun yıllardır tüm Dünya’da ilk tercih edilen ilaçlar bunlardır ve denenerek yaranın yüksek olduğu gösterilmiştir. Doğru teknik, doz ve sürede verildiklerinde tedavide çok yararlı olabilirler ve yan etkileri çok düşüktür. Tedaviye uyumun bozulması (ilaçların doğru cihaz ve teknikle, doğru dozda, uygun süre) hastalığın kontrolünü bozan en sık nedendir. Ayrıca başarılı bir astım kontrolü için fazla kilo, eşlik eden tedavisiz saman nezlesi, sinüzit, gastroözofagealreflü hastalığı gibi durumlar mutlaka kontrol altına alınmalıdır”
Kronik bir hastalık olan astım tedavisinde sabırlı olmanın büyük önem taşıdığını belirten Dr. Diri, şunları söyledi: “Astım kronik bir hastalık olduğu için sabır gerektirir, sorunların aşılması ancak iyi bir hekim ve hasta işbirliği ile sağlanabilir. Hem hastalar hem aileler hastalık, ilaçlar, ilaçların kullanım yöntemleri, atak bulguları, atak tedavileri, ne zaman hastaneye başvurmaları konusunda bilgilendirilmeli ve düzenli takip altında olmalıdırlar. İlaçlar doktor söylemeden kesilmemelidir. Bu sayede astım daha kolay bir şekilde kontrol altına alınabilir.Astım korkulmaması gereken bir hastalıktır. İlaçlarını düzenli kullanan, takiplerini aksatmayan astımlı hastalar yaşamlarını istedikleri şekilde sürdürebilirler”
Astımlı çocuğu olan ailelere de önerilerde bulunan Dr. Diri, şöyle devam etti: “Sigara içiyorsanız, çocuğunuzun yanında içmeyiniz. Başarabiliyorsanız sigarayı bırakınız, çünkü dış ortamda bile sigara içilse çocuk bir miktar etkilenebilir. Sigara hem astımlı çocukta krize (atağa) sebep olabilir, hem de akciğere zarar vererek sağlıklı çocukta zamanla astım oluşma ihtimalini arttırır. Özellikle şiddetli astımı olan çocuklara her yıl sonbaharda grip aşısı yapılmalıdır. Sağlık bakanlığı takviminde mevcut olan pnömokok (zatürre) aşısı daha önce yapılmadıysa yapılmalıdır. Ataklar ve kötüleşmeler not edilmeli, mümkünse tetikleyiciler belirlenmelidir. Havası temiz bir ortamda yaşamalıdır. Ev her gün havalanmalıdır. Çocuğun odası mümkünse güneş görmelidir. Sağlıklı bir kiloda kalmak da çocuğunuzun astım hastalığını daha iyi kontroledebilmesine yardımcı olacaktır. Sağlıklı bir kiloyu korumanın yolu, dengeli, sağlıklıbeslenme ve düzenli egzersizden geçer. Bol meyve ve sebze yemesi, yoğurt, kefir gibi fermente besinler tüketmesi önerilir. Çocukların günde en az 60 dakika fiziksel aktivitede bulunması önerilir”