'Kronik Yaralar Bağışıklık Sistemini Bozabilir'
Türk Cerrahi Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin: 'Kronik yaralar genellikle ileri yaş grubundaki, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, damar yetmezliği, beslenme problemi olan hasta gruplarında gözlenir. Bu hasta grubunda yaralar, genellikle eşlik eden hastalıklarla birlikte bağışıklık sisteminin işleyişinde bozukluklara yol açarak, enfeksiyonlara ve ölümcül olabilecek tablolara zemin hazırlamaktadır'
Türk Cerrahi Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, kronik yaralar genellikle ileri yaş grubundaki, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, damar yetmezliği, beslenme problemi olan hasta gruplarında gözlendiğini, bu hasta grubunda yaraların, genellikle eşlik eden hastalıklarla birlikte bağışıklık sisteminin işleyişinde bozukluklara yol açarak, enfeksiyonlara ve ölümcül olabilecek tablolara zemin hazırladığını belirtti.
Şahin, yaptığı yazılı açıklamada, 3 ay gibi bir süre içerisinde iyileşmeyen yaranın "kronik yara" olarak adlandırılabildiğini, "diyabetik ayak yaraları", "bası yaraları", "venöz ülserler", "iskemik ülserler", "çeşitli vaskülitlere bağlı yaralar"ın bu kapsamda bulunduğunu anlattı.
Yumuşak doku alanlarını kapsayan radyoterapi sonrası gelişen yumuşak doku yaraları ile bazı kemoterapi ilaçlarının ekstravazasyonu (sıvının bir damardan doku aralıklarına sızması veya boşalması hali) gibi nedenlerle de kronik yaralar gelişebildiğine değinen Şahin, şu bilgileri verdi:
"Kronik yaralar genellikle ileri yaş grubundaki, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, damar yetmezliği, beslenme problemi olan hasta gruplarında gözlenir. Bu hasta grubunda yaralar, genellikle eşlik eden hastalıklarla birlikte bağışıklık sisteminin işleyişinde bozukluklara yol açarak, enfeksiyonlara ve ölümcül olabilecek tablolara zemin hazırlamaktadır. Kronik yarası olan hastaların büyük çoğunluğunu şeker hastalığına bağlı ayak yaraları oluşturmaktadır. Özellikle açlık kan şekeri düzensizliği olan, ayak bakımını yapmayan, şeker hastalığına bağlı his kaybı oluşmuş ya da şeker hastalığına bağlı damar tıkanıklığı gelişmiş kişilerde meydana gelir. Şeker hastalarının dörtte biri hayatları boyu bir defa şeker hastalığına bağlı ayak ve bacak yaraları ile karşılaşmaktadır. Şeker hastalarında meydana gelen bu çok küçük yaraların bile kısa sürede, fark edilmeden ilerleyebileceği, ayak veya bacakların kesilmesi hatta ölüm ile sonuçlanabileceği unutulmamalıdır."
Şahin, nörolojik rahatsızlıkları nedeniyle yatağa bağımlı kalan kronik yara hastalarında oluşan bası yaralarını önlemek için uygun özellikte bir yatak kullanması ve sık pozisyon değiştirilmesi gerektiğine işaret ederek, bacaklarda toplar damar yetmezliği olan hastalarda bacakların aşağı kısımlarında oluşan "venöz ülser"in erken dönemde ilaçlarla tedavi edilebilirken, derin ve gecikmiş ülserlerin kemik iltihabı ve kanserleşmeye neden olabildiğini kaydetti.
Bacaklardaki atar damarlarda ortaya çıkan yetmezliğe bağlı dokuların, oksijen ve enerji ihtiyacının bozulması neticesinde dokuların işlevlerini yitirmesiyle oluşan ülserleri de kronik yaralara örnek veren Şahin, "Kronik yaralar erken dönemde fark edilirse basit medikal tedavilerle iyileştirilebilecekken, geç kalındığında uzuv kayıpları ve ölüm ile sonuçlanabilecek önemli bir sağlık sorunudur. Özellikle şeker hastalığı olan kişilerin bu tür yaralardan şüphelenmeleri halinde bile hekime başvurulmaları son derece önemlidir." uyarısında bulundu.
Kaynak: AA
Şahin, yaptığı yazılı açıklamada, 3 ay gibi bir süre içerisinde iyileşmeyen yaranın "kronik yara" olarak adlandırılabildiğini, "diyabetik ayak yaraları", "bası yaraları", "venöz ülserler", "iskemik ülserler", "çeşitli vaskülitlere bağlı yaralar"ın bu kapsamda bulunduğunu anlattı.
Yumuşak doku alanlarını kapsayan radyoterapi sonrası gelişen yumuşak doku yaraları ile bazı kemoterapi ilaçlarının ekstravazasyonu (sıvının bir damardan doku aralıklarına sızması veya boşalması hali) gibi nedenlerle de kronik yaralar gelişebildiğine değinen Şahin, şu bilgileri verdi:
"Kronik yaralar genellikle ileri yaş grubundaki, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, damar yetmezliği, beslenme problemi olan hasta gruplarında gözlenir. Bu hasta grubunda yaralar, genellikle eşlik eden hastalıklarla birlikte bağışıklık sisteminin işleyişinde bozukluklara yol açarak, enfeksiyonlara ve ölümcül olabilecek tablolara zemin hazırlamaktadır. Kronik yarası olan hastaların büyük çoğunluğunu şeker hastalığına bağlı ayak yaraları oluşturmaktadır. Özellikle açlık kan şekeri düzensizliği olan, ayak bakımını yapmayan, şeker hastalığına bağlı his kaybı oluşmuş ya da şeker hastalığına bağlı damar tıkanıklığı gelişmiş kişilerde meydana gelir. Şeker hastalarının dörtte biri hayatları boyu bir defa şeker hastalığına bağlı ayak ve bacak yaraları ile karşılaşmaktadır. Şeker hastalarında meydana gelen bu çok küçük yaraların bile kısa sürede, fark edilmeden ilerleyebileceği, ayak veya bacakların kesilmesi hatta ölüm ile sonuçlanabileceği unutulmamalıdır."
Şahin, nörolojik rahatsızlıkları nedeniyle yatağa bağımlı kalan kronik yara hastalarında oluşan bası yaralarını önlemek için uygun özellikte bir yatak kullanması ve sık pozisyon değiştirilmesi gerektiğine işaret ederek, bacaklarda toplar damar yetmezliği olan hastalarda bacakların aşağı kısımlarında oluşan "venöz ülser"in erken dönemde ilaçlarla tedavi edilebilirken, derin ve gecikmiş ülserlerin kemik iltihabı ve kanserleşmeye neden olabildiğini kaydetti.
Bacaklardaki atar damarlarda ortaya çıkan yetmezliğe bağlı dokuların, oksijen ve enerji ihtiyacının bozulması neticesinde dokuların işlevlerini yitirmesiyle oluşan ülserleri de kronik yaralara örnek veren Şahin, "Kronik yaralar erken dönemde fark edilirse basit medikal tedavilerle iyileştirilebilecekken, geç kalındığında uzuv kayıpları ve ölüm ile sonuçlanabilecek önemli bir sağlık sorunudur. Özellikle şeker hastalığı olan kişilerin bu tür yaralardan şüphelenmeleri halinde bile hekime başvurulmaları son derece önemlidir." uyarısında bulundu.