Oruç, Kalp Rahatsızlıklarının Önüne Geçiyor
Özel Hayat Hastanesi doktorlarından Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ali Emin Latif, Ramazan’da tutulan orucun kalp sağlığı üzerindeki etkileriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Ramazan ayının en önemli ibadeti arasında olan orucun sağlığa faydalı olduğu bilimsel olarak ispatlandığını belirten Dr. Latif, “Oruç, koroner kalp hastalığı riskini azaltmaya yardımcı oluyor. Ancak oruç tutmak isteyen kalp hastalarının hekimine danışması gerekiyor. Oruç tutanlarda, kalp ve damar sisteminde pıhtılaşma olayları azalmaktadır. Oruç tutanlarda yararlı kolesterol (HDL) artmakta, kötü kolesterol (LDL) ile trigliserit düzeyleri dengede kalmaktadır. Bu bulgularla sağlıklı kişilerde orucun koroner kalp hastalığından koruduğu koroner kalp hastalarında ise hastalığın ilerlemesini önlediği veya azalttığı söylenebilir” dedi.
“Eğer iftarda kısa sürede aşırı yemek alışkanlığı olmazsa, Ramazan’da kalp krizi büyük ölçüde azalacaktır” diyen Kardiyoloji Uzmanı Dr. Latif, "Koroner kalp hastalığında bazı kurallara uyulduğunda oruç tutmak, koroner kalp hastalarını olumsuz yönde etkilememekte ve ani kalp krizlerine yol açmamaktadır. Ancak iftarda aşırı miktarda yağlı, kalorili yemek tüketimi, sigaranın iftar sonrası art arda içilmesi hastalar için risk faktörüdür. Kalp diyeti çok zorlayıcı bir diyet değildir. Kalp hastalarına önerilen beslenme tarzı, sağlıklı kişilerde kaliteli yaşam sürmeleri için tavsiye edilen bir beslenme tarzıdır ve ramazan ayında daha da önem kazanmaktadır. Tereyağı, hayvansal yağlar ve margarinden uzak durmak çok önemlidir. Tüm bunların yanında aşırı kalorili hamur işleri ve tatlılardan kaçınılmasında gereklidir. Kalp ve damar sağlığı açısından olumsuz etkiler olan bu besin maddelerinin yalnızca ramazan ayında değil kişinin tüm yaşantısı boyunca uzak durması sağlık açısından önemlidir. İftarda hızlı yemek yememelidir” şeklinde konuştu.
Sıvı tüketiminin büyük önem taşıdığına vurgu yapan Dr. Ali Emin Latif, “Mümkün oldukça yavaş, bol sulu ve protein ağırlıklı besinler tüketilerek, hamur işi, kızartılmış yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Midenin asit salgısını artıran baharatlar Ramazan ayında tüketilmemelidir. Sahurda ise çok yemek tok tutar inancından vazgeçilmelidir. Kan şekerinin hızlı ve ani yükselişine sebep olan tatlı ve besinlerden kaçınılmalıdır. Sahur sofraları kahvaltı gibi hazırlanmalıdır. Su ve mineral ihtiyacını karşılayacak gıdalar yanında ölçülü miktarda yumurta, süt, yoğurt, peynir ve lifli gıdalar tüketilmelidir. Bunlar hem kan şekerinin yavaş yükselmesini sağlar hem de aşırı mide salgısına sebep olmadıkları için acıkmayı geciktirir. Koroner kalp hastalığı tedavi edilmemiş kişiler için oruç tutmak risklidir” dedi.
Ağır yemeklerden sonra kalp krizi riskinin yüksek olduğu uyarısını yapan Latif, “Kalp yetersizliği olan kişiler vücutlarında artan tuz ve suyu azaltmak için idrar sökücü ilaçlar kullanır. İlaçların etkisi ile oruç zamanı aşırı tuz ve su kayıpları olur. Bu durum bayılmalara hatta şoklara sebep olabilir. İftarda vücuda yüklenen aşırı su ve tuz kalbi aşırı çalışmaya zorlar. Böylelikle kalbe yüzde 20 ek yük getirerek kalp yetmezliği semptomlarının artmasına sebep olur. Kalp yetmezliği öyküsü olan hastaların oruç tutması sakıncalıdır” diye konuştu.
Kaynak: İHA
“Eğer iftarda kısa sürede aşırı yemek alışkanlığı olmazsa, Ramazan’da kalp krizi büyük ölçüde azalacaktır” diyen Kardiyoloji Uzmanı Dr. Latif, "Koroner kalp hastalığında bazı kurallara uyulduğunda oruç tutmak, koroner kalp hastalarını olumsuz yönde etkilememekte ve ani kalp krizlerine yol açmamaktadır. Ancak iftarda aşırı miktarda yağlı, kalorili yemek tüketimi, sigaranın iftar sonrası art arda içilmesi hastalar için risk faktörüdür. Kalp diyeti çok zorlayıcı bir diyet değildir. Kalp hastalarına önerilen beslenme tarzı, sağlıklı kişilerde kaliteli yaşam sürmeleri için tavsiye edilen bir beslenme tarzıdır ve ramazan ayında daha da önem kazanmaktadır. Tereyağı, hayvansal yağlar ve margarinden uzak durmak çok önemlidir. Tüm bunların yanında aşırı kalorili hamur işleri ve tatlılardan kaçınılmasında gereklidir. Kalp ve damar sağlığı açısından olumsuz etkiler olan bu besin maddelerinin yalnızca ramazan ayında değil kişinin tüm yaşantısı boyunca uzak durması sağlık açısından önemlidir. İftarda hızlı yemek yememelidir” şeklinde konuştu.
Sıvı tüketiminin büyük önem taşıdığına vurgu yapan Dr. Ali Emin Latif, “Mümkün oldukça yavaş, bol sulu ve protein ağırlıklı besinler tüketilerek, hamur işi, kızartılmış yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Midenin asit salgısını artıran baharatlar Ramazan ayında tüketilmemelidir. Sahurda ise çok yemek tok tutar inancından vazgeçilmelidir. Kan şekerinin hızlı ve ani yükselişine sebep olan tatlı ve besinlerden kaçınılmalıdır. Sahur sofraları kahvaltı gibi hazırlanmalıdır. Su ve mineral ihtiyacını karşılayacak gıdalar yanında ölçülü miktarda yumurta, süt, yoğurt, peynir ve lifli gıdalar tüketilmelidir. Bunlar hem kan şekerinin yavaş yükselmesini sağlar hem de aşırı mide salgısına sebep olmadıkları için acıkmayı geciktirir. Koroner kalp hastalığı tedavi edilmemiş kişiler için oruç tutmak risklidir” dedi.
Ağır yemeklerden sonra kalp krizi riskinin yüksek olduğu uyarısını yapan Latif, “Kalp yetersizliği olan kişiler vücutlarında artan tuz ve suyu azaltmak için idrar sökücü ilaçlar kullanır. İlaçların etkisi ile oruç zamanı aşırı tuz ve su kayıpları olur. Bu durum bayılmalara hatta şoklara sebep olabilir. İftarda vücuda yüklenen aşırı su ve tuz kalbi aşırı çalışmaya zorlar. Böylelikle kalbe yüzde 20 ek yük getirerek kalp yetmezliği semptomlarının artmasına sebep olur. Kalp yetmezliği öyküsü olan hastaların oruç tutması sakıncalıdır” diye konuştu.