'Kalp Yetersizliğinde Enfeksiyonla Mücadelede En Önemli Yol Aşılama'
Avrupa Kalp Yetersizliği Birliği Üyesi Doç. Dr. Ahmet Çelik: 'Kalp yetersizliği hastalarında enfeksiyonlarla mücadelede en önemli yol, enfeksiyon henüz gelişmeden engelleyebilmek. Bunun en önemli yolu da aşılama yapmaktır. Kalp yetersizliği olan hastaların hemen tamamına yakını aşılamaya oldukça olumlu yaklaşmakta ve gönüllü olmaktadır. Çünkü yaşam kalitesinin ne denli önemli olduğunu bu hastalar çok iyi bilmektedir'
İçel Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Avrupa Kalp Yetersizliği Birliği Üyesi Doç. Dr. Ahmet Çelik, kalp yetersizliği hastalarında enfeksiyonlarla mücadelede en önemli yolun, enfeksiyon henüz gelişmeden engelleyebilmek olduğunu ve bunun en önemli yolunun da aşılama yapmak olduğunu belirtti.
Çelik, 7-13 Mayıs Kalp Yetersizliği Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, kalp yetersizliğinin gelişiminde iskemik kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok faktörün rol oynadığını, altta yatan nedenlere bağlı olarak bazen önlenebilir, bazen geri döndürülebilir, bazen de geri döndürülemez şekillerde ortaya çıkabildiğini anlattı.
Türkiye'de 35 yaş üstünde tahmini kalp yetersizliği görülme sıklığının yüzde 6-8 civarında olduğunu ve bu oranın gelişmiş ülkelere göre oldukça yüksek olduğunu kaydeden Çelik, şu bilgileri paylaştı:
"Önümüzdeki 10 yıl içinde de bu oranın 2 kat artması beklenmektedir. Gelişmiş ülkelerde kalp yetersizliği görülme sıklığı, yetişkin popülasyonun yüzde 1-2'si civarındadır. Avrupa ve Amerika'da kalp yetersizliği görülme yaş ortalaması 70 iken ülkemizde kalp yetersizliği görülme yaş ortalaması 62'dir. Ülkemizde yaklaşık olarak 1 milyon kalp yetersizliği hastasının olduğu tahmin edilmektedir. Dünyada kardiyoloji alanında hem medikal tedavilerin hem de girişimsel, cihaz ve cerrahi tedavi seçeneklerinin artması sonucu hastaların yaşam süresi uzamakta, bununla beraber kalp yetersizliği görülme sıklığı da giderek artmaktadır. Kalp yetersizliği gerçeği, giderek büyüyen bir oranda ön plana çıkmıştır ve gelecekte daha da fazla insanda görülmesi beklenmektedir."
Çelik, hastalığın risklerini, "kalp yetersizliğinin kötüleşmesinden dolayı yaşam kalitesinin ciddi bir şekilde bozulması", "hastaneye sık yatış gereksinimi" ve "ölüm" şeklinde sıraladı.
Kalp yetersizliğinin kendisinden kaynaklanan sebepler nedeniyle başta zatürre olmak üzere birçok enfeksiyona karşı bağışıklığın düştüğünü aktaran Çelik, şunları kaydetti:
"Kalp yetersizliği hastalarında enfeksiyonlarla mücadelede en önemli yol, enfeksiyon henüz gelişmeden engelleyebilmek. Bunun en önemli yolu da aşılama yapmaktır. Kalp yetersizliği olan hastaların hemen tamamına yakını aşılamaya oldukça olumlu yaklaşmakta ve gönüllü olmaktadır. Çünkü yaşam kalitesinin ne denli önemli olduğunu bu hastalar çok iyi bilmektedir. Yaşam kalitesini bozacak, kalp yetersizliğini kötüleştirecek her zararlı olay kendilerine hekimler tarafından açıklandığında veya bu olayları yaşadıklarında hekim tavsiyelerine uyma oranları çok yükselmektedir. Kalp yetersizliğinin doğal seyrinde sıkça görülebilen nefes darlığı, halsizlik, uykusuzluk, çabuk yorulma ve vücudun çeşitli yerlerinde ödem oluşumu gibi semptom ve bulguları bu hastalar çok iyi tanımaktadırlar. Tedaviye uyumun en üst düzeyde olduğu zamanlarda bu şikayetlerinin azaldığı ve yaşam kalitelerinin arttığını fark edebilmektedirler. Kalp yetersizliği hastaları, yaşam kalitelerini tamamen bozabilecek ve hastalığın seyrini geri dönüşümsüz bir şekilde bile bozma ihtimali bulunan enfeksiyonlardan korunmaya azami özen gösterecek bir hasta popülasyonudur."
Kaynak: AA
Çelik, 7-13 Mayıs Kalp Yetersizliği Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, kalp yetersizliğinin gelişiminde iskemik kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok faktörün rol oynadığını, altta yatan nedenlere bağlı olarak bazen önlenebilir, bazen geri döndürülebilir, bazen de geri döndürülemez şekillerde ortaya çıkabildiğini anlattı.
Türkiye'de 35 yaş üstünde tahmini kalp yetersizliği görülme sıklığının yüzde 6-8 civarında olduğunu ve bu oranın gelişmiş ülkelere göre oldukça yüksek olduğunu kaydeden Çelik, şu bilgileri paylaştı:
"Önümüzdeki 10 yıl içinde de bu oranın 2 kat artması beklenmektedir. Gelişmiş ülkelerde kalp yetersizliği görülme sıklığı, yetişkin popülasyonun yüzde 1-2'si civarındadır. Avrupa ve Amerika'da kalp yetersizliği görülme yaş ortalaması 70 iken ülkemizde kalp yetersizliği görülme yaş ortalaması 62'dir. Ülkemizde yaklaşık olarak 1 milyon kalp yetersizliği hastasının olduğu tahmin edilmektedir. Dünyada kardiyoloji alanında hem medikal tedavilerin hem de girişimsel, cihaz ve cerrahi tedavi seçeneklerinin artması sonucu hastaların yaşam süresi uzamakta, bununla beraber kalp yetersizliği görülme sıklığı da giderek artmaktadır. Kalp yetersizliği gerçeği, giderek büyüyen bir oranda ön plana çıkmıştır ve gelecekte daha da fazla insanda görülmesi beklenmektedir."
Çelik, hastalığın risklerini, "kalp yetersizliğinin kötüleşmesinden dolayı yaşam kalitesinin ciddi bir şekilde bozulması", "hastaneye sık yatış gereksinimi" ve "ölüm" şeklinde sıraladı.
Kalp yetersizliğinin kendisinden kaynaklanan sebepler nedeniyle başta zatürre olmak üzere birçok enfeksiyona karşı bağışıklığın düştüğünü aktaran Çelik, şunları kaydetti:
"Kalp yetersizliği hastalarında enfeksiyonlarla mücadelede en önemli yol, enfeksiyon henüz gelişmeden engelleyebilmek. Bunun en önemli yolu da aşılama yapmaktır. Kalp yetersizliği olan hastaların hemen tamamına yakını aşılamaya oldukça olumlu yaklaşmakta ve gönüllü olmaktadır. Çünkü yaşam kalitesinin ne denli önemli olduğunu bu hastalar çok iyi bilmektedir. Yaşam kalitesini bozacak, kalp yetersizliğini kötüleştirecek her zararlı olay kendilerine hekimler tarafından açıklandığında veya bu olayları yaşadıklarında hekim tavsiyelerine uyma oranları çok yükselmektedir. Kalp yetersizliğinin doğal seyrinde sıkça görülebilen nefes darlığı, halsizlik, uykusuzluk, çabuk yorulma ve vücudun çeşitli yerlerinde ödem oluşumu gibi semptom ve bulguları bu hastalar çok iyi tanımaktadırlar. Tedaviye uyumun en üst düzeyde olduğu zamanlarda bu şikayetlerinin azaldığı ve yaşam kalitelerinin arttığını fark edebilmektedirler. Kalp yetersizliği hastaları, yaşam kalitelerini tamamen bozabilecek ve hastalığın seyrini geri dönüşümsüz bir şekilde bile bozma ihtimali bulunan enfeksiyonlardan korunmaya azami özen gösterecek bir hasta popülasyonudur."