'Cami, Medrese Ve Tekkeler Herkese Açıktır'
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş: 'Mektebin yani medresenin, caminin ve tekkenin korunması ve geliştirilmesine ecdadımız fevkalade büyük önem vermiştir. Bu üç kurumun birçok ortak özelliği var ama en temel özelliklerinden birisi ve belki en başlıcası, üçünün de herkese açık olmasıdır. Bu kurumlarda ayrıcalık yoktur. Eline, diline ve beline sahip olan herkese 'Hoş geldin, sefa geldin' nazarıyla bakılır. Ayrımcılık yoktur. Hiç kimseyi ötekileştirme yoktur' 'Şu grubun, bu grubun, falancanın, filancanın camisi olmaz. Şu ırkın, şu meşrebin, şu mezhebin camisi olmaz. Cami, 'La ilahe illallah Muhammedün Rasulullah' diyen herkesin, gerçekten Allah'a gönülden bağlı olan herkesin, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun içine girdiği, cem olduğu, tevhid halini yaşadığı mekanlardır' 'Camilerdeki bir yanlış alışkanlıktan da vazgeçelim. Bizim çocukluğumuzdan beri böyledir. Camilere çocuklar geldiği zaman büyükler onları paylar, çıkışırdı. Bırakın çocuklar camilerde gürültü yapsınlar, ses çıkarsınlar. Çocuklar camilerde oyun oynasınlar. İsterlerse ders çalışsınlar'
Bakan Kurtulmuş, Zeytinburnu'nda yapımı tamamlanan İlçe Müftülüğü, Sultan Murat Camisi Meydanı, Bozkurt ve Süleyman Çetinsaya camilerinin açılış töreni ile yapımına başlanacak Konyalı, Kubbeli ve Yedikule Göğüs Hastanesi camilerinin temel atma törenine katıldı. Açılışta konuşan Kurtulmuş, bu hizmetlerin yapımında emeği geçenlere ve hayır sahiplerine teşekkür etti.
"Yeryüzünde Allah'ın mescitlerini, ancak Allah'a inananlar, ahiret gününe inananlar, namazlarını dosdoğru kılanlar, zekatlarını verenler ve Allah'tan başkasından korkmayanlar imar ederler." ayetini hatırlatan Kurtulmuş, "Cami imar etmek sadece bir bina yapmak, o binanın içerisinde insanların toplanıp namazlarını kılmasına vesile olmasının ötesinde bir anlam taşıyor. Asırlardır ecdadımız ve büyüklerimiz bir araya gelerek, hep camiler, medreseler inşa etmeye gayret ettiler. Çünkü, biliyorlardı ki içinde Allah'ın adının anıldığı, Allah'a secde edilen yerlerin inşa edilmesi, aslında kendimizin Allah'a olan bağlılığımızın bir şekilde işareti ve nişanesi olarak ortaya konuluyordu." diye konuştu.
- "Camilerde ayrımcılık, ötekileştirme yoktur"
Kurtulmuş, Maveraünnehir medeniyetinin bir parçası olarak büyüyen Sultan Alp Arslan ile bu topraklara gelen ve buradan Balkanlar, Avrupa, oradan da Afrika ve dünyanın dört bir tarafına uzanan medeniyet serüveninde, Allah'ın sözünü hakim kılma mücadelesinde üç temel kurumun öne çıktığına dikkati çekti.
Bunlardan birinin cami ve mescitler olduğunu belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mescitler, yerleşim yerlerinin, mahallelerin, köylerin, yerleşim birimlerinin merkezinde, hayatın merkezinde konumlanmış önemli bir kurumdur. Bir diğeri medrese, yani bugünkü ismiyle okullardır, mekteplerdir. Bir diğeri de Fergana Vadisi'nden itibaren İslam'ın ikinci büyük çıkışını mayalamış olan Anadolu erleri, alperenler olarak nitelendirdiğimiz, insan medeniyeti mensuplarının merkezi olan tekkelerdir. Bu üç kurum bugün Anadolu topraklarında nereye giderseniz gidin her yerde bugün bile canlıdır, varlığını korur. Bu üç kurumun, mektebin yani medresenin, caminin ve tekkenin korunması ve geliştirilmesi için ecdadımız fevkalade büyük önem vermiştir. Bu üç kurumun birçok ortak özellikleri var ama en temel özelliklerinden birisi ve belki en başlıcası üçünün de herkese açık olmasıdır. Cami de mektep de tekke de gelene de gidene de kapısı açık olan, gelenin içinde feyz aldığı, gidenin de nasibi kadar aldıktan sonra oradan gittiği kurumlardır. Bu kurumlarda ayrıcalık yoktur. Eline, diline ve beline sahip olan herkese 'Hoş geldin, sefa geldin.' nazarıyla bakılır. Ayrımcılık yoktur. Hiç kimseyi ötekileştirme yoktur."
Kurtulmuş, cuma namazının sağlıklı olabilmesi için camilerin kapısının herkese açık olması gerektiğini vurguladı. İstanbul'daki Fatih, Beyazıt, Süleymaniye, Sultanahmet gibi selatin camilerin kapılarında ağır muşambadan bir örtü olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, "Bu muşambadan kapı soğuk havalarda dışarıdaki soğuğu içeri almasın diye ama cami kapısı da kitli olup cumanın sıhhati ortadan kalkmasın diye yapılmıştır." ifadelerini kullandı.
- "Şu ırkın, şu meşrebin, şu mezhebin camisi olmaz"
Kurtulmuş, camilerin toplanma yerleri olduğuna da işaret ederek, şunları kaydetti:
"Şu grubun, bu grubun, falancanın, filancanın camisi olmaz. Şu ırkın, şu meşrebin, şu mezhebin camisi olmaz. Cami, 'La ilahe illallah Muhammedün Rasulullah' diyen herkesin, gerçekten Allah'a gönülden bağlı olan herkesin, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun içine girdiği, cem olduğu, tevhid halini yaşadığı mekanlardır. İşte bu mekanlar, bu aziz milletin asırlar boyunca birliğinin, beraberliğinin, nice düşmanların üzerinden akın akın geçmiş olduğu bu Anadolu ve Rumeli topraklarında tutunabilmesinin garantisidir. Bu topraklarda, bu geniş coğrafyada bu 3 kuruma sahip çıktığımız için ayakta durduk, yarın da ayakta duracağız. Allah'ın izniyle kıyamete kadar bir ve beraber olarak ayakta duracağız. Camileri toplumun toplanma merkezi olarak kabul edeceğiz. İnsanların iyi ve kötü günlerinde bir araya geldiği, sevinçlerini paylaştığı, kederlerini azalttığı mekanlar olarak göreceğiz. Camilerimizi genç evlatlarımızla yaşlı dedelerimizin, ninelerimizin buluştuğu tecrübelerini aktardığı mekanlar olarak göreceğiz. Camilerimizi sadece namaz kılınan yerler değil, aynı zamanda bilgiyle kuşanılan mekanlar haline çevireceğiz. Camilerimizi birer mektep, medrese, talim ve terbiye yuvası haline getireceğiz. Böyle olduğu takdirde önceki dönemlerde ve asırlarda olduğu gibi cami, cem olmanın mekanı, toplumsal bütünlüğün merkezi, millet olmanın abidevi mekanları haline döner."
Napolyon'a atfedilen, "Dünya tek bir devlet olsaydı, başşehri İstanbul olurdu." sözünü de aktaran Kurtulmuş, İstanbul'un dünyanın en güzel, en eski, nice medeniyetlere beşiklik etmiş bir şehir olduğunu söyledi.
- "Çocuklar camilerde gürültü yapsın, ses çıkarsın, oyun oynasın"
Asırlar boyunca İstanbul'da İslam medeniyetinin en güzel şaheserlerinin yapıldığına da dikkati çeken Kurtulmuş, "Bu şehirde güzel camilerimiz var. Çok güzel bir söz var, 'İstanbul Süleymaniye yapıldıktan sonra Türklerin, Müslümanların oldu.' Bu camilerimizle atalarımız, bu şehre mühürlerini vurdu. Bu şehrin, fethin hakkını camilerle sadece selatin camileriyle değil, çok zarif tekke ve mahalle mescitleriyle verdi." değerlendirmesini yaptı.
İstanbul'da yok olmuş camileri onararak, ortaya çıkardıklarını anlatan Kurtulmuş, sadece ibadet yapılsın diye değil, aynı zamanda "milletin mührü vurulsun diye" bu camileri inşa ettiklerini belirtti.
Camilerin gençlerin sesleriyle kaynaştığı mekanlar haline gelmesini de temenni eden Kurtulmuş, "Camilerdeki bir yanlış alışkanlıktan da vazgeçelim. Bizim çocukluğumuzdan beri böyledir, camilere çocuklar geldiği zaman büyükler onları paylar, çıkışırdı. Bırakın çocuklar camilerde gürültü yapsınlar, ses çıkarsınlar. Çocuklar camilerde oyun oynasınlar. İsterlerse ders çalışsınlar." ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, Bakan Kurtulmuş'a plaket ve hediye takdim etti.
Daha sonra Kurtulmuş, Aydın, Zeytinburnu İlçe Müftüsü Mustafa Açıkalın ve davetlilerin katılımıyla açılış kurdelesi kesildi.