Yetim Yeğeninin 23 Nisan Gösterisine Gitti, İşten Atıldı

Amirinin izin vermemesine rağmen resmi tatil olan 23 Nisan günü, yetim yeğeninin Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gösterisine giden işçi kovuldu. Mahkemenin haksız bulduğu işçiye müjdeli haber Yargıtay’dan geldi.

Çalıştığı fabrikada vardiya amirinin, "Yönetim kurulunun aldığı karar doğrultusunda 23 Nisan mesai yapılacak" dediği işçi, babası vefat eden yeğeninin 23 Nisan gösterisine gideceğinden dolayı mesaiye gelemeyeceğini söyledi.

Yetim yeğeninin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gösterisine giden işçi, ertesi günü işyerinde büyük bir şok yaşadı. 23 Nisan’daki mesaiye habersiz gelmemesi nedeniyle vardiya amiriyle tartışmaya girdiği iddiasıyla işçi kapı önüne konuldu. Yetim yeğenini çocuk bayramında sevindirmek isteyen işçi, yıllardır çalıştığı fabrikadan kovuldu. 7. İş Mahkemesi’ne işe iade davası açan mağdur işçi, mahkemede verdiği ifadesinde; vardiya amirinin resmi tatil olmasına rağmen mesai çağrısına çok önceden babaları olmayan yeğenlerinin okul gösterisine katılacağına dair söz verdiği gerekçesiyle uymadığını kaydetti.

24 Nisan günü mesaiye başladığında vardiya amirinin kendisine yönelik hakaret vari sözler sarf ettiğini anlatan davacı işçi, "Bana, ’Ben senin ızdırabın olacağım, seni burada barındırmayacağım’ dedikten sonra kolumdan itip küfrederek, işinin başına dön’ dedi.

Bu olaylar sonrasında iş sözleşmem geçerli neden olmadan davalı işveren tarafından feshedildi. Feshin geçersizliğine ve işe iademe karar verilmesini talep ediyorum." diye konuştu.

Mahkeme gösteriyi haklı mazeret görmedi

Mahkemede savunma yapan davalı işveren ise davacının 23 Nisan’daki mesaiye habersiz gelmemesi nedeniyle vardiya amiriyle tartışmaya girdiğini, fazla mesailer konusunda sürekli direnç gösterdiğini öne sürdü. Davacının iş disiplinin bozucu davranışlar sergilediğini, 23 Nisan’da çalışmaya açıkça önceden muvafakat verdiği halde mazeretsiz devamsızlık yaptığını, verdiği savunmada amirini, haber vermeye layık görmediğini açıkça beyan ettiğini kaydetti.

Davalı işveren, işçinin Toplu İş Sözleşmesi’nin 36. ve 29.maddelerine aykırı davrandığını, disiplin kurulunca iş akdinin sonlandırılmasına karar verildiğini davacının iş akdinin geçerli nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istedi. Tarafları dinleyen mahkeme, davacı işçinin fazla mesaiye ilişkin sözleşmesel yükümlülüğüne uymadığına hükmetti. Mahkeme, haklı bir mazereti olmaksızın davacının amirine mesai konusunda bilgi vermemesi, amirinin telefonlarına çıkmamasınında özen ve sadakat yükümlülüklerinin ihlali olduğuna karar verdi. Kararda, "Davacının birden fazla kusurlu davranışının olduğu, bu davranışları nedeniyle mazeret ortaya koymak, özür dilemek yerine amirine karşı uygun olmayan bir üslup kullandığı ortadadır. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davrandığı ve davacının kusurlu olduğu,bu davranışlarının iş ilişkisini olumsuz etkilediği kabul edilmekle davacının iş akdinin feshinin geçerli nedenle feshedildiği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir." denildi. Mahkeme kararıyla sarsılan mağdur işçi, kararı temyiz etti.

Ölçülülük ilkesi ihlal edilmiştir

Dava dosyasını inceleyen Yargıtay, emsal nitelikte bir karara imza attı. Davacının, 23 Nisan’a mesaiye gelemeyeceğini önceden haber verdiğine dikkat çekilen Yargıtay kararında, şu ifadelere yer verildi: "Somut olayda davalı işveren vekilinin davacının önceden fazla çalışmaya muvafakat ettiğine ilişkin dosyaya bir belge ibraz etmemiştir. Davacının babaları olmayan yeğenlerinin okul gösterisine katılması nedeniyle işe gelmemesinin meşru bir neden olduğu, olayın oluş şekli itibariyle de davacının eyleminin feshi gerektirir haklı veya geçerli bir neden olarak kabul edilemez. Davacının bu eylemi nedeniyle daha hafif bir disiplin cezası verilebilecekken akdinin feshedilmesinin de ölçülülük ilkesini ihlal ettiği ve iş akdinin feshinin geçerli nedene dayanmadığı anlaşılmakla feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi isabetsiz olmuştur. Bu nedenle davacı temyizi yerindedir. Mahkemenin kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken Tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesine oybirliği ile kesin olarak karar verilmiştir."
Kaynak: İHA