AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Eker Açıklaması

'Türkiye'nin hiçbir komşu ülkenin toprağında gözü yok. Ne Suriye'nin, ne Irak'ın ne de başka hiç kimsenin. Ne DEAŞ'a karşı gerçekleştirilen Fırat Kalkanı Operasyonu'nda ne Zeytin Dalı Operasyonu'nda ne de Irak'taki Kandil'e ya da Sincar'a dönük operasyonlarda bu topraklara gidip yerleşme gibi bir düşüncemiz yok. Ne Kürt kardeşlerimiz, ne Arap kardeşlerimiz, ne Türkmen kardeşlerimiz bizim düşmanımız değildir, hepsi bizim özümüzdür' 'Türkiye kendi topraklarını korumak, ikincisi de bölgede istikrarı sağlamak için bulunuyor. Çünkü bölgenin istikrarı aynı zamanda bölgenin güvenliğidir. Bölgenin güvenliği ile istikrar ilişkilidir'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, "Türkiye'nin hiçbir komşu ülkenin toprağında gözü yok. Ne Suriye'nin, ne Irak'ın ne de başka hiç kimsenin. Ne DEAŞ'a karşı gerçekleştirilen Fırat Kalkanı Operasyonu'nda ne Zeytin Dalı Operasyonu'nda ne de Irak'taki Kandil'e ya da Sincar'a dönük operasyonlarda bu topraklara gidip yerleşme gibi bir düşüncemiz yok. Ne Kürt kardeşlerimiz, ne Arap kardeşlerimiz, ne Türkmen kardeşlerimiz bizim düşmanımız değildir, hepsi bizim özümüzdür." dedi.

Eker, İstanbul Aydın Üniversitesi'nde düzenlenen, "Türkiye ve Gönül Coğrafyamız" konulu panelde, coğrafyanın "kader" olduğunu belirtti. Coğrafyanın kişilerin kültür kodlarını, stratejisini ve dünyanın diğer coğrafyalarıyla olan ilişkilerini belirlediğini dile getiren Eker, coğrafyaların "temel belirleyici" olduğunu söyledi.

Son yüzyılda dünyanın iki savaşa tanık olduğunu belirten Eker, şöyle devam etti:

"İlkine birinci, diğerine İkinci Dünya Savaşı dediler. İkinci Dünya Savaşı biten savaştır. İkinci Dünya Savaşı'na neden 'bitti' diyoruz? İkinci Dünya Savaşı, Avrupa'nın kendi içinde olan bir mücadele ve bir yarıştı. Yani hangi ülke hangi güç Avrupa'da egemen olacak? Lider kim olacak? Bunun kavgasıydı. Bu savaş bitti, İkinci Dünya Savaşı. Nasıl ve hangi yöntemle bitti? Bir entegrasyon projesi ile bitti. Yani savaşan Avrupa ülkeleri bir araya geldiler. Bir daha savaşmamak için, bir daha kavga etmemek için entegre oldular. Önce Kömür ve Çelik Birliği kurdular, sonra ortak tarım politikası, sonra Avrupa Ekonomik Topluluğu, sonra Avrupa Birliği, sonra siyasi birlik. Sonuçta bugün merkezi Brüksel'de olan aslında bir tür bürokratik imparatorluk, yani Avrupa Bürokratik İmparatorluğu teşekkül etti. Bir entegrasyon projesi ile Avrupa Birliği düşüncesi ve projesiyle İkinci Dünya Savaşı bitti."

- "Birinci Dünya Savaşı devam ediyor"

İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesine rağmen önceki savaşın hala devam ettiğini anlatan Eker, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birinci Dünya Savaşı, bunu da yine batılılar çıkarttı. Aslında bu da bir tür paylaşım mücadelesiydi, fakat bunun hedefinde bizim üzerinde yaşadığımız coğrafya hedefti, Osmanlı hedefti. Yumuşak güç kurumlarıyla, diğer müesseseleriyle bir medeniyet tasavvuru bu coğrafya Birinci Dünya Savaşı'nın hedefindeydi. Bu savaş bitmedi maalesef. Komplikasyonları, tezahürleri ve sonuçlarıyla Birinci Dünya Savaşı devam ediyor. İşte Filistin'de olan biten, Irak'ta olan biten, Suriye'de olan biten ve bütün Arap Yarımadasında körfeze kadar bütün bu bölgelerde olan biten her şey bize bunu söylüyor. Kendileri bir ihtilafa düştüğünde, kendileri bir problem yaşadığında reçete olarak birleşmeyi yani entegrasyonu önerenler, bizim üzerinde yaşadığımız coğrafyada bir ihtilaf olduğunda fragmantasyonu yani bölünme ve parçalanmayı öneriyorlar. Her ihtilaf bir bölünmeyle mi sonuçlanmalı? Hayır, böyle bir şey yok. Ama hareket olarak 'anlaşamıyorsunuz, bölünün' diyorlar. İşin aslı bu, bugün olan biten bu."

- Terörle mücadele

Türkiye'de ve Orta Doğu'da faaliyet gösteren tüm terör örgütlerinin birbirleriyle bağlantılı olduğunu vurgulayan Eker, "Orta Doğu'da şu anda aktif olan, hatta Türkiye'de de yıkıcı tahribat yapan hain terör örgütü FETÖ dahil olmak üzere, bu örgütlerin hepsinin birbiriyle bağlantılı olduğuna ve hepsinin kablolarının aynı prizden elektrik aldığına inanıyorum. PKK da, PYD de, DEAŞ da, FETÖ de... Hepsinin gayesi, vekaleten Orta Doğu coğrafyasını, bizim üzerinde yaşadığımız coğrafyayı, hem gönül coğrafyamızı hem fiziki coğrafyamızı yeniden şekillendirme konusunda bunların aracı birer kurum olduğunu düşünüyorum. Buna dair aktarabileceğimiz, söyleyebileceğimiz onlarca delil vardır. Büyük fotoğrafı görmeden, ne olup bittiğini, resmin bütününü görmeden de bunun hakikatine ermek çok kolay değil." diye konuştu.

Eker, "Son 2 yıl içerisinde PKK ile etkin bir mücadele yapılabiliyorsa inanın 30 sene önce de yapılabiliyordu. Ama 30 sene önce yapılamadı, çünkü mekanizmalar farklıydı." ifadesini kullandı.

- "Türkiye'nin hiçbir komşu ülkenin toprağında gözü yok"

Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlarına da değinen Eker, operasyonların bölgede huzuru sağlamak adına gerçekleştirildiğine dikkati çekti.

Eker, şunları söyledi:

"Türkiye'nin hiçbir komşu ülkenin toprağında gözü yok. Ne Suriye'nin, ne Irak'ın ne de başka hiç kimsenin. Ne DEAŞ'a karşı gerçekleştirilen Fırat Kalkanı Operasyonu'nda ne Zeytin Dalı Operasyonu'nda ne de Irak'taki Kandil'e ya da Sincar'a dönük operasyonlarda bu topraklara gidip yerleşme gibi bir düşüncemiz yok. Ne Kürt kardeşlerimiz, ne Arap kardeşlerimiz, ne Türkmen kardeşlerimiz bizim düşmanımız değildir, hepsi bizim özümüzdür. Biz Kürt'üz, Türkmen'iz, Arab'ız, Türk'üz. Çünkü terör örgütlerinin orada yaptıkları Kürtlerin de Türklerin de Arapların da asla ve asla yararına değildir. Bir terör örgütünün, o terör örgütünün arkasındaki karanlık zihnin hangi uluslararası istihbarat örgütünün hizmetinde olduklarını az çok herkes tahminde bulunabilir. O karanlık örgütlerde pişirilen senaryoların hiçbirisi ne Kürtlerin, ne Türklerin, ne Arapların ne Türkmenlerin asla hayrına değildir."

"DEAŞ'a karşı Fırat Kalkanı Operasyonu yaptık ama ABD, PYD ve diğerleriyle birlikte onlar da Rakka'da DEAŞ'a karşı operasyon yaptı. Onların girdikleri ve operasyon yaptıkları bölgelerde taş üstünde taş kalmadı ama Fırat Kalkanı Operasyonu'nda ne masum sivillere, ne de o bölgede yaşayan günahsız insanlara karşı herhangi bir olumsuz hareket yapılmadı" diyen Eker, Zeytin Dalı Harekatı'nda da aynı hassasiyetin taşındığına işaret etti.

Eker, "Türkiye, kendi topraklarını korumak, ikincisi de bölgede istikrarı sağlamak için bulunuyor. Çünkü bölgenin istikrarı aynı zamanda bölgenin güvenliğidir. Bölgenin güvenliği ile istikrar ilişkilidir. Sonuç itibariyle bize coğrafya, dolayısıyla kader bize bu sorumluluğu yüklüyor. Ne bundan kaçabiliriz, ne kaçınabiliriz, bunu yönetmek ve bununla birlikte hepimiz yaşamak durumundayız." değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkiye kendi savunma sanayisini inşa etmek durumunda"

Türkiye'nin son yıllarda savunma sanayisinde ciddi ilerleme kaydettiğini aktaran Eker, şöyle konuştu:

"Türkiye kendi savunma sanayisini inşa etmek durumunda. Savunma sanayimizin ulaştığı yenilik düzeyi şu anda yüzde 60 civarında. Havada ve karada kullanılan kullanılan bütün mühimmat, silah vs. Hamd olsun bunların çok büyük bir kısmı artık yerli. Bu tabii uluslararası sistemi tedirgin ediyor. Niye? Çünkü silah ve savunma sanayisini kendiniz kurduğunuz zaman bağımlılığınız azalıyor. O zaman daha özgür ve daha bağımsız kararlar alıyorsunuz. O zaman 'bu bölgede ben de varım', 'benim bulunduğum bölgede operasyon yapacaksanız ben buna karşı çıkarım', 'bu bölgenin istikrarı benim istikrarımdır, bu bölgenin huzuru benim huzurumdur, bu bölgenin barışı benim barışımdır' diyebilirsiniz. O zaman zulme ve zalime 'bir dakika' diyebilirsiniz."

- "Türkiye çok eksenli bir dış politika takip ediyor"

Türkiye'nin dış politika stratejisinden bahseden Eker, şunları kaydetti:

"Kökleriyle bağı olmayanın gelecekle hiçbir bağı olamaz. Bizim köklerimiz kendi medeniyet tasavvurumuz, evrensel insani değerler bizim için önemli. Türkiye çok eksenli bir dış politika takip ediyor. Özellikle son 15 yıl içerisinde Türkiye'nin uyguladığı dış politika bunun üzerine bina ediliyor. Yani anlamı şu; Türkiye, Avrupa Birliği'ne tam üye olmak için mücadele veriyor. Neden? Çünkü, Avrupa kıtasında toprakları var. Avrupa ile ticareti ve ilişkileri var. Avrupa'nın bütün evrensel olumlu değerlerinin hepsi aynı zamanda bizim değerlerimizdir. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, çoğulculuk yani farklılıkların bir arada barış içerisinde yaşatılması gerçekte tamamen bizim değerimizdir. Türkiye, Avrupa Birliği'ne tam üye olur, AB'ye bu manada müzakere sürecini tamamlarsa Türkiye'nin kendi medeniyet değerleri Avrupa'ya çok şey katar. Çünkü tarihte hiçbir zaman çoğulculuğun barış içerisinde yüzlerce binlerce yıl yaşama pratiği dünyanın hiçbir yerinde olmuş değildir. Avrupa'nın buna ihtiyacı var."

Panelde selamlama konuşması yapan üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Aydın, Eker'e hediye takdim etti.

Kaynak: AA