Egemen Bağış, ' Türkiye, Üzerine Oyun Kurulan Değil, Oyun Kuran Ülke Konumunda'
Türkiye’nin son dönemde ekonomik ve siyasi gelişmeler karşısında nasıl bir konumda olması gerektiği Batı Platform u’nun bu ayki toplantısında ele alındı. Toplantı öncesi açıklamalarda bulunan Egemen Bağış, “ Türkiye üzerine oyun kurulan değil, oyun kuran ülke konumundadır” dedi.
Türkiye’nin, yakın ve çevre coğrafyasında yaşanan son gelişmeler karşısında takınması gereken tavır, İstanbul Aydın Üniversitesi bünyesinde yer alan ve başkanlığını AB Eski Bakanı Egemen Bağış’ın yürüttüğü Batı Araştırmaları Merkezi’nin düşünce kuruluşu Batı Platformu toplantısında ele alındı.
Sabah gazetesi köşe yazarı ve Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin’in ana konuşmacı olarak katıldığı “2071’e Doğru Küresel Ekonomi ve Politikada Yükselen Avrasya’da Türkiye’nin Yeni Konumu” temalı toplantıda ayrıca İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyeleri, bürokratlar, bilim insanları ve diplomasi dünyasının önemli isimleri yer aldı.
“Oyun kuran ülke konumundayız”
Egemen Bağış, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 26 Mart’ta, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile Bulgaristan’ın Varna kentinde yapacağı zirveye dikkat çekti. Bağış, Türkiye’nin, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olduğunu hatırlatarak, “Üzerinde oyun kurulan değil, oyunu kuran ülkeyiz” dedi.
Bu nedenle Türkiye ve AB’nin yeniden yakınlaşacağını belirten Bağış sözlerini şöyle sürdürdü; “Varna da yapılacak olan zirve, Türkiye’nin AB süreci açısından çok anlamlı. Çünkü ne Türkiye AB’den, ne de AB Türkiye’den ekonomik olarak ayrı düşünülemez. Ülkemizin dış ticaretinin yüzde 60’ı AB üyesi ülkelerledir. Ülkemize gelen yabancı yatırımın ise yüzde 85’i yine AB üyesi ülkelerdendir. AB ülkeleri için de Türkiye vazgeçilmez bir ülke konumundadır. Çünkü Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 70’i Türkiye’nin Güney, Kuzey ve Doğu sınırlarında. Dolayısıyla Avrupa’nın enerji kaynaklarına ulaşabilmesi için bizim iş birliğimize ihtiyacı var. Bunun yanı sıra Avrupa’nın bizim genç dinamik iş gücümüze de ihtiyacı var. Bugün Almanya, dünyanın önde gelen, Avrupa’nın ise ilk ekonomisidir. Ancak yaş ortalaması 50’yi buluyor. Türkiye’nin yaş ortalaması ise 32’dir. Bizim dinamizmimize onların da ihtiyacı var. Bunun dışında Türkiye güvenlikte ne kadar kritik bir ülke olduğunu Fırat Kalkanı ve Afrin’deki Zeytin Dalı Harekâtıyla ortaya koydu. Avrupa Türkiye’nin güvenlik açısından ne kadar elzem bir ülke olduğunun farkına varmak üzeredir.”
“Ekonomimiz hızla büyüyor”
Türkiye ekonomisinin, çok farklı bir noktaya doğru gittiğini ifade eden AB Eski Bakanı Egemen Bağış, felaket tellallarına rağmen, ABD’nin ve OECD’nin sürekli olarak büyüme tahminlerini arttırdığı bir ülke konumuna geldiğimizin altını çizdi.
Bağış, “Bir yandan terörle büyük mücadeleler verilirken bir yandan da ekonomimiz büyük bir hızla büyüyor. Dünyada, Türk şirketlerinin değeri gittikçe artıyor. Şu anda dünyanın en büyük yatırım projeleri bizim ülkemizden geçiyor. Üçüncü köprümüz hizmet veriyor, üçüncü havalimanımızın hizmet vermesine aylar kaldı. Bir yandan da Kanal İstanbul’un temel atma hazırlıkları sürüyor. Gerçekten çok önemli projeler gerçekleşiyor. Bundan sonra da yapılacak olan dev hastaneler, barajlar ile kendi potansiyelinin farkında olan bir ülke konumuna geldik. Bu toplantımızda Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde, ekonomik gücümüzün çok önemli olduğu bilinciyle, Batı ile ilişkilerimizde, Türkiye’nin ekonomik potansiyelinin nasıl bir etki oluşturacağını masaya yatırdık” dedi.
“Türkiye üç kıta arasında ekonomik ve ticari koridor durumunda“
“2071’e Doğru Küresel Ekonomi ve Politikada Yükselen Avrasya’da Türkiye’nin Yeni Konumu” başlıklı toplantıda konuşan Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyelerinden Ekonomist Yazar Prof. Dr. Kerem Alkin de önemli tespitlerde bulundu. Asya’nın yükselişini yakından takip ettiğini söyleyen Alkin, “Uluslararası kurumlarda ağırlığı artan ve bu kurumlarda en tepe yönetimleri talep eden Çin ve Hindistan’ı ve taleplerini yakından takip ediyoruz. Çevremizdeki coğrafyada, önemli projeler hayata geçiriliyor. ‘Kuşak Yol Projesi’ de bunlardan biridir. Üç kıta arasında, ekonomik ve ticari iş birliğine zemin oluşturan bütün koridorlar Türkiye’den geçiyor. Yükselen Asya ile Türkiye arasında önümüzdeki dönemde çok daha fazla iş birliği gerçekleşecektir” şeklinde konuştu.
“Yapılan 10 mega projenin 6’sı Türkiye’nin”
Japonya başta olmak üzere Asya’daki pek çok ekonominin, Türkiye’nin etrafındaki ve Avrasya coğrafyasındaki birçok projeyi ülkemizle birlikte yürütmek istediğini söyleyen Prof. Dr. Kerem Alkin, yakın zamanda Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile Japonya’ya bir ziyarette bulunduklarını da hatırlatarak, “Japon ve Türk müteahhitlerle bir ardaydık. Balkanlar, Orta Asya, Kafkasya, Afrika, Ortadoğu ve Körfez coğrafyalarında yapılacak projeler ile ilgili, iş birliği ve strateji üzerine bir protokol anlaşması yapıldı. Dolayısıyla, Türkiye 2008 küresel krizinden sonra dünyada yapılan 10 mega projenin 6’sına imza atmayı başaran ve bunu da kendi imkânlarıyla yapan bir ülkedir. Nitekim bu mega projeler, önümüzdeki dönemde Asya’dan Avrupa’ya yeni oluşacak ticaret koridorunda, bizlere büyük bir avantaj sağlayacak. Türkiye yaptığı projeler ile deniz, kara, demir ve hava yolları entegrasyonunda çok önemli roller üstlenecektir. Bu bakımdan Türkiye dünyanın en önemli lojistik üst olma özelliği de göstermiş olacaktır” dedi.
“Akademik birikimi ekonomide kullanmalıyız”
“Bütün üniversiteler birikimleriyle devleti beslemek zorundadırlar” diyen İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın da üniversitelerdeki akademik gücün ülkenin hizmetine sunulması gerektiğine vurgu yaptı. Aydın, “ Üniversitemiz bu anlamda, çalışmalarıyla hem devletimizi yönetenlere hem de kamuoyuna dünyada neler olup bittiğini; politik, ekonomik ve sosyal çalışmalarla katkı sağlamaya çalışıyor. Özellikle üniversitelerdeki yetişmiş insan gücüne daha çok önem vermemiz gerekiyor. Teknolojiyi, bilişimi ve akademik bilgileri ekonomide daha etkin kullanmamız gerekiyor. Çünkü bilgiden uzak bilgiyle yoğrulamamış bir ekonominin katma değeri de maalesef istediğimiz değerde olmuyor. Türkiye ekonomide iyi şeyler yapıyor. Fakat gelecekteki sıkıntıları da göz ardı etmeden buna göre geleceğimizi şekillendirmemiz gerekiyor” dedi.
Kaynak: İHA
Sabah gazetesi köşe yazarı ve Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin’in ana konuşmacı olarak katıldığı “2071’e Doğru Küresel Ekonomi ve Politikada Yükselen Avrasya’da Türkiye’nin Yeni Konumu” temalı toplantıda ayrıca İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyeleri, bürokratlar, bilim insanları ve diplomasi dünyasının önemli isimleri yer aldı.
“Oyun kuran ülke konumundayız”
Egemen Bağış, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 26 Mart’ta, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile Bulgaristan’ın Varna kentinde yapacağı zirveye dikkat çekti. Bağış, Türkiye’nin, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olduğunu hatırlatarak, “Üzerinde oyun kurulan değil, oyunu kuran ülkeyiz” dedi.
Bu nedenle Türkiye ve AB’nin yeniden yakınlaşacağını belirten Bağış sözlerini şöyle sürdürdü; “Varna da yapılacak olan zirve, Türkiye’nin AB süreci açısından çok anlamlı. Çünkü ne Türkiye AB’den, ne de AB Türkiye’den ekonomik olarak ayrı düşünülemez. Ülkemizin dış ticaretinin yüzde 60’ı AB üyesi ülkelerledir. Ülkemize gelen yabancı yatırımın ise yüzde 85’i yine AB üyesi ülkelerdendir. AB ülkeleri için de Türkiye vazgeçilmez bir ülke konumundadır. Çünkü Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 70’i Türkiye’nin Güney, Kuzey ve Doğu sınırlarında. Dolayısıyla Avrupa’nın enerji kaynaklarına ulaşabilmesi için bizim iş birliğimize ihtiyacı var. Bunun yanı sıra Avrupa’nın bizim genç dinamik iş gücümüze de ihtiyacı var. Bugün Almanya, dünyanın önde gelen, Avrupa’nın ise ilk ekonomisidir. Ancak yaş ortalaması 50’yi buluyor. Türkiye’nin yaş ortalaması ise 32’dir. Bizim dinamizmimize onların da ihtiyacı var. Bunun dışında Türkiye güvenlikte ne kadar kritik bir ülke olduğunu Fırat Kalkanı ve Afrin’deki Zeytin Dalı Harekâtıyla ortaya koydu. Avrupa Türkiye’nin güvenlik açısından ne kadar elzem bir ülke olduğunun farkına varmak üzeredir.”
“Ekonomimiz hızla büyüyor”
Türkiye ekonomisinin, çok farklı bir noktaya doğru gittiğini ifade eden AB Eski Bakanı Egemen Bağış, felaket tellallarına rağmen, ABD’nin ve OECD’nin sürekli olarak büyüme tahminlerini arttırdığı bir ülke konumuna geldiğimizin altını çizdi.
Bağış, “Bir yandan terörle büyük mücadeleler verilirken bir yandan da ekonomimiz büyük bir hızla büyüyor. Dünyada, Türk şirketlerinin değeri gittikçe artıyor. Şu anda dünyanın en büyük yatırım projeleri bizim ülkemizden geçiyor. Üçüncü köprümüz hizmet veriyor, üçüncü havalimanımızın hizmet vermesine aylar kaldı. Bir yandan da Kanal İstanbul’un temel atma hazırlıkları sürüyor. Gerçekten çok önemli projeler gerçekleşiyor. Bundan sonra da yapılacak olan dev hastaneler, barajlar ile kendi potansiyelinin farkında olan bir ülke konumuna geldik. Bu toplantımızda Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde, ekonomik gücümüzün çok önemli olduğu bilinciyle, Batı ile ilişkilerimizde, Türkiye’nin ekonomik potansiyelinin nasıl bir etki oluşturacağını masaya yatırdık” dedi.
“Türkiye üç kıta arasında ekonomik ve ticari koridor durumunda“
“2071’e Doğru Küresel Ekonomi ve Politikada Yükselen Avrasya’da Türkiye’nin Yeni Konumu” başlıklı toplantıda konuşan Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyelerinden Ekonomist Yazar Prof. Dr. Kerem Alkin de önemli tespitlerde bulundu. Asya’nın yükselişini yakından takip ettiğini söyleyen Alkin, “Uluslararası kurumlarda ağırlığı artan ve bu kurumlarda en tepe yönetimleri talep eden Çin ve Hindistan’ı ve taleplerini yakından takip ediyoruz. Çevremizdeki coğrafyada, önemli projeler hayata geçiriliyor. ‘Kuşak Yol Projesi’ de bunlardan biridir. Üç kıta arasında, ekonomik ve ticari iş birliğine zemin oluşturan bütün koridorlar Türkiye’den geçiyor. Yükselen Asya ile Türkiye arasında önümüzdeki dönemde çok daha fazla iş birliği gerçekleşecektir” şeklinde konuştu.
“Yapılan 10 mega projenin 6’sı Türkiye’nin”
Japonya başta olmak üzere Asya’daki pek çok ekonominin, Türkiye’nin etrafındaki ve Avrasya coğrafyasındaki birçok projeyi ülkemizle birlikte yürütmek istediğini söyleyen Prof. Dr. Kerem Alkin, yakın zamanda Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile Japonya’ya bir ziyarette bulunduklarını da hatırlatarak, “Japon ve Türk müteahhitlerle bir ardaydık. Balkanlar, Orta Asya, Kafkasya, Afrika, Ortadoğu ve Körfez coğrafyalarında yapılacak projeler ile ilgili, iş birliği ve strateji üzerine bir protokol anlaşması yapıldı. Dolayısıyla, Türkiye 2008 küresel krizinden sonra dünyada yapılan 10 mega projenin 6’sına imza atmayı başaran ve bunu da kendi imkânlarıyla yapan bir ülkedir. Nitekim bu mega projeler, önümüzdeki dönemde Asya’dan Avrupa’ya yeni oluşacak ticaret koridorunda, bizlere büyük bir avantaj sağlayacak. Türkiye yaptığı projeler ile deniz, kara, demir ve hava yolları entegrasyonunda çok önemli roller üstlenecektir. Bu bakımdan Türkiye dünyanın en önemli lojistik üst olma özelliği de göstermiş olacaktır” dedi.
“Akademik birikimi ekonomide kullanmalıyız”
“Bütün üniversiteler birikimleriyle devleti beslemek zorundadırlar” diyen İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın da üniversitelerdeki akademik gücün ülkenin hizmetine sunulması gerektiğine vurgu yaptı. Aydın, “ Üniversitemiz bu anlamda, çalışmalarıyla hem devletimizi yönetenlere hem de kamuoyuna dünyada neler olup bittiğini; politik, ekonomik ve sosyal çalışmalarla katkı sağlamaya çalışıyor. Özellikle üniversitelerdeki yetişmiş insan gücüne daha çok önem vermemiz gerekiyor. Teknolojiyi, bilişimi ve akademik bilgileri ekonomide daha etkin kullanmamız gerekiyor. Çünkü bilgiden uzak bilgiyle yoğrulamamış bir ekonominin katma değeri de maalesef istediğimiz değerde olmuyor. Türkiye ekonomide iyi şeyler yapıyor. Fakat gelecekteki sıkıntıları da göz ardı etmeden buna göre geleceğimizi şekillendirmemiz gerekiyor” dedi.