Aşırı Hoşgörülü Yetiştirilen Çocuklar Benmerkezci Oluyor
Zi&On Psikiyatri Akademisinden Yrd.Doç.Dr.Onur Okan Demirci, “Aşırı hoşgörülü yetiştirilen çocuklar benmerkezci oluyorlar” dedi.
İnsanlık var olduğundan beri toplum ataerkil ve anaerkil aile olmak üzere iki gruba ayrıldığını ifade eden Yrd.Doç.Dr.Onur Okan Demirci, “Ataerkil ailede otorite babaya, Anaerkil bir ailede ise anneye aittir. Ülkemizde bu zamana kadar gözle görülür bir ataerkil aile tipi mevcuttu, fakat artık yeni bir aile tipi daha eklendi. “Çocukerkil” aileler Çocuk merkezli bu tip aileler, çocukların isteklerine kolayca boyun eğerler, kural koymazlar ve fazlaca bir özgürlük tanırlar. Çocuk kendisine zarar gelebilecek bir durumda bile etkili denetimden uzaktır. Anne ve babalar çocuklarına sadece büyük bir sorun olduğunda sert bir tutum sergilerler veya nedenini açıklayamadıkları bir ceza verirler. Aşırı hoşgörülü tutum sergileyen anne babalar, çocukları bir yerde gürültü yapsa bile çocukluğuna verip uyarıda bulunmazlar. Aşırı hoşgörülü tutum ile yetiştirilen çocuklar bir süre sonra anne babasını denetim altına alır ve onları tehdit ederler. Dedikleri olmayınca da tehditlerini uygularlar. Bu çocuklar benmerkezcidirler. Eleştiriye açık olmadıkları için kendilerini geliştiremezler. Sosyal iletişimlerinde gecikmeler yaşanabilir. Kuralsızlığa alışan çocuklar, okuldaki kurallarla karşılaşınca okula ve arkadaş çevresine uyum sağlamakta zorluk çekebilirler. Her istediğini elde ettikleri için belli bir süre sonra doyumsuzluk yaşamaya başlarlar” diye konuştu.
“Çocuğunuza yapacağı hatalı davranışları öğrenme fırsatı tanıyın” diyen Yrd.Doç.Dr.Onur Okan Demirci açıklamasını şöyle sürdürdü; “Çocuk, ağlamasın, üşümesin, terlemesin, hasta olmasın, yorulup incinmesin diye büyük bir çaba gösterilir. Her şey çocuk adına yapılır. Anne babaların çocuklar için geliştirdikleri aşırı kaygı, çocuklarını aşırı korumaya yönlendirir. Çocuğa evde seçim hakkı verilmez. Anne-baba fazla kontrollüdür. Kazandırmak istedikleri davranışları duygu sömürüsü ve aşırı şefkat yöntemini kullanarak geliştirirler. Çünkü çocuğu mutlu edememe endişeleri vardır. Ne çocukerkil aile modeli ne de aşırı korumacılık iyi bir çocuk eğitim modeli değildir. Çocuğunu merkeze alan ailelerin tam zıddı olan başka bir aile tipi var ki, iyilik yaptığını zannederken kötülüğünün farkında bile olmayan koruyucu ailelerdir.
İyi bir karakter için önce yaptıklarımızla örnek olmalı, sonra yaşına uygun işlerin tecrübe edilmesine fırsat verilmelidir. Çocuğun yapacağı hataları öğrenme fırsatı olarak görmeli, en önemlisi onu olduğu gibi kabul etmeli ve gelişimine uzlaşarak birlikte destek verilmelidir.”
İleri Yaş Ebeveynler ve Tek Çocuklu Aileler de Daha Sık Görülüyor
Yrd.Doç.Dr.Onur Okan Demirci, Anne-baba yaşının ileri olduğu aileler, tek çocuklu aileler, tek ebeveynli aileler, çocuğun evlatlık olduğu ya da çok geç doğduğu aileler, çocuğunun geçmişinde ciddi sağlık sorunu bulunanlar, travma öyküsü olan aileler veya anne ya da babanın bağımlı kişilik yapısına sahip olduğu aileler “çocukerkilliğe” yatkın olan aileler olduğunu dile getirerek, şunları söyledi;
“Çocuğunuza Nasıl Sınır Koymalısınız; Ailede belli sınırlar ve kurallar olmalıdır. Bu kuralara anne-baba da uymalıdır. Ancak kurallar keyfi olmamalıdır. Çocuğa kaldırabileceği küçük sorumluluklar verilmeli, hallettiğinde memnuniyetimizi iletmeliyiz. Ailede eşler arasında saygı ve sevgi olmalı, Cinsiyet, yaş ve karakter ayrımı yapılmamalı, Sonradan olan çocuklara ayrıcalıklı davranmamalı, Aileler hayır demesini bilmeli. (Çocuğumuza karşı kendimizi suçlu hissettiğimizde, acelemiz olduğunda veya çok baskı ile büyüttüğümüzü düşündüğümüzde her isteklerini kabul etmeye yatkın oluruz.) Çocuğu bazen engelleme, anlık sevinç ve hazlardan (oyun isteği gibi) vazgeçebilmeyi, vazgeçmek gerektiğini ona öğretmeliyiz. Bu da çocuğun psikolojik ve duygusal gelişiminde önemli bir deneyimdir. İyi bir karakter için önce yaptıklarımızla örnek olmalı, sonra yaşına uygun işlerin tecrübe edilmesine fırsat verilmelidir. Çocuğun yapacağı hataları öğrenme fırsatı olarak görmeli, en önemlisi onu olduğu gibi kabul etmeli, gelişimine uzlaşarak birlikte destek verilmelidir.”
Kaynak: İHA
“Çocuğunuza yapacağı hatalı davranışları öğrenme fırsatı tanıyın” diyen Yrd.Doç.Dr.Onur Okan Demirci açıklamasını şöyle sürdürdü; “Çocuk, ağlamasın, üşümesin, terlemesin, hasta olmasın, yorulup incinmesin diye büyük bir çaba gösterilir. Her şey çocuk adına yapılır. Anne babaların çocuklar için geliştirdikleri aşırı kaygı, çocuklarını aşırı korumaya yönlendirir. Çocuğa evde seçim hakkı verilmez. Anne-baba fazla kontrollüdür. Kazandırmak istedikleri davranışları duygu sömürüsü ve aşırı şefkat yöntemini kullanarak geliştirirler. Çünkü çocuğu mutlu edememe endişeleri vardır. Ne çocukerkil aile modeli ne de aşırı korumacılık iyi bir çocuk eğitim modeli değildir. Çocuğunu merkeze alan ailelerin tam zıddı olan başka bir aile tipi var ki, iyilik yaptığını zannederken kötülüğünün farkında bile olmayan koruyucu ailelerdir.
İyi bir karakter için önce yaptıklarımızla örnek olmalı, sonra yaşına uygun işlerin tecrübe edilmesine fırsat verilmelidir. Çocuğun yapacağı hataları öğrenme fırsatı olarak görmeli, en önemlisi onu olduğu gibi kabul etmeli ve gelişimine uzlaşarak birlikte destek verilmelidir.”
İleri Yaş Ebeveynler ve Tek Çocuklu Aileler de Daha Sık Görülüyor
Yrd.Doç.Dr.Onur Okan Demirci, Anne-baba yaşının ileri olduğu aileler, tek çocuklu aileler, tek ebeveynli aileler, çocuğun evlatlık olduğu ya da çok geç doğduğu aileler, çocuğunun geçmişinde ciddi sağlık sorunu bulunanlar, travma öyküsü olan aileler veya anne ya da babanın bağımlı kişilik yapısına sahip olduğu aileler “çocukerkilliğe” yatkın olan aileler olduğunu dile getirerek, şunları söyledi;
“Çocuğunuza Nasıl Sınır Koymalısınız; Ailede belli sınırlar ve kurallar olmalıdır. Bu kuralara anne-baba da uymalıdır. Ancak kurallar keyfi olmamalıdır. Çocuğa kaldırabileceği küçük sorumluluklar verilmeli, hallettiğinde memnuniyetimizi iletmeliyiz. Ailede eşler arasında saygı ve sevgi olmalı, Cinsiyet, yaş ve karakter ayrımı yapılmamalı, Sonradan olan çocuklara ayrıcalıklı davranmamalı, Aileler hayır demesini bilmeli. (Çocuğumuza karşı kendimizi suçlu hissettiğimizde, acelemiz olduğunda veya çok baskı ile büyüttüğümüzü düşündüğümüzde her isteklerini kabul etmeye yatkın oluruz.) Çocuğu bazen engelleme, anlık sevinç ve hazlardan (oyun isteği gibi) vazgeçebilmeyi, vazgeçmek gerektiğini ona öğretmeliyiz. Bu da çocuğun psikolojik ve duygusal gelişiminde önemli bir deneyimdir. İyi bir karakter için önce yaptıklarımızla örnek olmalı, sonra yaşına uygun işlerin tecrübe edilmesine fırsat verilmelidir. Çocuğun yapacağı hataları öğrenme fırsatı olarak görmeli, en önemlisi onu olduğu gibi kabul etmeli, gelişimine uzlaşarak birlikte destek verilmelidir.”