21. YILINDA 28 ŞUBAT MAĞDURLARI - 'Dava Ve İşkencelerin Ana Sebebi Erdoğan'ın Siyasetten Çekilmesiyle İlgiliydi'

AK Parti İstanbul Milletvekili Karaca: '(Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın) Siyaseten de ortadan çekilmesi gerekiyordu. 28 Şubat'ta gördüğümüz gerek işkencelerin gerekse o günkü açılan davaların ana sebebi bu' 'İstanbul'da Organize Şube'ye düşen kim olursa olsun mutlaka işkenceden geçiyordu. O günün şartlarında herkes işkence olduğunu bilmesine rağmen, ne yazık ki bu insanları yargılama şansı olmadı' '(TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonunda konuşan Adil Serdar Saçan) Çok pişkindi. İnsanların gözünün içine baka baka yalan söyleyecek kadar da pişkin. İşkence yapmadığını komisyon üyelerinin huzurunda tekrar etti. Neticede işkence yaptığını o da biliyor, ben de biliyorum'

28 Şubat dönemi mağdurlarından AK Parti İstanbul Milletvekili Harun Karaca, "(Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın) Siyaseten de ortadan çekilmesi gerekiyordu. 28 Şubat'ta gördüğümüz gerek işkencelerin gerekse o günkü açılan davaların ana sebebi bu." diye konuştu.

AA muhabirine konuşan AK Parti İstanbul Milletvekili Karaca, vesayet rejiminin çeşitli zamanlarda ortaya çıktığına işaret ederek, 28 Şubat benzeri dönemlerle bir daha karşılaşılmaması temennisinde bulundu.

28 Şubat sürecinde ilk olarak seçilmiş hükümetin hedef alındığını, ardından seçilmiş belediye başkanlarına sıra geldiğini kaydeden Karaca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın o zaman başarılı bir belediye başkanı olduğunu söyledi.

Karaca, 1999'a kadar İstanbul'un çözülmez denen bir çok probleminin çözüldüğünü anımsatarak, bu nedenle Erdoğan'ın kamuoyunun büyük desteğini aldığını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir şiir okuduğu için ceza aldığını ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından düşürüldüğünü belirten Karaca, "Siyaseten de ortadan çekilmesi gerekiyordu. 28 Şubat'ta gördüğümüz gerek işkencelerin gerekse o günkü açılan davaların ana sebebi bu. Sayın Cumhurbaşkanımızın siyaset sahnesinden çekilmesiyle ilgili." dedi.

- "İşkenceyi yapanların yüzleri kara çıktı"

Karaca, 28 Şubat'tan sonra açılan davalarda birinci suçlunun Erdoğan, onun arkasında da kendileri gibi Belediye çalışanları olduğunu dile getirerek şöyle devam etti:

"Biz içeriye alındığımız zaman, 14-18 kişi alındık. Birbirini tanımayan, niye alındığını bilmeyen insanlar vardı. Neticede işkenceyle bir suçu kabul etmemiz isteniyordu. Oradan Tayyip Bey'in suçlanması... Suçlandıktan sonra da zaten cezaevindeydi, ikinci bir suçtan dolayı da siyasete dönme şansı ortadan kalkacaktı. Sonuç olarak dosyalarda 150 civarında sanık vardı. Bir buçuk sene içinde hepsi beraat etti. Yargıtayda da onandı. Hedef, benim veya diğer arkadaşların ceza alma meselesi değildi. Biz bir hiçiz. Ama ithamlar çok ağır. Basın, manşet manşet bizi yazıyor. Rahmetli Menderes'e atılan suçlar neyse aynı manşetler, Tayyip Bey ve bizim için atılıyordu. Ama hamdolsun, aradan bir buçuk sene geçmeden, o işkenceyi yapanların yüzleri kara çıktı. İstanbul'da Organize Şube'ye düşen kim olursa olsun mutlaka işkenceden geçiyordu. Bizimle ilgili değildi sadece. O günün şartlarında herkes işkence olduğunu bilmesine rağmen, ne yazık ki bu insanları yargılama şansı olmadı."

- "Bir insana yapılamayacak derecedeki işkencelerin tamamını yaptılar"

Karaca, o dönem gördükleri işkencelere ilişkin, "Bir insana yapılamayacak derecedeki işkencelerin tamamını yaptılar." dedi. İşkencenin derecesini anlatmanın çok zor olduğunu ifade eden Karaca, "En basiti söyleyeyim, elektriği profesyonelce veriyorlar. Ceza alan kimse olmadığı için bugün başımız dik, alnımız açık bir şekilde geziyoruz." şeklinde konuştu.

AK Parti hükümeti geldikten sonra işkenceyle büyük mücadele verdiğini kaydeden Karaca, bugün Türkiye'de işkencenin konuşulmadığına dikkati çekti.

- "İnsanların gözünün içine baka baka yalan söyleyecek kadar pişkin"

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na 28 Şubat sürecinde İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Müdürü olan Adil Serdar Saçan'ın geleceğini duyduğu zaman toplantıya gittiğini anlatan Karaca şunları kaydetti:

"Çok pişkindi. İnsanların gözünün içine baka baka yalan söyleyecek kadar da pişkin. İşkence yapmadığını komisyon üyelerinin huzurunda tekrar etti. Komisyon üyesi arkadaşlar da kendisine, muhtelif sorular sordu. Sonra ben kendisine 'Benim gözümün içine bakarak, işkence yapmadığınızı söyleyebilir misiniz?' dedim. Lafı çeviriyor. Neticede işkence yaptığını, o da biliyor ben de biliyorum. Tabii yüz olmayınca kızarması biraz zor oluyor. Ama Rabbimin de bir hesabı var. Bize işkence yapanlar, bu dünyada cezasını görmese bile öbür dünyada mutlaka görecektir."

Karaca, FETÖ'nün 2011 seçimlerinden itibaren gerçek yüzünü hissettirmeye başladığını belirterek, "28 Şubat postmodern darbesinin amacı meşru hükümeti yıkmaktı, 17-25 Aralık'ta da şantajlarla kumpaslarla meşru hükümeti yıkmaya teşebbüs ettiler." dedi.

15 Temmuz darbe girişiminde, herkesin FETÖ'nün iç yüzünü gördüğünü dile getiren Karaca, "Ondan sonra herkes inandı ki FETÖ, Türkiye için büyük bir tehlike. Bu tehlikenin sadece ayağı Türkiye'de değil. Amerika, FETÖ'yü destekliyor, kullanıyor. Bir gün paçavra gibi atacaklar." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA