21. YILINDA 28 ŞUBAT MAĞDURLARI - 'Üvey Evlat Muamelesi Gördük'
Eski Konya Sanayi Odası Başkanı, iş adamı Ahmet Şekeroğlu, 28 Şubat postmodern darbe sürecinde yaşadıkları baskı ve engellemeleri anlattı Şekeroğlu: 'O tarihte yatırım yapamadık. Teşvikte ve diğer işlemlerde bir sürü sorun çıkarıyorlardı. O süreçte devletle işiniz varsa ve siyah gruptaysanız işleriniz aksayacaktır. Üvey evlat muamelesi gördük. Bunu bizim gibi birçok iş adamı yaşadı' 'MÜSİAD kurucularından olmamız nedeniyle daha önce dışlandığımızı hissediyorduk ama bu açık edilmiyordu. 28 Şubat'ta net bir çizgiyle ayrıma tabi tutulduk. Yeşil sermaye olarak adlandırıldık. Her alanda, iş dünyasında ayrımcılığa uğradık'
ABDULLAH DOĞAN - Konya'da plastik gıda ambalajı üretimi yapan iş adamı Ahmet Şekeroğlu, 28 Şubat post-modern darbe sürecinde yaşadıkları baskı ve engellemelere ilişkin tepkisini, "Üvey evlat muamelesi gördük" sözleri ile dile getirdi.
Konya Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyetine devam eden Şekeroğlu Kimya ve Plastik A.Ş'nin sahibi Ahmet Şekeroğlu, Türkiye'nin yakın siyasi tarihinin en önemli olayları arasında gösterilen 28 Şubat 1997'de yaşanan post-modern darbeyi unutamıyor.
Şekeroğlu, işletmenin, kurulduğu 1959'dan bu yana üretim ve başarısıyla kentin köklü şirketlerinden biri haline geldiğini vurgulayarak, plastik gıda ambalajı sektöründe Türkiye'nin önde gelen firmaları arasında yer alan Şekeroğlu AŞ'nin, üretiminin yüzde 40'ını 22 ülkeye ihraç ederek ülke ekonomisine katkı sağladığını bildirdi.
Refah-Yol hükümetinin askeri darbe ile görevden çekilmek zorunda bırakıldığı sürecin, iş dünyasında derin etkiler bıraktığını ifade eden Şekeroğlu, AA muhabirine, o süreçte yaşadığı zorlukları anlattı.
- "Bazı firmalar bizimle ticaret yapmamaya başladı"
MÜSİAD Konya Şubesinin kurucuları arasında yer alan, Konya Sanayi Odası Başkanlığı ve TOBB Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulunan Şekeroğlu, 28 Şubat'ın, siyaset ve sosyal hayatın yanı sıra iş dünyasını da doğrudan etkilediğini belirterek, şöyle konuştu:
"MÜSİAD kurucularından olmamız nedeniyle daha önce dışlandığımızı hissediyorduk ama bu açık edilmiyordu. 28 Şubat'ta net bir çizgiyle ayrıma tabi tutulduk. 'Yeşil sermaye' olarak adlandırıldık. Her alanda iş dünyasında ayrımcılığa uğradık. O sürece gelinceye kadar dini hassasiyeti yüksek olan iş adamlarına karşı ayrımcılık vardı. Satışlarımızda da bazı firmalar bizimle ticaret yapmamaya başladı. 28 Şubat'ı destekleyen ekonomi çevreleri de taraflarını belli etmek adına bizimle irtibatı kesti. O tarihte yatırım yapamadık. Teşvikte ve diğer işlemlerde bir sürü sorun çıkarıyorlardı. O süreçte devletle işiniz varsa ve siyah gruptaysanız işleriniz aksayacaktır. Üvey evlat muamelesi gördük. Bunu bizim gibi birçok iş adamı yaşadı."
- Çevik Bir ile tartıştı
28 Şubat sürecinde Konya'da savunma sanayisine yönelik bir toplantı yapıldığını anımsatan Şekeroğlu, Konya Sanayi Odasındaki görevi gereği iş adamlarını organize ederek buraya katıldıklarını ifade etti.
Şekeroğlu, savunma sanayisine katkı sunmak üzere heyecanla çalışma yürüttüklerini aktararak, şunları kaydetti:
"O zamanlar TSK, bir su deposunu ABD'den alıyordu. Bizim bir ustamız rahatlıkla yapabilir. Bunları gördüğümüz için heyecanla 'savunma sanayisine nasıl katkı sunabiliriz' diye düşünüyorduk. O tarihte Konya'ya karşı bir tutum vardı. Konya'da yapılması planlanan savunma sanayisi toplantısı, tehlikeli ve riskli bir şehir olarak görüldüğü için sosyal demokrat oyları yüksek olan bir ilçesinde yapıldı. Halbuki orada sanayi yoktu. O ilçenin sosyal demokratları bile kendilerine destek vermezdi. Bunu da sonradan gördüler. Sanayicileri oraya götürdük. Toplantıda adeta kendileri çaldı, kendileri oynadı. Bizi konuşturmadılar. Orada kalktım söz aldım, Çevik Bir'e, 'İlçemizi ayırt etmiyoruz ama bu toplantı neden burada yapıldı' diye sordum. 'Konya sanayisi ihtiyacın yüzde 60'ını yapar' dedim. Çevik Bir, 'Ben sizin sorunuzdan yanlı ve siyasi bir sonuç çıkartıyorum' diyerek cevap vermedi."
Kaynak: AA
Konya Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyetine devam eden Şekeroğlu Kimya ve Plastik A.Ş'nin sahibi Ahmet Şekeroğlu, Türkiye'nin yakın siyasi tarihinin en önemli olayları arasında gösterilen 28 Şubat 1997'de yaşanan post-modern darbeyi unutamıyor.
Şekeroğlu, işletmenin, kurulduğu 1959'dan bu yana üretim ve başarısıyla kentin köklü şirketlerinden biri haline geldiğini vurgulayarak, plastik gıda ambalajı sektöründe Türkiye'nin önde gelen firmaları arasında yer alan Şekeroğlu AŞ'nin, üretiminin yüzde 40'ını 22 ülkeye ihraç ederek ülke ekonomisine katkı sağladığını bildirdi.
Refah-Yol hükümetinin askeri darbe ile görevden çekilmek zorunda bırakıldığı sürecin, iş dünyasında derin etkiler bıraktığını ifade eden Şekeroğlu, AA muhabirine, o süreçte yaşadığı zorlukları anlattı.
- "Bazı firmalar bizimle ticaret yapmamaya başladı"
MÜSİAD Konya Şubesinin kurucuları arasında yer alan, Konya Sanayi Odası Başkanlığı ve TOBB Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulunan Şekeroğlu, 28 Şubat'ın, siyaset ve sosyal hayatın yanı sıra iş dünyasını da doğrudan etkilediğini belirterek, şöyle konuştu:
"MÜSİAD kurucularından olmamız nedeniyle daha önce dışlandığımızı hissediyorduk ama bu açık edilmiyordu. 28 Şubat'ta net bir çizgiyle ayrıma tabi tutulduk. 'Yeşil sermaye' olarak adlandırıldık. Her alanda iş dünyasında ayrımcılığa uğradık. O sürece gelinceye kadar dini hassasiyeti yüksek olan iş adamlarına karşı ayrımcılık vardı. Satışlarımızda da bazı firmalar bizimle ticaret yapmamaya başladı. 28 Şubat'ı destekleyen ekonomi çevreleri de taraflarını belli etmek adına bizimle irtibatı kesti. O tarihte yatırım yapamadık. Teşvikte ve diğer işlemlerde bir sürü sorun çıkarıyorlardı. O süreçte devletle işiniz varsa ve siyah gruptaysanız işleriniz aksayacaktır. Üvey evlat muamelesi gördük. Bunu bizim gibi birçok iş adamı yaşadı."
- Çevik Bir ile tartıştı
28 Şubat sürecinde Konya'da savunma sanayisine yönelik bir toplantı yapıldığını anımsatan Şekeroğlu, Konya Sanayi Odasındaki görevi gereği iş adamlarını organize ederek buraya katıldıklarını ifade etti.
Şekeroğlu, savunma sanayisine katkı sunmak üzere heyecanla çalışma yürüttüklerini aktararak, şunları kaydetti:
"O zamanlar TSK, bir su deposunu ABD'den alıyordu. Bizim bir ustamız rahatlıkla yapabilir. Bunları gördüğümüz için heyecanla 'savunma sanayisine nasıl katkı sunabiliriz' diye düşünüyorduk. O tarihte Konya'ya karşı bir tutum vardı. Konya'da yapılması planlanan savunma sanayisi toplantısı, tehlikeli ve riskli bir şehir olarak görüldüğü için sosyal demokrat oyları yüksek olan bir ilçesinde yapıldı. Halbuki orada sanayi yoktu. O ilçenin sosyal demokratları bile kendilerine destek vermezdi. Bunu da sonradan gördüler. Sanayicileri oraya götürdük. Toplantıda adeta kendileri çaldı, kendileri oynadı. Bizi konuşturmadılar. Orada kalktım söz aldım, Çevik Bir'e, 'İlçemizi ayırt etmiyoruz ama bu toplantı neden burada yapıldı' diye sordum. 'Konya sanayisi ihtiyacın yüzde 60'ını yapar' dedim. Çevik Bir, 'Ben sizin sorunuzdan yanlı ve siyasi bir sonuç çıkartıyorum' diyerek cevap vermedi."