21. YILINDA 28 ŞUBAT MAĞDURLARI - 'Almanya'da Yabancıydık Memleketimizde De Yabancı Olduk'
Çocuklarının Türk kültürüyle daha ahlaklı büyümesi için Almanya'dan Türkiye'ye kesin dönüş yapan Akkuş ailesinin 4 kızı, başörtüsü nedeniyle 28 Şubat sürecinde yaşadıkları günleri hafızalarından silemiyor Büyük bir umutla geldikleri vatan topraklarında başörtülü oldukları için 'öteki' muamelesi gören, yabancılaştırılan Akkuş ailesinin kızları, her türlü zorluğa göğüs gererek haklı mücadelelerinden bir an olsun vazgeçmedi Üniversiteyi bitirdikten doktor olarak atandığı sağlık ocağında başörtülü olduğu gerekçesiyle çeşitli baskılara maruz kalan kardeşlerden Zübeyda Akkuş Erdoğan, 28 Şubat sürecinde istifa ettirildiği kuruma 19 yıl sonra başkan yardımcısı oldu Anne Yüksel Akkuş: 'Almanya'da yabancıydık, geldik memleketimizde de yabancı olduk' Zübeyda Akkuş Erdoğan: 'Kendi ülkenizde dininizi daha rahat yaşayacağınızı düşünüyorsunuz. Anne ve babam da bu düşünceyle Türkiye'ye kesin dönüş yapmışlar ama maalesef öyle bir muameleyle karşılaştık ki sanki bizler bu ülkenin düşmanlarıyız' Fatma Akkuş Yetkin: 'İnsanın memleketinde yabancı olarak yaşaması çok kötü bir duygu' Esra Akkuş: '1998 yılında girdiğim okulu 10 yılda bitirdim. Bu gecikme bütün hayatıma mal oldu' Vahide Akkuş: 'İkna odalarında başımızı açmaya çalışıyorlardı'
Almanya'nın Darmstadt kentinde elektrik mühendisi olarak çalışan Fahri Akkuş, 1970 yılında eşi Yüksel ile evlenerek yaşamını bu ülkede sürdürmeye başladı. Evliliklerinden 4 kız çocukları dünyaya gelen Akkuş çifti, evlatlarının Türk kültürüyle büyümesi için 1984'te Türkiye'ye kesin dönüş kararı aldı.
Türkiye'de okula başlayan Akkuş çiftinin kızları Fatma, Zübeyda, Esra ve Vahide özellikle üniversite öğrenimleri sırasında başörtüleri nedeniyle büyük sıkıntılar yaşadı.
Çoğu kez "Başınızı açacaksınız", "Böyle okula gelemezsiniz" gibi muamelelerle karşılaşan kız kardeşler, defalarca ikna odalarına alındı ancak haklı mücadelelerinden bir an olsun vazgeçmedi.
Yaşadıkları kötü günleri daha dün gibi hatırlayan kız kardeşler, en çok kendi vatanlarında yabancı muamelesi görmelerini unutamıyor.
- "Bilmedik böyle zulme uğrayacağımızı"
Anne Yüksel Akkuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 28 Şubat sürecinde aile olarak büyük mağduriyetler yaşadıklarını bildirdi.
Çocuklarının Türk kültürüyle daha ahlaklı büyümesi için Türkiye'ye kesin dönüş yaptıklarını anlatan Akkuş, kızlarının başörtüleri nedeniyle yaşadığı o kötü günleri unutamadıklarını ifade etti.
"Bilmedik böyle zulme uğrayacağımızı" diyen Anne Akkuş, şöyle devam etti:
"Çocuklarımın sıkıntıları lise döneminde başladı. Üniversiteye başlayınca sıkıntılar daha da büyüdü. Eşim 'böyle olmaz, geri dönelim' dedi, ben 'gitmem' dedim. Bana okulda 'kızlarının başını açtır' dediler. Bu duruma çok üzüldük, evde hüngür hüngür ağladık. Büyük kızım üniversiteyi yeni bitirmişti yanına gitmiştim, birisi bana 'eşini tanka bindirip götürdüler' dedi. Üç gün haber alamadık, sonra hapiste olduğunu öğrendik. Bir ay yattı onun sıkıntısını hayatta ödeyemezler. Allah onların yanına bırakmasın. Almanya'da yabancıydık geldik memleketimizde de yabancı olduk. Bu bize çok zor oldu. Çok mağduriyetler yaşadık. Ben onları ne sıkıntılarla okuttum. Yıllar geçti çocuklarımın her şeyi gecikti. Bu mağduriyetleri yaşamamız gerçekten bize ağır geldi."
- "Bir yılda 5 yer değiştirdim"
Kardeşlerden Dr. Zübeyda Akkuş Erdoğan ise Almanya'dan döndükten sonra eğitimini Türkiye'de sürdürdüğünü, liseyi bitirdikten sonra İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandığını, buradan da mezun olduktan sonra bir sağlık ocağına hekim olarak atandığını söyledi.
Göreve başlamasının 28 Şubat dönemine denk geldiğini anlatan Erdoğan, bu dönemde ciddi sıkıntılar yaşadığını hatta kendilerine "Hayırlı olsun, hoş geldin" bile denilmeden "Bu şekilde mi çalışacaksınız?" gibi sözlere maruz kaldıklarını ifade etti.
Erdoğan, görevini en iyi şekilde yapmaya çalışmasına rağmen sadece başörtüsü nedeniyle soruşturmalar geçirdiğini, uyarı, kınama ve maaş kesme cezaları aldığını vurgulayarak, "Görev yaptığım her yerde sanki problem çıkaran kişi gibi davranıyorlardı. Bir yılda 5 yer değiştirdim bir nevi sürgündü bunlar. Sonra istifa etmek zorunda kaldım. Çalıştığım yerde kaymakam diğer sağlık ocaklarına çok fazla gitmemesine rağmen benim olduğum sağlık ocağına sık sık gelip psikolojik baskı yapıyordu. Her geldiğinde kılık kıyafet soruşturması açıyordu. Göreve gidip gitmemeniz hiç önemli değildi, soruşturma için başörtülü olmanız yeterliydi." diye konuştu.
Erdoğan, anne ve babasının çocuklarının eğitimi için Almanya'dan Türkiye'ye döndüğünü hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Kendi ülkenizde dininizi daha rahat yaşayacağınızı düşünüyorsunuz. Anne ve babam da bu düşünceyle Türkiye'ye kesin dönüş yapmışlar ama maalesef öyle bir muameleyle karşılaştık ki sanki bizler bu ülkenin düşmanlarıyız. Bizim sanki bu ülkede üniversite eğitimi almaya veya çalışmaya hakkımız yok. Bize sanki bir suçlu gibi davranıldı. Önemli olan bu ülkeye hizmet etmek olmalıyken bir şekilde engellendik. İnşallah o günlere bir daha dönülmez. Bizden sonraki nesiller çok daha rahat koşullarda yaşar ve eğitimlerini sürdürürler. Bizim yıllarımız gitti bir jenerasyon harcandı ve çok büyük zulümler yaşandı. Bunda kimlerin sorumluluğu varsa hesap sorulmalı çünkü o yıllar geri gelmeyecek."
- İstifa ettirildiği kurumda başkan yardımcısı
Doktor olarak atandığı sağlık ocağında başörtülü olduğu gerekçesiyle çeşitli baskılara maruz kalan Erdoğan, 28 Şubat sürecinde istifa ettirildiği kuruma 19 yıl sonra İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı olarak atandı.
Erdoğan, istifasının ardından bir süre iş bulamadığını, belediyede bir süre çalıştığını anımsatarak, "İstifa ettirilmek zorunda kaldığım kuruma şu an müdür yardımcısı olarak tekrar geri döndüm. İnşallah bu süreçler bir daha ülkemizde yaşanmaz. İnşallah bizden sonraki nesiller yaşadığımız sıkıntıları bir daha yaşamazlar. Hükümetin bu anlamda güzel çalışmaları var. İnsanların daha özgür yaşaması hepimizin istediği." şeklinde konuştu.
Bu süreçte büyük mağduriyetler yaşadıklarını vurgulayan Erdoğan, "28 Şubat maalesef ülkemizin üzerinde kara bulutların olduğu dönemlerdi. Bu süreci insanların eğitim haklarının, hayallerinin, ideallerinin elinden alındığı dönemler olarak görüyorum. 28 Şubat gençlerin eğitim alıp ülkelerine faydalı olmak isterken bu haklarının gasbedilmesi ve kendi vatanlarında bir suçlu, yabancı muamelesi görmesidir. O dönemde insanların hayalleri, gençlerin idealleri ellerinden alındı." değerlendirmesinde bulundu.
- "O günler hala hafızalarımızda"
İşsiz olan Fatma Akkuş ise başörtülü olduğu gerekçesiyle Açıköğretim Fakültesi sınavlarından çıkarıldığını ve böylece öğrenim hayatının sona erdiğini dile getirdi.
Büyük mağduriyetler yaşadığını anlatan Akkuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"El ele tutuşma etkinliğine katıldığım için tutuklandım ve 1 ay hapiste kaldım. Zoruma giden ise diğer ağır suçlularla, ülkeye karşı olanlarla aynı koğuşta kalmak benim için üzücüydü. Aynı zamanda insanın memleketinde yabancı olarak yaşaması çok kötü bir duygu. İnsanların hem psikolojik hem de sosyal olarak kendi ülkesinde böyle bir darbe yemesi çok üzücü. Şu an devlete güveniyorum. Yaşadıklarımız gerçekten ağırdı, hesabının sorulmasını istiyoruz. O günler hala hafızalarımızda, zorlu günler yaşadık."
- "Okulu 10 yılda bitirdim"
Erciyes Üniversitesinde araştırma görevlisi olan Esra Akkuş Yetkin ise Türkiye'ye dönüş amaçlarının eğitim olduğunu bildirdi.
Başörtüsü nedeniyle üniversite döneminde fişlendiklerini, uyarı, kınama, uzaklaştırma cezaları aldığını anlatan Yetkin, şöyle konuştu:
"O dönemde beni ikna odalarına aldılar. 'Arkanızda örgüt mü var? Siz bu gücü nereden alıyorsun? Sen hala niye direniyorsun? Diğer arkadaşların başlarını açtı sen neden hala direniyorsun?' diye tepkiler aldım. Gerçekten çok üzücü günlerdi. Okuldan atılma noktasına gelmiştim, devam etmemin bir anlamı olmadığını düşündüm ve okulu bıraktım. 1998 yılında girdiğim okulu 10 yılda bitirdim. Bu gecikme bütün hayatıma mal oldu. Yaşadıklarımız unutulmuyor. Bunda sorumlu olanların cezalarını çekmesini istiyorum. Belki biraz olsun yüreğimize su serper ama geçmiş geri gelmez, yaşananlar unutulmayacak."
- "İkna odalarında başımızı açmaya çalışıyorlardı"
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde araştırma görevlisi olan Vahide Akkuş da ablaları gibi kendisinin de üniversite döneminde başörtüsü nedeniyle sıkıntılar yaşadığını belirtti.
Okuduğu dönemde ikna odalarına alındığını aktaran Akkuş, "İkna odalarında başımızı açmaya çalışıyorlardı. Biz bir jenerasyon olarak bedel ödedik onu ahirete bıraktık ama dünyada çekilmesi gereken cezalar varsa onların da çekilmesini görmek istiyoruz." dedi.