Gazeteci-Yazar Mete Çubukçu Açıklaması 'Türkiye'nin Afrin Kararlılığı Ortadadır'
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Şubat Kültür Sanat Etkinlikleri ‘Fırat Kalkanı’ndan Zeytin Dalı Harekatına Türkiye’nin Suriye Politikası’ isimli panel ile devam etti. Panelde konuşan Gazeteci-Yazar Mete Çubukçu, “Türkiye’nin Afrin konusunda kararlılığı ortadadır. Hava Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği operasyonlarla YPG’ye bugüne kadar ki en büyük zarar verildi" dedi.
Adapazarı Kültür Merkezinde (AKM) gerçekleşen panele Gazeteci-Yazar Mete Çubukçu, Yrd. Doç. Dr. Bora Bayraktar ve Yrd. Doç. Dr. Veysel Kurt konuşmacı olarak katıldı.
Yrd. Doç. Dr. Veysel Kurt, “Suriye Krizi’nin başlangıcı rejim karşıtı insanların eylemleriyle başladı.
Yıllardır süre gelen bu krizi üç döneme ayırabiliriz. Birinci dönem; rejime karşı insanların sokaklara çıkıp sloganlar attığı, şehir meydanlarında toplandığı ve üniversitelerde değişim taleplerinin başladığı dönemdir. İkinci dönem; 2012 den itibaren ABD’nin rejime gösterdiği pozisyonunun değişmesiyle başlayan ve Türkiye’nin siyasi olarak sallandığı dönem olarak nitelendirebiliriz. Üçüncü dönem ise Fırat Kalkanı Harekatı ile başlayan 15 Temmuz’un zeminini oluşturan ve günümüzde de devam eden dönemdir” dedi.
Fırat Kalkanı ve Afrin Operasyonu siyasal olarak birbirleri ile bağlantılı olduğunu söyleyen Gazeteci-Yazar Mete Çubukçu, “Bölgede İŞİD ve DAEŞ önemli bir gerçek. Esad Rejimi başta olmak üzere birçok büyük güç bu örgütleri bugüne kadar bölgeye hakim olması için destekledi. Fırat Kalkanı ve Afrin Operasyonu siyasal olarak birbirleri ile bağlantılı. Ama Afrin tecrübe ve coğrafya olarak Fırat Kalkanı’ndan farklı. Afrin, Fırat Kalkanı’na göre ilerlemenin daha yavaş olduğu bir coğrafi bölge. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bunca yıllık terör deneyimini kattığınız zaman gelinen durum iyi gözüküyor” diye konuştu.
Çubukçu, Türkiye’nin Afrin konusunda kararlılığının ortada olduğunu belirterek, “Türkiye’nin Afrin konusunda kararlılığı ortadır. Türkiye Afrin’de gerçekleştirdiği operasyonun yanında uluslararası bir misyonu da yürütüyor. Çıkarlar uyuşmasa da Rusya ile belirli alanlarda birlikte hareket etmek zorunda kalıyor. Bu zaman zaman bazı tavizlere yer verebilir. Operasyona askeri açıdan bakıldığında Hava Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği operasyonlarla YPG’ye bugüne kadar ki en büyük zarar verildi.
Coğrafyanın sert koşulları bizim dezavantajımız olsa da sivil insan sayısının az olması bizler için önemli bir avantaj” şeklinde konuştu.
"Temkinli ve dikkatli olunmalı"
Türkiye’nin siyasi olarak diğer güçlere karşı temkinli ve dikkatli yaklaşması gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Bora Bayraktar ise, “Bugünkü gündemi belirleyen iki savaş söz konusu. Biri Ukrayna Savaşı diğeri ise Suriye Savaşı. Bu iki savaş üzerinden eski bir düzen yıkılıyor. Tüm Ortadoğu bu savaşların etkileriyle karışık bir vaziyette. Yıkılan bu düzen içerisinde Türkiye önemli bir ülke konumunda. Türkiye’nin yıkılış aşamasındaki diğer ülkelere ve birtakım örgütlere siyasi olarak takındığı tavır, çöküş sonrası bölgede yeniden kurulacak olan düzene de etki edecek. Türkiye’nin siyasi olarak diğer güçlere karşı temkinli ve dikkatli yaklaşmasında oldukça fayda var. Örgütler ve diğer güçler aracılığıyla yapılan hamleler üzerinden Türkiye üzerinde ciddi bir rekabetin olduğundan söz edebiliriz. Şuan ki duruma baktığımızda Türkiye’nin Ortadoğu ile bağlantısını kesecek bir koridor planlanıyor. Fakat Türkiye bu koridor oluşturma planın ve diğerlerinin farkına vardı. Sonuç olarak Türkiye şunu anladı ki; ‘Beni terör baskısı ile yıkmaya çalışacaklar, beni terör ile bölgeye kilitlemeye çalışıyorlar’. Türkiye akılca bir hamle yaparak bu terörün kaynağına yöneldi ve Türkiye yeni bir konseptle terör ile mücadelesine devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
Yrd. Doç. Dr. Veysel Kurt, “Suriye Krizi’nin başlangıcı rejim karşıtı insanların eylemleriyle başladı.
Yıllardır süre gelen bu krizi üç döneme ayırabiliriz. Birinci dönem; rejime karşı insanların sokaklara çıkıp sloganlar attığı, şehir meydanlarında toplandığı ve üniversitelerde değişim taleplerinin başladığı dönemdir. İkinci dönem; 2012 den itibaren ABD’nin rejime gösterdiği pozisyonunun değişmesiyle başlayan ve Türkiye’nin siyasi olarak sallandığı dönem olarak nitelendirebiliriz. Üçüncü dönem ise Fırat Kalkanı Harekatı ile başlayan 15 Temmuz’un zeminini oluşturan ve günümüzde de devam eden dönemdir” dedi.
Fırat Kalkanı ve Afrin Operasyonu siyasal olarak birbirleri ile bağlantılı olduğunu söyleyen Gazeteci-Yazar Mete Çubukçu, “Bölgede İŞİD ve DAEŞ önemli bir gerçek. Esad Rejimi başta olmak üzere birçok büyük güç bu örgütleri bugüne kadar bölgeye hakim olması için destekledi. Fırat Kalkanı ve Afrin Operasyonu siyasal olarak birbirleri ile bağlantılı. Ama Afrin tecrübe ve coğrafya olarak Fırat Kalkanı’ndan farklı. Afrin, Fırat Kalkanı’na göre ilerlemenin daha yavaş olduğu bir coğrafi bölge. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bunca yıllık terör deneyimini kattığınız zaman gelinen durum iyi gözüküyor” diye konuştu.
Çubukçu, Türkiye’nin Afrin konusunda kararlılığının ortada olduğunu belirterek, “Türkiye’nin Afrin konusunda kararlılığı ortadır. Türkiye Afrin’de gerçekleştirdiği operasyonun yanında uluslararası bir misyonu da yürütüyor. Çıkarlar uyuşmasa da Rusya ile belirli alanlarda birlikte hareket etmek zorunda kalıyor. Bu zaman zaman bazı tavizlere yer verebilir. Operasyona askeri açıdan bakıldığında Hava Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği operasyonlarla YPG’ye bugüne kadar ki en büyük zarar verildi.
Coğrafyanın sert koşulları bizim dezavantajımız olsa da sivil insan sayısının az olması bizler için önemli bir avantaj” şeklinde konuştu.
"Temkinli ve dikkatli olunmalı"
Türkiye’nin siyasi olarak diğer güçlere karşı temkinli ve dikkatli yaklaşması gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Bora Bayraktar ise, “Bugünkü gündemi belirleyen iki savaş söz konusu. Biri Ukrayna Savaşı diğeri ise Suriye Savaşı. Bu iki savaş üzerinden eski bir düzen yıkılıyor. Tüm Ortadoğu bu savaşların etkileriyle karışık bir vaziyette. Yıkılan bu düzen içerisinde Türkiye önemli bir ülke konumunda. Türkiye’nin yıkılış aşamasındaki diğer ülkelere ve birtakım örgütlere siyasi olarak takındığı tavır, çöküş sonrası bölgede yeniden kurulacak olan düzene de etki edecek. Türkiye’nin siyasi olarak diğer güçlere karşı temkinli ve dikkatli yaklaşmasında oldukça fayda var. Örgütler ve diğer güçler aracılığıyla yapılan hamleler üzerinden Türkiye üzerinde ciddi bir rekabetin olduğundan söz edebiliriz. Şuan ki duruma baktığımızda Türkiye’nin Ortadoğu ile bağlantısını kesecek bir koridor planlanıyor. Fakat Türkiye bu koridor oluşturma planın ve diğerlerinin farkına vardı. Sonuç olarak Türkiye şunu anladı ki; ‘Beni terör baskısı ile yıkmaya çalışacaklar, beni terör ile bölgeye kilitlemeye çalışıyorlar’. Türkiye akılca bir hamle yaparak bu terörün kaynağına yöneldi ve Türkiye yeni bir konseptle terör ile mücadelesine devam ediyor” ifadelerini kullandı.