28 Şubat Davasında Çetin Doğan Savunma Yapıyor
28 Şubat dönemine ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Karadayı ve Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Bir'in de aralarında bulunduğu 103 kişinin yargılandığı davada, sanıkların esas hakkındaki savunmaları alınıyor Duruşma, sanıklarından eski Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Doğan'ın savunmasıyla sürüyor.
28 Şubat dönemine ilişkin, aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in de bulunduğu 103 sanığın "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye, devirmeye iştirak" suçundan yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam ediliyor.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde sanıklar, müştekiler ile taraf avukatlarının katıldığı duruşmada, eski Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yapıyor.
Sanık Doğan'ın avukatı Hüseyin Ersöz, celse arasında verdikleri dilekçede, müvekkilinin savunmasını oturarak ve barkovizyon eşliğinde yapmasını istediklerini belirtti. Gerekli teknik çalışmaları hazırladıklarını kaydeden Ersöz, taleplerinin kabul edilmesini istedi.
Mahkeme Başkanı Mustafa Yiğitsoy, dava konusu suçla ilgili iddiaları göz önüne bulundurarak, sanık savunmasının sözlü ya da yazılı da yapılabileceğini hatırlattı. Yiğitsoy, talebin reddine karar verildiğini ifade etti.
Tüm sanık ve tanıklarda olduğu gibi savunmanın ayakta yapılması zorunluluğu bulunmadığını dile getiren Yiğitsoy, Doğan'ın da savunmasını istediği şekilde yapabileceğini söyledi.
Savunmasına ayakta yapmaya başlayan Doğan, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Hanifi Yıldırım'ın, 21 Aralık 2017'de açıkladığı esas hakkındaki mütalaasının celsesine katılamadığını belirtti. Doğan, "FETÖ'nün darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen ve tutuklanan eski savcı Mustafa Bilgili'nin hazırladığı iddianameyi esas alıp savunmalarımızı yok sayması gerçekten üzücü olmuştur." dedi.
Delillerin huzurda tartışılması gerektiğini ancak zaman kısıtlaması yönünden tartışılamadığını düşündüğünü dile getiren Doğan, 28 Şubat davasının, Balyoz ve Ergenekon gibi kumpas davası olduğunu öne sürdü.
"Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) deposundan Genelkurmay antetli boş bir CD'nin çalınarak sahte belge ve delillerle beraber asıl belgelerin de yüklendiğini" ileri süren Doğan, "Bu CD'deki belgelerin tamamının gerçek olduğu izlenimi oluşturulmaya çalışıldı. Balyoz'da Mehmet Baransu'nun oynadığı rolü, burada FETÖ ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle TSK'dan ihraç edilen Tamer Tatar üstlendi. Daha önce davaya bakan 6 savcı ve 12 hakimin çoğu ya ihraç ya tutuklu ya da firaridir." şeklinde savunma yaptı.
Davaya ilişkin delillerin önemli bir kısmının üzerinde oynama yapılan resmi belgelerden oluşturulduğunu savunan Çetin Doğan, eski Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse ve savcı Mustafa Bilgili arasındaki yazışmaları örnek gösterdi.
Söz konusu belgelerin kayıtsız ve fotokopi olduğunu iddia eden Doğan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 1997'de Genelkurmay Başkanlığından talep ettiği yazılara "İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler" başlıklı bir yazının da eklendiğini ancak bu belgenin sahte olduğunu savundu.
Bu belgelerin içeriklerine ilişkin bilgi veren Doğan, "Söz konusu belgedeki yazı, aslında bir konuşma için hazırlanmış bir metindir. Dikkatli bakıldığında belgedeki tarih ile Batı Çalışma Grubunun kuruluş tarihi arasındaki farklılık görülecektir. Bu da belgenin gerçeği yansıtmadığını ortaya koymaktadır." ifadelerini kullandı.
Duruşmaya ara verildi.
Kaynak: AA
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde sanıklar, müştekiler ile taraf avukatlarının katıldığı duruşmada, eski Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yapıyor.
Sanık Doğan'ın avukatı Hüseyin Ersöz, celse arasında verdikleri dilekçede, müvekkilinin savunmasını oturarak ve barkovizyon eşliğinde yapmasını istediklerini belirtti. Gerekli teknik çalışmaları hazırladıklarını kaydeden Ersöz, taleplerinin kabul edilmesini istedi.
Mahkeme Başkanı Mustafa Yiğitsoy, dava konusu suçla ilgili iddiaları göz önüne bulundurarak, sanık savunmasının sözlü ya da yazılı da yapılabileceğini hatırlattı. Yiğitsoy, talebin reddine karar verildiğini ifade etti.
Tüm sanık ve tanıklarda olduğu gibi savunmanın ayakta yapılması zorunluluğu bulunmadığını dile getiren Yiğitsoy, Doğan'ın da savunmasını istediği şekilde yapabileceğini söyledi.
Savunmasına ayakta yapmaya başlayan Doğan, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Hanifi Yıldırım'ın, 21 Aralık 2017'de açıkladığı esas hakkındaki mütalaasının celsesine katılamadığını belirtti. Doğan, "FETÖ'nün darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen ve tutuklanan eski savcı Mustafa Bilgili'nin hazırladığı iddianameyi esas alıp savunmalarımızı yok sayması gerçekten üzücü olmuştur." dedi.
Delillerin huzurda tartışılması gerektiğini ancak zaman kısıtlaması yönünden tartışılamadığını düşündüğünü dile getiren Doğan, 28 Şubat davasının, Balyoz ve Ergenekon gibi kumpas davası olduğunu öne sürdü.
"Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) deposundan Genelkurmay antetli boş bir CD'nin çalınarak sahte belge ve delillerle beraber asıl belgelerin de yüklendiğini" ileri süren Doğan, "Bu CD'deki belgelerin tamamının gerçek olduğu izlenimi oluşturulmaya çalışıldı. Balyoz'da Mehmet Baransu'nun oynadığı rolü, burada FETÖ ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle TSK'dan ihraç edilen Tamer Tatar üstlendi. Daha önce davaya bakan 6 savcı ve 12 hakimin çoğu ya ihraç ya tutuklu ya da firaridir." şeklinde savunma yaptı.
Davaya ilişkin delillerin önemli bir kısmının üzerinde oynama yapılan resmi belgelerden oluşturulduğunu savunan Çetin Doğan, eski Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse ve savcı Mustafa Bilgili arasındaki yazışmaları örnek gösterdi.
Söz konusu belgelerin kayıtsız ve fotokopi olduğunu iddia eden Doğan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 1997'de Genelkurmay Başkanlığından talep ettiği yazılara "İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler" başlıklı bir yazının da eklendiğini ancak bu belgenin sahte olduğunu savundu.
Bu belgelerin içeriklerine ilişkin bilgi veren Doğan, "Söz konusu belgedeki yazı, aslında bir konuşma için hazırlanmış bir metindir. Dikkatli bakıldığında belgedeki tarih ile Batı Çalışma Grubunun kuruluş tarihi arasındaki farklılık görülecektir. Bu da belgenin gerçeği yansıtmadığını ortaya koymaktadır." ifadelerini kullandı.
Duruşmaya ara verildi.