Erzincan Depreminin Acısı 79 Yıldır Dinmiyor
Erzincan'da 79 yıl önce yaklaşık 33 bin kişinin hayatını kaybettiği, 100 bin kişinin yaralandığı 7,9 büyüklüğündeki depremin acısı yüreklerdeki tazeliğini koruyor Depremin tanığı 92 yaşındaki Necmiye Akyalçın: 'Erzincan yerle bir olmuştu. Deprem sonrası annemin yardımıyla evden çıkabildik. Felaketin ardından mahkumlar gündüz enkaz altında kalan vatandaşların kurtarılması için yardım edip akşamları ise cezaevine teslim oluyorlardı çünkü yardım edecek kimse yoktu' Depremin tanığı Yahya Göktepe: 'Köyün ortası yarılmıştı ve su çıkıyordu. Felaketin ardından enkaz altında kalan insanları ve canlı hayvanları kurtarma çalışması başlatıldı. Köyümüzde 85 insan yaşamını yitirdi'
KEMAL ÖZDEMİR - Erzincan'da 79 yıl önce yaklaşık 33 bin kişinin hayatını kaybettiği, 100 bin civarında insanın yaralandığı 7,9 büyüklüğündeki depremin acısı dinmiyor.
Kentte 27 Aralık 1939'da gerçekleşen depremi 13 yaşında iken yaşayan 92 yaşındaki Necmiye Akyalçın, aradan geçen yıllara rağmen o felaketi unutamıyor.
Akyalçın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, o dönem il merkezine 11 kilometre uzaklıktaki Ürek köyünde ikamet ettiklerini belirterek, deprem anını şöyle anlattı:
"Babam atını, Erzincan il merkezinde yaşayan akrabalarımıza sattığı için o gün kente gitmişti. Teslim ettiği atın aniden ahırda kişneyerek huysuzlandığını, eşinmeye başladığını fark etmesi üzerine hayvanı ahırdan bahçeye çıkarmış. Kısa süre sonra ise deprem meydana gelmiş."
Necmiye Akyalçın, depremden sağ kurtulan babasının atına atlayıp gözyaşı içinde köye geldiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Erzincan yerle bir olmuştu. Deprem sonrası annemin yardımıyla evden çıkabildik. Felaketin ardından mahkumlar gündüz enkaz altında kalan vatandaşların kurtarılması için yardım edip akşamları ise cezaevine teslim oluyorlardı çünkü yardım edecek kimse yoktu. Kiminin çocuğu kiminin annesi ya da babası, tüm yakınları toprağın altında kalmıştı. Allah bir daha böyle felaketi bize göstermesin."
- "Köyün ortası yarılmıştı, su çıkıyordu"
Depremin tanıklarından 87 yaşındaki Yahya Göktepe de deprem felaketi sırasında 8 yaşında olduğunu, merkeze bağlı Davarlı köyünde ikamet ettiklerini söyledi.
Köyde 160 kişinin yaşadığını ifade eden Göktepe, şöyle konuştu:
"Gece uyuduğum sırada deprem meydana geldi. Biz yedi kardeştik. İki kız kardeşim toprak altında kalarak öldü. Babam beni ve diğer kardeşlerimi evden dışarı çıkardı. Köyün ortası yarılmıştı ve su çıkıyordu. Felaketin ardından enkaz altında kalan insanları ve canlı hayvanları kurtarma çalışması başlatıldı. Köyümüzde 85 insan yaşamını yitirdi. Bizim evimiz yıkıldığından kurtarabildiğimiz birkaç parça eşyayı yanımıza alarak Göyne köyündeki ablama gittik. Mart ayına kadar orada kaldık. Allah bir daha böyle felaket yaşatmasın."
- "Şehir adeta yerle bir oldu"
Erzincan depremleri konusunda araştırma yapan Jeoloji Yüksek Mühendisi Selahattin Ayan ise "79 yıl önceki 7,9 büyüklüğündeki depremde 33 bin kişi yaşamını yitirdi, 100 bin insan yaralandı, şehir adeta yerle bir oldu." dedi.
Acısını halen yüreklerinde hissettikleri depremde özellikle kurtarma çalışmalarında çok anlamlı ve hüzünlü hadiseler yaşandığını ifade eden Ayan, bunlardan birisinin de kentteki cezaevinde kalan mahkumların örnek davranışı olduğunu aktardı.
Selahattin Ayan, deprem sonrası bölgeye 3 gün ulaşım sağlanamadığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Depremin ardından gerçekleştirilen kurtarma çalışmaları sırasında Erzincan'daki mahkumlar depremzedelere yardım etmeleri için salıveriliyor. İşin en güzel ve en can alıcı tarafı ise işledikleri değişik suçlar nedeniyle mahkum olan ve katil gözüyle baktığımız bu insanlar katıldıkları arama kurtarma çalışmaların ardından eksiksiz şekilde cezaevine teslim oldu."
Bu mahkumların bu örnek davranışları dolayısıyla affedilip salıverildiğine işaret eden Ayan, "Kurtarma çalışmalara katılan mahkumlara TBMM tarafından bir af çıkarılarak ödüllendirilmelerine karar verilmiştir. Bu o günün şartlarında müthiş bir olay." değerlendirmesinde bulundu.
- "Tedbirli yaşamalıyız"
Yurt genelindeki vatandaşların da depremzedelerin yardımına koştuğu depreme ilişkin Ayan, şunları aktardı:
"Kuzey Anadolu Fayı'nın yıllık ortalama hızı, blokların birbirine göre hareketi 24 milim yıldır. Erzincan'da 1939'da meydana gelen depremde 4,5 metrelik bir atım meydana gelince bu yaklaşık 183 yıllık bir atıma denk geldi. Yani Kuzey Anadolu Fayı'nın 183 yıllık mesafesi bu depremde alınmış oldu. Bu nedenle yakın tarihte bu fay üzerinde büyük bir deprem beklentimiz yoktur."
Ayan, depremlerle yaşamaya alışılması gerektiğine vurgu yaparak, "Hiç deprem olmayacakmış gibi rahat, yarın olacakmış gibi tedbirli yaşamalıyız." dedi.
Kaynak: AA
Kentte 27 Aralık 1939'da gerçekleşen depremi 13 yaşında iken yaşayan 92 yaşındaki Necmiye Akyalçın, aradan geçen yıllara rağmen o felaketi unutamıyor.
Akyalçın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, o dönem il merkezine 11 kilometre uzaklıktaki Ürek köyünde ikamet ettiklerini belirterek, deprem anını şöyle anlattı:
"Babam atını, Erzincan il merkezinde yaşayan akrabalarımıza sattığı için o gün kente gitmişti. Teslim ettiği atın aniden ahırda kişneyerek huysuzlandığını, eşinmeye başladığını fark etmesi üzerine hayvanı ahırdan bahçeye çıkarmış. Kısa süre sonra ise deprem meydana gelmiş."
Necmiye Akyalçın, depremden sağ kurtulan babasının atına atlayıp gözyaşı içinde köye geldiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Erzincan yerle bir olmuştu. Deprem sonrası annemin yardımıyla evden çıkabildik. Felaketin ardından mahkumlar gündüz enkaz altında kalan vatandaşların kurtarılması için yardım edip akşamları ise cezaevine teslim oluyorlardı çünkü yardım edecek kimse yoktu. Kiminin çocuğu kiminin annesi ya da babası, tüm yakınları toprağın altında kalmıştı. Allah bir daha böyle felaketi bize göstermesin."
- "Köyün ortası yarılmıştı, su çıkıyordu"
Depremin tanıklarından 87 yaşındaki Yahya Göktepe de deprem felaketi sırasında 8 yaşında olduğunu, merkeze bağlı Davarlı köyünde ikamet ettiklerini söyledi.
Köyde 160 kişinin yaşadığını ifade eden Göktepe, şöyle konuştu:
"Gece uyuduğum sırada deprem meydana geldi. Biz yedi kardeştik. İki kız kardeşim toprak altında kalarak öldü. Babam beni ve diğer kardeşlerimi evden dışarı çıkardı. Köyün ortası yarılmıştı ve su çıkıyordu. Felaketin ardından enkaz altında kalan insanları ve canlı hayvanları kurtarma çalışması başlatıldı. Köyümüzde 85 insan yaşamını yitirdi. Bizim evimiz yıkıldığından kurtarabildiğimiz birkaç parça eşyayı yanımıza alarak Göyne köyündeki ablama gittik. Mart ayına kadar orada kaldık. Allah bir daha böyle felaket yaşatmasın."
- "Şehir adeta yerle bir oldu"
Erzincan depremleri konusunda araştırma yapan Jeoloji Yüksek Mühendisi Selahattin Ayan ise "79 yıl önceki 7,9 büyüklüğündeki depremde 33 bin kişi yaşamını yitirdi, 100 bin insan yaralandı, şehir adeta yerle bir oldu." dedi.
Acısını halen yüreklerinde hissettikleri depremde özellikle kurtarma çalışmalarında çok anlamlı ve hüzünlü hadiseler yaşandığını ifade eden Ayan, bunlardan birisinin de kentteki cezaevinde kalan mahkumların örnek davranışı olduğunu aktardı.
Selahattin Ayan, deprem sonrası bölgeye 3 gün ulaşım sağlanamadığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Depremin ardından gerçekleştirilen kurtarma çalışmaları sırasında Erzincan'daki mahkumlar depremzedelere yardım etmeleri için salıveriliyor. İşin en güzel ve en can alıcı tarafı ise işledikleri değişik suçlar nedeniyle mahkum olan ve katil gözüyle baktığımız bu insanlar katıldıkları arama kurtarma çalışmaların ardından eksiksiz şekilde cezaevine teslim oldu."
Bu mahkumların bu örnek davranışları dolayısıyla affedilip salıverildiğine işaret eden Ayan, "Kurtarma çalışmalara katılan mahkumlara TBMM tarafından bir af çıkarılarak ödüllendirilmelerine karar verilmiştir. Bu o günün şartlarında müthiş bir olay." değerlendirmesinde bulundu.
- "Tedbirli yaşamalıyız"
Yurt genelindeki vatandaşların da depremzedelerin yardımına koştuğu depreme ilişkin Ayan, şunları aktardı:
"Kuzey Anadolu Fayı'nın yıllık ortalama hızı, blokların birbirine göre hareketi 24 milim yıldır. Erzincan'da 1939'da meydana gelen depremde 4,5 metrelik bir atım meydana gelince bu yaklaşık 183 yıllık bir atıma denk geldi. Yani Kuzey Anadolu Fayı'nın 183 yıllık mesafesi bu depremde alınmış oldu. Bu nedenle yakın tarihte bu fay üzerinde büyük bir deprem beklentimiz yoktur."
Ayan, depremlerle yaşamaya alışılması gerektiğine vurgu yaparak, "Hiç deprem olmayacakmış gibi rahat, yarın olacakmış gibi tedbirli yaşamalıyız." dedi.