Dede Korkut'un UNESCO Listesine Alınması
Halk bilimci Dr. Lütfi Sezen, Türk destanı Dede Korkut hikayelerinin, UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesi'ne kabul edilmesinin Türkiye bakımından son derce sevindirici bir gelişme olduğunu söyledi.
Atatürk Üniversitesi (AÜ) Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türkçe bölümünden emekli öğretim üyesi ve halk bilimci Dr. Lütfi Sezen, "Dede Korkut Coğrafyasında Pasinler ve Bayburt" başlığıyla yayımladığı makalesinde, Dede Korkut'un UNESCO'nun Dünya Somut Olmayan Kültür Mirası Temsili Listesine alınmasını değerlendirdi.
Dede Korkut kitabı üzerine yüzlerce araştırma yapıldığını anlatan Sezen, kitabı en iyi tanımlayan kişinin Türk edebiyatının araştırmacısı Prof. Dr. Fuat Köprülü olduğunu belirtti.
Sezen, Köprülü'nün "Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut'u diğer gözüne koyarsanız, Dede Korkut ağır basar" sözünü aktararak, makalesinde şöyle devam etti:
"Orta Asya'dan Kafkaslara, Irak'a ve Avrupa'ya geçen Oğuz Boyları arasında gelişen Türk edebiyatının en güzel destani verimlerinden biri, Dede Korkut Hikayeleridir. Dede Korkut kitabı, Oğuzlardan bize ulaşan tek destan metnidir. Dede Korkut Hikayeleri fetih yıllarından beri Anadolu'nun doğusunda yaşayan Oğuz Türklerinin Gürcüler, Abazalar ve Trabzon Rumları ile yaptıkları savaşları anlatırken, eski Türk mitolojisinden hatıralar taşır. Hikayelerin özü ve temel konuları, Oğuz Türklerinin eski destanlarından alınmıştır. Bu destan hatıraları zamanla yeni coğrafyalarda, yeni tarihi olaylarla birleşerek yeni hikayeler oluşturmuşlardır. Bu nedenle Dede Korkut Hikayeleri, bazen hikaye, bazen masal, daha çok da destan özellikleri göstermektedirler."
Dede Korkut kitabının birinci nüshasının Alman Von Diez tarafından 1815'te bulunduğunu ve Almanya'da Dresden Kitaplığında bulunduğunu aktaran Sezen, ikinci nüshasının da Ettoro Rossi tarafından 1952'de bulunduğunu ve İtalya'da olduğunu kaydetti.
Sezen, Dede Korkut kitabının Türk edebiyatının en büyük abidelerinin ve Türk dilinin en güzel eserlerinin başında geldiğine dikkati çekerek, şunları ifade etti:
"Dede Korkut kitabının çok usta bir yazar tarafından XV. asır başlarında yazıya geçirildiği pek çok araştırmacı tarafından dile getirilmiştir. Hikayelerin teşekkül, telif, yer ve zamanı en çok tartışılan konudur. Çeşitli kaynaklarda teşekkül ettiği yer olarak Amasya ve Kars havzasını içine alan Doğu Anadolu Bölgesi gösterilmektedir. Dede Korkut Kitabında bulunan 12 hikayeden birisinde yaşanan olaylar, Pasinler ve Bayburt'u içine alan Doğu Anadolu Bölgesinde geçmiştir. Bu hikaye bölgenin bir Türk yurdu olduğunun tapusudur. Dede Korkut Kitabı ile ilgili etkinliklerin sadece Bayburt’ta düzenlenmesi yeterli değildir. Bu etkinliklerin yörede yaygınlaştırılması, özellikle hikayede geçen olayların Pasinler-Avnik Kalesi ağırlıklı olması nedeniyle, Pasinlerde de yapılması, Dede Korkut'a olan saygının bir ifadesi olacaktır."
Türk destanı Dede Korkut'un, UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesi'ne kabul edilmesinin Türkiye bakımından son derce sevindirici bir gelişme olduğundan bahseden Sezen, UNESCO'nun bu kararı almasında emeği geçenlere teşekkür ederek tebrik etti.
Kaynak: AA
Dede Korkut kitabı üzerine yüzlerce araştırma yapıldığını anlatan Sezen, kitabı en iyi tanımlayan kişinin Türk edebiyatının araştırmacısı Prof. Dr. Fuat Köprülü olduğunu belirtti.
Sezen, Köprülü'nün "Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut'u diğer gözüne koyarsanız, Dede Korkut ağır basar" sözünü aktararak, makalesinde şöyle devam etti:
"Orta Asya'dan Kafkaslara, Irak'a ve Avrupa'ya geçen Oğuz Boyları arasında gelişen Türk edebiyatının en güzel destani verimlerinden biri, Dede Korkut Hikayeleridir. Dede Korkut kitabı, Oğuzlardan bize ulaşan tek destan metnidir. Dede Korkut Hikayeleri fetih yıllarından beri Anadolu'nun doğusunda yaşayan Oğuz Türklerinin Gürcüler, Abazalar ve Trabzon Rumları ile yaptıkları savaşları anlatırken, eski Türk mitolojisinden hatıralar taşır. Hikayelerin özü ve temel konuları, Oğuz Türklerinin eski destanlarından alınmıştır. Bu destan hatıraları zamanla yeni coğrafyalarda, yeni tarihi olaylarla birleşerek yeni hikayeler oluşturmuşlardır. Bu nedenle Dede Korkut Hikayeleri, bazen hikaye, bazen masal, daha çok da destan özellikleri göstermektedirler."
Dede Korkut kitabının birinci nüshasının Alman Von Diez tarafından 1815'te bulunduğunu ve Almanya'da Dresden Kitaplığında bulunduğunu aktaran Sezen, ikinci nüshasının da Ettoro Rossi tarafından 1952'de bulunduğunu ve İtalya'da olduğunu kaydetti.
Sezen, Dede Korkut kitabının Türk edebiyatının en büyük abidelerinin ve Türk dilinin en güzel eserlerinin başında geldiğine dikkati çekerek, şunları ifade etti:
"Dede Korkut kitabının çok usta bir yazar tarafından XV. asır başlarında yazıya geçirildiği pek çok araştırmacı tarafından dile getirilmiştir. Hikayelerin teşekkül, telif, yer ve zamanı en çok tartışılan konudur. Çeşitli kaynaklarda teşekkül ettiği yer olarak Amasya ve Kars havzasını içine alan Doğu Anadolu Bölgesi gösterilmektedir. Dede Korkut Kitabında bulunan 12 hikayeden birisinde yaşanan olaylar, Pasinler ve Bayburt'u içine alan Doğu Anadolu Bölgesinde geçmiştir. Bu hikaye bölgenin bir Türk yurdu olduğunun tapusudur. Dede Korkut Kitabı ile ilgili etkinliklerin sadece Bayburt’ta düzenlenmesi yeterli değildir. Bu etkinliklerin yörede yaygınlaştırılması, özellikle hikayede geçen olayların Pasinler-Avnik Kalesi ağırlıklı olması nedeniyle, Pasinlerde de yapılması, Dede Korkut'a olan saygının bir ifadesi olacaktır."
Türk destanı Dede Korkut'un, UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesi'ne kabul edilmesinin Türkiye bakımından son derce sevindirici bir gelişme olduğundan bahseden Sezen, UNESCO'nun bu kararı almasında emeği geçenlere teşekkür ederek tebrik etti.