Bir Kişi 8 Kişiye Hayat Verebiliyor
Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi’nden Dr. Zeliha Özdemir Köken, beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin 8 kişiye hayat verdiğinin unutulmaması gerektiğini söyledi.
Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü, Eğitim ve Bologna Komisyonu aylık konferanslar serisi kapsamında organ bağışının önemine dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla “Organ Bağışı Hayat Kurtarır” başlıklı konferans düzenledi.
Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen ve Hacettepe Üniversitesi öğretim elemanları; Dr. Zeliha Özdemir Köken ile Uzman Doktor Abdullah Yalçın’ın sunum yaptı.
Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Hemşirelik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fatma Eker, hemşireliğin temel amacının bireylere, ailelere ve toplumlara bakım vermek olduğunu belirterek, hemşirelik uygulaması ile tüm bireylerin yaşam kalitelerinin artırılması olduğunu ifade etti.
Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde, insan sağlığını etkileyebilecek her türlü gelişme ve değişime duyarlı, sağlıklı ya da hasta bireylerin her ortamda hemşirelik bakım gereksinimlerini karşılayabilen, araştırmalarında yer alabilen profesyonel hemşireler yetiştirmeyi hedeflediklerinin altını çizen Doç. Dr. Eker, yaklaşık 3 yıldan beri düzenledikleri aylık konferanslarla da alanında uzman kişileri öğrencilerle buluşturduklarını ifade etti.
“72 saat içerisinde organ naklinin gerçekleştirilmeli”
Beyin Ölümü ve Organ Nakli başlıklı çalışmasını sunan Hacettepe Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Uzman Doktor Abdullah Yalçın ölümün yıllar boyunca kalp atmalarının ve solunumun durması olarak tanımlandığını söyleyerek, ölüm sürecinde canlılığını ilk kaybeden organın beyin olduğunun eski tıbbı yazılarda belirtildiğini ifade etti.
Beyin ölümü tanımının ilk kez 1959’da Mollaret ve Goulon tarafından komanın ötesi (Le coma depasse) olarak tanımlandığını katılımcılarla paylaşan misafir konuşmacı, 1968 yılında beyin ölümünü tanımlamak için “Harvard Kriterleri” yayınlandığını ve buna göre de kişiye beyin öümü teşhisi konulabilmesi için; geri dönüşümsüz koma, ağrılı uyarana cevapsız kalma, ventilatörden ayrılınca spontan solunumun oluşmaması apne olması gibi verilerin oluşması gerektiğini ifade etti.
Beyin ölümü gerçekleşen kişilerin yapılan testlerle durumun kanıtlanması ve bu testler sonucunda hasta yakınına bilgi verilmesi gerektiğinin altını çizen Uzman Doktor Abdullah Yalçın, eğer hasta yakınlarının organ nakline izin vermemesi durumunda bakımın sonlandırılması gerektiğini, ancak izin verilmesi halinde ise 72 saat içerisinde organ naklinin gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
“Dünyada ilk başarılı kornea nakli 1905 yılında yapıldı”
Türkiye’de Organ Nakli ve Organ Bağışı adlı sunumunu yapmak için kürsüye davet edilen Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi’nden Dr. Zeliha Özdemir Köken ise Organ naklinde tarihsel sürecin milattan sonra 3. yüz yılda başladığını dile getirerek, Transplantasyon ile ilgili 1900’lü yıllara kadar özellikle ekstremite, deri ve kornea olmak üzere pek çok deneme yapıldığını ancak başarılı bir sonuç alınamadığını belirtti.
Dünyada ilk başarılı kornea naklinin 1905 yılında Dr. Eduard Zirm tarafından, ilk başarılı böbrek naklinin (tek yumurta ikizlerinde) Joseph Murray tarafından 1954 yılında, ilk kadavradan (beyin ölümü gerçekleşen kişi) karaciğer nakli ise; 1963 yılında Thomas Starzl tarafından yapıldığını açıklayan misafir konuşmacı, Türkiye’de ilk kalp naklinin 22 Kasım 1968 tarihinde Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’nde gerçekleştirildiğini ifade etti.
Ülkemizde ilk başarılı kalp naklinin 1989 yılında Ömer Bayazıt, İstanbul Koşuyolu Hastanesi’nde Dr. Bozer, Dr. İlhan Paşaoğlu tarafından gerçekleştirildiğini katılımcılarla paylaşan Köken, Mehmet Haberal tarafından ülkemizde ve dünyada ilk sayılacak başarılı organ nakillerinin de yapıldığını söyledi.
Dr. Zeliha Özdemir Köken, nüfus miktarına göre bakıldığında organ bağışında ülkemizin Avrupa ülkelerine göre çok geride kaldığının altını çizdi. Organ bağışı konusunda herkesin duyarlı olması gerektiğini vurgulayan Köken, beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin 8 kişiye hayat verdiğinin unutulmaması gerektiğini belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Program, yaptıkları başarılı çalışmalar ve sunumları için misafir konuşmacılara teşekkür belgesi takdimi ve hatıra fotoğrafı çekimi ile son buldu.
Kaynak: İHA
Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen ve Hacettepe Üniversitesi öğretim elemanları; Dr. Zeliha Özdemir Köken ile Uzman Doktor Abdullah Yalçın’ın sunum yaptı.
Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Hemşirelik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fatma Eker, hemşireliğin temel amacının bireylere, ailelere ve toplumlara bakım vermek olduğunu belirterek, hemşirelik uygulaması ile tüm bireylerin yaşam kalitelerinin artırılması olduğunu ifade etti.
Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde, insan sağlığını etkileyebilecek her türlü gelişme ve değişime duyarlı, sağlıklı ya da hasta bireylerin her ortamda hemşirelik bakım gereksinimlerini karşılayabilen, araştırmalarında yer alabilen profesyonel hemşireler yetiştirmeyi hedeflediklerinin altını çizen Doç. Dr. Eker, yaklaşık 3 yıldan beri düzenledikleri aylık konferanslarla da alanında uzman kişileri öğrencilerle buluşturduklarını ifade etti.
“72 saat içerisinde organ naklinin gerçekleştirilmeli”
Beyin Ölümü ve Organ Nakli başlıklı çalışmasını sunan Hacettepe Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Uzman Doktor Abdullah Yalçın ölümün yıllar boyunca kalp atmalarının ve solunumun durması olarak tanımlandığını söyleyerek, ölüm sürecinde canlılığını ilk kaybeden organın beyin olduğunun eski tıbbı yazılarda belirtildiğini ifade etti.
Beyin ölümü tanımının ilk kez 1959’da Mollaret ve Goulon tarafından komanın ötesi (Le coma depasse) olarak tanımlandığını katılımcılarla paylaşan misafir konuşmacı, 1968 yılında beyin ölümünü tanımlamak için “Harvard Kriterleri” yayınlandığını ve buna göre de kişiye beyin öümü teşhisi konulabilmesi için; geri dönüşümsüz koma, ağrılı uyarana cevapsız kalma, ventilatörden ayrılınca spontan solunumun oluşmaması apne olması gibi verilerin oluşması gerektiğini ifade etti.
Beyin ölümü gerçekleşen kişilerin yapılan testlerle durumun kanıtlanması ve bu testler sonucunda hasta yakınına bilgi verilmesi gerektiğinin altını çizen Uzman Doktor Abdullah Yalçın, eğer hasta yakınlarının organ nakline izin vermemesi durumunda bakımın sonlandırılması gerektiğini, ancak izin verilmesi halinde ise 72 saat içerisinde organ naklinin gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
“Dünyada ilk başarılı kornea nakli 1905 yılında yapıldı”
Türkiye’de Organ Nakli ve Organ Bağışı adlı sunumunu yapmak için kürsüye davet edilen Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi’nden Dr. Zeliha Özdemir Köken ise Organ naklinde tarihsel sürecin milattan sonra 3. yüz yılda başladığını dile getirerek, Transplantasyon ile ilgili 1900’lü yıllara kadar özellikle ekstremite, deri ve kornea olmak üzere pek çok deneme yapıldığını ancak başarılı bir sonuç alınamadığını belirtti.
Dünyada ilk başarılı kornea naklinin 1905 yılında Dr. Eduard Zirm tarafından, ilk başarılı böbrek naklinin (tek yumurta ikizlerinde) Joseph Murray tarafından 1954 yılında, ilk kadavradan (beyin ölümü gerçekleşen kişi) karaciğer nakli ise; 1963 yılında Thomas Starzl tarafından yapıldığını açıklayan misafir konuşmacı, Türkiye’de ilk kalp naklinin 22 Kasım 1968 tarihinde Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’nde gerçekleştirildiğini ifade etti.
Ülkemizde ilk başarılı kalp naklinin 1989 yılında Ömer Bayazıt, İstanbul Koşuyolu Hastanesi’nde Dr. Bozer, Dr. İlhan Paşaoğlu tarafından gerçekleştirildiğini katılımcılarla paylaşan Köken, Mehmet Haberal tarafından ülkemizde ve dünyada ilk sayılacak başarılı organ nakillerinin de yapıldığını söyledi.
Dr. Zeliha Özdemir Köken, nüfus miktarına göre bakıldığında organ bağışında ülkemizin Avrupa ülkelerine göre çok geride kaldığının altını çizdi. Organ bağışı konusunda herkesin duyarlı olması gerektiğini vurgulayan Köken, beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin 8 kişiye hayat verdiğinin unutulmaması gerektiğini belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Program, yaptıkları başarılı çalışmalar ve sunumları için misafir konuşmacılara teşekkür belgesi takdimi ve hatıra fotoğrafı çekimi ile son buldu.