Heyelanda Ölen Genç Madencinin Acısı Dinmiyor
Siirt'in Şirvan ilçesinde 2 yıl önce meydana gelen maden faciasında hayatını kaybeden 20 günlük evli 23 yaşındaki Murat Ant'ın ailesi, evlatlarının acısını ilk günkü gibi yaşıyor Anne Mediha Ant: 'Her zaman kardeşlerine, 'Hepinizden önce öleceğim. Gidip yolunuzu açacağım. Ben gittikten sonra siz arkamdan gelin' diyordu'
FECRİ BARLIK - Siirt'in Şirvan ilçesinde iki yıl önce meydana gelen maden faciasında hayatını kaybeden 20 günlük evli 23 yaşındaki Murat Ant'ın ailesinin acısı dinmedi.
Maden köyündeki evlerinin karşısında bulunan özel maden ocağında ekskavatör operatörü olarak çalışan ve akşam vardiyasına yetişmek üzere annesi Mediha Ant ile vedalaşan Murat Ant, meydana gelen heyelan sonucu 15 arkadaşıyla birlikte toprak altında kaldı.
Ailesi, olayın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen askerden yeni dönen ve olaydan kısa bir süre önce dünya evine giren Ant'ın acısını sık sık kabrini ziyaret ederek dindirmeye çalışıyor.
Anne Mediha Ant, çocuklarıyla Siirt merkezdeki Zevye Mezarlığı'nda oğlu Murat'ın kabrini ziyaretinde dua etti, gözyaşı döktü. Baba Mirza Ant ise sürekli oğlunun fotoğrafına bakarak özlemini gidermeye çalışıyor.
Anne Ant, AA muhabirine yaptığı açıklamada, evlerinin karşısında meydana gelen olayı bir türlü unutamadığını, olayın sürekli gözlerinde canlandığını söyledi.
Murat'ın, olaydan 2 gün önce ablasına 15 Yasin-i Şerif okumalarını istediğini aktaran anne Ant, "Oğlum olay günü benimle vedalaştı. 'Allah yolunu açık etsin' dedim. O sırada ablası ona Yasin-i Şerif'i okuduklarını ve kimin için okuttuğunu sorusuna, 'Benim için' cevabını verdi. Ablası ona kızınca da oğlum bana dönerek, 'Anne, bana okumaları günah mı?' diye sordu. Bu soru karşısında şoka girdim ve günah olmadığını söyledim. Birkaç saat sonra da bu olay oldu." diye konuştu.
- "Yaşlı eşime ve bana Murat bakıyordu"
Köyde her pencereden baktığında veya dışarıya çıktığında oğlunun gözlerinde canlandığını dile getiren Ant, evlerinin önünde meydana gelen bu acıya dayanamayarak sürekli Siirt'e geldiğini anlattı.
Murat'ın çok iyi ve sevilen biri olduğuna dikkati çeken anne Ant, şöyle dedi:
"Sık sık onun mezarını ziyaret ediyorum. Onun vefatından sonra 4 defa ameliyat oldum. Vefatından sonra eşi de babasının evine gitti. Yaşlı eşime ve bana Murat bakıyordu. Onun vefatını öğrendiğim anda kelime-i şehadet getirdim. Her zaman kardeşlerine, 'Hepinizden önce öleceğim. Gidip yolunuzu açacağım. Ben gittikten sonra siz arkamdan gelin' diyordu."
- "Zaten bir gün ölmeyecek miyiz?"
Abla Songül Ant da olay günü kardeşine, Yasin-i Şerifleri okuduklarını ve duasını kimin için yapacaklarını sorduğunu anlattı. Ant, "Kardeşim, 'Ya boşver, benim adıma okudunuz.' dedi. 'Nasıl senin adına okuyalım, öyle bir şey olmaz' diye tepki gösterdim. Kardeşim, 'Zaten bir gün ölmeyecek miyiz? Ha şimdi ha sonra fark etmez' diye cevap verdi. 15 Yasin-i Şerif'in duasını onun için yaptık ve o gün göçük meydana geldi. Göçük haberini alınca hiç inanmadık. Olay yerine gittiğimizde toprak altında kalarak şehit olmuştu." dedi.
Köyde yaşayan ağabey Abdulmenaf Ant da olay günü evlerinde otururken bir ses karşısında dışarıya çıktıklarını belirtti.
"Dışarı çıktığımızda evimizin karşısındaki maden ocağında göçük olduğunu gördük. Tüm araçlar çalışıyordu ama göçükten sonra bütün ışıklar kaybolmuştu. Ondan sonra hepimiz onları kurtarmaya gittik. İlk olarak rahmetli Murat'ı çıkardık." diyen Ant, olayı bir türlü unutamadıklarını, şu anda devam eden çalışmaları görünce hep kardeşini hatırladıklarını dile getirdi.
Ant, "İş makinesi çalıştırıyordu. Şu anda da arkadaşları karşıda çalışırken kardeşim Murat gözümüzde canlanıyor. Herkes onun düğününe gelmişti. Daha önce işe giderken kimseye haber vermeden çıkıp gidiyordu. O akşam evden çıkarken annemin elini öptü ve 2-3 defa vedalaştı. Hem genç hem yeni evliydi." ifadelerini kullandı.
Siirt'in Şirvan ilçesinde 17 Kasım 2016'da özel bir maden ocağında meydana gelen heyelanda toprak altında kalan Mehmet Kasım Tari, Murat Ant, Nusret Beyazalma, Reşit Can, Savaş Kızılkan, Sedat Bulut, Şefik Tuncer, Yavuz Yıldız, Mahmut Batumak, İbrahim Kılınç, Kerem Arat, Bedrettin Caylı, Abdurrahman Sönmezsoy, İsmail Tekin, Abdulbaki Aydın ve Halil Başer hayatını kaybetmişti.
Kaynak: AA
Maden köyündeki evlerinin karşısında bulunan özel maden ocağında ekskavatör operatörü olarak çalışan ve akşam vardiyasına yetişmek üzere annesi Mediha Ant ile vedalaşan Murat Ant, meydana gelen heyelan sonucu 15 arkadaşıyla birlikte toprak altında kaldı.
Ailesi, olayın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen askerden yeni dönen ve olaydan kısa bir süre önce dünya evine giren Ant'ın acısını sık sık kabrini ziyaret ederek dindirmeye çalışıyor.
Anne Mediha Ant, çocuklarıyla Siirt merkezdeki Zevye Mezarlığı'nda oğlu Murat'ın kabrini ziyaretinde dua etti, gözyaşı döktü. Baba Mirza Ant ise sürekli oğlunun fotoğrafına bakarak özlemini gidermeye çalışıyor.
Anne Ant, AA muhabirine yaptığı açıklamada, evlerinin karşısında meydana gelen olayı bir türlü unutamadığını, olayın sürekli gözlerinde canlandığını söyledi.
Murat'ın, olaydan 2 gün önce ablasına 15 Yasin-i Şerif okumalarını istediğini aktaran anne Ant, "Oğlum olay günü benimle vedalaştı. 'Allah yolunu açık etsin' dedim. O sırada ablası ona Yasin-i Şerif'i okuduklarını ve kimin için okuttuğunu sorusuna, 'Benim için' cevabını verdi. Ablası ona kızınca da oğlum bana dönerek, 'Anne, bana okumaları günah mı?' diye sordu. Bu soru karşısında şoka girdim ve günah olmadığını söyledim. Birkaç saat sonra da bu olay oldu." diye konuştu.
- "Yaşlı eşime ve bana Murat bakıyordu"
Köyde her pencereden baktığında veya dışarıya çıktığında oğlunun gözlerinde canlandığını dile getiren Ant, evlerinin önünde meydana gelen bu acıya dayanamayarak sürekli Siirt'e geldiğini anlattı.
Murat'ın çok iyi ve sevilen biri olduğuna dikkati çeken anne Ant, şöyle dedi:
"Sık sık onun mezarını ziyaret ediyorum. Onun vefatından sonra 4 defa ameliyat oldum. Vefatından sonra eşi de babasının evine gitti. Yaşlı eşime ve bana Murat bakıyordu. Onun vefatını öğrendiğim anda kelime-i şehadet getirdim. Her zaman kardeşlerine, 'Hepinizden önce öleceğim. Gidip yolunuzu açacağım. Ben gittikten sonra siz arkamdan gelin' diyordu."
- "Zaten bir gün ölmeyecek miyiz?"
Abla Songül Ant da olay günü kardeşine, Yasin-i Şerifleri okuduklarını ve duasını kimin için yapacaklarını sorduğunu anlattı. Ant, "Kardeşim, 'Ya boşver, benim adıma okudunuz.' dedi. 'Nasıl senin adına okuyalım, öyle bir şey olmaz' diye tepki gösterdim. Kardeşim, 'Zaten bir gün ölmeyecek miyiz? Ha şimdi ha sonra fark etmez' diye cevap verdi. 15 Yasin-i Şerif'in duasını onun için yaptık ve o gün göçük meydana geldi. Göçük haberini alınca hiç inanmadık. Olay yerine gittiğimizde toprak altında kalarak şehit olmuştu." dedi.
Köyde yaşayan ağabey Abdulmenaf Ant da olay günü evlerinde otururken bir ses karşısında dışarıya çıktıklarını belirtti.
"Dışarı çıktığımızda evimizin karşısındaki maden ocağında göçük olduğunu gördük. Tüm araçlar çalışıyordu ama göçükten sonra bütün ışıklar kaybolmuştu. Ondan sonra hepimiz onları kurtarmaya gittik. İlk olarak rahmetli Murat'ı çıkardık." diyen Ant, olayı bir türlü unutamadıklarını, şu anda devam eden çalışmaları görünce hep kardeşini hatırladıklarını dile getirdi.
Ant, "İş makinesi çalıştırıyordu. Şu anda da arkadaşları karşıda çalışırken kardeşim Murat gözümüzde canlanıyor. Herkes onun düğününe gelmişti. Daha önce işe giderken kimseye haber vermeden çıkıp gidiyordu. O akşam evden çıkarken annemin elini öptü ve 2-3 defa vedalaştı. Hem genç hem yeni evliydi." ifadelerini kullandı.
Siirt'in Şirvan ilçesinde 17 Kasım 2016'da özel bir maden ocağında meydana gelen heyelanda toprak altında kalan Mehmet Kasım Tari, Murat Ant, Nusret Beyazalma, Reşit Can, Savaş Kızılkan, Sedat Bulut, Şefik Tuncer, Yavuz Yıldız, Mahmut Batumak, İbrahim Kılınç, Kerem Arat, Bedrettin Caylı, Abdurrahman Sönmezsoy, İsmail Tekin, Abdulbaki Aydın ve Halil Başer hayatını kaybetmişti.