Bakan Kurum Açıklaması '2050'De Denizlerde Balık Değil Plastik Yüzecek'

İzmir Katip Çelebi Üniversitesinin (İKÇÜ) akademik yılı açılış törenine katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, çevre şehircilik alanında yapılacak düzenlemeler hakkında önemli bilgiler verirken, "Kişi başı poşet kullanım miktar 440 adet. 2050’de denize atılan plastiklerin sayısı denizde yaşayan balıkların sayısından fazla olacak diye beklenti var. Denizlerde balık değil plastik yüzecek. Plastik poşetin bertaraf edilmesi, üretiminden daha zor. Biz bu plastik poşetin kullanımı azaltmak zorundayız" dedi.

Bakan Kurum Açıklaması '2050'De Denizlerde Balık Değil Plastik Yüzecek'
İzmir Katip Çelebi Üniversitesinin akademik yılı, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un katıldığı törenle başladı.

Törende İzmir Valisi Erol Ayyıldız, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse ve akademik personel de hazır bulundu.

Törende sıfır atık projesi hakkında konuşan Bakan Kurum, “Atığın miktarımızı artırdığımız sürece istediğimiz kadar düzenli depolama tesisi yapalım, artık atmamayı da öğrenmeliyiz. Sıfır atık projesi önem arz ediyor. Yönetmelik çıkarıyoruz. Kamu ve kuruluşlarında zorunlu hale gelecek. 2017’de başladığımız ve yıllık 2,5 milyon tasarruf sağlanan projede 2023’de yıllık 20 milyar tasarruf sağlanacak. Bunda plastik poşetlerin ücretlendirilmesi de var. Yıllık yaklaşık 35 milyar lira poşet tüketiyoruz. Gittiğimizde markette 3-5 poşet alıyoruz. Kişi başı poşet kullanım miktar 440 adet. 2050’de denize atılan plastiklerin sayısı denizde yaşayan balıkların sayısından fazla olacak diye beklenti var. Denizlerde balık değil plastik yüzecek. Bir plastik poşet 100 yılda doğaya karışıyor. Plastik poşetin bertaraf edilmesi, üretiminden daha zor. Biz bu plastik poşetin kullanımı azaltmak zorundayız. Ocak ayında yürürlüğe girecek düzenlemede 2019 yılında adeti düşüreceğiz ve 2025 yılında 90 adete düşmüş olacak. İnşallah bu kullanımı 40 adete düşürerek yüzde 90 tasarruf sağlamayı düşünüyoruz. Yine çöplerimizi atıp şehirlere zarar vermemek için depozito uygulaması getiriyoruz. Bunların da toplanması için depozito uygulaması getireceğiz. Eskiden pazara file ile giderdik, bez çantalarla giderdik. Dolayısıyla böyle poşet kullanma alışkanlığımız yoktu. İnşallah poşete getireceğimiz ücretlendirme ve depozito uygulaması ile atıkların daha az olması için düzenleme yapacağız" diye konuştu.



"Çarpık kentleşmeyle mücadele bizi oldukça yoruyor"

1950’li yıllarda sanayileşme devrimi ile çarpık kentleşmenin başladığını ve şehirlere göçle, şehirdeki nüfus oranının arttığını kaydeden Bakan Kurum, "Bu oran yüzde 88 seviyesinde. Bu oran artarken çarpık kentleşmeyi de beraberinde getirdi. 50’li yıllarda, o günkü yöneticilerimiz, hocalarımız doğru veya yanlış plan yapsalardı bugün çarpık kentleşme ile uğraşmaz, dünyanın en güçlü ekonomisi ve devleti olurduk. Bu potansiyelimiz zaten Osmanlı’dan beri var. Ancak çarpık kentleşme ve bununla mücadele bizi oldukça yoruyor" ifadelerini kullandı.

"Önümüzdeki 50 yıllık süreci planlamak istiyoruz"

24 Haziran’la birlikte yeni hükümet sistemine geçildiğini hatırlatan Bakan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz de Bakanlık olarak tüm şehirleri ziyaret ediyoruz. Bu sistemden anladığımız; etkin, hızlı, çözümü yerinde bulmak diye düşünüyoruz. Yaklaşık 25 şehrimize gittik. Gördük ki şehirlerin problemleri hep aynı. Çarpık kentleşmeden kaynaklı, bütüncül planlamadan eksik sorunlarla baş bala kalmış ve çözüm arayan bir yerel yönetimlerimiz var. Bu sisteme geçerken mekânsal stratejik plan hazırlığı içindeyiz. Bir hafta önce Tekirdağ’a gittik. 12 tane organize sanayi bölgesi (OSB) var. Bu OSB’ler atık su arıtmalarını orada Ergene ve Çorlu nehrine bırakıyorlar. Bu kaçak deşarjlardan kaynaklı ve plansız yerleşimden kaynaklı. 2012’de Türkiye’nin en büyük çevre projesini başlattık. 5 atık su artıma tesisinin denize derin deşarjını içeriden projenin bedeli 3,5 milyar lira. Bu 5 milyarı da bulabilir. ‘Orada OSB’leri acaba yeniden yapsak 5 milyara yapar mıyız, değeri 5 milyar eder mi, OSB’ler burada mı yapılmalı’ diye düşünülmemiş. Bugün oradaki atık suları toplamak için Türkiye’nin en büyük çevre proje yapmak zorunda kalıyorsunuz. Buna ilişkin 81 ile yazılar yazdık. Süreci üniversitelerle takip ediyoruz. Yaptığımız; tarımın tarım arazisinde, turizmin turizm alanında, sanayinin sanayi alanında olmasını sağlayacak ve istihdamı artıracak düzenlemeyi yapacağız. 50 yıl sonra bir bir öğrenimiz yerimize geçecek. Geldiğinde ‘50 yıl önce buranın yöneticiler planlamaları niye yapmadılar’ demesin. Mekânsal planlamayla önümüzdeki 50 yıllık süreci planlamak istiyoruz. Bence hocalarımızın öğrencilere vereceği en önemli ders budur; planlama. Bu planlamayı her yerde yapmamız gerekiyor."

"Şehirler kimliklerini kaybediyor"

Ülkemizin deprem bölgesi olduğunu belirten Bakan Kurum, bugüne kadar yaklaşık 86 bin insanın depremlerde hayatlarını kaybettiğini söyledi.

Bakan Kurum, şöyle devam etti:

"Bugün bakıyoruz ki 5,5 milyon konutun yenilenmesi gerekiyor. 2030 yılında bunun 7,5 milyona varması bekleniyor. 2012’de çıkarılan yasa ile yaklaşık 580 bin konutun yenilenmesini gerçekleştirdik. Bu kentsel dönüşümü de şehirlerin mimarisine, kültürüne uygun yapmamız gerekiyor. Ay sonuna kadar bu stratejiyi açıklayıp değer esaslı emsal artışını mümkün olduğunca az yapacak şekilde, mevcut imar planlarında 7-8 katı geçmeyecek, yeni yapılacak alanlar da 4-5 katı geçmeyecek planlama ve dönüşümler yapmak istiyoruz. Bu dönüşümlerde bizim kültürümüzü yansıtacak mimarı projeler de çıkarmamız gerekiyor. Bizim bir tarzımız, kültürümüz, mimari kimliğimiz yok. Şehirler kimliklerini kaybediyor. Hocalarımıza çok iş düşüyor. Mimarimizi yansıtacak, gelecek nesillere Mimar Sinanlar gibi yansıtacağımızı projeler gerekiyor. Kentsel dönüşümle ilgili yapacağımız projeler önem arz ediyor. Stratejik planlama ile artık yeni planlanacak alanlarda bisiklet yolu, yürüyüş yolu bırakma zorunluluğu getiriyoruz. Otoparkla ilgili de düzenleme yaptık. Büyükşehirlerde, şehir merkezlerindeki trafik yoğunluğunu çözmek adına kamu alanlarından, yeşil alanlarda, meydan altı otopark yapabilmenin önünü açtık. Her daireye bir otopark zorunluğu getirdik. Toplu ulaşım alanlarında toplu otopark zorunluluğu getirdik. İnsanlar aracı bırakıp toplu ulaşımla işine alışverişe gidebilecek."

"Denize atık bırakanlara ceza 5 kat artıyor"

Denizlerdeki kirlilik konusuna da değinen Bakan Kurum, “Foça’da bir deniz kirliliği yaşandı. Foça için bir ay uğraştık, 25 milyon para harcadık. Bir gemi geliyor, atığı bırakıyor. Hamdolsun denizi temizledik, firmaya 1 milyon 600 bin ceza ile harcadığımız bedeli almak için süreci başlattık. Denize atık bırakanlara ceza 5 kat artıyor. 459 mavi bayraklı plajla dünya 3.’süyüz. Bu değerlerimizi öne çıkaracak düzenlemeler yapmamız gerekiyor. Mavi bayraklı plaj sayısını artırarak dünya 1.’si olmak hedefindeyiz" dedi.

Bakan Kurum, iklim değişikliği hakkında da, "En son Rize’de yağan yağmurlar 100 kilo, Ordu’da 400 kilo. Bir yılda yapacak yağmur 1 saatte şehre düşüyor. İklim değişikliği ile mücadele etmemiz gerektiğini tabiat gösteriyor. Bunun için bir eylem stratejisi hazırlıyoruz. Yoğun yağışlardan şehirlerden daha az etkilenmesi için. Ser gazı emisyonlarımızı 2030 yılında yüzde 21 azaltmayı hedefliyoruz" diye konuştu.



“Şehirleşme, öncelikli üç alandan biri”

Törende konuşan İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, 2010 yılında İzmir’in 4. devlet üniversitesi olarak kurulan, 13 fakülte ile planlanmış olan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin araştırma üniversitesi olmayı hedeflediğini belirtti.

İzmir Katip Çelebi Üniversitesinin önemli bir gelişme sağladığı alanlardan birinin de şehirleşme olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Köse, şöyle konuştu:

"Bu amaçla şehirleşme öncelikli alanında, iklim değişikliği, kentsel dönüşüm, yerel yönetişim, göç ve kent kimliği, sürdürülebilir şehirleşme, afet ve risk yönetimi, çevre yönetimi, kentsel yenileme, kentsel ulaşım ve sürdürülebilir akıllı şehirler alt başlıklı konular sunulan araştırma projeleriyle desteklenmektedir. Şehirleşme konusu, üniversite olarak desteklediğimiz araştırma projeleri arasında öncelikli üç alandan biri olmakla birlikte, kentlerimizin küresel dünya kentleri düzeyine erişebilmeleri umuduyla sürdürülebilir kentleşme, kentsel dönüşüm ve bütüncül kentsel planlama ve tasarım konularında bilimsel çalışmaları desteklemeye devam edeceğiz. Üniversite olarak stratejik gelişim planımızda da geniş ölçüde yer verdiğimiz kentleşme, kentsel dönüşüm ve kentsel tasarım konularında gelişmeleri yakından takip etmekte, Kentsel Dönüşüm Anabilim Dalında kentlerin doğal, tarihi ve kültürel değerlerini koruyarak bütüncül ve kent ekosisteminin işlerliğine katkı sağlar biçimde yenilenmesini destekleyen bir anlayışla lisansüstü eğitim vermeye devam etmekteyiz. Doğal ve kültürel miras değerleri ile tanınan İzmir kentimize model oluşturması amacıyla üniversitemiz yerleşkesini de aynı düşünce ve anlayışla yapılandırma çabası içindeyiz. Üniversitemiz bünyesinde çalışan hocalarımız yerleşkemizin tüm kente model oluşturacak nitelikte ekolojik kentsel tasarım kriterlerine göre iklim değişikliği sürecinde kentsel adaptasyona uygun hale getirilmesini hedefleyen multi-disipliner çalışmalar yürütmektedirler.”

Öğrenci Konseyi Başkanı Enes Hoyladı ise akademik yıl açılışında öğrenciler adına konuşma yaptı. Tören, konuşmaların ardından unvanı değişen akademik personelin biniş töreni ile sona erdi.
Kaynak: İHA