Bakan Selçuk Balıkesir'de Öğretmenlere Hitap Etti
Öğretmenlere hitap eden Bakan Selçuk, "Bizim derdimiz dünya ile ölçüşmek, yarışmak bizim derdimiz. Bizim derdimiz şu topraklardaki her çocuğun gelecek güvencesi ile ilgili umuduyla ilgili bir şeyleri yeşertmek bizim derdimiz" dedi.
Bir dizi ziyaret için Balıkesir’e gelen Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Balıkesir Öğretmen Evinde okul müdürleri ile bir araya geldi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk yaptığı konuşmada Balıkesir’in eğitimde iyi bir yerde olduğunu belirtirken asıl dertlerinin küresel rekabette iyi bir yerlere gelmek olduğunu söyledi.
Bakan Ziya Selçuk, "Balıkesir iyi bir yerde. Fakat bana göre kötü bir yerde. Niye kötü bir yerde biliyor musunuz? Bizim artık derdimiz, davamız diğer illere göre daha iyi bir pozisyonda olmak değil, sıralamada üst sıralarda olmak değil. Bizim derdimiz, davamız küresel rekabet. Bizim derdimiz dünya ile ölçüşmek, yarışmak bizim derdimiz. Bizim derdimiz şu topraklardaki her çocuğun gelecek güvencesi ile ilgili umuduyla ilgili bir şeyleri yeşertmek bizim derdimiz. Bizim derdimiz öğretmenimize daha fazla destek sağlayarak, okul müdürlerimize yöneticilerimize daha fazla etkili çalışmalar yaparak bu ülkenin eğitimini daha da yükseltmek. Bilinen bir şey var. Bir ülkenin eğitim sisteminin niteliği öğretmen niteliğini geçemiyor. Yani bu uluslararası araştırmaların sonucu. Bunu hepiniz kendi hayatınızda da tecrübe ediyorsunuz. Fakat Türkiye maalesef çocukları ölçmenin dışında çok fazla girişimde bulunmuyor. Mesela profesörleri ölçmüyoruz Eğitim Fakültesindeki. Gücümüz çocuklara yetiyor onları ölçüyoruz. Aslında sistemin kendini ölçmesi lazım. Aslında hepimizin kendini ölçmesi lazım. Acaba daha iyi yapılacak şey var mı? Acaba dünyada daha yenilikçi, inovatif çalışmalar var mı? Acaba eksik bıraktığımız bir şey var mı? Bunun derdi, davası olursa ruhumuzda o zaman bizim için eğitim bir başarı hikayesine dönüşür. O zaman biz bu işi geçim vasıtası için yapmayız. Biz bu işi bir insanlaşma davası olarak yaparız. Beşerlikten insanlaşmaya doğru giden bir iş olarak yaparız bunu. Böyle olursa bizim çocuklarımız çift kanatlı olarak yetişir. Yani sadece sınav sonuna kadar unutulmayan şeyleri öğrenmekle çocukların bir hayatla baş etme fırsatı yok. Bu çocuklar maalesef günümüzde mücadele edecek bir şey bulamıyorlar. Her şey önlerine hazır veriliyor. Her şey önlerine hazır verildiği için terleyerek, uğraşarak, yorularak bir yere gelmiyor bizim çocuklarımız. Her şeyi önlerine hazır sunduğumuzda daha potansiyel risklerini bile anne babalar olarak ne yapıyoruz. Çocukların önlerinden çekiyoruz. Halbuki yaşadığımız her problem, çocukların yaşadığı her problem onların hayatla mücadelelerini artıran psikolojik bağışıklığını güçlendiren unsurlardır. O sebeple çocukların problem yaşaması belli bir seviyeye kadar çok iyi bir şeydir. O sebeple bu çocukların yazın çalışması, o sebeple bu çocukların okuldaki rutin işler dışında hayatla alakalı meselelerle uğraşması hayati derecede önemli. Bizim paramızın pulumuzun olması önemli değil. Bu çocuğun emek ne demektir, yemek ne demektir, emanet ne demektir bunları anlamak için biraz terlemesi lazım. Ama 3 soru daha çözsün çocuğum diye uğraştığınızda o zaman hayatla bağını kesiyoruz" dedi.
"Bu çocuklar için bu memleket için bizim bir şey yapmamız lazım"
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk öğretmenlere hitaben yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
"Ben özellikle sizinle bir arada olmayı çok istedim. Çünkü bu tür toplantılarda genellikle bir resmi konuşma oluyor ve protokol kendi arasında bazı çalışmalar yapıp sonra o ili terk ediyorlar. Ama sizinle bir arada olup çok kısa da olsa bir mesleki sohbet etmeyi arzu ettim. Sizinle gönüllerimizin bir olduğunu biliyorsunuz değil mi? İnanın her birinizle alakalı bir gönül bağım var ve emeğinizin farkındayım, yaptığınız işin farkındayım. Ve size çocuklar size emanet derken aslında bir emanet bilincinden söz ettiğimin de farkındayım. Bugün Milli Eğitim Bakanlığı olarak Balıkesir’de temel atma ve açılış töreni için bulunuyoruz. Bu aslında bir genel temel atmadır, genel bir açılıştır. Yani temsili olarak bir okulun temel atması ya da açılışı değil. Aslında Türkiye’de şu ana kadar yapılan çok güzel işler var. Ben Talim Terbiye Kurulu Başkanı iken derdim ki şu kadar derslik olsa, şu kadar öğretmenimiz olsa ne güzel işler yaparız. Yani hayalimdi o zaman. Bugün görüyorum ki bu işler bir karışta halledildi. Ve güzel yollar alındı. 1,2,3 denilmiş zaten. Biz 4,5,6 diyeceğiz. Hep beraber diyeceğiz bunu. Ve inşallah artık Türkiye’nin eğitimdeki hedefi nitelik olarak eksiklerini gidermekten dünyayla yarışmaya doğru giden bir hedef olacak. Ama bunu yaparken hem üniversitede öğretmen yetiştirme süreciyle uğraştığım yılları hatırlıyorum Gazi Üniversitesinde ve başka yerlerde. Yüzbinlerce meslektaşımla karşı karşıya gelme imkanımız oldu ömrüm süresince. Ve istiyorum ki bu ülkenin güzel çocukları için her birinin gözünün parıldaması için her bir evladımız sokağımızda, evlerimizde, mahallelerimizde var olan, okullarımızda var olan her bir çocuğumuz göz bebeğimiz için bir gelecek ışıltısı yayalım hep beraber. Ama vicdanımız hala yaşıyorsa, nefes alıyorsak, hala ahlakımız nefes alıyorsa, hala kendi var oluşumuzu anlamlı kılmak için bazı gayretler içerisinde olmayı önemsiyorsak bu çocuklar için bu memleket için bizim bir şey yapmamız lazım. Bu bir Bakan ödevi değil, bu bir şahıs ödevi, bu bir hizip ödevi değil. Bu bir millet ödevi. O yüzden hep beraber olacağız, oy yüzden ayırmayacağız, o yüzden kayırmayacağız, o yüzden bütün çocukları kendi öz evladımız gibi bakacağız. Eğer biz bu çocuklarla bir mesafe alabilirsek tatmin olmuş bir şekilde mütemayil bir şekilde diyeceğiz ki biz de vazifemizi elimizden geldiği şekilde yaptık diyeceğiz. Eğer siz Balıkesir’in eğitim camiası olarak bu aldığınız mesafeyle tatmin oluyorsanız, yeterli diyorsanız zaten çok bir şey yamaya gerek yok. Ama Türkiye’de çok iyi bir yerdesiniz. Yani birçok parametre açısından bütün illerimizi inceliyoruz. Bizden beklenti şu; biz bu çağın ihtiyacını karşılayacak, yarım insanlar değil tam insanlar yetiştirmek zorundayız. Eğer bunu yaparsak bunu sizin omuzlarınızla, sizin mutfağınızla yapacağız. Eğer bunu yapabilirsek bir mesafe alacağız. Yoksa Ankara’da Ziya Selçuk konuşsun, bağırsın, çalışsın, televizyonlara çıksın bunun bir ehemmiyeti yok. Bizim yaptığımız şeyin bir ehemmiyeti yok. Ben sadece sizinle beraber yanınızda yörenizde önünüzde öncülüğünüzde hadi arkadaşlar beraber bir uğraşalım bir şey yapalım, bir şey yapmak lazım ve sizin Avrupa’da nerede Balıkesir, dünyada nerede Balıkesir, öğretmen eğitiminde nerede Balıkesir bu soruları, bu sualleri sormak zorundayız. Bunların yanıtlarıyla ilgili uğraşırsak zaten mesafe alırız”
Kaynak: İHA
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk yaptığı konuşmada Balıkesir’in eğitimde iyi bir yerde olduğunu belirtirken asıl dertlerinin küresel rekabette iyi bir yerlere gelmek olduğunu söyledi.
Bakan Ziya Selçuk, "Balıkesir iyi bir yerde. Fakat bana göre kötü bir yerde. Niye kötü bir yerde biliyor musunuz? Bizim artık derdimiz, davamız diğer illere göre daha iyi bir pozisyonda olmak değil, sıralamada üst sıralarda olmak değil. Bizim derdimiz, davamız küresel rekabet. Bizim derdimiz dünya ile ölçüşmek, yarışmak bizim derdimiz. Bizim derdimiz şu topraklardaki her çocuğun gelecek güvencesi ile ilgili umuduyla ilgili bir şeyleri yeşertmek bizim derdimiz. Bizim derdimiz öğretmenimize daha fazla destek sağlayarak, okul müdürlerimize yöneticilerimize daha fazla etkili çalışmalar yaparak bu ülkenin eğitimini daha da yükseltmek. Bilinen bir şey var. Bir ülkenin eğitim sisteminin niteliği öğretmen niteliğini geçemiyor. Yani bu uluslararası araştırmaların sonucu. Bunu hepiniz kendi hayatınızda da tecrübe ediyorsunuz. Fakat Türkiye maalesef çocukları ölçmenin dışında çok fazla girişimde bulunmuyor. Mesela profesörleri ölçmüyoruz Eğitim Fakültesindeki. Gücümüz çocuklara yetiyor onları ölçüyoruz. Aslında sistemin kendini ölçmesi lazım. Aslında hepimizin kendini ölçmesi lazım. Acaba daha iyi yapılacak şey var mı? Acaba dünyada daha yenilikçi, inovatif çalışmalar var mı? Acaba eksik bıraktığımız bir şey var mı? Bunun derdi, davası olursa ruhumuzda o zaman bizim için eğitim bir başarı hikayesine dönüşür. O zaman biz bu işi geçim vasıtası için yapmayız. Biz bu işi bir insanlaşma davası olarak yaparız. Beşerlikten insanlaşmaya doğru giden bir iş olarak yaparız bunu. Böyle olursa bizim çocuklarımız çift kanatlı olarak yetişir. Yani sadece sınav sonuna kadar unutulmayan şeyleri öğrenmekle çocukların bir hayatla baş etme fırsatı yok. Bu çocuklar maalesef günümüzde mücadele edecek bir şey bulamıyorlar. Her şey önlerine hazır veriliyor. Her şey önlerine hazır verildiği için terleyerek, uğraşarak, yorularak bir yere gelmiyor bizim çocuklarımız. Her şeyi önlerine hazır sunduğumuzda daha potansiyel risklerini bile anne babalar olarak ne yapıyoruz. Çocukların önlerinden çekiyoruz. Halbuki yaşadığımız her problem, çocukların yaşadığı her problem onların hayatla mücadelelerini artıran psikolojik bağışıklığını güçlendiren unsurlardır. O sebeple çocukların problem yaşaması belli bir seviyeye kadar çok iyi bir şeydir. O sebeple bu çocukların yazın çalışması, o sebeple bu çocukların okuldaki rutin işler dışında hayatla alakalı meselelerle uğraşması hayati derecede önemli. Bizim paramızın pulumuzun olması önemli değil. Bu çocuğun emek ne demektir, yemek ne demektir, emanet ne demektir bunları anlamak için biraz terlemesi lazım. Ama 3 soru daha çözsün çocuğum diye uğraştığınızda o zaman hayatla bağını kesiyoruz" dedi.
"Bu çocuklar için bu memleket için bizim bir şey yapmamız lazım"
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk öğretmenlere hitaben yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
"Ben özellikle sizinle bir arada olmayı çok istedim. Çünkü bu tür toplantılarda genellikle bir resmi konuşma oluyor ve protokol kendi arasında bazı çalışmalar yapıp sonra o ili terk ediyorlar. Ama sizinle bir arada olup çok kısa da olsa bir mesleki sohbet etmeyi arzu ettim. Sizinle gönüllerimizin bir olduğunu biliyorsunuz değil mi? İnanın her birinizle alakalı bir gönül bağım var ve emeğinizin farkındayım, yaptığınız işin farkındayım. Ve size çocuklar size emanet derken aslında bir emanet bilincinden söz ettiğimin de farkındayım. Bugün Milli Eğitim Bakanlığı olarak Balıkesir’de temel atma ve açılış töreni için bulunuyoruz. Bu aslında bir genel temel atmadır, genel bir açılıştır. Yani temsili olarak bir okulun temel atması ya da açılışı değil. Aslında Türkiye’de şu ana kadar yapılan çok güzel işler var. Ben Talim Terbiye Kurulu Başkanı iken derdim ki şu kadar derslik olsa, şu kadar öğretmenimiz olsa ne güzel işler yaparız. Yani hayalimdi o zaman. Bugün görüyorum ki bu işler bir karışta halledildi. Ve güzel yollar alındı. 1,2,3 denilmiş zaten. Biz 4,5,6 diyeceğiz. Hep beraber diyeceğiz bunu. Ve inşallah artık Türkiye’nin eğitimdeki hedefi nitelik olarak eksiklerini gidermekten dünyayla yarışmaya doğru giden bir hedef olacak. Ama bunu yaparken hem üniversitede öğretmen yetiştirme süreciyle uğraştığım yılları hatırlıyorum Gazi Üniversitesinde ve başka yerlerde. Yüzbinlerce meslektaşımla karşı karşıya gelme imkanımız oldu ömrüm süresince. Ve istiyorum ki bu ülkenin güzel çocukları için her birinin gözünün parıldaması için her bir evladımız sokağımızda, evlerimizde, mahallelerimizde var olan, okullarımızda var olan her bir çocuğumuz göz bebeğimiz için bir gelecek ışıltısı yayalım hep beraber. Ama vicdanımız hala yaşıyorsa, nefes alıyorsak, hala ahlakımız nefes alıyorsa, hala kendi var oluşumuzu anlamlı kılmak için bazı gayretler içerisinde olmayı önemsiyorsak bu çocuklar için bu memleket için bizim bir şey yapmamız lazım. Bu bir Bakan ödevi değil, bu bir şahıs ödevi, bu bir hizip ödevi değil. Bu bir millet ödevi. O yüzden hep beraber olacağız, oy yüzden ayırmayacağız, o yüzden kayırmayacağız, o yüzden bütün çocukları kendi öz evladımız gibi bakacağız. Eğer biz bu çocuklarla bir mesafe alabilirsek tatmin olmuş bir şekilde mütemayil bir şekilde diyeceğiz ki biz de vazifemizi elimizden geldiği şekilde yaptık diyeceğiz. Eğer siz Balıkesir’in eğitim camiası olarak bu aldığınız mesafeyle tatmin oluyorsanız, yeterli diyorsanız zaten çok bir şey yamaya gerek yok. Ama Türkiye’de çok iyi bir yerdesiniz. Yani birçok parametre açısından bütün illerimizi inceliyoruz. Bizden beklenti şu; biz bu çağın ihtiyacını karşılayacak, yarım insanlar değil tam insanlar yetiştirmek zorundayız. Eğer bunu yaparsak bunu sizin omuzlarınızla, sizin mutfağınızla yapacağız. Eğer bunu yapabilirsek bir mesafe alacağız. Yoksa Ankara’da Ziya Selçuk konuşsun, bağırsın, çalışsın, televizyonlara çıksın bunun bir ehemmiyeti yok. Bizim yaptığımız şeyin bir ehemmiyeti yok. Ben sadece sizinle beraber yanınızda yörenizde önünüzde öncülüğünüzde hadi arkadaşlar beraber bir uğraşalım bir şey yapalım, bir şey yapmak lazım ve sizin Avrupa’da nerede Balıkesir, dünyada nerede Balıkesir, öğretmen eğitiminde nerede Balıkesir bu soruları, bu sualleri sormak zorundayız. Bunların yanıtlarıyla ilgili uğraşırsak zaten mesafe alırız”