'Cino' Didingola'yı Mesken Tuttu
Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinin Didingola Yaylası’nda son dönemde sık sık görülen ve yayla sakinleri tarafından ’Cino’ adı verilen tilki, yayla evleri arasında dolaşıyor kendisi için bırakılan yiyecekleri tüketiyor. Yaban hayatı uzmanları ise tilki ve benzeri yaban hayvanlarına yapılan bu tarz yaklaşımların o hayvanlara faydadan çok zarar verdiğini savunuyor.
Lazca "Büyük Yayla" anlamına gelen deniz seviyesinden yaklaşık 2 bin 400 metre yükseklikteki Didingola Yaylası’nda görülen tilki son dönemde yayla evlerinin bulunduğu bölgeyi adeta mesken tuttu. İlk günlerdeki ürkekliğini üzerinden atan yayla evlerinin ve yaylacıların arasında dolaşan tilkiye yayla sakinleri ’Cino’ adını verdi. Kendisi için bırakılan yiyecekleri de afiyetle midesini indiren tilkinin bu görüntülerinin yayla sakinleri sosyal medya hesaplarından paylaştı. Yayla sakinlerinden Ahmet Çamkerten, soysal medya hesabında "Cino, Didingola yaylasındaki sevimli dostumuz oldu. Allah’ın yeryüzünde yarattığı en güzel hayvanlardan biri olan bu zeki hayvan bizimle çok güzel ilişki kurdu. Bize yaklaştı. Bizi sevdi, biz de onu çok sevdik. Fakat kendisinden ayrılmak zorunda kaldık. Umarım zorlu kış şartlarını sağlıklı bir şekilde atlatır ve baharda tekrar buluşuruz. Kendine iyi bak Cino" ifadelerini kullandı.
Sakıncalara dikkat çekti
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan yaban hayatı uzmanları ise bu tür durumların sakıncalarına vurgu yaptı. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ), Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, yaban hayatına yapılan bu tür masum müdahalelerin istenmeyen sonuçlar doğurabileceğini söyledi.
Bu şekilde hazıra alışan, beslenme gereksinimini insanlardan karşılaşan yaban hayvanlarının bir müddet sonra avlanma yeteneklerinin kısmen de olsa köreldiğini ve tembelleştiklerini kaydeden Başkaya "Bu tür davranışlar tamamen güzel ve masum duygularla yapılıyor ancak bizim için güzel olan her şey başkaları için de iyi gözükse de sonuçları aynı şekilde olmuyor. Yayla sezonunda bu tür konulara çok rastlıyoruz. Evlere gelen insanlara yaklaşan tilkiler bu şekilde besleniyor ancak bu tilkiler bir müddet sonra verilen gıdalardan hastalanabiliyor. Avlanma gereksinimi duymamaya başlıyorlar ve hazıra alışıyorlar. Halbuki bu hayvanların ekmeklerini besinlerini kendilerinin doğadan bulması gerekiyor. Evcil gıdalar ve artan yemekler de veriliyor. Tüm bunlar hayvanların hazıra alışmasına, beslenme bozukluklarına, hastalıklara ve bazen de ölümlerine yol açıyor. Her şeyden önemlisi bu tür olaylar ve haberler kötü örnek olabiliyor, herkes yaban hayvanlarına yardım etme sevdasına kapılabiliyor” dedi.
Sadece bu tür beslemelerde değil yarın kış mevsiminde yaban hayvanları için de doğaya bırakılan besinlerde çok dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Başkaya "Kış yemlemesi bilgi, birikim ve dikkat isteyen bir iştir. Bugün ülkemizde birçok konuda olduğu gibi kış yemlemesinde de olay amacından sapmakta ve ipin ucu kaçırılmaktadır. Yabani hayvanların yemlenmesi, camın önüne bırakılan ekmek kırıntılarından ibaret basit bir iş olmadığı gibi, yaban hayvanlarını açlıktan kurtarmak için dağlara çıkıp keklikleri, geyikleri, kurtları bulduğumuz yerde, özensiz ve dikkatsiz bir şekilde bir yerlere yığınla yem atmak da değildir. Yaban hayatına karşı hassas olan bazı kişiler biriktirdikleri veya topladıkları yemek artıkları, ekmekler, kemikler ve et parçalarını, bazıları da satın aldıkları arpa, buğday veya mısırları doğada belli yerlere bırakarak hayvanlara yardımcı olmak istemektedirler. Ancak bu durum birçok olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir" vurgusunu yaptı.
"Kaş yapayım derken göz çıkarmayalım"
"Kaş yapayım derken, göz çıkarmamalıyız" diyen Başkaya, şunları söyledi:
"Esasen en önemli husus, kış yemlemesine ihtiyaç bırakmayacak şekilde yaşam alanlarının, türlerin ihtiyaç duyduğu bitki türleri ile olması gerektiği şekilde iyileştirilmesi ve yenilenmesidir. İnsanoğlunun yaşam alanları üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle yaban hayvanlarının yaşam alanları bozulmuş, parçalanmış, dönüştürülmüş veya yok edilmiş durumdadır. Bu nedenle, öncelikle yaşam alanlarında iyileştirme ve yenileme çalışmaları yapılmalıdır. Önemli olan yaban hayvanlarının kışa iyi beslenmiş ve sağlıklı bir şekilde girmeleri ve zor kış günlerinde ihtiyaç duydukları besin ve sığınakları asgari düzeyde de olsa doğal ortamlarında bulabilmeleridir. Bunun için de yaşam alanlarının sağlıklı olması yani yaban hayvanları için uygun olması gerekmektedir."
Kaynak: İHA
Sakıncalara dikkat çekti
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan yaban hayatı uzmanları ise bu tür durumların sakıncalarına vurgu yaptı. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ), Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, yaban hayatına yapılan bu tür masum müdahalelerin istenmeyen sonuçlar doğurabileceğini söyledi.
Bu şekilde hazıra alışan, beslenme gereksinimini insanlardan karşılaşan yaban hayvanlarının bir müddet sonra avlanma yeteneklerinin kısmen de olsa köreldiğini ve tembelleştiklerini kaydeden Başkaya "Bu tür davranışlar tamamen güzel ve masum duygularla yapılıyor ancak bizim için güzel olan her şey başkaları için de iyi gözükse de sonuçları aynı şekilde olmuyor. Yayla sezonunda bu tür konulara çok rastlıyoruz. Evlere gelen insanlara yaklaşan tilkiler bu şekilde besleniyor ancak bu tilkiler bir müddet sonra verilen gıdalardan hastalanabiliyor. Avlanma gereksinimi duymamaya başlıyorlar ve hazıra alışıyorlar. Halbuki bu hayvanların ekmeklerini besinlerini kendilerinin doğadan bulması gerekiyor. Evcil gıdalar ve artan yemekler de veriliyor. Tüm bunlar hayvanların hazıra alışmasına, beslenme bozukluklarına, hastalıklara ve bazen de ölümlerine yol açıyor. Her şeyden önemlisi bu tür olaylar ve haberler kötü örnek olabiliyor, herkes yaban hayvanlarına yardım etme sevdasına kapılabiliyor” dedi.
Sadece bu tür beslemelerde değil yarın kış mevsiminde yaban hayvanları için de doğaya bırakılan besinlerde çok dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Başkaya "Kış yemlemesi bilgi, birikim ve dikkat isteyen bir iştir. Bugün ülkemizde birçok konuda olduğu gibi kış yemlemesinde de olay amacından sapmakta ve ipin ucu kaçırılmaktadır. Yabani hayvanların yemlenmesi, camın önüne bırakılan ekmek kırıntılarından ibaret basit bir iş olmadığı gibi, yaban hayvanlarını açlıktan kurtarmak için dağlara çıkıp keklikleri, geyikleri, kurtları bulduğumuz yerde, özensiz ve dikkatsiz bir şekilde bir yerlere yığınla yem atmak da değildir. Yaban hayatına karşı hassas olan bazı kişiler biriktirdikleri veya topladıkları yemek artıkları, ekmekler, kemikler ve et parçalarını, bazıları da satın aldıkları arpa, buğday veya mısırları doğada belli yerlere bırakarak hayvanlara yardımcı olmak istemektedirler. Ancak bu durum birçok olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir" vurgusunu yaptı.
"Kaş yapayım derken göz çıkarmayalım"
"Kaş yapayım derken, göz çıkarmamalıyız" diyen Başkaya, şunları söyledi:
"Esasen en önemli husus, kış yemlemesine ihtiyaç bırakmayacak şekilde yaşam alanlarının, türlerin ihtiyaç duyduğu bitki türleri ile olması gerektiği şekilde iyileştirilmesi ve yenilenmesidir. İnsanoğlunun yaşam alanları üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle yaban hayvanlarının yaşam alanları bozulmuş, parçalanmış, dönüştürülmüş veya yok edilmiş durumdadır. Bu nedenle, öncelikle yaşam alanlarında iyileştirme ve yenileme çalışmaları yapılmalıdır. Önemli olan yaban hayvanlarının kışa iyi beslenmiş ve sağlıklı bir şekilde girmeleri ve zor kış günlerinde ihtiyaç duydukları besin ve sığınakları asgari düzeyde de olsa doğal ortamlarında bulabilmeleridir. Bunun için de yaşam alanlarının sağlıklı olması yani yaban hayvanları için uygun olması gerekmektedir."