Yönetmen Karadeniz Kendi Hayat Hikayesiyle Ağlattı
55. Uluslararası Antalya Film Festivali yarışma seçkisinde yer alan yönetmen Mustafa Karadeniz’in kendi gerçek hikayesini anlattığı Çınar filminin soru-cevap bölümünde gözyaşları sel oldu.
55. Uluslararası Antalya Film Festivali yarışma seçkisinde yer alan, yönetmen Mustafa Karadeniz’in kendi gerçek hikayesini anlattığı Çınar filmi sinemaseverlerle buluştu. Filmin ardından yönetmen ve film ekibinin soruları yanıtladığı bölümünde gözyaşları sel oldu.
Filmin konusuyla ilgili soruları yanıtlayan Mustafa Karadeniz, "Annemin adı Çınar, oğlumun adı da Çınar. Bu benim ilk sinema filmim. Filmde kendi hayat hikayemi anlattım. Her şey benim bir reklam filmi için doğduğum şehir olan Sarıkamış’a gitmemle başladı.
Annem burada nasıl yaşamış, dedem burada nasıl yaşamış diye çok ağladım. Bu hikayeyi orada yazmaya başladım. Konservatuvarda da söylerlerdi. En iyi bildiğiniz hikaye kendi hikayeniz diye. Ben de kendi hikayemi yazmakla başladım" diye konuştu.
"Yüzde 70 benim hikayem"
Kars’ın Sarıkamış ilçesinde yaşayan bir çiftin engelli çocukları ile yaşam mücadelesini anlatan filmin yönetmeni Karadeniz, "Hikayenin yüzde 70’i benim yaşadığım, yüzde 30 Sarıkamış’ta yaşanmış gerçek bir hikaye. 1.5 yaşında çocuk felci geçirmişim. Sarıkamış’ın soğuğunda ilkokul birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar annem beni her gün 3 kilometre sırtında taşımış. Bu film bir engelli annesinin bile gönlünde ışık yaksa bana yeter. Benim bütün gayem bu’ diye konuştu.
Çocukları karışan iki ailenin ilk karşılaşma anını da filme taşıyan Karadeniz "Böyle bir hikaye ilk kez film oluyor. Sahneyi çekmek için 3 psikolog ve pedagogla görüştük. Böyle durumlarda aileler ilk karşılaşmada hiç konuşmuyormuş. Çocukları değiştirmeyip, bir süre görüşüyor daha sonra da iletişimi tamamen kesiyorlarmış" dedi.
"Eksi 45 derecede, 45 günde, 45 kişilik ekiple çektik"
Çekimlerin çok zor şartlar altında gerçekleştiğini anlatan Mustafa Karadeniz "Sarıkamış’ta eksi 45 derecede, 45 günde, 45 kişilik ekiple çektik filmi. Kameralar, ekibin sakalları dondu. Kurtlar kovaladı. Ben de dondum. Çok üzülüyordum, çok ağlıyordum, çok soğuktu. Geri dönmeyi, vazgeçmeyi düşündüm. Daha sonra bir güç, kuvvet geldi, filmi tamamladık. Yüksek tansiyon hastası oldum stresten" ifadelerini kaydetti.
"Onunla gurur duyuyorum"
Filme adını veren yönetmenin annesi Çınar Karadeniz ise "Mustafa doğduğunda gayet sağlıklıydı. 1.5 yaşına kadar yürüyordu. Bir gün aniden yürüyemedi. Doktora götürdüm, çocuk felci dediler. 8 ameliyat geçirdi. Eşim memurdu. Sarıkamış’a görevli gittik. Okula sırtımda taşıdım. O günden bugünlere geldi. Çok büyük zorluklar yaşadık. Ben her annenin yapacağını yaptım. Onunla gurur duyuyorum" diye konuştu.
Hayatında ilk kez kamera gören ve performansıyla büyük beğeni toplayan filmin küçük oyuncusu Yunus Emre ise "Filmin en güzel yanı annelerimizin fedakarlığını anlatması" sözleriyle seyircilerden büyük alkış aldı.
Kaynak: İHA
Filmin konusuyla ilgili soruları yanıtlayan Mustafa Karadeniz, "Annemin adı Çınar, oğlumun adı da Çınar. Bu benim ilk sinema filmim. Filmde kendi hayat hikayemi anlattım. Her şey benim bir reklam filmi için doğduğum şehir olan Sarıkamış’a gitmemle başladı.
Annem burada nasıl yaşamış, dedem burada nasıl yaşamış diye çok ağladım. Bu hikayeyi orada yazmaya başladım. Konservatuvarda da söylerlerdi. En iyi bildiğiniz hikaye kendi hikayeniz diye. Ben de kendi hikayemi yazmakla başladım" diye konuştu.
"Yüzde 70 benim hikayem"
Kars’ın Sarıkamış ilçesinde yaşayan bir çiftin engelli çocukları ile yaşam mücadelesini anlatan filmin yönetmeni Karadeniz, "Hikayenin yüzde 70’i benim yaşadığım, yüzde 30 Sarıkamış’ta yaşanmış gerçek bir hikaye. 1.5 yaşında çocuk felci geçirmişim. Sarıkamış’ın soğuğunda ilkokul birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar annem beni her gün 3 kilometre sırtında taşımış. Bu film bir engelli annesinin bile gönlünde ışık yaksa bana yeter. Benim bütün gayem bu’ diye konuştu.
Çocukları karışan iki ailenin ilk karşılaşma anını da filme taşıyan Karadeniz "Böyle bir hikaye ilk kez film oluyor. Sahneyi çekmek için 3 psikolog ve pedagogla görüştük. Böyle durumlarda aileler ilk karşılaşmada hiç konuşmuyormuş. Çocukları değiştirmeyip, bir süre görüşüyor daha sonra da iletişimi tamamen kesiyorlarmış" dedi.
"Eksi 45 derecede, 45 günde, 45 kişilik ekiple çektik"
Çekimlerin çok zor şartlar altında gerçekleştiğini anlatan Mustafa Karadeniz "Sarıkamış’ta eksi 45 derecede, 45 günde, 45 kişilik ekiple çektik filmi. Kameralar, ekibin sakalları dondu. Kurtlar kovaladı. Ben de dondum. Çok üzülüyordum, çok ağlıyordum, çok soğuktu. Geri dönmeyi, vazgeçmeyi düşündüm. Daha sonra bir güç, kuvvet geldi, filmi tamamladık. Yüksek tansiyon hastası oldum stresten" ifadelerini kaydetti.
"Onunla gurur duyuyorum"
Filme adını veren yönetmenin annesi Çınar Karadeniz ise "Mustafa doğduğunda gayet sağlıklıydı. 1.5 yaşına kadar yürüyordu. Bir gün aniden yürüyemedi. Doktora götürdüm, çocuk felci dediler. 8 ameliyat geçirdi. Eşim memurdu. Sarıkamış’a görevli gittik. Okula sırtımda taşıdım. O günden bugünlere geldi. Çok büyük zorluklar yaşadık. Ben her annenin yapacağını yaptım. Onunla gurur duyuyorum" diye konuştu.
Hayatında ilk kez kamera gören ve performansıyla büyük beğeni toplayan filmin küçük oyuncusu Yunus Emre ise "Filmin en güzel yanı annelerimizin fedakarlığını anlatması" sözleriyle seyircilerden büyük alkış aldı.