Ürolojik Kanserlere Dikkat
Özel Ege Şehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Taner Divrik, ’’Ürolojik kanserlerin tedavisinde doğru teşhis ve zamanında müdahale çok önemlidir. Hastanın yaşam kalitesini artırmak ve sağkalım süresini uzatmak, zamanında teşhis ve tedavisine bağlıdır’’ dedi.
’’Ürolojik kanserler geniş bir alanı içine alır. Testis kanseri genç yaşlarda, mesane ve prostat kanserleri daha ileri yaşlarda görülmektedir’’ diyen Prof. Dr. Taner Divrik, ürolojik kanserler ve tedavileri hakkında detaylı bilgi verdi. Prof. Dr. Taner Divrik, ’’Ürolojik kanserlerin tedavisinde doğru teşhis ve zamanında müdahale çok önemlidir. Hastanın yaşam kalitesini artırmak ve sağkalım süresini uzatmak, zamanında teşhis ve tedavisine bağlıdır’’ diye konuştu.
Testis tümörü 20’li ve 30’lu yaşları tehdit ediyor
Prof. Dr. Taner Divrik, şu bilgileri verdi:
’’20’li ve 30’lu yaşlar, erkeklerde testis tümörünün en sık görüldüğü dönemdir. Testis kanserinde kendi kendine muayene erken tanıda büyük önem taşır. Özellikle testislerdeki şişlik ve sertlikleri ciddiye almak ve bir üroloji uzmanına başvurmak gerekir. Testis tümörleri nadir görülmekle birlikte, 15-35 yaş arası erkeklerde en sık görülen malign tümördür. Erkeklerdeki tüm malign tümörlerin yüzde 1-2’sini kapsar. Testis tümörlü hastaların bir kısmında mutlaka inmemiş testis hikayesi vardır."
Prof. Dr. Taner Divrik, testiste bir kitle veya şişlik, ağrı, skrotumda (testis torbası) bir ağırlık hissi, alt karın bölgesinde ve kasıklarda ağrı, skrotumda ani sıvı toplanması ve memelerin şişmesi veya hassasiyetinin belirtiler arasında olduğunu kaydetti.
Testis kanseri tedavisi
Testis kanserinin, tüm organ tümörleri içerisinde tedaviye en iyi yanıt veren tümör olduğunu belirten Prof. Dr. Taner Divrik, "Bunda cerrahinin, radyoterapinin (ışın tedavisi) ve kemoterapinin tek başlarına veya birlikte, etkin kullanımı, en önemli rolü oynar. Tedavinin ilk basamağı cerrahi olarak etkilenen testisin çıkarılmasıdır. Bunu takiben hastalığın yaygınlık durumuna ve patolojik özelliklerine göre ek tedaviler (radyoterapi, kemoterapi ya da ilave cerrahi) planlanabilir" ifadelerini kullandı.
Mesane kanserinde en önemli risk faktörü sigara
Mesane kanserinin, özellikle sigara kullanan kişilerde daha sık görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Taner Divrik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tip kanserlerin ilk belirtisi idrardan ağrısız kan gelmesidir. İdrardan kan gelmesi halinde mutlaka doktora başvurmaları gerekmektedir. İdrar kesesi kanserlerinin tipleri ve saldırganlık dereceleri vardır. Bu saldırganlık özelliklerine göre tedavi tipi belirlenir. Tanı konduktan sonra tüm mesane kanserlerine kapalı (TUR-M) ameliyat uygulanır. Bu yöntem bir grup hasta için tedavi ediciyken diğer bir grup hasta için sadece tanı ve evreleme amaçlı olur ki tedavinin devamı var demektir. Kapalı ameliyat sonrası patoloji sonucu çok önemlidir. Mesane kanserlerinin hem tanı hem de tedavisinin ilk basamağında, tümörün idrar kanalından (uretra) girilerek, kapalı yöntemle temizlendiği cerrahi tedavi yöntemi yer alır. Hastalık mesanenin derin (kas) tabakalarına ulaşmamışsa, bu cerrahi tedaviye ilave olarak, bazı olgularda mesane içerisine ilaç (kemoterapi) tedavisi uygulaması yapılır. Bu tedaviler hastalığın tekrarlama ve derine yayılma riskini azaltırlar. Yapılan tedaviler sonucunda oldukça yüksek oranlarda başarı elde edilir."
"Prostat kanseri ile prostat büyümesini karıştırmayın"
Prostat kanserinin özellikle ileri yaş erkeklerde görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Taner Divrik, "İdrarla ilgili şikayet olabileceği gibi, hiçbir yakınma olmadan da tanı konabilir. Özellikle iyi huylu prostat hastalığı ile prostat kanserini ayırmak gerekir. Rutin olarak 50 yaşına gelmiş her erkeğe yılda bir üroloji muayenesi önerilir. Eğer zamanında prostat kanseri yakalanırsa ameliyat ile yüzde 100’e varan tedavi başarısı mümkündür. Prostat kanseri genel olarak yavaş ilerleyen bir kanserdir. Tedavi başarısı hastalığın ne kadar yaygın olduğuyla, hastanın yaşıyla ve genel durumuyla ilgilidir. Prostatta sınırlı olduğu düşünülen bir kanserde tedavi seçenekleri arasında kontrollü izlem, ameliyat, ışın tedavisi (radyoterapi) seçkin tedavi yöntemleri arasında yer alır. Bunlar oldukça yüksek oranlarda başarı sağlayan tedavi yöntemleridir."
40 yaşından sonra dikkat
Tüm kanserlerde olduğu gibi böbrek kanserlerinde de erken tanının tedavi için anahtar kelime olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Taner Divrik, "Kanserli dokunun boyutu hem böbrek koruyucu cerrahi için hem de sağkalım için çok önemlidir. Hastalık ne kadar erken saptanırsa, tedavi şansı o kadar yüksek olur. Günümüzde özellikle ultrason, tomografi ve MR’ın yaygın kullanımı ile bu tip kanserleri çok erken yakalama şansımız olmaktadır. Bu şekilde hastanın böbreğini koruyarak tedavi gerçekleştirebiliyoruz. Tedavi şekli hastalığın yaygınlığına bağlıdır. Eğer tümör böbrekte sınırlı ve başka yere sıçramamış ise, cerrahi tedavi ile böbreğin tamamının ya da tümörle birlikte böbreğin bir kısmının alınması oldukça başarılı sonuçlar doğurmaktadır. Hastalık başka yerlere sıçramışsa, genellikle tümörlü böbreğin cerrahi olarak çıkarılması ve ilave ilaç tedavisi uygulanan tedavi yöntemidir" diye konuştu.
Kaynak: İHA
Testis tümörü 20’li ve 30’lu yaşları tehdit ediyor
Prof. Dr. Taner Divrik, şu bilgileri verdi:
’’20’li ve 30’lu yaşlar, erkeklerde testis tümörünün en sık görüldüğü dönemdir. Testis kanserinde kendi kendine muayene erken tanıda büyük önem taşır. Özellikle testislerdeki şişlik ve sertlikleri ciddiye almak ve bir üroloji uzmanına başvurmak gerekir. Testis tümörleri nadir görülmekle birlikte, 15-35 yaş arası erkeklerde en sık görülen malign tümördür. Erkeklerdeki tüm malign tümörlerin yüzde 1-2’sini kapsar. Testis tümörlü hastaların bir kısmında mutlaka inmemiş testis hikayesi vardır."
Prof. Dr. Taner Divrik, testiste bir kitle veya şişlik, ağrı, skrotumda (testis torbası) bir ağırlık hissi, alt karın bölgesinde ve kasıklarda ağrı, skrotumda ani sıvı toplanması ve memelerin şişmesi veya hassasiyetinin belirtiler arasında olduğunu kaydetti.
Testis kanseri tedavisi
Testis kanserinin, tüm organ tümörleri içerisinde tedaviye en iyi yanıt veren tümör olduğunu belirten Prof. Dr. Taner Divrik, "Bunda cerrahinin, radyoterapinin (ışın tedavisi) ve kemoterapinin tek başlarına veya birlikte, etkin kullanımı, en önemli rolü oynar. Tedavinin ilk basamağı cerrahi olarak etkilenen testisin çıkarılmasıdır. Bunu takiben hastalığın yaygınlık durumuna ve patolojik özelliklerine göre ek tedaviler (radyoterapi, kemoterapi ya da ilave cerrahi) planlanabilir" ifadelerini kullandı.
Mesane kanserinde en önemli risk faktörü sigara
Mesane kanserinin, özellikle sigara kullanan kişilerde daha sık görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Taner Divrik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tip kanserlerin ilk belirtisi idrardan ağrısız kan gelmesidir. İdrardan kan gelmesi halinde mutlaka doktora başvurmaları gerekmektedir. İdrar kesesi kanserlerinin tipleri ve saldırganlık dereceleri vardır. Bu saldırganlık özelliklerine göre tedavi tipi belirlenir. Tanı konduktan sonra tüm mesane kanserlerine kapalı (TUR-M) ameliyat uygulanır. Bu yöntem bir grup hasta için tedavi ediciyken diğer bir grup hasta için sadece tanı ve evreleme amaçlı olur ki tedavinin devamı var demektir. Kapalı ameliyat sonrası patoloji sonucu çok önemlidir. Mesane kanserlerinin hem tanı hem de tedavisinin ilk basamağında, tümörün idrar kanalından (uretra) girilerek, kapalı yöntemle temizlendiği cerrahi tedavi yöntemi yer alır. Hastalık mesanenin derin (kas) tabakalarına ulaşmamışsa, bu cerrahi tedaviye ilave olarak, bazı olgularda mesane içerisine ilaç (kemoterapi) tedavisi uygulaması yapılır. Bu tedaviler hastalığın tekrarlama ve derine yayılma riskini azaltırlar. Yapılan tedaviler sonucunda oldukça yüksek oranlarda başarı elde edilir."
"Prostat kanseri ile prostat büyümesini karıştırmayın"
Prostat kanserinin özellikle ileri yaş erkeklerde görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Taner Divrik, "İdrarla ilgili şikayet olabileceği gibi, hiçbir yakınma olmadan da tanı konabilir. Özellikle iyi huylu prostat hastalığı ile prostat kanserini ayırmak gerekir. Rutin olarak 50 yaşına gelmiş her erkeğe yılda bir üroloji muayenesi önerilir. Eğer zamanında prostat kanseri yakalanırsa ameliyat ile yüzde 100’e varan tedavi başarısı mümkündür. Prostat kanseri genel olarak yavaş ilerleyen bir kanserdir. Tedavi başarısı hastalığın ne kadar yaygın olduğuyla, hastanın yaşıyla ve genel durumuyla ilgilidir. Prostatta sınırlı olduğu düşünülen bir kanserde tedavi seçenekleri arasında kontrollü izlem, ameliyat, ışın tedavisi (radyoterapi) seçkin tedavi yöntemleri arasında yer alır. Bunlar oldukça yüksek oranlarda başarı sağlayan tedavi yöntemleridir."
40 yaşından sonra dikkat
Tüm kanserlerde olduğu gibi böbrek kanserlerinde de erken tanının tedavi için anahtar kelime olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Taner Divrik, "Kanserli dokunun boyutu hem böbrek koruyucu cerrahi için hem de sağkalım için çok önemlidir. Hastalık ne kadar erken saptanırsa, tedavi şansı o kadar yüksek olur. Günümüzde özellikle ultrason, tomografi ve MR’ın yaygın kullanımı ile bu tip kanserleri çok erken yakalama şansımız olmaktadır. Bu şekilde hastanın böbreğini koruyarak tedavi gerçekleştirebiliyoruz. Tedavi şekli hastalığın yaygınlığına bağlıdır. Eğer tümör böbrekte sınırlı ve başka yere sıçramamış ise, cerrahi tedavi ile böbreğin tamamının ya da tümörle birlikte böbreğin bir kısmının alınması oldukça başarılı sonuçlar doğurmaktadır. Hastalık başka yerlere sıçramışsa, genellikle tümörlü böbreğin cerrahi olarak çıkarılması ve ilave ilaç tedavisi uygulanan tedavi yöntemidir" diye konuştu.