Kalp Hastalarına 'Rüzgar' Uyarısı
Uzmanlar kalp hastalarının daha az efor sarf etmeleri ve kalp krizi riskini azaltmaları için rüzgarı arkalarına alarak yürümelerini öneriyor TÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özçelik: 'Rüzgarlı havada hareket etmek güçlü bir efor gerektirir. Bu efor sunucunda kalp hızınız, oksijen ihtiyacı artar, göğüs ağrısı ve iskemi (sessiz göğüs ağrısı) oluşur. Rüzgara karşı yürüme kalp hastasının yapacağı eforu artırır. Kalp hastalarına rüzgara karşı yürümemelerini öneririz. Özellikle yokuşta hızlı yürüme, soğukta veya rüzgara karşı yürüme kalp krizi riskini artırır'
Uzmanlar kalp hastalarının daha az efor sarf etmeleri ve kalp krizi riskini azaltmaları için rüzgarı arkalarına alarak yürümeleri öneriyor.
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Dahili Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı ve Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özçelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mevsimsel değişimle sonbaharın etkisini hissettirdiğini söyledi.
Kalp hastalarının sonbaharda rüzgarlı havalara dikkat etmesi gerektiğini belirten Özçelik, "Hipertansiyonu olan kalp hastalarında efor tek başına kalp krizini tetikleyici etken olabiliyor. Kalp hastalarının rüzgarlı ve soğuk havada yürümesi bu riski artıyor." dedi.
Özçelik, efor esnasında kalp hızının artmasına bağlı olarak oksijen ihtiyacının arttığına, bu durumun da iskemiyi (sessiz göğüs ağrısı) tetiklediğini vurgulayarak, "Kalp hastalarının kan akımının azalması, yani iskemiye maruz kalmaları sonucu göğüs ağrısı uyarılır, bu bir belirtidir. Efor sadece kalp hızının artması değil kalbin pompaladığı volumü de artırır. Bu da kalbin işini artıracağı için yine oksijen ihtiyacını artırarak iskemiyi tetikleyici rol oynar." dedi.
Kalp hastalarının ağır spor yapmaması gerektiğini dile getiren Özçelik, şunları kaydetti:
"Ağır efor harcatan sporlar kalp hastaları için sakıncalıdır. Özellikle 40 yaşından sonra ağır efor kalp krizi riskini artırmaktadır. Öte yandan, rüzgarlı havada da hareket etmek güçlü bir efor gerektirir. Bu efor sunucunda kalp hızınız, oksijen ihtiyacı artar, göğüs ağrısı ve iskemi oluşur. Rüzgara karşı yürüme kalp hastasının yapacağı eforu artırır. Kalp hastalarına rüzgara karşı yürümemelerini öneririz. Özellikle yokuşta hızlı yürüme, soğukta veya rüzgara karşı yürüme kalp krizi riskini artırır. Kalp hastasıysanız ve rüzgarda yürümek zorundaysanız başka şansınız yoksa, yapabileceğiniz bir şey rüzgarı arkanıza almaktır. Rüzgara karşı yürümektense, rüzgarı arkanıza alarak yürümek daha faydalıdır. Vücudun soğumasına ve ısı kaybına engel olmak adına eldiven, şapka ve kalınca giysiler giyilebilir."
- "Kalp krizi geçirme yaşı düştü"
Kalp krizi geçirme yaşının düştüğünü anlatan Özçelik, "Maalesef son yıllarda gerek beslenme bozukluğu gerek fast food tarzı beslenme, yüksek yağlı ve sağlıksız beslenme kalp krizlerine neden oluyor. Kilolu bir toplumuz, yıllar içinde artan bir kilomuz var yani obezite. Avrupa ülkelerine göre en çok sigara içen ülkelerdeniz. Bu açıdan da son yıllarda kalp krizinin başlangıç yaşını daha alt gruplara çekti." diye konuştu.
Özçelik, 30, 35 ve 40 yaşları aralığında çok sayıda kalp krizi geçiren kişinin olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
"Eskiden bunlar yoktu. Özellikle risk faktörü olanlar yani obezseniz, diyabetiniz, yüksek tansiyonunuz varsa ve ailede erken yaşlarda kalp krizi geçirenler genetik yatkınlığınız varsa bu risk grubundakiler daha çok kontrol altında olmalıdır. Bu risk faktörünü içerenler 30 yaşından itibaren kontrol olmalıdır. Hiçbir risk faktörünüz yoksa 40 yaşından sonra ara ara kolesterol ve tansiyon kontrolünüzü yaptırmak, ekokardiyografik tetkikinizi yaptırmak ve belli aralıklarla hiçbir semptomunuz olmasa bile efor testiyle ne kadar risk taşıyorsunuz öğrenebilirsiniz. Yılda bir ya da iki yılda bir bu kontrollerin yapılmasını öneriyoruz."
Kaynak: AA
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Dahili Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı ve Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özçelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mevsimsel değişimle sonbaharın etkisini hissettirdiğini söyledi.
Kalp hastalarının sonbaharda rüzgarlı havalara dikkat etmesi gerektiğini belirten Özçelik, "Hipertansiyonu olan kalp hastalarında efor tek başına kalp krizini tetikleyici etken olabiliyor. Kalp hastalarının rüzgarlı ve soğuk havada yürümesi bu riski artıyor." dedi.
Özçelik, efor esnasında kalp hızının artmasına bağlı olarak oksijen ihtiyacının arttığına, bu durumun da iskemiyi (sessiz göğüs ağrısı) tetiklediğini vurgulayarak, "Kalp hastalarının kan akımının azalması, yani iskemiye maruz kalmaları sonucu göğüs ağrısı uyarılır, bu bir belirtidir. Efor sadece kalp hızının artması değil kalbin pompaladığı volumü de artırır. Bu da kalbin işini artıracağı için yine oksijen ihtiyacını artırarak iskemiyi tetikleyici rol oynar." dedi.
Kalp hastalarının ağır spor yapmaması gerektiğini dile getiren Özçelik, şunları kaydetti:
"Ağır efor harcatan sporlar kalp hastaları için sakıncalıdır. Özellikle 40 yaşından sonra ağır efor kalp krizi riskini artırmaktadır. Öte yandan, rüzgarlı havada da hareket etmek güçlü bir efor gerektirir. Bu efor sunucunda kalp hızınız, oksijen ihtiyacı artar, göğüs ağrısı ve iskemi oluşur. Rüzgara karşı yürüme kalp hastasının yapacağı eforu artırır. Kalp hastalarına rüzgara karşı yürümemelerini öneririz. Özellikle yokuşta hızlı yürüme, soğukta veya rüzgara karşı yürüme kalp krizi riskini artırır. Kalp hastasıysanız ve rüzgarda yürümek zorundaysanız başka şansınız yoksa, yapabileceğiniz bir şey rüzgarı arkanıza almaktır. Rüzgara karşı yürümektense, rüzgarı arkanıza alarak yürümek daha faydalıdır. Vücudun soğumasına ve ısı kaybına engel olmak adına eldiven, şapka ve kalınca giysiler giyilebilir."
- "Kalp krizi geçirme yaşı düştü"
Kalp krizi geçirme yaşının düştüğünü anlatan Özçelik, "Maalesef son yıllarda gerek beslenme bozukluğu gerek fast food tarzı beslenme, yüksek yağlı ve sağlıksız beslenme kalp krizlerine neden oluyor. Kilolu bir toplumuz, yıllar içinde artan bir kilomuz var yani obezite. Avrupa ülkelerine göre en çok sigara içen ülkelerdeniz. Bu açıdan da son yıllarda kalp krizinin başlangıç yaşını daha alt gruplara çekti." diye konuştu.
Özçelik, 30, 35 ve 40 yaşları aralığında çok sayıda kalp krizi geçiren kişinin olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
"Eskiden bunlar yoktu. Özellikle risk faktörü olanlar yani obezseniz, diyabetiniz, yüksek tansiyonunuz varsa ve ailede erken yaşlarda kalp krizi geçirenler genetik yatkınlığınız varsa bu risk grubundakiler daha çok kontrol altında olmalıdır. Bu risk faktörünü içerenler 30 yaşından itibaren kontrol olmalıdır. Hiçbir risk faktörünüz yoksa 40 yaşından sonra ara ara kolesterol ve tansiyon kontrolünüzü yaptırmak, ekokardiyografik tetkikinizi yaptırmak ve belli aralıklarla hiçbir semptomunuz olmasa bile efor testiyle ne kadar risk taşıyorsunuz öğrenebilirsiniz. Yılda bir ya da iki yılda bir bu kontrollerin yapılmasını öneriyoruz."