Taner Yıldız, 'Avrupa Ülkelerinden Daha Çok Yenilenebilir Enerji Kullanıyoruz'
Gündemdeki konuların uzman kişiler tarafından tartışıldığı Batı Platformu’nun "Geçen Yıllar, Değişmeyen Gerçekler" başlıklı toplantısına katılan Kayseri Milletvekili ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Eski Bakanı Taner Yıldız yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili olarak, “Türkiye Avrupa ülkelerinden daha çok yenilenebilir enerji kaynağı kullanıyor” dedi.
İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Batı Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde yer alan düşünce kuruluşu Batı Platformu, yeni toplantısında geçmişten günümüze devam eden küresel sorunlar ele aldı. Her toplantıda akademik çerçevede çözüm odaklı tartışmalar gerçekleştirilen Batı Platformu’nun bu seferki konuğu Kayseri Milletvekili ve Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız oldu. Toplantıya aynı zamanda AB Eski Bakanı Egemen Bağış, İAÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, akademisyenler ve bürokratlar katılım sağladı.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının, günümüzde en önemli küresel sorunlardan biri olan doğal kaynakların tükenmesine alternatif olduğuna dikkat çekerek, yenilenebilir enerji kaynaklarının dünyada ve Türkiye’de kullanımına ilişkin olarak konuşan Taner Yıldız, “Yaklaşık 15 yıldan bu yana Türkiye’deki yenilenebilir enerji kaynaklarının özellikle milli ve yerli enerji kaynaklarının başını çektiği bir dizi kaynak çeşitlenmesi var. Türkiye bunlar açısından son derece elverişli ve avantajlı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı açısından baktığımızda da Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortalamasının çok üzerinde. Hükümetimizin ve sayın bakanlarımızın yaptığı çalışmalar da gerçekten çok seçkin çalışmalar. Umarım bu oran daha da artarak devam edecek” dedi.
“Dikkatli olmamız gereken bir yıla girdik”
Enerji kaynaklarının kullanımı ve bu düzenin devam etmesi bakımından dikkatli adımlar atılmasının gerekliliğinin altını çizen Yıldız, “Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, temiz enerji ile alakalı dünyada şu anda birçok ikilem var. Örneğin, yer altındayken savaşın yer üstündeyken de barışın gerekçesi olan petrol ve doğalgaz kaynaklarını düşünebiliriz. Bu kaynakların ülkeler arasında dağılımı çok farklı. Dünyanın özellikle ulaşım sektöründe kullanılan 93 - 94 milyon varillik günlük tüketiminin, halkın refah seviyesinin yükseltilmesiyle beraber belli bir enerji kaynağının da bedelinin ödenmesi gerekiyor. Bu anlamda 2018 yılında devlet ve hükümet başkanlarının çok daha dikkatli olacağı bir zamana giriyoruz” şeklinde konuştu.
“Allah-u Ekber diyenlerin Allah-u Ekber diyenlere saldırdığı bir dönemdeyiz”
Son dönemin en büyük sorunlarının Orta Doğu’da ve İslam coğrafyasında gerçekleştiğini, bu nedenle bir uyanış ve bilinçlenme hareketinin yaşanması gerektiğinin altını çizen AB Eski Bakanı ve Batı Platformu Koordinatörü Egemen Bağış da “Allah-u Ekber diyenlerin Allah-u Ekber diyenlere saldırdığı bir dönemdeyiz” dedi.
Bağış aynı zamanda konuyla ilgili değerlendirmesinde, “2018 yılına girerken değişmeyen sorunların üzerine yeni sorunlar da eklendi. Dünyada bir kargaşa var. Maalesef İslam coğrafyasının büyük çoğunluğunda kan ve gözyaşı öne çıkıyor. Sıkıntı yaşayan coğrafyaların enerji kaynakları bakımından zengin olduğu gözden kaçmıyor tabii. Türkiye, dünya enerji kaynaklarının geçişi konusunda çok önemli bir köprü vazifesi yapıyor. Üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği’nin ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 70’i Türkiye’nin etrafında yer alıyor. Bu yüzden AB’nin bizimle işbirliği yapma ihtiyacı var. Fakat bakıyoruz, Yemen’de, Suudi Arabistan’da, İran’da, Mısır’da sorunlar ve çok ciddi zulümler var. Öte yandan Pakistan, Malezya ve Endonezya gibi coğrafyalara bakıyoruz, orada da farklı yerel hassasiyetler var. Bu yüzden dünyada bir uyanış ve bilinçlenme hareketinin olması gerektiği çok bariz. Ümit ediyorum ki 2018 insanlığın özellikle İslam coğrafyasının uyanmasına vesile olur ve bu sorunlara yönelik çözüm üretmek için hep birlikte kafa yorarız” ifadelerini kullandı.
“Sorunların panzehri ‘Birlik Olmak’”
Orta Doğu’daki problemlerin Türkiye’yi de yakından ilgilendirdiğini bu yüzden aynı dağılma sürecine girmemek ve sorunların üstesinden gelmek için birlik olmanın tek çare olduğunu vurgulayan İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın ise önümüzdeki süreçte yaşanacak olan sorunlara da değindi. Mustafa Aydın aynı zamanda, “Bugün ülke olarak içinde bulunduğumuz sosyal, ekonomik, siyasi ve asgari şartlar, yarın bu ülkeyi ne tür tehlikelerin, tehditlerin ve ne tür sıkıntıların beklediğini çok net ortaya koymaktadır. Bunların en büyük sebebini bölgedeki istikrarsızlık olarak görüyorum. Dolayısıyla istikrarsızlık beraberinde ekonomik problemleri getiriyor. Bugün İran’da, Suriye’de gördüğümüz ekonomik sorunlar iç karışıklıkları da beraberinde getiriyor. Ekonomi bir ülkenin istikrarı için çok önemli bir parametredir. Sonuçta ülkemizin coğrafyasını değiştiremeyeceğimize göre içinde bulunduğumuz coğrafyada çevre ülkelerinde olduğu şartlara göre pozisyon almamız lazım. Bunların en başında bizim kesinlikle birlik ve beraberliğimizi kuvvetlendirmemiz gerekiyor. Ülke ve millet olarak iç ve dış tehditlere karşı bir irade koyabilmemiz için öncelikle kendi içimizdeki birliği güçlendirmemiz lazım. Parçalanma tehlikesine karşı birlik olmak çok önemli. Bununla birlikte, son dönemde ülkemizdeki ekonomik canlanmayı da güçlendirmemiz gerekiyor. Daha çok üreterek, daha çok ihraç ederek ülke ekonomisini daha da büyütmemiz gerek. İstikrar ve birlikte hareketle ancak doğrudan ve dolaylı dış yatırımı ülkemize çekebiliriz. İstikrarsızlık, ekonomik ve sosyal problemler önümüzde görülen üç ana tehdit olarak görülüyor. Bunların da panzehri birlik olmaktır” şeklinde konuştu.
Ayrıca Batı Platformu toplantısında söz alan isimlerden Emekli Büyükelçi Ender Arat enerji kaynaklarına sahip olan değil, bu kaynakları akıllıca kullanan ülkelerin büyüyüp güçlendiğine dikkat çekerken, Küçükçekmece Kaymakamı Harun Kaya, değişimin enerji alanındaki maliyetinin enerji üretimini artırmaktan geçtiğinin altını çizdi. KKTC’de bir dönem Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerinde bulunan Turgay Avcı Türkiye’nin KKTC’ye yardımlarının daha önce nakdi alanda kaldığı, şimdiyse doğrudan yatırımlarla destek olduğunun altını çizerken, yakın zamanda Türkiye’den KKTC’ye deniz altına döşenecek kablolarla elektrik de geleceği bilgisini verdi. Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu ise enerji politikalarını belirleyen yöneticilerle kent yöneticilerinin efektif çalışması gerektiğini söyledi.
Kaynak: İHA
Yenilenebilir enerji kaynaklarının, günümüzde en önemli küresel sorunlardan biri olan doğal kaynakların tükenmesine alternatif olduğuna dikkat çekerek, yenilenebilir enerji kaynaklarının dünyada ve Türkiye’de kullanımına ilişkin olarak konuşan Taner Yıldız, “Yaklaşık 15 yıldan bu yana Türkiye’deki yenilenebilir enerji kaynaklarının özellikle milli ve yerli enerji kaynaklarının başını çektiği bir dizi kaynak çeşitlenmesi var. Türkiye bunlar açısından son derece elverişli ve avantajlı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı açısından baktığımızda da Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortalamasının çok üzerinde. Hükümetimizin ve sayın bakanlarımızın yaptığı çalışmalar da gerçekten çok seçkin çalışmalar. Umarım bu oran daha da artarak devam edecek” dedi.
“Dikkatli olmamız gereken bir yıla girdik”
Enerji kaynaklarının kullanımı ve bu düzenin devam etmesi bakımından dikkatli adımlar atılmasının gerekliliğinin altını çizen Yıldız, “Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, temiz enerji ile alakalı dünyada şu anda birçok ikilem var. Örneğin, yer altındayken savaşın yer üstündeyken de barışın gerekçesi olan petrol ve doğalgaz kaynaklarını düşünebiliriz. Bu kaynakların ülkeler arasında dağılımı çok farklı. Dünyanın özellikle ulaşım sektöründe kullanılan 93 - 94 milyon varillik günlük tüketiminin, halkın refah seviyesinin yükseltilmesiyle beraber belli bir enerji kaynağının da bedelinin ödenmesi gerekiyor. Bu anlamda 2018 yılında devlet ve hükümet başkanlarının çok daha dikkatli olacağı bir zamana giriyoruz” şeklinde konuştu.
“Allah-u Ekber diyenlerin Allah-u Ekber diyenlere saldırdığı bir dönemdeyiz”
Son dönemin en büyük sorunlarının Orta Doğu’da ve İslam coğrafyasında gerçekleştiğini, bu nedenle bir uyanış ve bilinçlenme hareketinin yaşanması gerektiğinin altını çizen AB Eski Bakanı ve Batı Platformu Koordinatörü Egemen Bağış da “Allah-u Ekber diyenlerin Allah-u Ekber diyenlere saldırdığı bir dönemdeyiz” dedi.
Bağış aynı zamanda konuyla ilgili değerlendirmesinde, “2018 yılına girerken değişmeyen sorunların üzerine yeni sorunlar da eklendi. Dünyada bir kargaşa var. Maalesef İslam coğrafyasının büyük çoğunluğunda kan ve gözyaşı öne çıkıyor. Sıkıntı yaşayan coğrafyaların enerji kaynakları bakımından zengin olduğu gözden kaçmıyor tabii. Türkiye, dünya enerji kaynaklarının geçişi konusunda çok önemli bir köprü vazifesi yapıyor. Üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği’nin ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 70’i Türkiye’nin etrafında yer alıyor. Bu yüzden AB’nin bizimle işbirliği yapma ihtiyacı var. Fakat bakıyoruz, Yemen’de, Suudi Arabistan’da, İran’da, Mısır’da sorunlar ve çok ciddi zulümler var. Öte yandan Pakistan, Malezya ve Endonezya gibi coğrafyalara bakıyoruz, orada da farklı yerel hassasiyetler var. Bu yüzden dünyada bir uyanış ve bilinçlenme hareketinin olması gerektiği çok bariz. Ümit ediyorum ki 2018 insanlığın özellikle İslam coğrafyasının uyanmasına vesile olur ve bu sorunlara yönelik çözüm üretmek için hep birlikte kafa yorarız” ifadelerini kullandı.
“Sorunların panzehri ‘Birlik Olmak’”
Orta Doğu’daki problemlerin Türkiye’yi de yakından ilgilendirdiğini bu yüzden aynı dağılma sürecine girmemek ve sorunların üstesinden gelmek için birlik olmanın tek çare olduğunu vurgulayan İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın ise önümüzdeki süreçte yaşanacak olan sorunlara da değindi. Mustafa Aydın aynı zamanda, “Bugün ülke olarak içinde bulunduğumuz sosyal, ekonomik, siyasi ve asgari şartlar, yarın bu ülkeyi ne tür tehlikelerin, tehditlerin ve ne tür sıkıntıların beklediğini çok net ortaya koymaktadır. Bunların en büyük sebebini bölgedeki istikrarsızlık olarak görüyorum. Dolayısıyla istikrarsızlık beraberinde ekonomik problemleri getiriyor. Bugün İran’da, Suriye’de gördüğümüz ekonomik sorunlar iç karışıklıkları da beraberinde getiriyor. Ekonomi bir ülkenin istikrarı için çok önemli bir parametredir. Sonuçta ülkemizin coğrafyasını değiştiremeyeceğimize göre içinde bulunduğumuz coğrafyada çevre ülkelerinde olduğu şartlara göre pozisyon almamız lazım. Bunların en başında bizim kesinlikle birlik ve beraberliğimizi kuvvetlendirmemiz gerekiyor. Ülke ve millet olarak iç ve dış tehditlere karşı bir irade koyabilmemiz için öncelikle kendi içimizdeki birliği güçlendirmemiz lazım. Parçalanma tehlikesine karşı birlik olmak çok önemli. Bununla birlikte, son dönemde ülkemizdeki ekonomik canlanmayı da güçlendirmemiz gerekiyor. Daha çok üreterek, daha çok ihraç ederek ülke ekonomisini daha da büyütmemiz gerek. İstikrar ve birlikte hareketle ancak doğrudan ve dolaylı dış yatırımı ülkemize çekebiliriz. İstikrarsızlık, ekonomik ve sosyal problemler önümüzde görülen üç ana tehdit olarak görülüyor. Bunların da panzehri birlik olmaktır” şeklinde konuştu.
Ayrıca Batı Platformu toplantısında söz alan isimlerden Emekli Büyükelçi Ender Arat enerji kaynaklarına sahip olan değil, bu kaynakları akıllıca kullanan ülkelerin büyüyüp güçlendiğine dikkat çekerken, Küçükçekmece Kaymakamı Harun Kaya, değişimin enerji alanındaki maliyetinin enerji üretimini artırmaktan geçtiğinin altını çizdi. KKTC’de bir dönem Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerinde bulunan Turgay Avcı Türkiye’nin KKTC’ye yardımlarının daha önce nakdi alanda kaldığı, şimdiyse doğrudan yatırımlarla destek olduğunun altını çizerken, yakın zamanda Türkiye’den KKTC’ye deniz altına döşenecek kablolarla elektrik de geleceği bilgisini verdi. Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu ise enerji politikalarını belirleyen yöneticilerle kent yöneticilerinin efektif çalışması gerektiğini söyledi.