'Sosyal Medyada Türkçe'nin Doğru Kullanılması İçin...'
Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, “Sosyal medyada Türkçe’nin güzel kullanıma yönelik bir takım özendirici güzel çalışmaları arkadaşlarımız hazırlıyorlar. Bu mecrada Türkçe’nin en güzel şekilde kullanılması içinde bundan sonra gereken çalışmaları yapacağız" dedi.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle düzenlenen “Dilimiz Kimliğimizdir” konulu öğretmenler ve ortaöğretim öğrencileri arası Türkçeyi Doğru ve Güzel Kullanma Makale ve Deneme Yarışması’nın ödül töreni Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs ve Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin’in katılımıyla gerçekleştirildi.
Türk Dil Kurumu Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen törende yaptığı konuşmada Başbakan Yardımcısı Işık, “Öyle bir çağda yaşıyoruz ki her şeyin aşırı rekabet içerisinde olduğu, çok iyi olmanın yetmediği, yanınızdakinden daha iyi olmanızın gerektiği bir çağda yaşıyoruz. Bu çağ aslında zor bir çağ kolay değil. Bazı değerlerin daha güçlenmesi gerekirken aşındığı bir çağı yaşıyoruz. Şu anda en çok satılan kitapların test kitapları olduğunu biliyoruz. Niye? Üniversiteyi kazanmak zorundayız. Üniversiteyi kazandıktan sonra da en çok alınan kitapların üniversite ders kitapları olduğunu biliyoruz. Halbuki benim kendi hayatımdan da bildiğim ve kesin doğru inandığım bir tecrübem var. Üniversite sınavını kazanmak mı istiyorsunuz ilkokuldan itibaren düzenli kitap okuyun. Okumak düşünmektir, düşünmek kavramayı getirir, kavrama yorumu getirir, yorum analiz ve sentezi getirir ve sonuçta değerlendirme yapma imkanımız doğar. Bunu ister Türkçe dersi için ister matematik ister fizik dersi için alın ister felsefe ister sosyoloji için alın. Mekanizma budur. Ben ilkokuldan itibaren düzenli kitap okuyup da üniversite sınavını kazanamayan kimseyi bilmiyorum” ifadelerini kullandı.
"SİZLERE TAVSİYEM ÖZELLİKLE ÇOK OKUYUN"
Matematik öğretmenliği yaptığını anlatan Işık, çok okuduğu halde matematikten başarısız bir öğrenci gördüğünde ona özellikle dikkat ettiğini, hemen onunla ilgilendiğini ve sonuçta da matematikte çok iyi bir noktaya geldiğini kaydetti.
Işık, “Türkçe dediğimiz kelimelerle düşünmektir. Kelime bilmezseniz derinlemesine düşünemezsiniz. Kelime hazinemiz az olursa düşünce ufkunuz dar olur. Kelime her gün okuyarak öğrenirsiniz. Matematikte sembollerle düşünmektir. Birinde kelimelerle, diğerinde sembollerle düşünüyorsunuz. Özellikle Türkçesi çok iyi olan, kelime haznesi geniş olan bir öğrencinin matematiğinin kötü olması benim açımdan kabul edilebilir bir durum değildir. nedir sorun? Korku. Son dönemde müfredatımızda çok önemli pozitif değişimler olmasına rağmen hala bilgi temelli bir müfredata sahip olduğumuz için somut düşünceden soyut düşünceye geçiş evrelerine de çok dikkat etmeden bir an önce çocuklara her şeyi öğretelim aceleciliğinde olduğumuz için o matematikte korku zaman zaman oluşuyor. O korkuyu atın, göreceksiniz ki çok okuyan, iyi düşünen bir öğrencinin matematikte başarısız olma şansı yok” şeklinde konuştu.
Hayatta başarılı olmanın çok ve düzenli okumaya bağlı olduğunu bildiğini söyleyen Işık, “Benim sizlere tavsiyem özellikle çok okuyun, kelime hazneniz çok geniş olsun. Bu okuduğunuz konular üzerinde de düşünün. Bunu yapabilirseniz hayatta ki her türlü engeli kolaylıkla aşarsınız” dedi.
Kelime ve kelimeyle düşünmenin önemini aktaran Işık, “İstanbul’da özel bir okulda matematik dersi verirken türev ve integral konusu geldi. O zaman da dersi İngilizce anlatıyoruz. Merak ettim dedim ki ‘bu türevin veya integralin Osmanlıcası var mı?’ bir araştırdım karşıma muhteşem iki kelime çıktı. Türeve parçalara ayırma demişler. Bir bütünü oluşturan her bir parçayı veya en küçük parçayı tanımlamanın matematikteki tabiri türev. İntegralda tam tersi parçaları tamamlama, birleştirme. Matematikçi olarak bu kadar muhteşem iki kelimeyi öğrenmiş olmak bana acayip mutluluk verdi. Bu aslında hem ne kadar zengin bir kültüre dil birikimine sahip olduğumuzun bir göstergesi hem de aslında bizim bu konulara ne kadar uzak olduğumuzun da göstergesi” değerlendirmesinde bulundu.
"GÜNLÜK HAYATIMIZDA DA BU KADAR İNGİLİZCE KELİME KULLANMAK ZORUNDA DA DEĞİLİZ"
Başbakan Yardımcısı Işık, konuşmasına şöyle devam etti:
“Elbette yabancı dili öğreneceğiz. Artık bu çağda bir veya iki yabancı dil olmazsa olmaz. Çok iyi yabancı dil eğitimi bizim için olmazsa olmaz. Ama maalesef Türkiye’de biz ifratla tefrit arasında gidip geliyoruz. Ya aşırı yabancı dil karşıtlığı yapıyoruz ya da ne olacak canım deyip hiçbir kısıtlama koymadan sonuna kadar yabancı dille konuşmayı yabancı dili günlük hayatımıza zerk ediyoruz adeta. Burada bir denge tutmak zorundayız. Yabancı dili öğrenmek zorundayız. Ama günlük hayatımızda da bu kadar İngilizce kelime kullanmak zorunda da değiliz. Hele hele bunu ben bir şey biliyorum ha gibi göstermek durumunda hiç değiliz. Bu çağda yabancı dil eğitimi kadar yabancı dilin kendi dilimize tahakkümüne dikkat etmek durumundayız. Yabancı dili öğreneceğiz ama kendi dilimizi unutturacak kendi dilimizi değersizleştirecek, kendi dilimizin zenginliklerini ortaya çıkarmaya engelleyecek uygulamalara da kesinlikle müsaade etmemek durumundayız.”
"BİR TAKIM ÖZENDİRİCİ GÜZEL BİR ÇALIŞMALARI ARKADAŞLARIMIZ HAZIRLIYORLAR"
Bir şov programında ’plaza dili’ diye yabancı dilin günlük hayatı nasıl bir özentiye yol açtığını hicveden bir videonun olduğunu ve öğrencilere onu izlemelerini tavsiye eden Işık, “Dilimiz sadece kültürümüz değil, dilimiz aynı zamanda geleceğimiz. Dilimizi ne kadar iyi kullanırsak, ne kadar hakim olursak, kelimeleri ne kadar güzel ve yerinde kullanabilirsek geleceğimizi de o kadar teminat altına alırız. Bu hem kendi geleceğimiz açısından bize çok önemli fırsatlar sunuyor hem de ülkemizin var oluş mücadelesinde gelecekteki yerini pozisyonunu gücünü belirlemesi mücadelesinde de bizim için nerede olacağımızı gösteriyor. 2017 yılı Türk Dili Yılı ilan edilmişti. Ama bunu sadece bir yıla hasretmiyoruz. Bundan sonra dil konusundaki hassasiyetimizi özellikle arttırmak durumundayız. Yabancı dilin bize olan tahakkümüne maruz kalmayı reddetmek durumundayız. Türkçesini bildiğimiz hiçbir kelimenin günlük hayatta İngilizcesini kullanmayalım. Bu konuda hassas olalım. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun sorumluluğunu taşıyan bir başbakan yardımcısı olarak bu konuda bundan sonra da çok farkındalık oluşturacak çalışmaları yürüteceğimizi ifade ediyorum. Bundan sonra özellikle sosyal medyada Türkçe’nin güzel kullanıma yönelik bir takım özendirici güzel bir çalışmaları arkadaşlarımız hazırlıyorlar. Bunları da inşallah hayata geçireceğiz. Sosyal medyayı artık yok sayamayız. Bu mecrada Türkçe’nin en güzel şekilde kullanılması içinde bundan sonra gereken çalışmaları yapacağız. Burada da özendirici teşvik edici çalışmaları inşallah hayata geçireceğiz. Ben inanıyorum ki bu sene bu konuda çok güzel çalışmaları hayata geçirmiş olacağız” açıklamasında bulundu.
(Pelin Üzek Kılıç - Fatih Erdoğan/İHA)
Kaynak: İHA
Türk Dil Kurumu Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen törende yaptığı konuşmada Başbakan Yardımcısı Işık, “Öyle bir çağda yaşıyoruz ki her şeyin aşırı rekabet içerisinde olduğu, çok iyi olmanın yetmediği, yanınızdakinden daha iyi olmanızın gerektiği bir çağda yaşıyoruz. Bu çağ aslında zor bir çağ kolay değil. Bazı değerlerin daha güçlenmesi gerekirken aşındığı bir çağı yaşıyoruz. Şu anda en çok satılan kitapların test kitapları olduğunu biliyoruz. Niye? Üniversiteyi kazanmak zorundayız. Üniversiteyi kazandıktan sonra da en çok alınan kitapların üniversite ders kitapları olduğunu biliyoruz. Halbuki benim kendi hayatımdan da bildiğim ve kesin doğru inandığım bir tecrübem var. Üniversite sınavını kazanmak mı istiyorsunuz ilkokuldan itibaren düzenli kitap okuyun. Okumak düşünmektir, düşünmek kavramayı getirir, kavrama yorumu getirir, yorum analiz ve sentezi getirir ve sonuçta değerlendirme yapma imkanımız doğar. Bunu ister Türkçe dersi için ister matematik ister fizik dersi için alın ister felsefe ister sosyoloji için alın. Mekanizma budur. Ben ilkokuldan itibaren düzenli kitap okuyup da üniversite sınavını kazanamayan kimseyi bilmiyorum” ifadelerini kullandı.
"SİZLERE TAVSİYEM ÖZELLİKLE ÇOK OKUYUN"
Matematik öğretmenliği yaptığını anlatan Işık, çok okuduğu halde matematikten başarısız bir öğrenci gördüğünde ona özellikle dikkat ettiğini, hemen onunla ilgilendiğini ve sonuçta da matematikte çok iyi bir noktaya geldiğini kaydetti.
Işık, “Türkçe dediğimiz kelimelerle düşünmektir. Kelime bilmezseniz derinlemesine düşünemezsiniz. Kelime hazinemiz az olursa düşünce ufkunuz dar olur. Kelime her gün okuyarak öğrenirsiniz. Matematikte sembollerle düşünmektir. Birinde kelimelerle, diğerinde sembollerle düşünüyorsunuz. Özellikle Türkçesi çok iyi olan, kelime haznesi geniş olan bir öğrencinin matematiğinin kötü olması benim açımdan kabul edilebilir bir durum değildir. nedir sorun? Korku. Son dönemde müfredatımızda çok önemli pozitif değişimler olmasına rağmen hala bilgi temelli bir müfredata sahip olduğumuz için somut düşünceden soyut düşünceye geçiş evrelerine de çok dikkat etmeden bir an önce çocuklara her şeyi öğretelim aceleciliğinde olduğumuz için o matematikte korku zaman zaman oluşuyor. O korkuyu atın, göreceksiniz ki çok okuyan, iyi düşünen bir öğrencinin matematikte başarısız olma şansı yok” şeklinde konuştu.
Hayatta başarılı olmanın çok ve düzenli okumaya bağlı olduğunu bildiğini söyleyen Işık, “Benim sizlere tavsiyem özellikle çok okuyun, kelime hazneniz çok geniş olsun. Bu okuduğunuz konular üzerinde de düşünün. Bunu yapabilirseniz hayatta ki her türlü engeli kolaylıkla aşarsınız” dedi.
Kelime ve kelimeyle düşünmenin önemini aktaran Işık, “İstanbul’da özel bir okulda matematik dersi verirken türev ve integral konusu geldi. O zaman da dersi İngilizce anlatıyoruz. Merak ettim dedim ki ‘bu türevin veya integralin Osmanlıcası var mı?’ bir araştırdım karşıma muhteşem iki kelime çıktı. Türeve parçalara ayırma demişler. Bir bütünü oluşturan her bir parçayı veya en küçük parçayı tanımlamanın matematikteki tabiri türev. İntegralda tam tersi parçaları tamamlama, birleştirme. Matematikçi olarak bu kadar muhteşem iki kelimeyi öğrenmiş olmak bana acayip mutluluk verdi. Bu aslında hem ne kadar zengin bir kültüre dil birikimine sahip olduğumuzun bir göstergesi hem de aslında bizim bu konulara ne kadar uzak olduğumuzun da göstergesi” değerlendirmesinde bulundu.
"GÜNLÜK HAYATIMIZDA DA BU KADAR İNGİLİZCE KELİME KULLANMAK ZORUNDA DA DEĞİLİZ"
Başbakan Yardımcısı Işık, konuşmasına şöyle devam etti:
“Elbette yabancı dili öğreneceğiz. Artık bu çağda bir veya iki yabancı dil olmazsa olmaz. Çok iyi yabancı dil eğitimi bizim için olmazsa olmaz. Ama maalesef Türkiye’de biz ifratla tefrit arasında gidip geliyoruz. Ya aşırı yabancı dil karşıtlığı yapıyoruz ya da ne olacak canım deyip hiçbir kısıtlama koymadan sonuna kadar yabancı dille konuşmayı yabancı dili günlük hayatımıza zerk ediyoruz adeta. Burada bir denge tutmak zorundayız. Yabancı dili öğrenmek zorundayız. Ama günlük hayatımızda da bu kadar İngilizce kelime kullanmak zorunda da değiliz. Hele hele bunu ben bir şey biliyorum ha gibi göstermek durumunda hiç değiliz. Bu çağda yabancı dil eğitimi kadar yabancı dilin kendi dilimize tahakkümüne dikkat etmek durumundayız. Yabancı dili öğreneceğiz ama kendi dilimizi unutturacak kendi dilimizi değersizleştirecek, kendi dilimizin zenginliklerini ortaya çıkarmaya engelleyecek uygulamalara da kesinlikle müsaade etmemek durumundayız.”
"BİR TAKIM ÖZENDİRİCİ GÜZEL BİR ÇALIŞMALARI ARKADAŞLARIMIZ HAZIRLIYORLAR"
Bir şov programında ’plaza dili’ diye yabancı dilin günlük hayatı nasıl bir özentiye yol açtığını hicveden bir videonun olduğunu ve öğrencilere onu izlemelerini tavsiye eden Işık, “Dilimiz sadece kültürümüz değil, dilimiz aynı zamanda geleceğimiz. Dilimizi ne kadar iyi kullanırsak, ne kadar hakim olursak, kelimeleri ne kadar güzel ve yerinde kullanabilirsek geleceğimizi de o kadar teminat altına alırız. Bu hem kendi geleceğimiz açısından bize çok önemli fırsatlar sunuyor hem de ülkemizin var oluş mücadelesinde gelecekteki yerini pozisyonunu gücünü belirlemesi mücadelesinde de bizim için nerede olacağımızı gösteriyor. 2017 yılı Türk Dili Yılı ilan edilmişti. Ama bunu sadece bir yıla hasretmiyoruz. Bundan sonra dil konusundaki hassasiyetimizi özellikle arttırmak durumundayız. Yabancı dilin bize olan tahakkümüne maruz kalmayı reddetmek durumundayız. Türkçesini bildiğimiz hiçbir kelimenin günlük hayatta İngilizcesini kullanmayalım. Bu konuda hassas olalım. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun sorumluluğunu taşıyan bir başbakan yardımcısı olarak bu konuda bundan sonra da çok farkındalık oluşturacak çalışmaları yürüteceğimizi ifade ediyorum. Bundan sonra özellikle sosyal medyada Türkçe’nin güzel kullanıma yönelik bir takım özendirici güzel bir çalışmaları arkadaşlarımız hazırlıyorlar. Bunları da inşallah hayata geçireceğiz. Sosyal medyayı artık yok sayamayız. Bu mecrada Türkçe’nin en güzel şekilde kullanılması içinde bundan sonra gereken çalışmaları yapacağız. Burada da özendirici teşvik edici çalışmaları inşallah hayata geçireceğiz. Ben inanıyorum ki bu sene bu konuda çok güzel çalışmaları hayata geçirmiş olacağız” açıklamasında bulundu.
(Pelin Üzek Kılıç - Fatih Erdoğan/İHA)