Bakan Çelik Açıklaması 'Ciddi Tedbirler Alınmazsa Aşırı Sağcıların Tutumları Radikalleşmeyi Besleyecek'
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, “İslam düşmanlığı, mülteci düşmanlığı, yabancı düşmanlığı gibi konularda politikacılar ciddi politikalar üretemezse, ciddi tedbirler alamazsa aşırı sağcıların tutumları aynı zamanda radikalleri besleyecek” dedi.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, AB Gayrıresmi Dışişleri Bakanları Toplantısına katılmak üzere geldiği Estonya’da basın açıklaması yaptı. Ömer Çelik, radikal terör örgütlerine ilişkin açıklamalarda da bulundu.
“Tedbir alınmazsa aşırı sağcıların tutumları radikalleşmeyi besleyecek”
“Radikal terör örgütleriyle mücadelede başarı sağlanmasına rağmen radikalleşmenin ideolojik kökenleriyle başarı sağlanmış diyemeyiz” ifadelerini kullanan Bakan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürüdü:
“Burada yapılan bazı yanlışların aslında bu radikalleşmeyi desteklediğinin altını çizdik. Birincisi, bu tip aşırılıklarla mücadele konusunda esas olanın ‘değerlerle mücadele’ olduğunu unutmamak lazım. Değerlerden taviz verilerek bir mücadele verilirse radikal yapılanmalar kazanır. Örneğin İslam düşmanlığı, mülteci düşmanlığı, yabancı düşmanlığı gibi konularda politikacılar, ciddi politikalar üretemezse, ciddi tedbirler alamazsa aşırı sağcıların tutumlarının aynı zamanda radikalleri besleyeceğini belirttik.”
“Radikalleşme herhangi bir dine, herhangi bir etnik gruba indirgenmemeli”
Radikalleşme diyince Avrupa’da akla hemen Müslüman toplulukların geldiğini belirten Çelik, “Bu son derece yanlıştır. Radikalleşmenin herhangi bir dine, herhangi bir coğrafyaya, herhangi bir etnik gruba indirgenmemesi gerekir. Aslında pek çok ülkede Müslüman olmayan ırkçıların ürettiği radikalleşmenin, bir takım Müslüman toplulukların çok ötesinde oluşumlar olduklarını tespit ediyoruz. Bunlarla mücadele konusunda herhangi bir dine veya ülkeye etnik gruba indirgemeden mücadele etmek gerekir” diye konuştu.
Mültecilere yönelik uygulanan politikalar hakkında da konuşan Ömer Çelik, “Mültecilerin tel örgülerle, güvenlik güçleriyle, Avrupa sınırları dışında tutulmaya çalışılması, mülteci sorununu yönetilecek bir mesele değil de Avrupa’nın başına iş açan bir mesele gibi değerlendirilmesinin de radikalleşmeyi beslediğini unutmamak gerekir. Ölümden kaçan insanlara olumlu bir hayat seçeneği koymazsanız bunun birileri tarafından istismar edileceği açıktır” şeklinde konuştu.
“Avrupa’da camilerin kapatılması radikalleşmeyi tersinden besleyecek bir politikadır”
Avrupa’da bazı camilerin kapatılmasının radikalleşmeyi besleyeceğini söyleyen Çelik, “Avrupa’da zaman zaman bazı camilerin kapatılmasından, bazı ibadetlerin yasaklanmasından bahsediliyor. Bu kuşkusuz tersinden radikalleşmeyi besleyecek son derece yanlış bir politikadır. Eğer camilerle ilgili bir sorun varsa, bu konu istismar ediliyorsa, yasalarla bu istismarın önüne geçilebilir. Burada da Müslüman din adamları ve Müslüman organizasyonlarla işbirliği yapmak gerekir. İslam’ı da istismar eden bir takım terör grupları, meseleyi hemen Haçlı-Hilal kavgası şekline sokmaya ve rayından saptırmaya çalışıyor. Bu durumda, Avrupalı dostlarımızın en çok dikkat etmesi gereken şey bütün bu çalışmaların Müslüman bir takım topluluklarla ve kanaat önderleriyle beraber yapılması gerektiğidir” dedi.
“Türkiye PKK tarafından bir saldırıya uğradığında aynı dayanışmayı görmüyoruz”
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik, Türkiye ile ilgili yapılan tartışmalara da değinerek terör saldırılarında gösterilen dayanışmanın PKK tarafından düzenlenen saldırılarda gösterilmediğini söyleyerek, “Diğer bir konu, son zamanlarda Türkiye’yle ilgili yapılan tartışmalar. Bu tartışmalar çerçevesinde radikalleşmeyle mücadele bağlamında dikkat çektiğim husus şudur. Türkiye, DEAŞ tarafından bir saldırıya uğradığında Avrupa’daki birçok kamu binası ya da bankaya Türk bayrağı yansıtılıyor, dayanışma için. Ancak, Türkiye PKK tarafından bir saldırıya uğradığında aynı dayanışmayı görmüyoruz. Dolayısıyla buradaki çifte standarda karşı da herkesin duyarlı olmasını istiyoruz. Bu duyarlılıklar korunmazsa bizim bu saatlerce yaptığımız toplantılar radikalleşmeyle mücadele konusunda politikalar üretmemiz son derece yetersiz kalır” diye konuştu.
Pek çok konuşmacının eğitimin güçlendirilmesi ve işsizlik oranlarının azaltılmasından bahsettiğini belirten Çelik, “İşsizlik oranının azaltılması, eğitim sistemlerinin güçlendirilmesi, gençlere çoğulculuk ve hoşgörü konusunda eğitim verilmesi son derece önemlidir. Ama bu ikinci safhadır. Birinci safhada bu bahsettiğim ideolojik mücadelenin iyi yapılması gerekir. Geçmişte Avrupa’da ırkçılık, biyolojik ve genetik bir konuyken bugün artık kültürel ve ideolojik bir konu haline gelmiştir. Bunun ideolojik ve politik sebepleri üzerine çok düşünmek lazım” şeklinde konuştu.
“Türkiye herhangi bir ülkenin iç politika meselesi olmamalı”
Son günlerde Türkiye hakkında konuşulan müzakereleri durdurma meselesine değinen Çelik, “Son zamanlarda Türkiye hakkında müzakereleri durduralım, askıya alalım gibi bir takım açıklamalardan duyduğumuz üzüntüyü, bu açıklamaların yarattığı sıkıntıyı ve bunlara karşı kaygımızı ve tepkimizi de ilettik. Son derece irrasyonel açıklamalar. Türkiye güçlü bir Avrupa devleti güçlü bir Avrupa demokrasisi olarak bugüne kadar Avrupa Birliği üyesi olmadan bu yola geldi. Türkiye gibi bir ülke nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan laik demokratik bir siyasal rejime sahip olan bir ülkeyle beraber bir işbirliği yapmazsanız radikalleşmeye karşı bu mücadeleyi nasıl vereceksiniz. Dolayısıyla birilerinin Türkiye’yle müzakereler askıya alınsın şeklindeki sözlerinin bile esasında radikalleşmeye verilmiş en büyük destek olduğunun altını çizdim. Bu irrasyonel açıklamaları duymaktan bıktığımızı Türkiye’nin herhangi bir ülkenin iç politika meselesi olmaması gerektiğini ve bu büyük sorunları çözmek için Türkiye ile Avrupa birliğinin beraberce geleceğe odaklanmasının altını çizdim” dedi.
Kaynak: İHA
“Tedbir alınmazsa aşırı sağcıların tutumları radikalleşmeyi besleyecek”
“Radikal terör örgütleriyle mücadelede başarı sağlanmasına rağmen radikalleşmenin ideolojik kökenleriyle başarı sağlanmış diyemeyiz” ifadelerini kullanan Bakan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürüdü:
“Burada yapılan bazı yanlışların aslında bu radikalleşmeyi desteklediğinin altını çizdik. Birincisi, bu tip aşırılıklarla mücadele konusunda esas olanın ‘değerlerle mücadele’ olduğunu unutmamak lazım. Değerlerden taviz verilerek bir mücadele verilirse radikal yapılanmalar kazanır. Örneğin İslam düşmanlığı, mülteci düşmanlığı, yabancı düşmanlığı gibi konularda politikacılar, ciddi politikalar üretemezse, ciddi tedbirler alamazsa aşırı sağcıların tutumlarının aynı zamanda radikalleri besleyeceğini belirttik.”
“Radikalleşme herhangi bir dine, herhangi bir etnik gruba indirgenmemeli”
Radikalleşme diyince Avrupa’da akla hemen Müslüman toplulukların geldiğini belirten Çelik, “Bu son derece yanlıştır. Radikalleşmenin herhangi bir dine, herhangi bir coğrafyaya, herhangi bir etnik gruba indirgenmemesi gerekir. Aslında pek çok ülkede Müslüman olmayan ırkçıların ürettiği radikalleşmenin, bir takım Müslüman toplulukların çok ötesinde oluşumlar olduklarını tespit ediyoruz. Bunlarla mücadele konusunda herhangi bir dine veya ülkeye etnik gruba indirgemeden mücadele etmek gerekir” diye konuştu.
Mültecilere yönelik uygulanan politikalar hakkında da konuşan Ömer Çelik, “Mültecilerin tel örgülerle, güvenlik güçleriyle, Avrupa sınırları dışında tutulmaya çalışılması, mülteci sorununu yönetilecek bir mesele değil de Avrupa’nın başına iş açan bir mesele gibi değerlendirilmesinin de radikalleşmeyi beslediğini unutmamak gerekir. Ölümden kaçan insanlara olumlu bir hayat seçeneği koymazsanız bunun birileri tarafından istismar edileceği açıktır” şeklinde konuştu.
“Avrupa’da camilerin kapatılması radikalleşmeyi tersinden besleyecek bir politikadır”
Avrupa’da bazı camilerin kapatılmasının radikalleşmeyi besleyeceğini söyleyen Çelik, “Avrupa’da zaman zaman bazı camilerin kapatılmasından, bazı ibadetlerin yasaklanmasından bahsediliyor. Bu kuşkusuz tersinden radikalleşmeyi besleyecek son derece yanlış bir politikadır. Eğer camilerle ilgili bir sorun varsa, bu konu istismar ediliyorsa, yasalarla bu istismarın önüne geçilebilir. Burada da Müslüman din adamları ve Müslüman organizasyonlarla işbirliği yapmak gerekir. İslam’ı da istismar eden bir takım terör grupları, meseleyi hemen Haçlı-Hilal kavgası şekline sokmaya ve rayından saptırmaya çalışıyor. Bu durumda, Avrupalı dostlarımızın en çok dikkat etmesi gereken şey bütün bu çalışmaların Müslüman bir takım topluluklarla ve kanaat önderleriyle beraber yapılması gerektiğidir” dedi.
“Türkiye PKK tarafından bir saldırıya uğradığında aynı dayanışmayı görmüyoruz”
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik, Türkiye ile ilgili yapılan tartışmalara da değinerek terör saldırılarında gösterilen dayanışmanın PKK tarafından düzenlenen saldırılarda gösterilmediğini söyleyerek, “Diğer bir konu, son zamanlarda Türkiye’yle ilgili yapılan tartışmalar. Bu tartışmalar çerçevesinde radikalleşmeyle mücadele bağlamında dikkat çektiğim husus şudur. Türkiye, DEAŞ tarafından bir saldırıya uğradığında Avrupa’daki birçok kamu binası ya da bankaya Türk bayrağı yansıtılıyor, dayanışma için. Ancak, Türkiye PKK tarafından bir saldırıya uğradığında aynı dayanışmayı görmüyoruz. Dolayısıyla buradaki çifte standarda karşı da herkesin duyarlı olmasını istiyoruz. Bu duyarlılıklar korunmazsa bizim bu saatlerce yaptığımız toplantılar radikalleşmeyle mücadele konusunda politikalar üretmemiz son derece yetersiz kalır” diye konuştu.
Pek çok konuşmacının eğitimin güçlendirilmesi ve işsizlik oranlarının azaltılmasından bahsettiğini belirten Çelik, “İşsizlik oranının azaltılması, eğitim sistemlerinin güçlendirilmesi, gençlere çoğulculuk ve hoşgörü konusunda eğitim verilmesi son derece önemlidir. Ama bu ikinci safhadır. Birinci safhada bu bahsettiğim ideolojik mücadelenin iyi yapılması gerekir. Geçmişte Avrupa’da ırkçılık, biyolojik ve genetik bir konuyken bugün artık kültürel ve ideolojik bir konu haline gelmiştir. Bunun ideolojik ve politik sebepleri üzerine çok düşünmek lazım” şeklinde konuştu.
“Türkiye herhangi bir ülkenin iç politika meselesi olmamalı”
Son günlerde Türkiye hakkında konuşulan müzakereleri durdurma meselesine değinen Çelik, “Son zamanlarda Türkiye hakkında müzakereleri durduralım, askıya alalım gibi bir takım açıklamalardan duyduğumuz üzüntüyü, bu açıklamaların yarattığı sıkıntıyı ve bunlara karşı kaygımızı ve tepkimizi de ilettik. Son derece irrasyonel açıklamalar. Türkiye güçlü bir Avrupa devleti güçlü bir Avrupa demokrasisi olarak bugüne kadar Avrupa Birliği üyesi olmadan bu yola geldi. Türkiye gibi bir ülke nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan laik demokratik bir siyasal rejime sahip olan bir ülkeyle beraber bir işbirliği yapmazsanız radikalleşmeye karşı bu mücadeleyi nasıl vereceksiniz. Dolayısıyla birilerinin Türkiye’yle müzakereler askıya alınsın şeklindeki sözlerinin bile esasında radikalleşmeye verilmiş en büyük destek olduğunun altını çizdim. Bu irrasyonel açıklamaları duymaktan bıktığımızı Türkiye’nin herhangi bir ülkenin iç politika meselesi olmaması gerektiğini ve bu büyük sorunları çözmek için Türkiye ile Avrupa birliğinin beraberce geleceğe odaklanmasının altını çizdim” dedi.