Bakkal, Toplumun Bilinçlendirmesi Gerektiğine Dikkat Çekti
Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç.Dr.Bekir Hakan Bakkal “Uluslararası İşitme Engelliler Haftası” dolayısıyla bir mesaj yayınladı.
19-25 Eylül “Uluslararası İşitme Engelliler Haftası” dolayısıyla Bülent Ecevit Üniversitesi(BEÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç.Dr.Bekir Hakan Bakkal ve Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Kulak-Burun-Boğaz Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Aykut Erdem Dinç Uluslararası İşitme Engelliler Haftasında toplumu bilinçlendirme ve duyarlılaştırma etkinliklerinin yapılması gerektiğine dikkat çekti.
BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç.Dr.Bekir Hakan Bakkal yaptığı açıklamada, “Normal bir kişinin, kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapılamaması olarak tanımlanan ‘Engellilik’, farklı nedenlere bağlı olarak zihinsel, görme, işitme ve konuşma, ortopedik ve süreğen engellilik şekillerinde olabilir. Engellilerin toplumdaki varlıklarını kabul etmek ve hayatlarına kolay şekilde devam ettirebilmelerini sağlamak tüm toplum fertlerinin görevidir. Tüm dünyada 19-25 Eylül haftası da “Uluslararası İşitme Engelliler Haftası” olarak kabul edilmiştir. Yenidoğan döneminde tarama olarak uygulanan işitme testleri, çocukluk ve erişkin dönemde işitme kusuru bulunduğu düşünülen kişilere yapılmalıdır. Merkezimizde de uzun yıllardır hem yenidoğan hem de erişkinlere yönelik olarak yapılan işitme testleri ile tarama ve tedavi sonuçlarının takipleri başarılı bir şekilde sürdürülmektedir” dedi.
BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Kulak-Burun-Boğaz Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Aykut Erdem Dinç ise şunları söyledi: “İşitme kayıpları kulağın bir veya daha çok yerinin hasarıyla, oluşabilen bir rahatsızlıktır. Mevcut verilere göre dünyada yaklaşık 360 milyon adet işitme engelli bulunmaktadır. Hem çocukluk hem de erişkin dönemlerinde görülebilen işitme kayıplarında özellikle erken dönemlerde saptanması büyük önem arz etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü işitme kaybına yol açan faktörlerin %50sinin önlenebilir olduğunu bildirmektedir. Çocukluk çağında oluşan işitme kayıpları ebeveynler arasında akrabalık olması, ailede çocukluk döneminde başlayan kalıtsal işitme kaybı olması, annenin hamileyken kullandığı bazı ilaçlar ve geçirdiği hastalıklar, doğum kilosunun düşük olması, kulağın anormal görünmesi, ateşli hastalık geçirmesi ve bebeğe verilen bazı ilaçlar nedeniyle olabilmektedir. Aileler herhangi bir dönemde bebeklerinde işitme kaybından şüphelenirlerse mutlaka bir Kulak-Burun-Boğaz uzmanına başvurmadırlar. İşitme testleri yenidoğan dönemi itibariyle tarama amacıyla yapılabilmektedir. Merkezimizde de yapılabilen bu testte yenidoğan bebeklerin kulaklarına belli şiddette sesler verilip, duyup duymadığı beyin dalgaları ölçülerek anlaşılır. Bebeğe hiçbir rahatsızlık vermeyen bu işlem yaklaşık 15 dakika sürmektedir. Testin güvenilirliği ise %97 oranındadır. İşitme kaybının oluşmasını önleyici tedbirler olarak çocukların yenidoğan döneminde işitme taramalarından geçmesi, kızamık, menenjit, kabakulak ve kızamıkçık aşılarını olması, özellikle ototoksik (iç kulağa zarar verici) özellikte ilaç kullanırken seçici davranılması, orta kulak iltihabı için etkin tedavilerin yapılması, aşırı gürültülü ortamlardan kaçınılması önerilmektedir.”
Kaynak: İHA
BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç.Dr.Bekir Hakan Bakkal yaptığı açıklamada, “Normal bir kişinin, kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapılamaması olarak tanımlanan ‘Engellilik’, farklı nedenlere bağlı olarak zihinsel, görme, işitme ve konuşma, ortopedik ve süreğen engellilik şekillerinde olabilir. Engellilerin toplumdaki varlıklarını kabul etmek ve hayatlarına kolay şekilde devam ettirebilmelerini sağlamak tüm toplum fertlerinin görevidir. Tüm dünyada 19-25 Eylül haftası da “Uluslararası İşitme Engelliler Haftası” olarak kabul edilmiştir. Yenidoğan döneminde tarama olarak uygulanan işitme testleri, çocukluk ve erişkin dönemde işitme kusuru bulunduğu düşünülen kişilere yapılmalıdır. Merkezimizde de uzun yıllardır hem yenidoğan hem de erişkinlere yönelik olarak yapılan işitme testleri ile tarama ve tedavi sonuçlarının takipleri başarılı bir şekilde sürdürülmektedir” dedi.
BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Kulak-Burun-Boğaz Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Aykut Erdem Dinç ise şunları söyledi: “İşitme kayıpları kulağın bir veya daha çok yerinin hasarıyla, oluşabilen bir rahatsızlıktır. Mevcut verilere göre dünyada yaklaşık 360 milyon adet işitme engelli bulunmaktadır. Hem çocukluk hem de erişkin dönemlerinde görülebilen işitme kayıplarında özellikle erken dönemlerde saptanması büyük önem arz etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü işitme kaybına yol açan faktörlerin %50sinin önlenebilir olduğunu bildirmektedir. Çocukluk çağında oluşan işitme kayıpları ebeveynler arasında akrabalık olması, ailede çocukluk döneminde başlayan kalıtsal işitme kaybı olması, annenin hamileyken kullandığı bazı ilaçlar ve geçirdiği hastalıklar, doğum kilosunun düşük olması, kulağın anormal görünmesi, ateşli hastalık geçirmesi ve bebeğe verilen bazı ilaçlar nedeniyle olabilmektedir. Aileler herhangi bir dönemde bebeklerinde işitme kaybından şüphelenirlerse mutlaka bir Kulak-Burun-Boğaz uzmanına başvurmadırlar. İşitme testleri yenidoğan dönemi itibariyle tarama amacıyla yapılabilmektedir. Merkezimizde de yapılabilen bu testte yenidoğan bebeklerin kulaklarına belli şiddette sesler verilip, duyup duymadığı beyin dalgaları ölçülerek anlaşılır. Bebeğe hiçbir rahatsızlık vermeyen bu işlem yaklaşık 15 dakika sürmektedir. Testin güvenilirliği ise %97 oranındadır. İşitme kaybının oluşmasını önleyici tedbirler olarak çocukların yenidoğan döneminde işitme taramalarından geçmesi, kızamık, menenjit, kabakulak ve kızamıkçık aşılarını olması, özellikle ototoksik (iç kulağa zarar verici) özellikte ilaç kullanırken seçici davranılması, orta kulak iltihabı için etkin tedavilerin yapılması, aşırı gürültülü ortamlardan kaçınılması önerilmektedir.”