Gölcük Ana Üs Eski Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'den İlginç Savunma
FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklu olan ve Kandıra Cezaevi kampusü içinde görülen davada kendini savunan eski Gölcük Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, "Benim cemaatle falan işim olmaz. Ailem çok rahat bir ailedir. Benim kızlarım mini etekle gezer" dedi.
Kocaeli’de Gölcük Donanma Komutanlığı’nda görevli 92 kişinin yargılandığı, FETÖ/PDY davasının ikinci günü devam ediyor. Kandıra Cezaevi yerleşkesi içersinde kurulan, 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davayı AK Parti Milletvekilleri Cemil Yaman ve Mehmet Akif Yılmaz da takip etti. Davaya yoklamanın yapılmasıyla başlandı. Yoklamaların ardından sanıkların savunmalarına geçildi.
"FETÖ ile işim olmaz, kızlarım mini etekle gezer"
İlk olarak savunma yapan Gölcük Ana Üs Eski Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, "Beni yakalamadılar. Ben kendim teslim oldum. Herhangi bir suçum olmadığına inanıyorum. 12 Eylül döneminde ben ülkü ocaklarına kayıtlıydım. Ülkücü, milliyetçi ve vatansever bir adam olarak bu yaşıma geldim. Gençliğimde hep cemaatlerden uzak kaldım, yaklaşmadım. 28 Şubat döneminde birçok arkadaşımızın canı yandı. O yüzden cemaatlerden uzak durdum hep. Görev yaptığım yerlerde çok büyük hizmetler yaptım. 6 ay Azerbaycan’da da görev aldım. Mahrem abi adını ilk kez bu soruşturmada duydum. Benim cemaatle falan işim olmaz. Ailem çok rahat bir ailedir. Benim kızlarım mini etekle gezer. Herkes benim Atatürkçü bir subay olduğumu bilir. 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’nün terör örgütü olduğunu duydum. Onları sadece cemaat olarak biliyordum" dedi.
"Darbe gecesi çalan telefonumu açsaydım bugün burada olmazdım"
11 Temmuz günü İstanbul’dan tanımadığı bir kişinin kendisini arayarak derhal görüşmek istediğini söyleyen İmren, "İstanbul’a gittim. Orada Ömer Faruk Harmancık ile karşılaştım. Ömer Faruk Harmancık’ın çok çalışkan bir subay olduğunu daha önceden duyuyordum. Ömer Faruk Harmancık bana ’15 Temmuz’da sıkıyönetim ilan edeceğiz’ dedi.
Ben de ’Genelkurmay Başkanının haberi var mı?’ dedim. O da ’Var’ dedi.
Cumhurbaşkanının yakalanacağından hiç bahsedilmedi. 15 Temmuz’a kadar içim içimi yedi. 5 günde 5 kilo verdim. 15 Temmuz akşamı saat 9’da askeri hattan sivil bir telefon geldi. Ömer Faruk Harmancık aradı. ’Sıkı yönetim olayı deşifre oldu, harekete başlıyoruz’ dedi.
Gölcük’te bulunan 3 amiralin derhal etkisiz hale getirilmesini istedi. Çünkü bu generaller sıkıyönetime karşı çıkabilirdi. Darbeden bir haberim yoktu. Sıkı yönetim ilan edecekler sandım. Vali, Kurmay Başkanı ve Donanma Komutanı beni aradı. Fakat telefonları açamadım. O telefonlardan birini açsaydım, muhakkak birini dinlerdim ve bu salondaki kimse burada olmazdı. Bütün personel beni çok severdi. Personelimin hiçbir suçu yok. Benim verdiğim emirleri uyguladılar. Emir verdiğim için yapmak zorundalar. Ben hep hükümet çapında bir sıkı yönetim ilan edildi sanıyordum, darbe değil" diye konuştu.
"Ben sıkı yönetimi cemaatin değil, genelkurmaylıktan gelen emirle yaptım"
Olaylardan sonra nizamiye önüne gelen kalabalığı dağıtmak için havaya ateş açılması emrini verdiğini belirten İmren, "Gölcük kaymakamını aradım ve bilgi verdim. Askerlere de eğer halk içeri girerse havaya ateş açın dedim. Çünkü gelen insanların arasında teröristler de olabilirdi. Ben hobi olarak silah kullanıyorum. O akşam silahımı elime aldım fakat ateş etmedim. Ateş etsem balistik incelemeden çıkardı. Halktan korktum. Personeli geri çektim. Biz insanların üzerine ateş etmedik. Sadece olay olursa itfaiye aracılığıyla su sıkılması emrini verdim. Herhangi bir ölüm ya da yaralama olmadı. Cumhurbaşkanını televizyonda görünce darbe olduğunu anladım. Telefon geldi. Cumhurbaşkanı Almanya’ya kaçtı dediler. Devlet başsız kalmasın diye teslim olmadım. Kimseyi ölümle tehdit etmedim. Donanmadan botla çıktık. En son İstanbul’da bir evde kaldım. Televizyonlarda olayları görünce teslim olmaya karar verdim. Ben sıkıyönetimi cemaatin değil, Genelkurmaylıktan gelen emir adına yaptım. Örgütteki kod adım ’Seçkin’di. Bylock’u darbeden sonra öğrendim. Ömer Faruk Harmancık Deniz Kuvvetlerindeki en üst düzey cemaat üyesi olduğunu sonradan öğrendim" şeklinde konuştu.
"Bende kaçabilirdim ama kaçmadım, devlete sığındım"
Bilgisayarından çıkan FETÖ terör örgütü ele başı Fetullah Gülen ile ilgili resim ve videolar hakkında açıklama yapan İmren, videoların kendisine ait olmadığını, resimlerin ise sadece eğlenceli ve komik olduğu için yüklediğini söyledi.
İmren, "15 Temmuz sabaha karşı Tezcan Kızılelma beni bilgi almak için aradı. Personelime ödül ve takdir verirken, cemaatçi veya değil diye hiçbir zaman ayrım yapmadım. 15 Temmuz günü basiretim bağlandı. Kader beni buralara kadar sürükledi. 16 Temmuz sabahı botla Başiskele’ye geldim. O arada botta kıyafetlerimi değiştirdim. Sonra İstanbul’a geçtik. Bende diğerleri gibi kaçabilirdim ama kaçmadım. Devletime sığındım. Örgütten herhangi bir maddi ve manevi kazancım olmadı. Olaylardan sonra şehit ve gazileri gördüğüm zaman çok üzüldüm. Böyle bir işin içinde bulunduğum için çok pişmanım" ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyeti, sanık Hayrettin İmren’in savunmasına yarın devam edilmesine karar vererek 92 sanıklı Donanma davasının 2. gününü sonlandırdı.
Kaynak: İHA
"FETÖ ile işim olmaz, kızlarım mini etekle gezer"
İlk olarak savunma yapan Gölcük Ana Üs Eski Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, "Beni yakalamadılar. Ben kendim teslim oldum. Herhangi bir suçum olmadığına inanıyorum. 12 Eylül döneminde ben ülkü ocaklarına kayıtlıydım. Ülkücü, milliyetçi ve vatansever bir adam olarak bu yaşıma geldim. Gençliğimde hep cemaatlerden uzak kaldım, yaklaşmadım. 28 Şubat döneminde birçok arkadaşımızın canı yandı. O yüzden cemaatlerden uzak durdum hep. Görev yaptığım yerlerde çok büyük hizmetler yaptım. 6 ay Azerbaycan’da da görev aldım. Mahrem abi adını ilk kez bu soruşturmada duydum. Benim cemaatle falan işim olmaz. Ailem çok rahat bir ailedir. Benim kızlarım mini etekle gezer. Herkes benim Atatürkçü bir subay olduğumu bilir. 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’nün terör örgütü olduğunu duydum. Onları sadece cemaat olarak biliyordum" dedi.
"Darbe gecesi çalan telefonumu açsaydım bugün burada olmazdım"
11 Temmuz günü İstanbul’dan tanımadığı bir kişinin kendisini arayarak derhal görüşmek istediğini söyleyen İmren, "İstanbul’a gittim. Orada Ömer Faruk Harmancık ile karşılaştım. Ömer Faruk Harmancık’ın çok çalışkan bir subay olduğunu daha önceden duyuyordum. Ömer Faruk Harmancık bana ’15 Temmuz’da sıkıyönetim ilan edeceğiz’ dedi.
Ben de ’Genelkurmay Başkanının haberi var mı?’ dedim. O da ’Var’ dedi.
Cumhurbaşkanının yakalanacağından hiç bahsedilmedi. 15 Temmuz’a kadar içim içimi yedi. 5 günde 5 kilo verdim. 15 Temmuz akşamı saat 9’da askeri hattan sivil bir telefon geldi. Ömer Faruk Harmancık aradı. ’Sıkı yönetim olayı deşifre oldu, harekete başlıyoruz’ dedi.
Gölcük’te bulunan 3 amiralin derhal etkisiz hale getirilmesini istedi. Çünkü bu generaller sıkıyönetime karşı çıkabilirdi. Darbeden bir haberim yoktu. Sıkı yönetim ilan edecekler sandım. Vali, Kurmay Başkanı ve Donanma Komutanı beni aradı. Fakat telefonları açamadım. O telefonlardan birini açsaydım, muhakkak birini dinlerdim ve bu salondaki kimse burada olmazdı. Bütün personel beni çok severdi. Personelimin hiçbir suçu yok. Benim verdiğim emirleri uyguladılar. Emir verdiğim için yapmak zorundalar. Ben hep hükümet çapında bir sıkı yönetim ilan edildi sanıyordum, darbe değil" diye konuştu.
"Ben sıkı yönetimi cemaatin değil, genelkurmaylıktan gelen emirle yaptım"
Olaylardan sonra nizamiye önüne gelen kalabalığı dağıtmak için havaya ateş açılması emrini verdiğini belirten İmren, "Gölcük kaymakamını aradım ve bilgi verdim. Askerlere de eğer halk içeri girerse havaya ateş açın dedim. Çünkü gelen insanların arasında teröristler de olabilirdi. Ben hobi olarak silah kullanıyorum. O akşam silahımı elime aldım fakat ateş etmedim. Ateş etsem balistik incelemeden çıkardı. Halktan korktum. Personeli geri çektim. Biz insanların üzerine ateş etmedik. Sadece olay olursa itfaiye aracılığıyla su sıkılması emrini verdim. Herhangi bir ölüm ya da yaralama olmadı. Cumhurbaşkanını televizyonda görünce darbe olduğunu anladım. Telefon geldi. Cumhurbaşkanı Almanya’ya kaçtı dediler. Devlet başsız kalmasın diye teslim olmadım. Kimseyi ölümle tehdit etmedim. Donanmadan botla çıktık. En son İstanbul’da bir evde kaldım. Televizyonlarda olayları görünce teslim olmaya karar verdim. Ben sıkıyönetimi cemaatin değil, Genelkurmaylıktan gelen emir adına yaptım. Örgütteki kod adım ’Seçkin’di. Bylock’u darbeden sonra öğrendim. Ömer Faruk Harmancık Deniz Kuvvetlerindeki en üst düzey cemaat üyesi olduğunu sonradan öğrendim" şeklinde konuştu.
"Bende kaçabilirdim ama kaçmadım, devlete sığındım"
Bilgisayarından çıkan FETÖ terör örgütü ele başı Fetullah Gülen ile ilgili resim ve videolar hakkında açıklama yapan İmren, videoların kendisine ait olmadığını, resimlerin ise sadece eğlenceli ve komik olduğu için yüklediğini söyledi.
İmren, "15 Temmuz sabaha karşı Tezcan Kızılelma beni bilgi almak için aradı. Personelime ödül ve takdir verirken, cemaatçi veya değil diye hiçbir zaman ayrım yapmadım. 15 Temmuz günü basiretim bağlandı. Kader beni buralara kadar sürükledi. 16 Temmuz sabahı botla Başiskele’ye geldim. O arada botta kıyafetlerimi değiştirdim. Sonra İstanbul’a geçtik. Bende diğerleri gibi kaçabilirdim ama kaçmadım. Devletime sığındım. Örgütten herhangi bir maddi ve manevi kazancım olmadı. Olaylardan sonra şehit ve gazileri gördüğüm zaman çok üzüldüm. Böyle bir işin içinde bulunduğum için çok pişmanım" ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyeti, sanık Hayrettin İmren’in savunmasına yarın devam edilmesine karar vererek 92 sanıklı Donanma davasının 2. gününü sonlandırdı.