Başbakan Yardımcısı Bozdağ Açıklaması
'Gerek Birleşmiş Milletler gerek BM Güvenlik Konseyi gerek BM Mülteciler Yüksek Komiserliği gerek uluslararası toplum ve uluslararası örgütler, Arakan'da yaşananlara kör, sağır ve dilsizdir' 'Sadece BM değil İslam İşbirliği Teşkilatı da kendi özgül ağırlığına uygun, oraya karşı bir tutum maalesef geliştiremedi. İslam ülkeleri de kendi arasında ortak bir tutumu ortaya koyamadı. Myanmar'ın komşusu Bangladeş bir İslam ülkesi, ölümden kaçan insanlar var, 'imdat' diyorlar ama onlar başka bir noktada duruyor'
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 'Gerek Birleşmiş Milletler gerek BM Güvenlik Konseyi gerek BM Mülteciler Yüksek Komiserliği gerek uluslararası toplum ve uluslararası örgütler, Arakan'da yaşananlara kör, sağır ve dilsizdir.' dedi.
Bozdağ, AK Parti Yozgat İl Başkanlığı'nda düzenlenen bayramlaşma programında yaptığı konuşmada, bayramın, Türkiye’de olduğu gibi Müslümanların yaşadığı bütün coğrafyalarda huzur, güven ve barış içinde geçmesini diledi.
Dünyanın pek çok yerinde bunun olmadığını belirten Bozdağ, 'Pek çok yerde kan var, gözyaşı var. Ölülerini arayan, onları gömmek için uğraşan şehit yakınları var. Gazilerinin tedavileriyle uğraşanlar var. Bütün bu fotoğraf içinde bizler bayram yapıyoruz.' diye konuştu.
Bayramı, bayram tadında yapamayan milyonların bulunduğunu vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti:
'Allah, onlara da bayramı bayram gibi yapmayı nasip etsin diyorum. Bayram vesilesiyle Suriye’de, Irak'ta, Filistin'de ve Myanmar'ın Arakan bölgesinde yaşanan zulmü, haksızlığı ifade etmezsek yanlış yapmış oluruz. Gerçekten ayın 25’inden sonra Myanmar’da Arakan bölgesinde yaşayan Müslümanlara karşı güvenlik güçlerinin kullandığı orantısız güç sonucu binlerce Arakanlı Müslüman öldürüldü, şehit oldu. Yine binlerce Arakanlı Müslüman gazi oldu ve binlercesi de yerinden, yurdundan edildi. Herkes kendi canının, kendi evlatlarının, kendi yakınlarının adeta telaşına düştü, orada bir mahşer görüntüsü var ama maalesef gerek Birleşmiş Milletler (BM) gerek BM Güvenlik Konseyi gerek BM Mülteciler Yüksek Komiserliği gerek uluslararası toplum ve uluslararası örgütler, Arakan’da yaşananlara kör, Arakan’da yaşananlara sağır ve dilsizdir. Olanı görmüyorlar, feryadı, figanı duymuyorlar. Haksızlığı yapana, zulmü yapana 'dur' diyen bir haklı sesi maalesef yükseltmiyorlar. Sadece BM değil, aynı zamanda İslam İşbirliği Teşkilatı da kendi özgül ağırlığına uygun, oraya karşı bir tutum maalesef geliştiremedi. İslam ülkeleri de kendi arasında ortak bir tutumu ortaya koyamadı. Myanmar’ın komşusu Bangladeş bir İslam ülkesi, ölümden kaçan insanlar var, 'imdat' diyorlar ama onlar başka bir noktada duruyor.'
Tayland, Malezya ve başka ülkelerin de zulme uğrayan, ölümden kaçan bu insanlara karşı, Türkiye’nin, Suriye’deki zulümden, ölümden kaçan insanların imdadına yetişmesi gibi bir tutum sergilediklerini göremediklerini ifade eden Bozdağ, 'Buradan onlara da çağrıda bulunuyorum; İnsanlığın gereğini yapın. Müslüman olan Bangladeş hem insanlığınızın hem de Müslümanlığınızın gereğini yapın. Ölümden kaçan, 'imdat' diyenlere kapıları kapatmayın, kapıyı açın, elinden tutun, onlara yardımcı olun.' dedi.
BM, BM Güvenlik Konseyi, uluslararası örgütler, İslam İşbirliği Teşkilatı ve komşu ülkelerin Arakan'daki ölümler karşısında sessiz kalmaları, bu haksızlığı yapan yönetime karşı tavır koymamaları durumunda öncelikle kendi itibarlarını, meşruiyetlerini tartışılır hale getireceklerini belirten Bozdağ, şunları söyledi:
'Zaten BM'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin dünyanın dört bir yanında yaşanan ihtilaflar ve şiddet olayları karşısında ortaya koyduğu ikircikli tavır, onların kendi durumlarını, adil ve eşit olmayan yaklaşımlarını bütün dünya insanlarının gözleri önüne sermektedir. Her geçen gün BM Güvenlik Konseyi daha fazla tartışılır hale gelmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın ifade ettiği gibi, dünya 5'ten büyüktür ama maalesef gerçek bu olmasına rağmen BM adeta 5 tane ülkenin çıkarlarına göre yaşanan ölümlere, katliamlara, gözyaşlarına bölgesel ihtilaflara tavır geliştiren bir örgüt haline gelmiştir. Bu, BM'nin kuruluş felsefesine de son derece aykırıdır ve bu değerlerin de yok sayılması anlamına gelir. BM ve BM Güvenlik Konseyi, Arakan'daki bu katliama, 'soykırımı andıran katliam' demek için harekete geçmeyecek de ne zaman harekete geçecek.'
Srebrenitsa'da 1995 yılında yaşananları hatırlatan Bozdağ, şöyle dedi:
'Bir gecede hem de BM’nin gözetim ve denetimi altında, koruması altında olan bir bölgede 7 bin 500 Boşnak kardeşimizi Sırp caniler, çeteler katletti. Adeta BM'nin koruması altında soykırım işlendi. Ne yaptılar? Seyrettiler. Ne zaman? Daha dün. Şimdi herkes o dönemdeki taksiratının eminim rahatsızlığını duyuyor ama herkesin gözü önünde bu kadar kadın, çocuk, yaşlı, çaresiz, silahsız ve BM’ye sığınmış insanlar katledilirken seyirci kalanların hiç mi sorumluluğu yok? Uluslararası hukuk tam işlemedi, işlese onların hepsinin sorumluluğu var. Hollanda'da geçenlerde mahkeme bir karar verdi. Kendi kendilerine vicdan rahatlatması yapıyor ama bölgenin komutanı Hollandalıydı. O insanların canı, namusu, malı, her şeyi ona emanetti. O ne yaptı? Onları Sırpların insafına, canavar anlayışına terk etti ve onlar da büyük bir soykırım yaptı. Şimdi aynısı, bir benzeri Myanmar’da Arakanlı Müslümanlara karşı yapılıyor. İşin daha garibi, şu anda Myanmar’da iktidarda olan partinin genel başkanı Nobel Barış Ödülü almış bir hanımefendi ve kendi dışişleri bakanlığı, devlet başkanlığından sorumlu bakan ve onun yönettiği bir ülkede, Nobel Barış Ödülü'nü almış birinin yönettiği ülkede böylesi bir katliam oluyor. Uluslararası toplumu da gerçek olmayan bilgilerle yanıltıyorlar.'
'Buradan diyoruz ki gelin, sesimizi beraber yükseltelim ve Arakan yeni bir Srebrenitsa olmasın.' ifadesini kullanan Bozdağ, şunları kaydetti:
'Oradaki kan ve gözyaşı dursun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, başta Cumhurbaşkanımız, hükümetimiz, başbakanımız ve aziz milletimiz olmak üzere, Myanmar’da yaşanan olaylara karşı gösterilmesi gereken doğru tavrı daha işin başında ortaya koymuştur. Hem Birleşmiş Milletleri hem İslam İşbirliği Teşkilatını hem bölge ülkelerini hem de uluslararası toplumu, buradaki kan ve gözyaşını durdurmaya çağırmıştır. İmkan ve kabiliyetlerini, buradaki zulmü sonlandırmak için kullanmıştır. Bundan sonra da kullanmaya devam edecektir. Türkiye, bulunduğu her yerde hakkı söyleyen, hakkı savunan, haksızlığa karşı da sesini yükselten bir ülke olarak yoluna devam edecektir. Bu yönde yalnız kalsak da biz doğru olanı yapacağız. İnanıyoruz ki doğruları yaptığımız için Rabbim pek çok olayda da bize yardımcı oluyor. Arakan’daki Müslüman kardeşlerimizin başına gelen bu zulüm, bu haksızlık umarım fazla sürmez, kısa sürede sona erer ama aziz milletimiz şundan emin olsun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Arakan'daki zulmün son bulması için elinden gelen bütün çabaları gösterdi ve göstermeye de devam etmektedir. Bundan sonra da gösterecektir. Başka haksızlıkların önlenmesi için tavrını aynı şekilde haktan yana sürdürecektir.'
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, burada partililerle bayramlaştıktan sonra Celal Atik Spor Salonu'nda düzenlenen resmi bayramlaşma programına katıldı.
Kaynak: AA
Bozdağ, AK Parti Yozgat İl Başkanlığı'nda düzenlenen bayramlaşma programında yaptığı konuşmada, bayramın, Türkiye’de olduğu gibi Müslümanların yaşadığı bütün coğrafyalarda huzur, güven ve barış içinde geçmesini diledi.
Dünyanın pek çok yerinde bunun olmadığını belirten Bozdağ, 'Pek çok yerde kan var, gözyaşı var. Ölülerini arayan, onları gömmek için uğraşan şehit yakınları var. Gazilerinin tedavileriyle uğraşanlar var. Bütün bu fotoğraf içinde bizler bayram yapıyoruz.' diye konuştu.
Bayramı, bayram tadında yapamayan milyonların bulunduğunu vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti:
'Allah, onlara da bayramı bayram gibi yapmayı nasip etsin diyorum. Bayram vesilesiyle Suriye’de, Irak'ta, Filistin'de ve Myanmar'ın Arakan bölgesinde yaşanan zulmü, haksızlığı ifade etmezsek yanlış yapmış oluruz. Gerçekten ayın 25’inden sonra Myanmar’da Arakan bölgesinde yaşayan Müslümanlara karşı güvenlik güçlerinin kullandığı orantısız güç sonucu binlerce Arakanlı Müslüman öldürüldü, şehit oldu. Yine binlerce Arakanlı Müslüman gazi oldu ve binlercesi de yerinden, yurdundan edildi. Herkes kendi canının, kendi evlatlarının, kendi yakınlarının adeta telaşına düştü, orada bir mahşer görüntüsü var ama maalesef gerek Birleşmiş Milletler (BM) gerek BM Güvenlik Konseyi gerek BM Mülteciler Yüksek Komiserliği gerek uluslararası toplum ve uluslararası örgütler, Arakan’da yaşananlara kör, Arakan’da yaşananlara sağır ve dilsizdir. Olanı görmüyorlar, feryadı, figanı duymuyorlar. Haksızlığı yapana, zulmü yapana 'dur' diyen bir haklı sesi maalesef yükseltmiyorlar. Sadece BM değil, aynı zamanda İslam İşbirliği Teşkilatı da kendi özgül ağırlığına uygun, oraya karşı bir tutum maalesef geliştiremedi. İslam ülkeleri de kendi arasında ortak bir tutumu ortaya koyamadı. Myanmar’ın komşusu Bangladeş bir İslam ülkesi, ölümden kaçan insanlar var, 'imdat' diyorlar ama onlar başka bir noktada duruyor.'
Tayland, Malezya ve başka ülkelerin de zulme uğrayan, ölümden kaçan bu insanlara karşı, Türkiye’nin, Suriye’deki zulümden, ölümden kaçan insanların imdadına yetişmesi gibi bir tutum sergilediklerini göremediklerini ifade eden Bozdağ, 'Buradan onlara da çağrıda bulunuyorum; İnsanlığın gereğini yapın. Müslüman olan Bangladeş hem insanlığınızın hem de Müslümanlığınızın gereğini yapın. Ölümden kaçan, 'imdat' diyenlere kapıları kapatmayın, kapıyı açın, elinden tutun, onlara yardımcı olun.' dedi.
BM, BM Güvenlik Konseyi, uluslararası örgütler, İslam İşbirliği Teşkilatı ve komşu ülkelerin Arakan'daki ölümler karşısında sessiz kalmaları, bu haksızlığı yapan yönetime karşı tavır koymamaları durumunda öncelikle kendi itibarlarını, meşruiyetlerini tartışılır hale getireceklerini belirten Bozdağ, şunları söyledi:
'Zaten BM'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin dünyanın dört bir yanında yaşanan ihtilaflar ve şiddet olayları karşısında ortaya koyduğu ikircikli tavır, onların kendi durumlarını, adil ve eşit olmayan yaklaşımlarını bütün dünya insanlarının gözleri önüne sermektedir. Her geçen gün BM Güvenlik Konseyi daha fazla tartışılır hale gelmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın ifade ettiği gibi, dünya 5'ten büyüktür ama maalesef gerçek bu olmasına rağmen BM adeta 5 tane ülkenin çıkarlarına göre yaşanan ölümlere, katliamlara, gözyaşlarına bölgesel ihtilaflara tavır geliştiren bir örgüt haline gelmiştir. Bu, BM'nin kuruluş felsefesine de son derece aykırıdır ve bu değerlerin de yok sayılması anlamına gelir. BM ve BM Güvenlik Konseyi, Arakan'daki bu katliama, 'soykırımı andıran katliam' demek için harekete geçmeyecek de ne zaman harekete geçecek.'
Srebrenitsa'da 1995 yılında yaşananları hatırlatan Bozdağ, şöyle dedi:
'Bir gecede hem de BM’nin gözetim ve denetimi altında, koruması altında olan bir bölgede 7 bin 500 Boşnak kardeşimizi Sırp caniler, çeteler katletti. Adeta BM'nin koruması altında soykırım işlendi. Ne yaptılar? Seyrettiler. Ne zaman? Daha dün. Şimdi herkes o dönemdeki taksiratının eminim rahatsızlığını duyuyor ama herkesin gözü önünde bu kadar kadın, çocuk, yaşlı, çaresiz, silahsız ve BM’ye sığınmış insanlar katledilirken seyirci kalanların hiç mi sorumluluğu yok? Uluslararası hukuk tam işlemedi, işlese onların hepsinin sorumluluğu var. Hollanda'da geçenlerde mahkeme bir karar verdi. Kendi kendilerine vicdan rahatlatması yapıyor ama bölgenin komutanı Hollandalıydı. O insanların canı, namusu, malı, her şeyi ona emanetti. O ne yaptı? Onları Sırpların insafına, canavar anlayışına terk etti ve onlar da büyük bir soykırım yaptı. Şimdi aynısı, bir benzeri Myanmar’da Arakanlı Müslümanlara karşı yapılıyor. İşin daha garibi, şu anda Myanmar’da iktidarda olan partinin genel başkanı Nobel Barış Ödülü almış bir hanımefendi ve kendi dışişleri bakanlığı, devlet başkanlığından sorumlu bakan ve onun yönettiği bir ülkede, Nobel Barış Ödülü'nü almış birinin yönettiği ülkede böylesi bir katliam oluyor. Uluslararası toplumu da gerçek olmayan bilgilerle yanıltıyorlar.'
'Buradan diyoruz ki gelin, sesimizi beraber yükseltelim ve Arakan yeni bir Srebrenitsa olmasın.' ifadesini kullanan Bozdağ, şunları kaydetti:
'Oradaki kan ve gözyaşı dursun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, başta Cumhurbaşkanımız, hükümetimiz, başbakanımız ve aziz milletimiz olmak üzere, Myanmar’da yaşanan olaylara karşı gösterilmesi gereken doğru tavrı daha işin başında ortaya koymuştur. Hem Birleşmiş Milletleri hem İslam İşbirliği Teşkilatını hem bölge ülkelerini hem de uluslararası toplumu, buradaki kan ve gözyaşını durdurmaya çağırmıştır. İmkan ve kabiliyetlerini, buradaki zulmü sonlandırmak için kullanmıştır. Bundan sonra da kullanmaya devam edecektir. Türkiye, bulunduğu her yerde hakkı söyleyen, hakkı savunan, haksızlığa karşı da sesini yükselten bir ülke olarak yoluna devam edecektir. Bu yönde yalnız kalsak da biz doğru olanı yapacağız. İnanıyoruz ki doğruları yaptığımız için Rabbim pek çok olayda da bize yardımcı oluyor. Arakan’daki Müslüman kardeşlerimizin başına gelen bu zulüm, bu haksızlık umarım fazla sürmez, kısa sürede sona erer ama aziz milletimiz şundan emin olsun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Arakan'daki zulmün son bulması için elinden gelen bütün çabaları gösterdi ve göstermeye de devam etmektedir. Bundan sonra da gösterecektir. Başka haksızlıkların önlenmesi için tavrını aynı şekilde haktan yana sürdürecektir.'
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, burada partililerle bayramlaştıktan sonra Celal Atik Spor Salonu'nda düzenlenen resmi bayramlaşma programına katıldı.