Rusya'nın Yaş Sebze Meyve Kararına Domates Yiyerek Tepki Gösterdiler
Antalya Toptancı Hal Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği (ANTKOMDER) üyeleri, Rusya’nın yaş sebze meyve kararına domates yiyerek tepki gösterdiler.
ANTOMDER Başkanı Nevzat Akacan, “Yeni hal yasası çiftçinin ölüm fermanıdır. Öyle bir hal kanunu önümüze konuluyor ki adeta kayıt dışını artırmaya yönelik bir amaçla hazırlanmış. Yeni hal yasasının kayıtlı esnafı iyice sıkıntı içine düşüreceği açıkça görülüyor” dedi.
ANTKOMDER, Rusya’nın Türkiye’den yaş sebze ve meyve almayacağına dair açıklaması ile yeni hal yasasına ilişkin dernek binasında basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısına ANTKOMDER Başkanı Nevzat Akça, Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp ve yöneticiler katıldı.
ANTKOMDER Başkanı Akcan, “Öyle bir hal kanunu önümüze konuluyor ki, adeta kayıt dışını artırmaya yönelik bir amaçla hazırlanmış. Yeni hal yasasının kayıtlı esnafı iyice sıkıntı içine düşüreceği açıkça görülüyor” diye konuştu.
Tarım sektörünün içindeki yaş meyve ve sebze komisyoncuları olarak bir taraftan ciddi mesleki sorunlarla mücadele ettiklerini ifade eden Akcan, bir taraftan da sektörün ve ailelerinin gelecek endişesini fazlasıyla hissettiklerini söyledi.
Akcan, “Böylesine sıkıntılı bir dönemden geçerken hepinizin bildiği gibi geçtiğimiz hafta Rus yetkililer bir açıklama yaparak Türkiye’den yaş meyve ve sebze almayacaklarını açıkladılar. Bizler yeni sezon öncesi büyük umutlarla çok önemli olan bu pazarın açılmasını beklerken Rus yetkililerin bu olumsuz açıklamasıyla tüm umutlarımız yerle bir oldu. Elbette bu olumsuz gelişmenin tek sorumlusunun Rusya olduğunu söyleyemeyiz. Kendilerince haklılık payları var. Rusya kendi ülke tarımını geliştirmek adına böyle bir karar aldığını açıkladı.
Peki Ruslar kendi tarım sektörlerini var etmek ve olanı da güçlendirmek için ellerinden geleni yaparken biz ne yapıyoruz. Zaten büyük sıkıntı içinde olan üreticilerimizi, komisyoncularımızı, ihracatçımızı adeta tamamen ortadan kaldırmak için atılan izana sığmayan uygulamalarda bulunuyoruz. Kendi ürünlerimizi ve üreticimizi yok edecek bir kararla tarımsal ithalatın önünü açıyoruz” dedi.
“Yeni hal yasasının kayıtlı esnafı iyice sıkıntı içine düşüreceği açıkça görülüyor”
Tarımda girdi fiyatlarının her yıl ortalama yüzde 15 arttığını söyleyen Nevzat Akcan, üretim maliyetlerinin katlanması nedeniyle mesleğinden soğuyan çiftçilere elle tutulur, gözle görülür hiçbir çalışmanın yapılmadığını iddia etti. Akcan, “Çiftçinin ürettiği ürünü pazarlayan halcinin, komisyoncunun, ihracatçının aradan çekilip, tamamen dışa bağlı kalıp, tüm ürünleri dışarıdan almamız mı isteniyor ki böylesine hatalı bir yasa hazırlanılıyor. Öyle bir hal kanunu önümüze konuluyor ki adeta kayıt dışını artırmaya yönelik bir amaçla hazırlanmış. Yeni hal yasasının kayıtlı esnafı iyice sıkıntı içine düşüreceği açıkça görülüyor. Yasa koyucularının öncelikle birinci derecede sivil toplum örgütleri ile bizzat konuyu sahada birebir araştırma yaparak değerlendirmesi gerekir” diye konuştu.
Mevcut yasalarla tarımın ileriye gitmesini mümkün görmediğini dile getiren Akcan, sorunların sahada tespit edilmesi gerektiğini ifade etti.
Akcan, “Yeni uygulamalarla sektörümüzde iyileşmeler olmasını beklerken bir de bakıyoruz ki eskiden daha ciddi problemlerle karşı karşıya kalmışız. Ticaret Bakanlığımız ise bizlerin adeta ölüm fermanı olan yeni hal yasasının devrim olduğunu söylüyor. Oysa bu yasanın sektörü yok ediş projesi olduğu bizde net olarak uygulamada görülüyor ve böyle giderse dünya ölçeğinde yapılacağı söylenen yeni Antalya Hali’nin bu yasayla çalışamaz duruma geleceği açıkça ortadadır. Yeni hal yasası bağlı olduğumuz Büyükşehir Belediyesindeki yetki ve hal gelirlerini elinden almıştır” dedi.
“Bizde başta buğday olmak üzere tüm ticaretimizi askıya alalım”
Bu sistemde ne çiftçinin, ne komisyoncunun ne de tüccarın kazanacağını söyleyen Nevzat Akcan, “Devlet, Türkiye’nin her halinde yapılan satışlardan vergisini anında alıyor. Çiftçinin ve halcinin kazanıp kazanmadığını kimse umursamıyor. Tüm bu olumsuzluklar yaşanırken, Rus pazarının da bitmesi sektör için ölümcül bir darbe olmuştur. Biz Rusya ile biran önce gerekli temaslarda bulunup ticaretin düzeltilmesini, bu olumsuz gelişmenin geri döndürülmesini talep ediyor ve olumlu haberler bekliyoruz. Eğer Rusya ısrarla bu yönde olumlu bir yaklaşım sergilemiyorsa, o zaman bizde başta buğday olmak üzere tüm ticaretimizi askıya alalım ve hiçbir ürünlerini ülkemize sokmayalım. Neden Rusya tarım sektörümüze ekonomik darbe vururken biz onların tarım sektörünü destekleyelim” şeklinde konuştu.
“Domates fiyatı 20 yıl önce 1.80 TL’ydi, şuan 60-80 kuruş arasında satılıyor”
Çiftçinin ürününü nasıl yetiştirdiğini kimsenin sormadığını söyleyen Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp ise, domates 5 TL olduğunda herkesin konuşmaya başladığını belirtti.
Domatesin fiyatının şuanda 60-80 kuruş arasında olduğunu ifade eden Alp, “Domates fiyatı 20 yıl önce 1.80 TL’ydi. Domates fiyatı şuan 60-80 kuruş arasında satılıyor. Domates fiyatları böyle gidiyor. İhracata giden domates fiyatı 1 TL” dedi.
“Çiftçi parayı götürüyor” diye bir algının var olduğunu dile getiren Alp, “Çiftçinin bankada 10 bin TL’sini bulamazsınız. Çiftçi hep borç içinde ve borca gidiyor. Elimizden tutulmasını istiyoruz. Çiftçi zor durumda. Turizmcinin lobisi çok fazla. Girdilerimiz artarken fiyatlarımız düşüyor. Üreticiyi küstürmememiz lazım. Bizim çiftçi olarak ekmemiz lazım. Bizim maaşımız yok. Zararda etsek aileyi geçindirmek için ekmemiz lazım. İkinci bir çalışma sahamız yok. Burada bunu yetiştirmemiz lazım. Bizim lobiyi oluşturmamız lazım” diye konuştu.
“Bizim gövdemizden tutmasınlar, kolumuzdan tutsunlar bize yeter”
Komisyoncudan para almadan ayakta durma şanslarının olmadığını söyleyen Nazif Alp, “Kazanılan para belli, üç gün para etti mi o domates fiyatları arttı deniliyor. Ben çiftçimden çıkan parayı söylerim. Fidanın parası 1-3 TL arasında değişiyor. Bu fiyatı alıp ekiyorsun. Alt alt koyduğunuz zaman nasıl ayakta kalıyorsunuz. Dualarla ayakta mı kalıyorsunuz. Büyüklerimize çok iş düşüyor. Bizim gövdemizden tutmasınlar, kolumuzdan tutsunlar bize yeter. Bize pazar sağlasınlar, biz kaliteyi de veririz. Bizden ne istiyorlarsa biz onlara veririz. En kaliteli mal, aroma tadı, raf ömrü hepsi bizde var. Mükemmel sebze yetiştiriyoruz ve tüketiciye arz ediyoruz” dedi.
“Hormonun insan sağlığına hiçbir zararı yok”
Domates yemeyin diye söylemlerin çıktığını dile getiren Alp, “Yok öyle bir şey. Size temin ederek söylüyorum yılın 12 ay yiyebilirsiniz. Tarımda çağ atlıyoruz. En iyisini yapmak bizim işimiz. Hiçbir çiftçi ayağına sıkmaz. Hormonun insan sağlığına hiçbir zararı yok. Hormonu tedavülden kaldırdık. Öyle bir algı oluştu. Domatesi bambus arısıyla yetiştiriyoruz. İlaç kalıntılarını aştık. Çiftçi bilinçlendi. Tarım Bakanlığına teşekkür ederim” diye konuştu.
“Kargo uçakları Antalya’da çalışmaya başlasın sıkıntılarımız kalmaz”
Hal komisyoncusu ve üreticisi İsmail Erten ise, “2016 yılında turizmciler mağdur olurken bizde mağdur olduk. Devletimiz onlara destek oldu. Şuan gelirleri patlama noktasına geldi. Biz hala zararlıyız, devlet karşılasın diyorlar. Turizmi kalkındırmak için başta uçak teşviki yaptığını görüyoruz ama kargo uçaklarını görmüyoruz. Ürettiğimiz ürün 3-3,5 saat içinde dünya pazarlarına ulaşabilseydi mağduriyetimiz olmayacaktı. Sadece Rusya’ya bağlı değiliz. 93 ülkeye ihraç ediyoruz. Bütün sıkıntıları biz çekiyoruz. İhracatçıya verilen teşvik kadar üreticiye verildiği zaman sorunumuz var diye ortaya çıkmayız. Kargo uçakları Antalya’da çalışmaya başlasın sıkıntılarımız kalmaz” dedi.
Kaynak: İHA
ANTKOMDER, Rusya’nın Türkiye’den yaş sebze ve meyve almayacağına dair açıklaması ile yeni hal yasasına ilişkin dernek binasında basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısına ANTKOMDER Başkanı Nevzat Akça, Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp ve yöneticiler katıldı.
ANTKOMDER Başkanı Akcan, “Öyle bir hal kanunu önümüze konuluyor ki, adeta kayıt dışını artırmaya yönelik bir amaçla hazırlanmış. Yeni hal yasasının kayıtlı esnafı iyice sıkıntı içine düşüreceği açıkça görülüyor” diye konuştu.
Tarım sektörünün içindeki yaş meyve ve sebze komisyoncuları olarak bir taraftan ciddi mesleki sorunlarla mücadele ettiklerini ifade eden Akcan, bir taraftan da sektörün ve ailelerinin gelecek endişesini fazlasıyla hissettiklerini söyledi.
Akcan, “Böylesine sıkıntılı bir dönemden geçerken hepinizin bildiği gibi geçtiğimiz hafta Rus yetkililer bir açıklama yaparak Türkiye’den yaş meyve ve sebze almayacaklarını açıkladılar. Bizler yeni sezon öncesi büyük umutlarla çok önemli olan bu pazarın açılmasını beklerken Rus yetkililerin bu olumsuz açıklamasıyla tüm umutlarımız yerle bir oldu. Elbette bu olumsuz gelişmenin tek sorumlusunun Rusya olduğunu söyleyemeyiz. Kendilerince haklılık payları var. Rusya kendi ülke tarımını geliştirmek adına böyle bir karar aldığını açıkladı.
Peki Ruslar kendi tarım sektörlerini var etmek ve olanı da güçlendirmek için ellerinden geleni yaparken biz ne yapıyoruz. Zaten büyük sıkıntı içinde olan üreticilerimizi, komisyoncularımızı, ihracatçımızı adeta tamamen ortadan kaldırmak için atılan izana sığmayan uygulamalarda bulunuyoruz. Kendi ürünlerimizi ve üreticimizi yok edecek bir kararla tarımsal ithalatın önünü açıyoruz” dedi.
“Yeni hal yasasının kayıtlı esnafı iyice sıkıntı içine düşüreceği açıkça görülüyor”
Tarımda girdi fiyatlarının her yıl ortalama yüzde 15 arttığını söyleyen Nevzat Akcan, üretim maliyetlerinin katlanması nedeniyle mesleğinden soğuyan çiftçilere elle tutulur, gözle görülür hiçbir çalışmanın yapılmadığını iddia etti. Akcan, “Çiftçinin ürettiği ürünü pazarlayan halcinin, komisyoncunun, ihracatçının aradan çekilip, tamamen dışa bağlı kalıp, tüm ürünleri dışarıdan almamız mı isteniyor ki böylesine hatalı bir yasa hazırlanılıyor. Öyle bir hal kanunu önümüze konuluyor ki adeta kayıt dışını artırmaya yönelik bir amaçla hazırlanmış. Yeni hal yasasının kayıtlı esnafı iyice sıkıntı içine düşüreceği açıkça görülüyor. Yasa koyucularının öncelikle birinci derecede sivil toplum örgütleri ile bizzat konuyu sahada birebir araştırma yaparak değerlendirmesi gerekir” diye konuştu.
Mevcut yasalarla tarımın ileriye gitmesini mümkün görmediğini dile getiren Akcan, sorunların sahada tespit edilmesi gerektiğini ifade etti.
Akcan, “Yeni uygulamalarla sektörümüzde iyileşmeler olmasını beklerken bir de bakıyoruz ki eskiden daha ciddi problemlerle karşı karşıya kalmışız. Ticaret Bakanlığımız ise bizlerin adeta ölüm fermanı olan yeni hal yasasının devrim olduğunu söylüyor. Oysa bu yasanın sektörü yok ediş projesi olduğu bizde net olarak uygulamada görülüyor ve böyle giderse dünya ölçeğinde yapılacağı söylenen yeni Antalya Hali’nin bu yasayla çalışamaz duruma geleceği açıkça ortadadır. Yeni hal yasası bağlı olduğumuz Büyükşehir Belediyesindeki yetki ve hal gelirlerini elinden almıştır” dedi.
“Bizde başta buğday olmak üzere tüm ticaretimizi askıya alalım”
Bu sistemde ne çiftçinin, ne komisyoncunun ne de tüccarın kazanacağını söyleyen Nevzat Akcan, “Devlet, Türkiye’nin her halinde yapılan satışlardan vergisini anında alıyor. Çiftçinin ve halcinin kazanıp kazanmadığını kimse umursamıyor. Tüm bu olumsuzluklar yaşanırken, Rus pazarının da bitmesi sektör için ölümcül bir darbe olmuştur. Biz Rusya ile biran önce gerekli temaslarda bulunup ticaretin düzeltilmesini, bu olumsuz gelişmenin geri döndürülmesini talep ediyor ve olumlu haberler bekliyoruz. Eğer Rusya ısrarla bu yönde olumlu bir yaklaşım sergilemiyorsa, o zaman bizde başta buğday olmak üzere tüm ticaretimizi askıya alalım ve hiçbir ürünlerini ülkemize sokmayalım. Neden Rusya tarım sektörümüze ekonomik darbe vururken biz onların tarım sektörünü destekleyelim” şeklinde konuştu.
“Domates fiyatı 20 yıl önce 1.80 TL’ydi, şuan 60-80 kuruş arasında satılıyor”
Çiftçinin ürününü nasıl yetiştirdiğini kimsenin sormadığını söyleyen Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp ise, domates 5 TL olduğunda herkesin konuşmaya başladığını belirtti.
Domatesin fiyatının şuanda 60-80 kuruş arasında olduğunu ifade eden Alp, “Domates fiyatı 20 yıl önce 1.80 TL’ydi. Domates fiyatı şuan 60-80 kuruş arasında satılıyor. Domates fiyatları böyle gidiyor. İhracata giden domates fiyatı 1 TL” dedi.
“Çiftçi parayı götürüyor” diye bir algının var olduğunu dile getiren Alp, “Çiftçinin bankada 10 bin TL’sini bulamazsınız. Çiftçi hep borç içinde ve borca gidiyor. Elimizden tutulmasını istiyoruz. Çiftçi zor durumda. Turizmcinin lobisi çok fazla. Girdilerimiz artarken fiyatlarımız düşüyor. Üreticiyi küstürmememiz lazım. Bizim çiftçi olarak ekmemiz lazım. Bizim maaşımız yok. Zararda etsek aileyi geçindirmek için ekmemiz lazım. İkinci bir çalışma sahamız yok. Burada bunu yetiştirmemiz lazım. Bizim lobiyi oluşturmamız lazım” diye konuştu.
“Bizim gövdemizden tutmasınlar, kolumuzdan tutsunlar bize yeter”
Komisyoncudan para almadan ayakta durma şanslarının olmadığını söyleyen Nazif Alp, “Kazanılan para belli, üç gün para etti mi o domates fiyatları arttı deniliyor. Ben çiftçimden çıkan parayı söylerim. Fidanın parası 1-3 TL arasında değişiyor. Bu fiyatı alıp ekiyorsun. Alt alt koyduğunuz zaman nasıl ayakta kalıyorsunuz. Dualarla ayakta mı kalıyorsunuz. Büyüklerimize çok iş düşüyor. Bizim gövdemizden tutmasınlar, kolumuzdan tutsunlar bize yeter. Bize pazar sağlasınlar, biz kaliteyi de veririz. Bizden ne istiyorlarsa biz onlara veririz. En kaliteli mal, aroma tadı, raf ömrü hepsi bizde var. Mükemmel sebze yetiştiriyoruz ve tüketiciye arz ediyoruz” dedi.
“Hormonun insan sağlığına hiçbir zararı yok”
Domates yemeyin diye söylemlerin çıktığını dile getiren Alp, “Yok öyle bir şey. Size temin ederek söylüyorum yılın 12 ay yiyebilirsiniz. Tarımda çağ atlıyoruz. En iyisini yapmak bizim işimiz. Hiçbir çiftçi ayağına sıkmaz. Hormonun insan sağlığına hiçbir zararı yok. Hormonu tedavülden kaldırdık. Öyle bir algı oluştu. Domatesi bambus arısıyla yetiştiriyoruz. İlaç kalıntılarını aştık. Çiftçi bilinçlendi. Tarım Bakanlığına teşekkür ederim” diye konuştu.
“Kargo uçakları Antalya’da çalışmaya başlasın sıkıntılarımız kalmaz”
Hal komisyoncusu ve üreticisi İsmail Erten ise, “2016 yılında turizmciler mağdur olurken bizde mağdur olduk. Devletimiz onlara destek oldu. Şuan gelirleri patlama noktasına geldi. Biz hala zararlıyız, devlet karşılasın diyorlar. Turizmi kalkındırmak için başta uçak teşviki yaptığını görüyoruz ama kargo uçaklarını görmüyoruz. Ürettiğimiz ürün 3-3,5 saat içinde dünya pazarlarına ulaşabilseydi mağduriyetimiz olmayacaktı. Sadece Rusya’ya bağlı değiliz. 93 ülkeye ihraç ediyoruz. Bütün sıkıntıları biz çekiyoruz. İhracatçıya verilen teşvik kadar üreticiye verildiği zaman sorunumuz var diye ortaya çıkmayız. Kargo uçakları Antalya’da çalışmaya başlasın sıkıntılarımız kalmaz” dedi.