'Böbrek Naklinde Vericilerin Sadece Yüzde 20'Si Kadavra'
Medicana Çamlıca Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı ve Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aydın: 'Türk Nefroloji Derneği'nin raporlarına göre, 2015 yılında böbrek nakli yapılan hastaların sadece yüzde 20'si kadavradan alınan böbreklerden nakil yapılabilmiştir' '20112015 yılları arasında beyin ölümü gerçekleşen 8 bin 601 kişinin 2 bin 45'inin organları aileleri tarafından bağışlanmıştır'
Medicana Çamlıca Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı ve Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Çağatay Aydın böbrek nakillerine ilişkin, 'Türk Nefroloji Derneği'nin raporlarına göre, 2015 yılında böbrek nakli yapılan hastaların sadece yüzde 20'si kadavradan alınan böbreklerden nakil yapılabilmiştir. 2011-2015 yılları arasında beyin ölümü gerçekleşen 8 bin 601 kişinin 2 bin 45'inin organları aileleri tarafından bağışlanmıştır.' bilgisini verdi.
Aydın yaptığı yazılı açıklamayla böbrek naklinin Türkiye’deki yeri ve önemi hakkında bilgiler vererek, organ bağışı bilincinin artması çağrısında bulundu.
Günümüzde kronik böbrek yetmezliği olan hastaların önünde diyaliz ve böbrek nakli seçeneklerinin bulunduğunu hatırlatan Aydın, diyalizin, böbrek yetmezliğini tam olarak iyileştirecek bir tedavi seçeneği olmadığını kaydetti. Aydın, hemodiyalizde olduğu gibi bir makine ile ya da karından diyalizde (periton diyalizi) olduğu gibi herhangi bir sıvı-ilaç ile gerçek bir insan böbreğinin yaptığı işlevlerin yerine getirilemeyeceğini ifade etti.
Böbreklerin 7 gün 24 saat sessizce çalışarak vücutta meydana gelen zehirli artıkların idrarla birlikte atılmalarını sağladığını anımsatan Aydın, şu bilgileri verdi:
'Böbreklerin başlıca kan yapımı, çeşitli vitaminlerin üretimi ve kemik metabolizması üzerine etkileri gibi daha pek çok başka görevleri de vardır ki bunları da yerine getirecek insan yapımı bir cihaz henüz geliştirilememiştir. Bunun yanında diyaliz süreci, hastaların ve yakınlarının günlük yaşamını derinden etkilemektedir. Böbrek yetmezliğinin cinsel fonksiyon bozuklukları, kısırlık gibi aile hayatını olumsuz etkileyen yan etkileri tam olarak düzelmemekte, hastalar bir nevi bulunduğu yere bağımlı hale gelmektedir.
Bütün bunları bir arada değerlendirdiğimizde, kronik böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize mahkum olmuş hastaların önünde gerçek tedavi seçeneği olarak böbrek nakli yer almaktadır. Bu tedavi yöntemi, hastaların hem yaşam süresini hem de yaşam kalitesini neredeyse normal sağlıklı bireylerin düzeyine yükseltmektedir. Böbrek nakli, tüm dünyada etkinliği ve güvenilirliği kanıtlanmış, yıllar içinde ameliyat tekniklerinin standart hale gelmesi, bağışıklık sisteminin daha iyi tanınması ve yeni ilaçların geliştirilmesiyle başarı oranı giderek artmış ve artmaya devam eden bir tedavi yöntemidir.'
- 'Türkiye'de 79 böbrek nakil merkezi bulunuyor'
Kronik böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize girmek zorunda kalan hastalara böbrek naklinin bir tedavi olarak sunulabilmesinin önündeki en büyük engelin nakledilecek böbrek bulunmasındaki zorluklar olduğunu ifade eden Aydın, 'Böbrek nakli kadavra yani beyin ölümü gerçekleşmiş hastalardan ve canlı vericilerden olmak üzere iki ayrı kaynaktan gelen organlarla yapılabilmektedir. Bu konuda tüm dünyada geçerli ortak bilimsel ve etik prensipler zaman içinde ortaya konulmuştur.' değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'de halihazırda kayıtlı 79 böbrek nakli merkezi bulunduğunu aktaran Aydın, bu merkezlerin Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli olarak denetlendiğini kaydetti.
- 'Böbrek nakli sayılarının arttırılması hastalarımızın sağlığı ve ülke ekonomisi için çok önemli'
Aydın değerlendirmesinde organ bağışı bilincinin gelişmesiyle böbrek nakillerinde daha hızlı ve daha ekonomik tedavinin mümkün olabileceğini belirterek, şöyle devam etti:
'Yapılan tüm nakiller yine Sağlık Bakanlığınca kayıt altına alınmaktadır. Ülkemizde halen 75 binin üzerinde kronik diyaliz hastası bulunmaktadır. Bu hastaların da 22 binden fazlası böbrek bekleme listesindedir. Yeterli organ bulunamaması nedeniyle Türkiye'de her yıl yaklaşık 2 bin hasta organ beklerken hayatını kaybetmektedir. Buna karşın, Sağlık bakanlığı verilerinden elde edilen bilgilere baktığımızda 2011 yılında ciddi bir sıçrama yapan böbrek nakli sayılarının bundan sonra hemen hemen sabit kaldığı görülmektedir:
Bunun en büyük nedeni ise özellikle kadavradan organ bağışlarının istenen düzeyde olmamasıdır. Türk Nefroloji Derneği'nin raporlarına göre, 2015 yılında böbrek nakli yapılan hastaların sadece yüzde 20'si kadavradan alınan böbreklerden nakil yapılabilmiştir. 2011-2015 yılları arasında beyin ölümü gerçekleşen 8 bin 601 kişinin 2 bin 45'inin organları aileleri tarafından bağışlanmıştır. En önemli potansiyel kaynak olan kadavra vericilerde istenilen artışın olmaması ve düşük oranların devamlılık göstermesi düşündürücüdür. Canlı vericilerden yapılan nakiller arasında ise eşler ile birinci derece akrabalar ilk sıraları oluşturmaktadır. Halihazırda ülkemizde yapılan canlı böbrek nakillerinin başarısı ilk yıl sonunda yüzde 97 ve üzeri çalışan böbrek oranıyla dünya standartlarındadır. Diğer yandan yaşam süresi ve kalitesini iyileştirmesinin yanında etkinlik-maliyet açısından da en uygun tedavi olan böbrek nakli sayılarının arttırılması hastalarımızın sağlığı ve ülke ekonomisi için çok önemlidir.
Kaynak: AA
Aydın yaptığı yazılı açıklamayla böbrek naklinin Türkiye’deki yeri ve önemi hakkında bilgiler vererek, organ bağışı bilincinin artması çağrısında bulundu.
Günümüzde kronik böbrek yetmezliği olan hastaların önünde diyaliz ve böbrek nakli seçeneklerinin bulunduğunu hatırlatan Aydın, diyalizin, böbrek yetmezliğini tam olarak iyileştirecek bir tedavi seçeneği olmadığını kaydetti. Aydın, hemodiyalizde olduğu gibi bir makine ile ya da karından diyalizde (periton diyalizi) olduğu gibi herhangi bir sıvı-ilaç ile gerçek bir insan böbreğinin yaptığı işlevlerin yerine getirilemeyeceğini ifade etti.
Böbreklerin 7 gün 24 saat sessizce çalışarak vücutta meydana gelen zehirli artıkların idrarla birlikte atılmalarını sağladığını anımsatan Aydın, şu bilgileri verdi:
'Böbreklerin başlıca kan yapımı, çeşitli vitaminlerin üretimi ve kemik metabolizması üzerine etkileri gibi daha pek çok başka görevleri de vardır ki bunları da yerine getirecek insan yapımı bir cihaz henüz geliştirilememiştir. Bunun yanında diyaliz süreci, hastaların ve yakınlarının günlük yaşamını derinden etkilemektedir. Böbrek yetmezliğinin cinsel fonksiyon bozuklukları, kısırlık gibi aile hayatını olumsuz etkileyen yan etkileri tam olarak düzelmemekte, hastalar bir nevi bulunduğu yere bağımlı hale gelmektedir.
Bütün bunları bir arada değerlendirdiğimizde, kronik böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize mahkum olmuş hastaların önünde gerçek tedavi seçeneği olarak böbrek nakli yer almaktadır. Bu tedavi yöntemi, hastaların hem yaşam süresini hem de yaşam kalitesini neredeyse normal sağlıklı bireylerin düzeyine yükseltmektedir. Böbrek nakli, tüm dünyada etkinliği ve güvenilirliği kanıtlanmış, yıllar içinde ameliyat tekniklerinin standart hale gelmesi, bağışıklık sisteminin daha iyi tanınması ve yeni ilaçların geliştirilmesiyle başarı oranı giderek artmış ve artmaya devam eden bir tedavi yöntemidir.'
- 'Türkiye'de 79 böbrek nakil merkezi bulunuyor'
Kronik böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize girmek zorunda kalan hastalara böbrek naklinin bir tedavi olarak sunulabilmesinin önündeki en büyük engelin nakledilecek böbrek bulunmasındaki zorluklar olduğunu ifade eden Aydın, 'Böbrek nakli kadavra yani beyin ölümü gerçekleşmiş hastalardan ve canlı vericilerden olmak üzere iki ayrı kaynaktan gelen organlarla yapılabilmektedir. Bu konuda tüm dünyada geçerli ortak bilimsel ve etik prensipler zaman içinde ortaya konulmuştur.' değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'de halihazırda kayıtlı 79 böbrek nakli merkezi bulunduğunu aktaran Aydın, bu merkezlerin Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli olarak denetlendiğini kaydetti.
- 'Böbrek nakli sayılarının arttırılması hastalarımızın sağlığı ve ülke ekonomisi için çok önemli'
Aydın değerlendirmesinde organ bağışı bilincinin gelişmesiyle böbrek nakillerinde daha hızlı ve daha ekonomik tedavinin mümkün olabileceğini belirterek, şöyle devam etti:
'Yapılan tüm nakiller yine Sağlık Bakanlığınca kayıt altına alınmaktadır. Ülkemizde halen 75 binin üzerinde kronik diyaliz hastası bulunmaktadır. Bu hastaların da 22 binden fazlası böbrek bekleme listesindedir. Yeterli organ bulunamaması nedeniyle Türkiye'de her yıl yaklaşık 2 bin hasta organ beklerken hayatını kaybetmektedir. Buna karşın, Sağlık bakanlığı verilerinden elde edilen bilgilere baktığımızda 2011 yılında ciddi bir sıçrama yapan böbrek nakli sayılarının bundan sonra hemen hemen sabit kaldığı görülmektedir:
Bunun en büyük nedeni ise özellikle kadavradan organ bağışlarının istenen düzeyde olmamasıdır. Türk Nefroloji Derneği'nin raporlarına göre, 2015 yılında böbrek nakli yapılan hastaların sadece yüzde 20'si kadavradan alınan böbreklerden nakil yapılabilmiştir. 2011-2015 yılları arasında beyin ölümü gerçekleşen 8 bin 601 kişinin 2 bin 45'inin organları aileleri tarafından bağışlanmıştır. En önemli potansiyel kaynak olan kadavra vericilerde istenilen artışın olmaması ve düşük oranların devamlılık göstermesi düşündürücüdür. Canlı vericilerden yapılan nakiller arasında ise eşler ile birinci derece akrabalar ilk sıraları oluşturmaktadır. Halihazırda ülkemizde yapılan canlı böbrek nakillerinin başarısı ilk yıl sonunda yüzde 97 ve üzeri çalışan böbrek oranıyla dünya standartlarındadır. Diğer yandan yaşam süresi ve kalitesini iyileştirmesinin yanında etkinlik-maliyet açısından da en uygun tedavi olan böbrek nakli sayılarının arttırılması hastalarımızın sağlığı ve ülke ekonomisi için çok önemlidir.