'Düşük Notta Yıkıcı Eleştiriden Kaçınılmalı'
Çocuk ve ergen psikiyatri uzmanı Doç. Dr. Karaçetin: 'Çocuğun karnedeki notları düşükse yıkıcı eleştirilerden ya da ceza vermekten kaçınılmalı, bu durumun tekrarlanmaması için çocukla birlikte notlardaki düşüklüğün sebepleri konuşulmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta eleştirinin çocuğun kişiliğine yönelik değil, davranışına yönelik olarak yapılmasıdır' 'Anne ve babaların 'başarısızsın', 'tembelsin', 'yetersizsin', 'anlamıyorsun', 'yapamayacaksın' gibi çocuğa yetersizlik hissettirecek yıkıcı eleştiriler yapmaması gerekir. Yıkıcı eleştiriler çocuğun kendine güvenini zedeleyebilir' 'Notlardaki düşüklüğün sebebi çocuğun derslerine yeterince çalışmaması ise 'ders çalışmama' davranışına yönelik olarak eleştiri yapılması uygun olacaktır'
Karaçetin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukların karne aldıklarında ailelerin dikkat etmesi gereken önemli noktalara ilişkin bilgiler verdi.
Her şeyden önce aileler tarafından başarının çocuğun aldığı notlar değil, süreç içerisinde gösterdiği çaba olarak görülmesi ve çocuğa da bu mesaj verilmesi gerektiğini vurgulayan Karaçetin, 'Karne geldikten sonra notlara değil, çocuğun süreç içindeki çabasına vurgu yaparak gösterdiği çabanın övülmesi ve olumlu cümleler kurulması, çocuğun dersler konusunda çaba göstermesini pekiştirecektir.' dedi.
Karaçetin, böylelikle çocuğun gösterdiği çabanın anne ve babası tarafından fark edildiğini anlayacağını kaydederek, 'Öte yandan, başarılı olduğu için çocuğun her istediğinin yapılması, yaşına uygun olmayan imkanların tanınması ya da maddi değeri yüksek hediyeler alınması uygun değildir. Bunun yerine manevi değeri olan hediyeler vermek daha uygundur. Örneğin çocukla birlikte özel bir zaman geçirmek, birlikte onun gitmek istediği bir yere gitmek gibi.' ifadelerini kullandı.
Anne ve babanın çocuğuna özel bir zaman ayırarak karneyle ilgili konuşmasının uygun olduğunu aktaran Karaçetin, şunları söyledi:
'Çocuğun karnedeki notları düşükse yıkıcı eleştirilerden ya da ceza vermekten kaçınılmalı, bu durumun tekrarlanmaması için çocukla birlikte notlardaki düşüklüğün sebepleri konuşulmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta eleştirinin çocuğun kişiliğine yönelik değil, davranışına yönelik olarak yapılmasıdır. Anne ve babaların 'başarısızsın', 'tembelsin', 'yetersizsin', 'anlamıyorsun', 'yapamayacaksın' gibi çocuğa yetersizlik hissettirecek yıkıcı eleştiriler yapmaması gerekir. Yıkıcı eleştiriler çocuğun kendisine olan güvenini zedeleyebilir. Notlardaki düşüklüğün sebebi çocuğun derslerine yeterince çalışmaması ise 'ders çalışmama' davranışına yönelik olarak eleştiri yapılması uygun olacaktır. Çocuğun aynı hatayı tekrar yapmaması için yaşadığı deneyimden bir ders çıkarması gerekir. Kendini yetersiz ve mutsuz hisseden bir çocuk deneyimden öğrenemeyecektir.'
- 'Kıyaslama, çocuğun kendisini değersiz hissetmesine yol açabilir'
Karaçetin, eleştiri yaparken yapılan yanlışlardan birinin de çocuğun başkalarıyla kıyaslanması olduğunu belirterek, bu kıyaslamanın çocuğun kendisini değersiz hissetmesine ve motivasyonunu kaybetmesine yol açabileceğini anlattı.
Başarısızlıkla ilgili çocuğun kendi duygularını ve düşüncelerini ifade etmesinin sağlanması gerektiğini vurgulayan Karaçetin, çocukla bundan sonraki eğitim döneminde başarılı olacağına dair ailesinin kendisine inandığına yönelik konuşmalar yapılması gerektiğini vurguladı.
Doç. Dr. Gül Karaçetin, çocuğun algısı ve bu konudaki fikirleri öğrenildikten sonra mutlaka öğretmeniyle de konuşup ders başarısında düşüklüğe neden olabilecek şeylerin sorulması gerektiğini belirterek, şöyle tamamladı:
'Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, öğrenme güçlüğü, sınav kaygısı, depresyon gibi durumlar başarısızlığa yol açabilir. Eğer öğretmenin ve ailenin gözlemi çocuğun derslere dikkatini veremediği, öğrenmekte zorluk çektiği ya da öğrendiği halde sınav esnasında kaygı nedeniyle zorluk çektiği yönündeyse bir çocuk ve ergen psikiyatri uzmanına başvurulmalıdır. Başarısızlık durumunda çocuğun ailesi tarafından sevildiğini, ailesinin kendisini başarı durumundan bağımsız olarak sevmeye, korumaya ve destek olmaya devam edeceklerini bilmeye ihtiyacı vardır. Unutulmalıdır ki kendisini mutsuz hisseden, kendisine güvenmeyen ve kaygı içerisinde olan bir çocuğun derslerine dikkatini vermesi mümkün olmayacaktır.'