Bol Su Yerine Maden Suyu
Diyetisyen Melike Koçoğlu, Ramazan ayında suya olan ihtiyacı gidermek için iftarda bol su tüketmenin yerine iftardan sonra içilecek bir maden suyunun daha yararlı olacağını ifade etti.
Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesinde görevli Diyetisyen Melike Koçoğlu, Ramazan süresince insanların beslenme alışkanlıklarında dikkat etmeleri gerekenler konusunda uyarılarda bulundu. Koçoğlu, yaz mevsimine denk gelen Ramazan aylarında insanlarda suya olan ihtiyacın hissedilmemesine yönelik şunları söyledi:
“Eğer akşam yemeklerinde yemeklerin çok fazla tuzlu şekilde tüketmezlerse bunlar onun diğer gün içerisinde susuzluğunu yani su ihtiyaçlarını minimuma indirecektir. Ramazan’la birlikte insanların bir de tatlı ihtiyacı oluyor, tatlı tüketimini aşırı şekilde kullanmakta onların diğer gün içerisindeki su ihtiyacı konusunda daha da fazla ihtiyaca maruz kalmasına sebep olacaktır. Bundan kaynaklı olarak eğer iftarda yapacakları ya da iftardan sahura kadar yapacakları menülerde tuz ve tatlı tüketimini minimuma indirmeleri onların diğer gün içerisinde su bakımından rahat hissetmelerini sağlayacaktır. Meyve olarak bu konuda önereceğimiz bir şey yok, diyet spesifiktir kişiye özeldir. Şu meyve susuzluğu giderir gibi değil de örneğin kavun veya karpuzun su içeriği fazladır, bunları tercih edebilirler günlük su tüketimini artırmak için. Bir de şuraya dip not düşmek gerekiyor, ne kadar su ihtiyacı olursa olsun iftarda iki su bardağından fazla su içmelerini çok fazla önermiyoruz. Bu onların diğer yemeklerden alacağı enerjileri yani kalorilerini kısmış olacaktır. İftardan sonra yapacakları yürüyüşlerde de mutlaka maden suyu yani mutlaka değil de maden suyu tüketmeleri sıvı elektrolit dengesi açısından, yaz ayları içerisindeyiz, gün içerisinde su alamıyoruz, bunu dengelemek açısından sade bir maden suyu tüketmelerini öneririm.”
“Sahurları atlamayalım”
Diyetisyen Melike Koçoğlu, oruç tutan vatandaşların gece uyumadan önce yemek yiyip yatmak gibi bir alışkanlığı edinmeleri yerine mutlaka sahur yapmaları gerektiğini belirtti.
Koçoğlu, “Ramazan ayından önce vücut tempolu bir düzendeyken Ramazan’dan sonra bu temponun birazcık daha azaldığı bir de buna hatalı beslenme eklendiğinde Ramazan’da insanların kendilerini daha çok yorgun, halsiz, unutkan hissettikleri bir döneme girmiş olacaklar. İlk prensip olarak kesinlikle gece yiyip yatma tarzında değil de sahuru atlamamak olacaktır. Sahurda herhangi bir hastalığı yoksa bunu da genel olarak söylüyoruz ama tabii kolesterol, şeker gibi spesifik durumlar haricinde her gün bir adet haşlanmış yumurta ya da yağda yumurta seviyorlarsa bu yumurtanın içerisine yeşillik koymak, yulaf ezmesi koymak, onların gün içerisinde daha tok tutmalarını sağlayacaktır. Sahur vaktinden 10 veya 15 dakika öncesinde de bir porsiyon meyve yanına yine yulaflı yoğurt tarzında bir ara öğün tüketmeleri hem onların metabolizmalarını hızlandırıp diğer gün içerisinde rahat hissetmelerini sağlayacaktır. İftar menülerinde mutlaka çorba ve salata tüketimi yapmalarını oruç tutan vatandaşlarımıza öneriyorum. Çorba ile birlikte iki su bardağı suyumuzu içtik diyelim, çorbayı tükettikten sonra bizim tavsiyemiz mola vermeleri, birazcık daha o tokluk sinyalinin beyne ulaşmasını istiyoruz çünkü kişilerden. Bundan sonra ana yemeğe devam etmeleri o kişinin birazcık daha o şişkinlik olmadan daha rahat oruç tutmasını sağlayacaktır” dedi.
“Kan şekerinin düzenlenmesi açısından hurma önemli”
Orucu hurma ile açmayı öneren Koçoğlu açıklamasını şöyle tamamladı:
“Hurma kan şekeri düzeylerinin daha düzenli bir şekilde düzelmesini, düzene girmesini sağlar. Potasyum, kalsiyum, magnezyum açısından da zengin bir besin olduğundan dolayı iftar yemeklerini bir adet hurmayla açmaları da tavsiye ettiğimiz bir durumdur. Ramazan aylarında bizim es geçtiğimiz biraz yürüyüştür, iftardan sonra tatlı isteğimiz olur ağırlık çöker ve yürüyüş yapamayız. Yürüyüşlerimizi de iftardan önce o açlıkla değil kan şekeri düşüklüğüne neden olabilir, iftardan hemen sonra da değil bu da kalp krizini tetikleyici bir durumdur, o yemeğin şişkinliği geçtikten sonra yaklaşık iftardan 1 veya 1 buçuk saat sonrasında 30 ile 40 dakika arasında yapmalıyız. Bu hem o insanların rahatlamaları açısından iyi olacaktır. Genelde kilo vermek isteyen hastalarımız Ramazan’ı bir aracı olarak kullanırlar ama oysa tam tersidir. Ramazan’da metabolizmamız yavaşladığından dolayı kilo almaya meylimiz artar.”
Kaynak: İHA
“Eğer akşam yemeklerinde yemeklerin çok fazla tuzlu şekilde tüketmezlerse bunlar onun diğer gün içerisinde susuzluğunu yani su ihtiyaçlarını minimuma indirecektir. Ramazan’la birlikte insanların bir de tatlı ihtiyacı oluyor, tatlı tüketimini aşırı şekilde kullanmakta onların diğer gün içerisindeki su ihtiyacı konusunda daha da fazla ihtiyaca maruz kalmasına sebep olacaktır. Bundan kaynaklı olarak eğer iftarda yapacakları ya da iftardan sahura kadar yapacakları menülerde tuz ve tatlı tüketimini minimuma indirmeleri onların diğer gün içerisinde su bakımından rahat hissetmelerini sağlayacaktır. Meyve olarak bu konuda önereceğimiz bir şey yok, diyet spesifiktir kişiye özeldir. Şu meyve susuzluğu giderir gibi değil de örneğin kavun veya karpuzun su içeriği fazladır, bunları tercih edebilirler günlük su tüketimini artırmak için. Bir de şuraya dip not düşmek gerekiyor, ne kadar su ihtiyacı olursa olsun iftarda iki su bardağından fazla su içmelerini çok fazla önermiyoruz. Bu onların diğer yemeklerden alacağı enerjileri yani kalorilerini kısmış olacaktır. İftardan sonra yapacakları yürüyüşlerde de mutlaka maden suyu yani mutlaka değil de maden suyu tüketmeleri sıvı elektrolit dengesi açısından, yaz ayları içerisindeyiz, gün içerisinde su alamıyoruz, bunu dengelemek açısından sade bir maden suyu tüketmelerini öneririm.”
“Sahurları atlamayalım”
Diyetisyen Melike Koçoğlu, oruç tutan vatandaşların gece uyumadan önce yemek yiyip yatmak gibi bir alışkanlığı edinmeleri yerine mutlaka sahur yapmaları gerektiğini belirtti.
Koçoğlu, “Ramazan ayından önce vücut tempolu bir düzendeyken Ramazan’dan sonra bu temponun birazcık daha azaldığı bir de buna hatalı beslenme eklendiğinde Ramazan’da insanların kendilerini daha çok yorgun, halsiz, unutkan hissettikleri bir döneme girmiş olacaklar. İlk prensip olarak kesinlikle gece yiyip yatma tarzında değil de sahuru atlamamak olacaktır. Sahurda herhangi bir hastalığı yoksa bunu da genel olarak söylüyoruz ama tabii kolesterol, şeker gibi spesifik durumlar haricinde her gün bir adet haşlanmış yumurta ya da yağda yumurta seviyorlarsa bu yumurtanın içerisine yeşillik koymak, yulaf ezmesi koymak, onların gün içerisinde daha tok tutmalarını sağlayacaktır. Sahur vaktinden 10 veya 15 dakika öncesinde de bir porsiyon meyve yanına yine yulaflı yoğurt tarzında bir ara öğün tüketmeleri hem onların metabolizmalarını hızlandırıp diğer gün içerisinde rahat hissetmelerini sağlayacaktır. İftar menülerinde mutlaka çorba ve salata tüketimi yapmalarını oruç tutan vatandaşlarımıza öneriyorum. Çorba ile birlikte iki su bardağı suyumuzu içtik diyelim, çorbayı tükettikten sonra bizim tavsiyemiz mola vermeleri, birazcık daha o tokluk sinyalinin beyne ulaşmasını istiyoruz çünkü kişilerden. Bundan sonra ana yemeğe devam etmeleri o kişinin birazcık daha o şişkinlik olmadan daha rahat oruç tutmasını sağlayacaktır” dedi.
“Kan şekerinin düzenlenmesi açısından hurma önemli”
Orucu hurma ile açmayı öneren Koçoğlu açıklamasını şöyle tamamladı:
“Hurma kan şekeri düzeylerinin daha düzenli bir şekilde düzelmesini, düzene girmesini sağlar. Potasyum, kalsiyum, magnezyum açısından da zengin bir besin olduğundan dolayı iftar yemeklerini bir adet hurmayla açmaları da tavsiye ettiğimiz bir durumdur. Ramazan aylarında bizim es geçtiğimiz biraz yürüyüştür, iftardan sonra tatlı isteğimiz olur ağırlık çöker ve yürüyüş yapamayız. Yürüyüşlerimizi de iftardan önce o açlıkla değil kan şekeri düşüklüğüne neden olabilir, iftardan hemen sonra da değil bu da kalp krizini tetikleyici bir durumdur, o yemeğin şişkinliği geçtikten sonra yaklaşık iftardan 1 veya 1 buçuk saat sonrasında 30 ile 40 dakika arasında yapmalıyız. Bu hem o insanların rahatlamaları açısından iyi olacaktır. Genelde kilo vermek isteyen hastalarımız Ramazan’ı bir aracı olarak kullanırlar ama oysa tam tersidir. Ramazan’da metabolizmamız yavaşladığından dolayı kilo almaya meylimiz artar.”